Soru: Bu tür durumlarda nasıl davranmamız gerekir. 
Antalya Serik’teki bir lisede öğrencilerin Kur'an-ı Kerim’e yaptığı saygısızlık olay yarattı. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, bir öğrenci Kuran-ı Kerim’i havaya atarken diğer öğrenci Kuran-ı Kerim’i kullanarak röveşata atıyor. Başka bir öğrenci ise o anları cep telefonuyla kaydediyor.

el Cevab:
Bu tür olaylar için dinimizdeki değerleri herkese öncelikle hatırlatmak gerekir.
Videoda gözlemlenen değerlendirme zaafiyeti içerisinde lise çocuklarının düzeysiz ve sorumsuz davranış örnekleridir. Her ne kadar video da durum açıksa da yine de bu insanların bu fiilleri yapmaları ve kasıtlarından öncelikle emin olunmalıdır.
1 - İslama göre dini ve insani değerlere sövmek haramdır. Zulmeder mahiyette olmak haramdır.
İslama göre kuranın alaya alınması çöpe pisliğe atılması aşağılayıcı davranışlar sergilenmesi haram fiildir. Ve fiil küfürdür. Ayeti kerimede: (Tevbe 65 vd.)

لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ قُلْ أَبِاللَّهِ وَآيَاتِهِ وَرَسُولِهِ كُنْتُمْ تَسْتَهْزِئُونَ . لا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ إِيمَانِكُمْ

"...Onlar biz... Dalga geçiyorduk eğleniyorduk derler. Onlara Allah’la ayetleriyle peygamberiyle mi dalga geçiyorsunuz. Mazeret üretmeyin iman ettikten sonra kafir oldunuz... de" [1]

Bu tür fiillerin Müslümanı dinden çıkaracağında icma vardır. Bkz.  [2]
Bu tür bir fiili Müslüman kökenli biri yaparsa İslam dışına çıkar riddet gerçekleşir. Bkz.  [3]
Bu tür kişiler İslam Devleti hukuku uygulanıyorsa riddet hükümleri uygulanmadan önce tevbeye davet edilirler. Bkz. [4]
Aksi durumda devlet fıkhi hükümleri uygular. Ya da tevbeye göre şartlı salıverir sürgün ya da uzak bilgede gözetim hükümleri de uygulanabilir. Devlet en ağır riddet cezalarını da uygulayabilir.
Ülke politikası İslam karşıtlığı olan devletlerden gelecek bu tür durumlar İslam devletine açılmış savaş sayılır. Gereği yapılır. Din vatan gibi değerlerden daha kutsaldır.

2- Bu tür olaylar ve görüntülerin önüne geçilmesi her Müslümanın boynunun borcudur. Bundan rahatsız olanlar destekledikleri siyasi parti ve hükümetlere baskı yapıp olayı kanuni yaptırım noktasına getirmelilerdir. Bu suçlar özel kanunlara tabi olmalı ya da bir kanuna kavuşturmalıdırlar.
Atatürk’ü koruma, Cumhurbaşkanlığına saygı, anayasal düzenin korunması gibi medeni hukuk kurallarına benzer değerlerle bu tür "Müslümanların onurunu kırıcı" davranışların önüne geçilmesi de gerekir. Bu fiiller çoğunluk ya da azınlık olsunlar kutsallara hakaret suçu kapsamına girdiğinden medeni kanunla caydırıcı cezalar verilen suçlar kapsamına alınmalıdır. Medeni hukuk düzenlemeleri bu minvalde yapılsa bu dinimizle çelişmez.

3- Bu fiili işleyenler muhtemelen cezalandırılmayacaktır. Her duyan Müslüman’ın bu kişilere dilleriyle ve kalpleriyle buğz etmeleri ve akıllara gelen her türlü uygun duayı da dillerinden eksik etmemelidirler. En azından her sesi olan kişi Allah’ın ya hidayet buyur ya da hak ettikleri cezayı onlara sen katından indir demelidir. Elbette tevbeyi nasuh edilmesi iyi olur.
Bu fiilleri cezalandırmak ve engel olmak için harekete geçebilecekken geçmeyenlere de aynı dualar edilmelidir.

4- Ülkemizde muhafazakar bir iktidar varken sokak köpeklerine sahip çıkanlar kadar Allah’ın kelamına sahip çıkamayan Müslümanlar durumu oluşursa, kurtuluş savaşı öncesi işgal yıllarındaki acizliğimiz oluşursa; bizlerin dünyadaki hiçbir İslama hakarete laf edecek durumumuz olmayacaktır.

5- Bu fiil ve internette yayınlanması; eğitim sistemindeki, medyadaki vahim duruma işaret eden daha vahim durumdur.

Mülahaza: Gül Sımsıkı
Bu tür durumda son derede sevgiyle ve şefkatle yaklaşmamız gerekir. Rabbimizin rahmeti şefkati azabını gazabını sonsuz kere aşmıştır, çok acınası durumda olan bu yavrularımızı aydınlatmamız gerekir. Rabbimin kelamı tekmelemeye ihtiyacı yoktur sonsuzdur ona zarar gelmez ama evlatlarımız zarar görür. Acıyalım eminim ki sevgili Peygamberimiz burda hayatta olsaydı yavrularımızın başlarını şefkatle okşardı onlar da iyileştirdi demek ki biz Müslümanlığı sevdiremedik öğretemedik.

el Cevab:  "peygamberimiz olsaydı böyle yapardı" bu tür durumlarda diyemezsiniz.
Şer'i-cezai durumlarda peygamberler de şefaat etmez. Had (ceza) gerektiren durumlarda olay nasihatla örtülebilir. Ama kamuya intikal eden durumlarda cezaların uygulanmaması söz konusu olmaz.
Sevgili peygamberimiz hayatta değil. Hayatta olsaydı diye başlayan her cümle ve onun üzerine bina edilen her aslı olmayan hüküm dini bir konuda ona söylemediği yapmadığı bir fiili nispet etmek olacaktır.
Bu gibi bir cümleye nasıl cesaret ediyorsunuz doğrusu hayret.
Lütfen konu hakkındaki hatalı bakış açınızı düzeltiniz... Şeri haddi olan bir konuda yanlış bakış açısıyla yanlış bir sonuca doğru diyorsunuz.
 
Akıl baliğ bir fert bir şeyin mahzurlu olduğunu bilmese de cezai işlemi olan bir söz veya fiilin cezai yaptırımından affedilemez. Bilmemesi durumunda ceza hafifletilir.
İslam ülkesinde kuran gören hemen hemen herkes öper başına koyar.
Ülkemizde kuran yere bile konmaz.
 
Yine bir kadına sarkıntılık edip cinsel istismar kastıyla saldıran birisi tecavüz suçunu işlediğinde bilmiyordum diyemez. Tecavüze engel olunduysa sadece cezası hafifler.
 
Evlatlarımıza elbette şefkatli olunmalıdır. Ama zina eden birisine bilselerdi etmezlerdi diyemeyeceğiniz gibi efendimiz olsa onları affederdi başlarını okşardı da diyemezsiniz.
"Kızım Fatıma bir suç işlese on şeri cezayı uygulardım" hadisini hatırlatırım.
Efendimizin en sevdiği sahabilerden Usame (ra) aracı olmaya yeltendiğinde efendimizin ona ne dediği malumdur.
Metni şu şekildedir. Bkz.  [5]

أنَّ امْرَأَةً سَرَقَتْ في عَهْدِ رَسولِ اللَّهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ في غَزْوَةِ الفَتْحِ، فَفَزِعَ قَوْمُها إلى أُسامَةَ بنِ زَيْدٍ يَسْتَشْفِعُونَهُ، قالَ عُرْوَةُ: فَلَمَّا كَلَّمَهُ أُسامَةُ فيها، تَلَوَّنَ وجْهُ رَسولِ اللَّهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ، فقالَ: أتُكَلِّمُنِي في حَدٍّ مِن حُدُودِ اللَّهِ؟! قالَ أُسامَةُ: اسْتَغْفِررْ لي يا رَسولَ اللَّهِ، فَلَمَّا كانَ العَشِيُّ قامَ رَسولُ اللَّهِ خَطِيبًا، فأثْنَى علَى اللَّهِ بما هو أهْلُهُ، ثُمَّ قالَ: أمَّا بَعْدُ؛ فإنَّما أهْلَكَ النَّاسَ قَبْلَكُمْ: أنَّهُمْ كانُوا إذا سَرَقَ فِيهِمُ الشَّرِيفُ تَرَكُوهُ، وإذا سَرَقَ فِيهِمُ الضَّعِيفُ أقامُوا عليه الحَدَّ، والذي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بيَدِهِ، لو أنَّ فاطِمَةَ بنْتَ مُحَمَّدٍ  سَرَقَتْ، لَقَطَعْتُ يَدَها. ثُمَّ أمَرَ رَسولُ اللَّهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ بتِلْكَ المَرْأَةِ، فَقُطِعَتْ يَدُها، فَحَسُنَتْ تَوْبَتُها بَعْدَ ذلكَ وتَزَوَّجَتْ. قالَتْ عائِشَةُ: فَكانَتْ تَأْتي بَعْدَ ذلكَ فأرْفَعُ حاجَتَها إلى رَسولِ اللَّهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ.
الراوي : عروة بن الزبير

Verilen ceza belli olmuş. 

Antalya'daki bir lisede Kur'an'ı Kerim'e tekme atılması olayıyla ilgili 3 öğrenciye örgün eğitim dışına çıkarılma cezası verildi. Kararla birlikte söz konusu öğrenciler, artık eğitim hayatlarına sadece açık öğretimde devam edebilecek.

Mülahazam:
Eğitilmesi ve toplumun kutsallarına derin saygısızlık yapan bu kişilerin eğitilmesi gerekirken örgün eğitim dışına çıkarılması eğitimcinin vereceği bir ceza değil.
Eğitmeniz gerekirken eğitmediğiniz yetmiyormuş gibi bir de eğitim alanı dışına çıkarmanız hiç olmamış.
Bu çocukların öğretmenleri idarecileri velileri uyarılmalı ve pasif görevlere getirilmeli mesela.

[1]  Tevbe 65
[2]  İmam en Nevevi, el Mecmu II.170
[3]  Hatib eş Şirbini, Muğni'l-muhtac, IV.176
[4]  Hatib eş Şirbini, Muğni'l-muhtac, IV.1180
[5]  Buhari, es-Sahih h no: 4304