Soru: Bir hocamız var hocamızla ders yapmak için evlerimiz uygun olmadığından bir dernek kurun dedi kurduk. Ve ders yapmaya başladık. Daha sonra derneği başka derslerde ve başka etkinliklerde de kullanma ihtiyacı doğdu. Ve hocamızın olur vermesiyle o ihtiyaçlara uygun kullanmaya başladık. Bir müddet sonra dernek desteklerle ve katılımlarla üye sayısı arttı. Ama aramızdan bir grup dernek amacından çıkmaya başladı deyip karşı çıktı. Bir diğer grup ta dernek faaliyet alanları ve yönetim anlayışı ve idaresi yenilenmeli görüşünü benimsediler. Hocamız da kurucu şeref başkanı olarak derneğin daha da genişlemesi durumunda idare sorunu oluşacağını ve kuruluş mecrasında kalmasının derneğin kuruluşunda hedeflediğimiz hizmetlerin devamı için gerekli olduğunu söyledi ve birinci grubu destekledi.
Dernek hocanın tarafından kurulmuş ve tüzüğü ve hedef ve gayeleri ve hizmet alanları da yine onun tarafından belirlenmişti. Hatta yöneticileri de tek tek onun tarafından ikna edilmiş ve seçilmişlerdi.
Sorularım:
1.Şimdi hocamızın tavsiyesine mi uymalıyız. Ve derneği sınırlı alanda hizmet durumunda tutmalıyız. Yoksa hocamızı da dışlayarak daha büyük gayeler için derneğin hedefini yönetimini ve hizmet alanlarını genişletmeliyiz.
2. Bu durumda hocamıza verdiğimiz sözü çiğnemiş olur muyuz? Hizmetleri aksatmış olur muyuz? Vebal olur mu?
3.Dernek yönetimini ele geçirmek için üyelere demokratik yöntemlerle yönetimi devralmak için kampanya yapılması fitne olur mu?
4.İkinci grup ayrılıp yeni bir dernek kursa ve istedikleri her şeyi orada yapsalar bu ilk derneğe ihanet olur mu?
5.Dernek yönetimine giren zengin ve dini hassasiyeti olmayan kişileri yönetime almamız uygun mudur?

el Cevab 1:
Günümüz müslümanları bu sorunla hep karşılaşıyorlar. Sorunun temeli Müslümanlar arasındaki Allah’ın rızası için oluşturulan bir kurumun islami akit olarak başladığı halde medeni hukuk kurallarına göre çalışmak zorunda olmasıdır.
İşin başında kurucular açıkça şeri akit yapamadıklarından medeni akit düzleminde görünürde çalışıyorlar. Sonra işin oturması ve şekillenmesinden sonra aralarındaki şeri akit menfaatler ortaya çıkınca Müslümanlar tarafından önemsenmez hale geliyor. Tabi şeri akitler muhalefet edildiğinde Allaha isyan durumu oluşan akitlerdir. Önce şahsi çıkarlar sonra makam mevki sonra adam harcama sonra kendi adamlarını akit sahiplerinin yerine yerleştirme durumları ortaya çıkıyor.
Temelde Vakıf olan bütün mali ve sosyal her şey demokratik kurallar ekseninde malik değiştiriyor. Bu da büyük vebal oluyor.
Örneğin insanlar kuran kursu yapmak için dernek kuruyor akitleşiyor ve yardım topluyorlar sonra kuran kursu kuramayınca özel okul açıyorlar. Ama kuran eğitimi olmadığından toplanan paralar harama düşüyor. Toplayıcılar emanet paraya bir tür ihanet durumunda oluyorlar.
Durum dernek, hastane, şirket vs. de çok sayıda örneği olan bir durumdur. Şeri akitleşmeyle Allah rızasına mali imkan oluşturmak için kurulan nice nice şirket zamanla kurucuları veya kurucularının mirasçıları eliyle kişisel mülk olarak görülmeye başlanmıştır. Halbuki şirkete konulan para bizzat sahiplerinin Allah için koydukları ya da topladıkları Allaha hibe edilmiş para olabiliyor.

el Cevab 2:
Sorularınızın cevapları:
C1- Yapılan şeri akitte hocanıza uyma sözü verdiyseniz bu söz kitap sünnet sınırlarıyla kayıtlı olmak üzere hepinizi bağlayıcıdır. Bu akdi bozmamalısınız. Müslümanlar şartları üzerinedir.
C2- Akitte hocaya bu hizmetler için itaat edeceğinize söz verdiyseniz bu söz sizler ölünceye kadar devam eder.
C3- Bu tür bir fiil Allah isyan olur.
C4- Derneğe sonradan girseler de bu akdi kabul etmişlerse akit onları da bağlar. Akitleşemedilerse dilerlerse ayrılırlar dilerlerse devam ederler ama derneğin yönetime girme ya da hedeflerini değiştirmeye teşebbüs etmemelidirler.
C5- Zenginlerin ve dini hassasiyetleri olmayanların derneğe alınması mübahtır. Ama yönetime karışmalarına izin verilmemelidir.