Soru: İmam Ebu Hanife, Fıkhul Ekber'de "kim Allah'ın elinden kasıt kudret elidir derse küfre girer" diyor, Maturidî'de tam tersini. Şimdi Maturidî'ye mi uyacağız yoksa Ebu Hanife'ye mi?

Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır." Hakka 17
Allah O’dur ki; gökleri direksiz bir şekilde yükseltti. Siz onu görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti. Güneş’e ve Ay’a boyun eğdirip emrine amade kıldı. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar (bir yörüngede) akıp gider. Her işi çekip çevirir, idare eder. Rabbinizle karşılaşacağınıza yakinen inanın diye (Allah,) ayetlerini detaylı bir biçimde açıklar. (13/Ra'd 2)
İmam Ahmed "İstiva malum, keyfiyeti meçhul bu hususta soru sormak bidattir."
Bu iki büyük imam da ne Matûridî ne de Eşâri idi. Peki onların mezhebi ne idi?
 
el cevab :
Yazınızdaki iddialar
1- İmam Ebu hanife; Allah’ın elinden kasıt kudretidir demek küfürdür diyor. Eşari ve Maturidiler elinden kasıt kudretidir diyorlar. Bu ise imama Ebu Hanifeye göre bunlar kafir olur manasına gelir.
2-İki ayet zikredilmiş. Delil açıları yazılmamış.
3-İmam Ahmed istiva malumdur... demiştir.
4-Ebu Hanife’nin ve imam Ahmed'in mezhepleri ne idi?

Bu iddialarınız eksik bilgiler ve yanlışlar içeriyor. Önce onları düzeltmek gerekir.
 
C1-İmam Ebu Hanife el Fıkhul Ekber de Allah'ın elinden murad kudretidir demek küfürdür demiyor. Bu nisbetiniz yanlıştır.
el Fıkhul Ekber deki cümle

ولا يقالُ إنّ يدَهُ قدرتُهُ أو نعمتُهُ، لأنَّ فيهِ إبطالُ الصفةِ، وهوَ قولُ أهلِ القَدَرِ والإعتزالِ، ولكنْ يدُهُ صفتُهُ بلا كيفٍ، وغضبُهُ ورضاهُ صفتانِ من صفاتِهِ بلا كيفٍ.

Bkz. İmam Ebu Hanife, el Fıkhul Ekber yazma nusha, şehid ali paşa nushası Demirbaş No: 1670 
Hicri 870 nesh tarihlidir. Ve Molla Hüsrevin hattıyla olan nüshadır. ( 75 y. 179x125, 103x 67mm talik) (benim inceleme tarihim 21/10/ 1994 )
Bu nüsha ve diğer yazma nüshalar da Allah'ın eli kudretidir demek küfürdür yazmıyor.
Sizin bu yanılgınız çoğu internet kullanıcısının selefi meşrep kaynaklardan incelemeden aldıkları bir yanılgıdır.
İmam Ebu Hanife el Fıkhul Ekber'in ilk sayfasında fiili sıfatları ve Allah’ın fiillerini incelerken yazdıklarını haberi sıfatlarla alakalı bölüme birleştirip bu hataya düşülüyor.
O metin şöyledir;

والفعلُ صفتُهُ في الأزلِ، والمفعولُ مخلوقٌ، وفعلُ اللهِ تعالى غيرُ مخلوقٍ ، وصفاتُهُ في الأزلِ غيرُ محدثةٍ ولا مخلوقةٍ، فمن قالَ إنها مخلوقةٌ أو محدثةٌ أو وقفَ أو شكَ فيها فهوَ كافرٌ باللهِ[

Bkz. İmam Ebu Hanife, el Fıkhul Ekber yazma nusha, Şehid Ali Paşa nüshası Demirbaş No: 1670 hicri 870 nesh tarihlidir ve Molla Hüsrev'in hattıyla olan nushadır.

Bu cümlelerde ifade olunan hüküm; Allah’ın kitapla ve sünnetle sabit sıfatlarının mahluk olduğuna inanmak, bu sıfatlara inanmakta tereddüt etmek, mahluk olduklarını söylemekle alakalıdır..
Hulasa olarak imam azam Ebu Hanife "el= yed" sıfatına kudret diyenlere -el Fıkhul Ekber isimli risalede- kafirdir dememiştir. Bu nispetiniz hatadır. 

C2- Ayetleri neden zikrettiğinizi yazarsanız incelemek mümkün olacaktır.

C3- İmam Ahmed'e (ra) nispet ettiğiniz istiva ile alakalı görüş İmam Malik'e (ra) aittir. Bu cümlelerin çok sayıda manayla ve orijinal haliyle nakilleri vardır.
Ama sadece nakildeki özensizliğe işaret yeterlidir.

C4- İmam Maturidi ve imam Eşari selef dönemi inancına sahip iki Büyük ehli sünnet imamıdır.
İmam azam, imam Malik, imam Şafii, imam Ahmed b. Hanbel neye inanıyorsa onlar da aynı şeye inanıyor. Akademik çevrelerde yaygın yanlışın ve ön kabulün aksine, her ikisi de ehlisünnetin selef dönemi inancındadırlar.
Bu uyarım sizin sorunuzun bir yanılgı üzerine bina edildiğini ifadeye yeterlidir.
Eşarilik bir kelam mezhebi haline Razi, Bakıllani, Cüveyni, Amidi gibi dev kelamcılar eliyle gelmiştir.
Maturidilerden de bu alana girenler Şemsuddin Semerkandi ve Saduddin Teftazani gibi kelamla ve felsefeyle meşgul olanlar eliyle olmuştur.
Bu kelam otoriteleri filozofların yunan meşrepli olanlarıyla ve öğrencileriyle (ibni sina ekolü ve takipçileri mutezile ve şia ) ile islam filozofları adıyla anılan kindi vs. Ve takipçileriyle cedelleşirken Kelami İfade tarzları sunumlar ve nazariyeler geliştirmişlerdir.
Eşarilik ve Maturidilik bu sebeple kelamdaki son eserlerine nazaran sanki selef akidesi üzerine değilmiş gibi düşünülmektedir.

Eşariler Allah’ın örneğin "yed" sıfatı kesinkes "nimeti" ya da "kudreti"dir demezler. Bu noktada mutezileden ayrılırlar. Ama; "lugavi açıdan yed; kudret manasına ya da nimet manasına gelir. Bu kullanımlara göre bizi mücessim ya da müşebbih olarak niteleyemezsiniz. Bu ihtimal lugavi olarak vardır. Bu sıfatların lugavi manalara haml edilmeleri mümkünse bundan tecsim gerekir iddianız düşer..."
diyerek cedel meclislerinde bu tür laflar etmişler, Bunları da cedel için, ilzam için kullanmışlardır.
Razi'nin ölürken -"acaizi horasanın itikadı üzerine ölüyorum" gibi laflları, selef dönemi itikadı üzerine ölüyorum manasındadır.

Hulasa olarak; Eşariler cedel meclislerinde kelami anlatım ve izahlarını kullanmışlar ama selef mezhebi sınırında kalmayı her zaman en eslem ve doğru olan itikad yöntemi olarak itiraf ve ispat etmişlerdir.
Bu durum isimlerini yazdığım Eşari ve Maturidi kelam ulemasının mufassal eserlerini dikkatle okuyan herkes tarafından zaten bilinir.
Dolayısıyla Eşariler selef dönemi inancında sabit kadem olan sünni ilim adamlarına göre müslümandırlar kafir değillerdir.
Sorun bilmeyenlere ve özellikle selefilerin eşarileri tekfir eden grubuna gavamıddan gelmektedir.