Ebu Hanife , Numan b. Sabit el Kufi , İmam-ı Azam
İmam’ın ismi en-Nu’mân.[1]
[1]es-Salihî, Ukûdu’l Cuman s.40, Mektebetu’l İman, Medîne 1974; el-Kuraşî, el-Cevâhiru’l Mudiyye Fî tabakâti’l Hanefiyye s.49, Mektebetu’l-İma^n, Kâhire, 1978; el-Gizzî, et-Tabakâtu’s-Seniyye I. 73,74, Dâru’r-Rufâî,1983. [2] Es-Sâlihî, a.g.e., s.41. [3] ebû Hanîfe’nin lakapları için bkz. el-Kerdevî, Menâkıbu Ebû Hanîfe II. 253, Dâru’l Kitâbil Arabî, Beyrût, tsz.; el-Kuraşi a.g.e., s., s.149;el-Gizzî a.g.e., s.I 73,74. [4] Ez-Zehebî Cüz s.7 (el-Kevserî’nin dipnotu) Lecnetû İhyâi’l Meârifi’in Nu’mâniye, Kâhire, tsz. Krş. Ez-Zehebî a.g.e., s. 7; İbnu’n Nedîm, el-Fihrîst s.284; ez-Zehebî, Tezkîrâtu’l Huffâz I. 168; el-Gizzî, el-Tabakâtu’s Seniyye I. 74; el-Heytemî, el-Hayrâtu’l Hisâm, s.30; Dâru’l-Kutubi’l İslâmiyye, Lübnân 1983; en-Nevevî, Tehzibu’l Esmâ II. 216; el-Kuraşî, el-Cevâhiru Mudiyye I. 51,52,53; es-Sâlihî, Ukudu’l Cumân s.36. [5] el-Heytemî, el-Hayrâtu’l Hisâm s.31; es-Sâlihî a.g.e., s.42 onun Nesa’da doğduğu hakkındaki görüş için, es-Sâlihî a.g.e., s.38. [6] es-Saymerî, Ahbârû Ebû Hanîfe s.17, Âlemu’l Kutub, Beyrut, 1985; ez-Zehebî Cüz, s.7; en-Nevevî, Tehzîbu’l Esmâî ve’l Lugât, II. 216, Dâru’l Kutubi’l İlmiyye, Lübnan, tsz.; es-Sâlîhî a.g.e., s.37. [7] es-Sâlîhî a.g.e., s.42 [8] el-Kuraşî a.g.e., s.53 [9] el-Kevserî, Te’nibu’l Hatîb, s.43, Kâhrie, 1990; Sıbtu İbni’l Cevzî, el-İntisâr ve’t Tercîh (dipnot) s.11, Mektebetu Dâri’l Hidâye, Kâhire tsz.; ez-Zehebî, Cüz, s.7 [10] es-Sâlihî a.g.e., s.37 [11] el-Kerderî a.g.e., II. 73; es-Sâlîhî a.g.e., s.39. Kaynaklarda Zeyd b. Esed isimli bir sahabiye ulaşamadık. Bu herhalde Zeyd b. Useyd b. Hârise es-Sakâfî olmalıdır. Bkz. İbnu Hacer el-Askâlâni, el-Isâbe fî Temyîzi’s Sahâbe I. 542, Dâru’l Kutubi’l Arabî, Lübnan, tsz. [12] Uzunpostalcı, Mustafî, DİA, X. 131, “Ebû Hanîfe maddesi” [13] es-Sâlihî a.g.e., s.38 [14] es-Sâlihî a.g.e., s.38 [15] en-Nevevî a.g.e., II. 216 [16] en-Nevevî a.g.e., II. 216 [17] en-Nevevî a.g.e., II. 216, 217 [18] es-Sâlihî a.g.e., s.38; el-Gizzî a.g.e., I. 74; en-Nevevî a.g.e., II. 27. [19] El-Mekkî, a.g.e., s. 1,10,100,168,170,196,241, Dâru’l Kutubi’l Arabî, Beyrut; ez-Zehebî Cüz, s.23,25,26,29; el-Gızzî a.g.e., I. 107,108 [20] El-Mekkî a.g.e., I. 136, 137; el-Kerderî, a.g.e., II. 218; es-Sâlihî, a.g.e., s.276 [21] el-Gızzî a.g.e., s. I. 121 [22] el-Kerderî a.g.e., II. 136; el-Mekkî a.g.e., I. 52,53; el-Haccâc’ın terceme-i hali için bkz. İbni Kesîr, el-Bidaye ve’n Nihâye, IX. 131 vd. [23] es-Sâlihî a.g.e., s.160 [24] es-Sâlihî a.g.e., s.52,59; Abdullah b. Ebî Evfâ’nın ölümü Kûfe’de 86 veya 87 h. dedir. bkz. İbnu Hazm, Esmâu’s-Sahabeti’r Ruvât s.64, Dâru’l Kutubi’l İlmiyye, Lübnan 1992. [25] Es-Saymerî a.g.e., s.18; İbnu Abdilber, Câmiu Beyâni’l İlmi ve Fadlih, I. 45, Kâhire, tsz.; Sıbtu İbni’l Cevzî, el-İntisâr ve’t Tercîh, s.10,11; es-Suyûtî, Tebyîdu’s Sahîfe, s.2282,283, Dâru’l İhyâi’l Ulûm, Beyrut, 1988; es-Sâlihî a.g.e., s.49,50,51; el-Kevserî, Te’nibu’l Hatîb, s.321,323. [26] Bu rivayetin değişik senet ve nakillei içn bkz. İbnu Abdilberr, Câmiu Beyâni’l İlmi ve Fadlih, I. 45; es-Sâlihî a.g.e., s.54,63; es-Suyûtî, Tebyûdu’s Sahife, s.281,286; el-Hârizmî, Câmiu’l Mesânid, I.22,26, Dâru’l Kutubi’l İlmiyye, Beyrut, tsz.; Abdullah b. el-Hâris b. Cez’in tercemei hali için bkz. İbnu Abdilberr, el-İstîhab fî Esmâil Ashâb, II. 271, Dâru’l Kitabi’l Arabî, Lübnan, tsz.; el-Heytemî a.g.e., s.32,36; Sıbtu İbni’l Cevzî a.g.e., s.10,15; es-Saymerî a.g.e., s.18; el-Mekkî a.g.e., s.28,31; el-Kevserî, Te’nibu’l Hatîb, s. 321,323. [27] El-Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdâd, XIII. 327; el-Gızzî a.g.e., I. 104; en-Nevevî a.g.e., II. 217; ez-Zehebî, Cüz. 15,16; es-Saymerî a.g.e., s.63; el-Kerderî a.g.e., s.274. [28] el-Kerderî, a.g.e., II. 137 [29] el-Mekkî, a.g.e., I. 54 [30] el-Mekkî, a.g.e., I.57; el-Kerderî a.g.e., II. 136; el-Kevserî, Mukaddimetu’l İşarâti’l Merâm s.4, el-Halebî, Kahire, 1949 [31] el-Salihî, a.g.e., s.161,162 [32] el-Mekkî, a.g.e., 58; êl-Kerderî a.g.e., II. 136 [33] el-Mekkî, a.g.e., I. 55,56; el-Kerderî a.g.e., II. 136 [34] el-Mekkî, a.g.e., I. 57; el-Kerderî a.g.e. II. 136 [35] el-Kerderî, a.g.e., II. 138 [36] el-Mekkî, a.g.e., I. 383 [37] el-Mekkî, a.g.e., I. 383. Bu rüyanın Ebû Hanîfe’nin tedrise başlayıp “Kitâb-u Sâlât”ı yazdığı günlerde olduğuna dair rivayetle varsa da, içeriklerinde rüyanın tabirinin İbnu Sriîn’e sorulduğu hatalı olduğu gerktir. Krş., el-Hârizmî, Câmiu’l Mesâni’d, I. 119; İbnu Abdilberr, el-İntika, s.145,146; ez-Zehebî cüz, s.22; en-Nevevî, Tehsibu’l-Esmâi ve’l Lugât,II. 219 [38] el-Mekkî, a.g.e., s. 52,53,54; el-Kerderî, a.g.e., s 138; bizce kaynaklarda pekçok müellif tarfından nakledilen ilimlerin değerlendirilmesiyle ilgili görüşleri bu dönemden bahsetmektedir. Ez-Zehebî “Siyer VI., 396,397,398” ve onu haklı bulan bazı yazarlar “İsmail Hakı Ünal, İmam Ebû Hanîfe’nin Hadis Anlayışı, s. 18” bu, rivayetleri doğru değerlendiremedikleri için Ebû Hanîfe’nin kelam tahsil etmediğini imaya kadar vardırdıkları yanlış değerlendirmeler yapmışlardır. Ebû Hanîfe’nin ilimler arasında bir değerlendirme yapıp aralarından fıkıh ilmini en faydalı ilim olarak seçmesiyle ilgili rivayetler oldukça çok ve sabittir. (bkz. el-Mekkî a.g.e., I. 52,53) İlimler arasında bir tercihte bulunduğu da, kelam tahsil edip bir müddet meşgul olduğu da, fıkıh tahsil ettiği de sabit olduğuna göre; en akıllıca ve rivayetlere en uygun sıralama, önce kelam, sonra ilimlerin tedkiki, sonrasında da aralarından fıkıh ilminin seçilmesi şeklindeki sıralama olmalıdır. Zaten İmam da bunu kendi ağzıyla ifade etmiş, “Kelamı terk edip fıkha yöneldim..” demiştir. (bkz. el-Kerdevî a.g.e., II. 138. [39] Ebû Hanîfe fıkıh ilmini tercih edince öncelikle ilme intisabına vesile olan eş-Şa’bî’ye gitmiş, eş-Şa’bî onun sorularına el-Hakem b. Uteybe’nin ve Hammâd b. Ebî Süleyman’ın fetvalarıyla cevap vermiş, çok soru sorması ve ince eleyip sık dokuması sebebiyle ona tahammulsüzlük göstermiş bunun üzerine Katâde’nin meclisine gitmiş, onu kader görüşünü savunur görünce ondan da yüz çevirmiştir. Sonra Câbir b. Abdillâh’ın ashabından Ebû’z-Zübeyr’e gitmiş, onun diline sahip olamadığını görünce Hammâd’ın meclisine katılmıştır. (bkz. ez-Zehebî, Tezkiratu’l Huffâz, I.124, Dâru İhyâi’d-Turâsil Arabî, Beyrut, tsz.; el-Kerderî a.g.e., II. 136,137) [40] el-Mekkî, a.g.e., I. 52; el-Kerderî, a.g.e., II. 135; en-Nevevî, Tehzibu’l-Esmâi ve’l Lugât, II. 218 [41] es-Saymerî, a.g.e., s21; el-Mekkî a.g.e., I. 64 [42] İbnu Kesîr, el-Bidâye ve’n Nihâye, IX. 369,370 [43] el-Mekkî, a.g.e., I. 239; el-Kerderî a.g.e., II. 267 [44] İbnu Kesîr, a.g.e., X. 5,6 [45] İbnu Kesîr, a.g.e., X. 25,26,27 [46] el-Mekkî, a.g.e., I. 275,276 ve 192,274,275,253,427 [47] ez-Zehebî, cüz. s. 15 [48] el-Mekkî, a.g.e., I. 192,276 [49] el-Mekkî, a.g.e., I. 192,276 Abbâsilerin ilk halifesi Ebu’l Abbâs es-Seffâh (ö. 136/753)’ın tahta geçtiğinde (132/749) aralarında İmam’ın da bulunduğu Kûfe Ulemasını toplayıp biat istediği rivayet edilmektedir. (el-Kerderî a.g.e., II.128,214) bu durumda Mekke’ye hicretinden sonra yönetimin Abbâsilere geçtiği günlerde Kûfe’de bulunduğu ortaya çıkar. Mekke’den dönüşünün el-Mansûr döneminde olduğuna dair rivayetle es-Seffâh’ın biatında bulunduğunu ifade eden rivayetler beraber mütaala edilirse İmam’ın altı senelik döneminde en azından bir defa Kûfe’ye geri döndüğü ortaya çıkar. El-Mansûr’un dönemindeki dönüşü kesin dönüşü olmalıdır. [50] Es-Saymerî, a.g.e., s. 68 [51] el-Kerderî, a.g.e., II. 223,308 [52] el-Kerderî, a.g.e., II. 223 [53] el-Kerderî, a.g.e., II. 244 [54] el-Kerderî, a.g.e., II. 295 [55] es-Saymerî, a.g.e., s. 69,70; el-Kerderî, a.g.e., II. 296,297 [56] el-Mekkî, a.g.e., I. 102 [57] el-Kerderî, a.g.e., II. 297 [58] el-Gızzî a.g.e., I. 95,95 [59] İbnu Kesîr, el-Bidâye ve’n Nihâye, X. 80,85 [60] es-Saymerî, a.g.e., s.69,70 [61] eş-Şehristânî, el-Milel ve’n Nihâl, I.188; Muhammed b. Abdillah’a biat edenler arasında İmam Mâlik de vardır. Bkz. İbni Kesîr el-Bidâye ve’n Nihâye X. 84 [62] İbnu Abdilberr, el-İntikâ, s. 170; ez-Zehebî, cüz. s. 21; el-Mekkî, a.g.e., s. 343; el-Kerdevî, a.g.e., II. 100. [63] el-Kerderî, a.g.e., II. 301; İbnu Abdilberr a.g.e., s.170 [64] es-Saymerî, a.g.e., s.68,69 [65] el-Mekkî, a.g.e., I. 441; el-Kerderî, a.g.e., II. 302 [66] el-Mekkî, a.g.e., I. 122 [67] el-Kerderî, a.g.e., II. 297 [68] el-Kerderî, a.g.e., II. 238 ve el-Mekkî’nin, a.g.e., I. 176’da kaydettikleri bir rivayete göre oğlu Hammâd’ın, el-Ğızzî’nin (et-Tabakâtu’s Seniyye, I. 121)’de naklettiğine göre kızının sorularına Sultan tarafından fetvadan men edildiği için cevaplamamıştır. [69] Kâdî Şerîk’in göreve geldikten kısa bir müddet sonra azledilmesi için bkz. el-Kerderî, a.g.e., I. 219 ve el-Kerderî, a.g.e., II. 301,245; el-Mekkî, a.g.e., I. 192 [70] el-Mekkî, a.g.e., I. 439 [71] el-Mekkî, a.g.e., I. 431; el-Kerderî, a.g.e., II. 299 [72] İmam Ebû Yûsûf’tan, onun şevval ayının ortalarında vefat ettiğne dair bir rivayet varsa da 150 h. yılının Recep ayında vefatı, el-Hatîp, el-Bağdâdî, Ya’kub b. Şeybe, el-Vâkidî, ez-Zehebî ve el-Mekkî’nin tercihleridir. Krş. Es-Saymerî, a.g.e., s.94; ez-Zehebî, cüz. 30; el-Mekkî, a.g.e., I. 429,430,431,436; el-Kerderî, a.g.e., II. 299; es-Suyûtî, Tebidu’s-Sahife, s. 312 [73] el-Kerderî, a.g.e., I. 299, 300; ez-Zehebî, cüz. s. 16 [74] el-Mekkî, a.g.e., I. 430, 438; el-Kerderî, a.g.e., II. 304, 305; ez-Zehebî, cüz. s.1, 30