el Cevab:
 İddialarınızı özetleyeceğim.

1- ayette ve hadislerdeki "darp=dövme” semboliktir. Kadını dövme manasına gelmez. İslam âlimleri bu görüştedir.

2- darp ile kasıt misvakla ya da mendille vurmaktır.

(İbn Abbas'a ayette geçen dövmenin nasıl olacağı soruluyor, "misvak ve benzeri şeylerle" cevabını veriyor. Misvak bilindiği gibi diş fırçası yerine kullanılan kurşun kalem büyüklüğünde ondan daha da kısa ve ince bir dal parçasıdır. Bazı âlimler mendil gibi bir şey demişlerdir. Yani burada esas olan kadını dövmek değil ciddi manada uyarmaktır.)

3- Eline sopayı alıp cellat gibi dövmesi değildir.

İslam hukukunda karısını dövenlerin hâkim tarafından cezalandırılması hatta tazminat ödemesi söz konusudur.

4-"sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin" diyenler o sıpanın büyüğü olan mahlûklardır.

 

İddialarınızın özeti budur.

Genel olarak ben kadının dövülmesi hakkında ayetin ifadesi dışında bir şey demedim. Ama yazdıklarınız doğru olmadığı için bu dört iddianızı kritik edeceğim.

 

C1- “Dövme semboliktir” şeklindeki görüş ayette de hadislerde de yer almamaktadır. Sembolik demek Allah’ın bir şer’i-cezai müeyyidesini inkâr manasına gelir. Tevbe etmelisiniz.

Dayak medeni hukukta yasaktır. Sizler Cumhuriyet Türkiye’sinin insanları olarak medeni cezada olmayan suçun olmamasından hareketle İslam fıkhında da olmaz zannediyorsunuz.

Kadın ya da erkeğin dövülmesi cezası hukukta olmasa da hapishane ve sokaklarda olabildiğine vardır. Bunu unutuyorsunuz. Hatta bir zaman karakollarda da vardı. Ama hep suç olduğundan inkâr edilir.

İslam da yok dediğiniz şeri ceza olarak ayetle ve ayetlerle sabit bir caydırıcı cezadır. Ve vardır.

İslam hukukunda darb cezası yoktur diyen ilim adamı olamaz.

Kadın ve erkek şer’i bir ceza olarak dövülebilir.

Örnekleyeyim, zina dini açıdan suçtur. Kadın veya erkek zina ederse değnekle dayak cezasına çarptırılırlar.

Efendimiz mazumiyeli kadına hırsızlık cezası uygulamıştır. Buhari hadisi meşhurdur.

 

 

Yine recm edilen zina eden evli kadın olayı meşhurdur.

Yine bu cezaların varlığının inkarı inkar edenin bırakın alim olmasını Müslüman bile olmadığını gösterir.

Bütün bu durumların her birinin önce sübut bulması sonra da uygulanabilmesi için belirli şartların oluşması gerekir. Fıkıh kitaplarında karşılığı olan suçlarda cezai caydırıcı bir yaptırım olarak darp=dayak cezası uygulanabilir.

Sizler mürtedin öldürülmesini, zina edenin dayakla ya da recimle cezalandırılmasını, kısas olarak dayak atana dayak atılmasını kabul ediyorsanız. Ayeti kerimedeki “darp edin” şeklindeki emri de misvakla vurun ya da mendille vurun şeklindedir, diyemezsiniz.

Bilmediğiniz ve okumadığınız için ayetteki darp emrinin istenildiği takdirde yapılabilecek bir yaptırım olduğundan habersizsiniz. Darp emri vaciplik ifade etmez. Erkek darp etmese de olur. Eşinden razı değilse razı olmadığı fiilleri işleyen eşinden dilerse ayrılmayı da tercih edebilir erkek. Kadın zina etse bile erkek eşini dövmekle mükellef değildir. Çünkü cezai yaptırımlar devletin yetkisindedir.

Ama aile hayatının kurtarılması için erkeğe devlete verilen yetkiden bir yetki verilmiş ve ayette söz konusu edilen durumda veya benzerlerinde erkek bir fayda olacağını öngördüğünde kadının hatasından dönmesini ümit ediyorsa darp etmesi suretiyle ailenin kurtarılması izni emir şeklinde verilmiştir.

Kadının bilerek kastederek erkeğin evini ondan izin almadan terk etmesi “nuşuz”dur. Nüşuz cürmü şeri bir cürümdür ve günahtır. Haram bir fiildir. Bu haram fiili işleyen kadın ailenin reisi tarafından uygun görüldüğü ve hatasından vazgeçeceği öngörülürse darp cezası uygulanarak cezalandırılır. Kadın bu durumdan korkarak eşine isyandan uzaklaşır.

Bunun bir faydası olmayacaksa darp cezası uygulanmaz ve boşanma yoluna gidilir.

Mendille vurarak ya da misvakla vurarak kadının uyarılması manasına geldiği iddiası iddiayı ortaya atanların şeri bilgi ve yetersiz değerlendirmelerini gösterdiği gibi bu çocuksu açıklamaya inananların safdilliğini de gösterir. Allah teala insanlara indirdiği kanunları oyun ve eğlence için indirmemiştir. Ama Allah’tan korkmayanlar ayetleri buna benzer basit manalandırmalarla yorumlayarak İslamı islamsızlara şirinleştirmeye çalışmaktadırlar.

 

C2. Misvakla veya mendille vurmak bazı sahabelerden ve ata isimli fakihten nakledilse de efendimizden mervi değildir. İbn Abbas’ın sözü ya da Ata’ nın yorumu ayete ya da hadislere dayanmamaktadır. Bu nakillerin ispatı yapılmadan ayete bunlar doğrultusunda mana verilmesi insanların modern hukuku İslam hukukuna monte etme çabasından başka birşey olmaz. Bu cürüm de zamanımızda çokça yapılmaktadır.

DİA’yı alıntılamışsınız ama ispatınız yoktur.

 

Efendimizden nakledilen “erkek eşini darp ederse ona eşini darb ettiği sorulmaz” hadisi de sahihtir.

 

 

Hadis Ebu Davud es Sünen VI.185 h no: 2147;

En Nesai es Sünen el Kubra I.87;

İbn Mace es Sünen I. 62 h no: 1986 da yine Ahmed B Hanbel, el Müsned I.20 de el Beyhaki es Sünen I.105

Hakim bu senede sahih demiştir. el Müstedrek IV. 175

İmam Zehebi’ de onun tashihine onay vermiştir.

 

İbn Mace Sünen’inde bu rivayeti şu siyga ile nakleder.

Bkz. İbn Mace es Sünen I. 62 h no: 1986 da yine Ahmed B Hanbel, el Müsned I.20 de el Beyhaki es Sünen I.105

 

 

 

Davud b Abdullah el Evdi an Abdurrahman el Meslemi (ya da muslaa) An el Eş'as b Kays An Ömer b Hattab An en Nebi (sas) şeklindedir.

 

Şeyh Ahmed Muhammed Şakir, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inin tahkikinde bu rivayet hakkında " Davud b. Abdullah el Evdi" yi zayıf kabul ederek zayıftır demektedir. Halbuki bu tespiti hatalıdır.

Davud b Abdullah el Evdi Sika'dır. İbn Şakir onu zayıf ravilerden "Davud İbn Yezid el Evdi" zannederek rivayete zayıf demiştir. Bu sebeple hadis hakkında zayıf denilmesine ihtiyatla yaklaşılmalıdır.

Hafız Ahmed el Busiri , İthaful Hıyaratul Mehara ...de Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Main, Ebu Davud gibi hadis otoritelerinin kendisi hakkında sikadır dediklerini nakleder. Zayıftır diyenler olduğunu da ifade eder.
Bkz. [1]

Nolu metin

 

Muhammed b. Allan eş Şafii de hadisin sahih olduğunu konu hakkındaki ulemanın görüşlerini naklederek ispat eder. Bkz. [2]

 

 

Sonuç olarak “erkeğe hanımını neden darp ettiği sorulmaz” hadisi Hz. Ömer tarafından nakledilen sahih bir hadistir. Ayeti kerimenin şerhi ve ayetteki darp kelimesinin mahiyeti hakkında dikkate alınması gereken bir rivayettir. Mendille vurmak, misvakla dokunmak ayetteki darp kelimesini modern hukuka uydurmak demekten öteye bir değeri olmayan ifadelerdir. Yorumlardır.

Erkeğin eşini darp etmesi bir yetkidir. Ama kullanılması ancak bunu gerektirecek bir cürüm varsa söz konusudur. Erkek yetkisini kullanmasa da olabilir. Erkek yetkisini kullanmayıp boşansa da bu da mübahtır.

Günümüzdeki ham erkeklerin ve yobaz anlayışsız nitelikteki Allah’tan korkmaz insanların can sıkıntısı sebebiyle kadınlara vurmaları, dövmeleri, öldürmeleri işkence etmeleri vahşettir. İnsanlık dışıdır. İslam dışıdır.

Biz ayeti kerimedeki darp fiilini kadının bir şeri haramı işlemesine karşılık onu bundan men etmek vazgeçirmek için erkeğin kullanması ve sadece onu Allah’a isyandan vazgeçirmek kastıyla darp etmesinden bahsediyoruz.

Esasen Allah’tan korkmayanların Allah’ın şeriatini önemsemeyenlerin Allah’a hesap vereceğini akla getirmeyenlerin hakkında konuşmuyoruz. Bkz.[3]

 

C3. İslam hukukunda kadının haksız yere darp edilmesi suçtur. Ama bunun konumuzla alakası yoktur. Bu sebeple konuyu bu alana taşırmak tartışma mahallinin dışına çıkılması olur.

 

C4. Kadının sırtından sopayı eksik etmemek vs. ile alakalı tekerlemeyi fıkhi bir konuda referans almanız da olmamıştır. Bunu cevaplamaya bile gerek yoktur.

 

Alıntıladığınız metni yazan şahıs ve yazdığı metin İslami İlimler standardı olmayan bir metindir.

Varsayımlar üzerine dini değer bina edilmez.

Kaynaksız laf etmiş. Burada paylaştığınız için ben de OCR ledim ve eleştirdim.

Yazdıklarımı okumanız yeterlidir. Sadece bilgilendirme yapıyoruz.

Rasul Tosun beyden alıntı yapmışsınız.

 

Kendisi de benim gibi Medine islam Üniversitesinden mezundur.

İyi bir insandır. Siyasete atıldıktan sonra İslami İlimler alanında okumayı bırakmış olsa gerek.

Yazdıklarından hicap duydum. Umarım tevbe eder.

İletişim içindeyseniz selam söyleyiniz.

 

 

 

el Cevab: Ayeti kerimedeki durum da veya o duruma kıyas edilebilecek bir benzer durumda kadının aile düzenini ve erkeğin yetkisindeki konulardaki isyanını bastırmak için kadına en son çare olarak ve sadece kadının bu hareketle kendini frenlemesi ümidi varsa canının acıtılması mübah olur. Bundan bir fayda beklenmiyorsa erkek ondan ayrılma ya da ailesinin evine gönderme veya boşanmanın ilk seviyesi olan ailesine şikâyet etme ye başvurur. Bu fayda vermezse her iki aileden hakem tayin edilmesi istenir. Bu da çare olmazsa dövmek yerine tek talak ile boşamak yoluna gidebilir.

Suç işlemiş birine güvenlik kuvvetlerinin onu emniyete davet etmelerine direnmesi durumunda gerekirse zorla güç kullanarak onu götürmeleri gibi. Kendilerine güç kullanana güç kullanarak etkisiz hale getirmeleri gibi.

 

"Erkek azması" literatürü de kadının inandığı değerlerin hukuki kurallarını çiğnemesi ile aynıdır.

Azma bir haram işlemeyse ve bir başkasının haklarına tecavüz içeriyorsa olay mahkemeye intikal ettirilir. Mahkeme suça uygun yaptırım koyar. Kolluk kuvveti uygular.

Azma fiili sadece yetki aşımı içeriyorsa mahkeme değil aile bireyleri ve toplum kişiyi ayıplayarak yalnızlaştırarak kınayarak ya da onunla ilişkisini keserek onu yola getirmeye çalışır. Aile büyükleri devreye girip nasihat ederler.

Erkek azmışsa durumu zina sarkıntılık vs. gibi cinsel suçlar işleme manasındaysa kadın boşanma talebinden suç duyurusuna birçok seçeneğe sahiptir. Uygun olanı yapar. Müslümana yakışan şekilde yapmalıdır.

---