İlim Dalı : | Konusu : |
Soruyu Soran : | Cevaplayan : Önder Nar |
Cevaplayanın Mezhebi: | |
Ekleyen : Sümeyye Abacı/2023-02-26 | Güncelleyen : Sümeyye Abacı/2023-03-02 |
Soru : "İman olması arzulanan şey değil, kalpte varlığı doğru kabul edilen ve insanın amel ettiği fiilleridir" hadisi sahih mi? Buna göre İslamı sevenler ama amel etmeyenler mümin midir değil midir?
el Cevab:
Alıntıladığınız söz akaid-kelam ilminde bir kaidedir. İmanın tanımı ve amel iman ilişkisi hakkında çok sayıda Ayetin ve hadisin gereğidir.
İman tanımı konusunda sıklıkla geçer. Meşhur tabiun fakihi Hasan el Basri den nakledilir. Ya da ona nispet edilir. Hadis değildir.
Arapça orijinali şudur;
ليس الايمان بالتمني ولا بالترجي ولكن وا وقر قي القلب و صدقته الاعمال
Bkz.[1]
Manası ise;
Temenni: olması temenni edilen bir olay, arzu, iyi niyet
Teracci: Ümid edilen hayali kurulan şey
Vakara: Var olup yerleşmiş olan şey
Saddakathul a'mal: amel ile varlığı fiili olarak doğrulanan görülen.
Hulasa olarak:
İman kalpte varlığı sabit yerleşmiş olan bir şeyin doğru olduğuna dair kesin duygudur. Bu kalpteki kesin duygunun varlığı; onun gereği olarak yapılan amellerle anlaşılır.
İman bir şeyi sadece beğenmek, onun hakkında sadece iyi fikir demekle gerçekleşmez. İman bir elbise gibi zaman zaman giyilip çıkarılan bir olgu değildir.
Ek: Amel imanın gereğidir. İman sahiplerinin imanlarını yani kalplerindeki Allah’a teslim olma duygusunu o duyguya paralel ve uyumlu olarak amel ettiklerinde anlarız.
Bir insan Allaha ve Ahiret gününde hesaba çekileceğine inanıyorsa dinin temel yükümlülüklerini yerine getirir. Haramlardan sadece o iman duygusu sebebiyle uzak kalmaya çalışır ya da uzak kalır. Biz de o insanın bizim gibi iman sahibi olduğunu anlarız.
İman ettiklerini söyleyip ameli sorumluluklarını yapmayanlar iman iddiasındadırlar. Ama Allah’ın ve resulünün emirlerini umursamadan çiğneyenlerin imanlarından emin olamayız. Bu imanlar kalpte var ise de bizim açımızdan amellerle doğrulukları ispatlanmadığından şüpheli hale gelirler.
Peygamber efendimiz namaz kılmayanlara çok şiddetli uyarılar yapmıştır. Kişinin küfürle arasındaki sınır namazdır.
Söz verip tutmayanlar, yalan konuşanlar, emanet verilenlere ihanet edenler hakkında kim de bunlardan biri varsa onda münafıklık fiillerinden biri vardır. Bulaşmıştır. Kim de tamamı varsa o tam münafıktır buyurarak biz müminlerin diğer müminleri tanıma aracımızın onların imana uygun davranışları olduğuna işaret etmiştir.
Ek 2:
Bunlarla birlikte iman tarif edilirken iman; bir şeyin doğruluğuna dair kalpte oluşan kesin kanaattir. Dil ile o kanaati seslendirmekte yine iman muamelesi görmek için gereklidir. İnsanın azalarının amellerinin iman ettiği değerlere uygunluğu imanın kendisi değil imanın gereğidir, deriz.
Hasan el Basri (ra) nın bu sözle vurgulamak istediği şey imanın gereği amellerin önemidir. Ve mümin müminin kalbine ittila edemediğinden imanın alametiyle mümini bilecektir. Bu da iman değerlerine uygun ameller ve iman değerlerine aykırı amellerden kaçınmaktır, demiştir.
[1] ez Zemahşeri el Faik fi Ğaribi'l Hadis III.264 Darul Kutubl -İlmiyye, ts.