Diğer Adları : Dorylaion, Dorylaeum, Darauliya, Adruliya, Drusilya | Ülke : Türkiye |
Kurucusu : | Kuruluş Tar : |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2008-12-26 | Güncelleyen : /2014-01-06 |
Eskişehir
İç Anadolu Bölgesinin Kuzeybatı bölgesinde yer alır. Güneyden Afyon, güneydoğudan Konya, doğudan ve kuzeyden Ankara, kuzeybatıdan Bolu, batıdan Bilecik ve Kütahya illeri ile çevrelenmiştir. İlin kuzeyini, batı - doğu yönünde Bozdağ, Sündiken dağları kaplar; İlin güneydoğu köşesinde, Sakarya dirseği içinde başlayan Sivrihisar dağları güneydoğuda -kuzeybatı yönünde İli ortadan katederler. Türkmen dağının doğu etekleri İlin batı ve güneybatı köşesinde yer alır ve yukarı Sakarya ovasına kadar dayanır.
İl sınarları içindeki başlıca ovalar, Porsuk Ovası, Yukarı Sakarya Ovası, Sarısu Ovası ve Seyitgazi Ovasıdır. Türkiye’ nin en önemli akarsularından olan Sakarya, aynı zamanda Eskişehir’in de başlıca akarsuyudur. Çok sayıda kola sahiptir. En önemli kolu Porsuk çayıdır. Bundan başka Sakarya’nın kolları ise Sarısu, Seydisuyu veBardakçı suyudur.
Bugünkü Eskişehir ili, Eski ve Orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kentti. Arap kaynaklarında ise şehrin adı Darauliya, Adruliya ve Drusilya olarak verilmiştir. Dorylaion, antik kaynaklarda önemli yolların kavşak noktasında kaplıcaları ile ünlü, ticaret ile zenginliğe kavuşmuş bir Frigya (Phrygia) şehri olarak geçer ve şehrin kurucusu olarak Eretrialı Doryleos gösterilir.
Özellikle Bizans çağında önem kazanan kentte imparator Justinianos'un yazlık sarayının varlığından söz edilir. 19. yüzyılda birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yaptıklan gezilerin ve araştırmaların sonucunda Eskişehir'in
Dorylaion - Şarhöyük, Bizans'ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol oynamış ancak 1176'da Selçuklu Sultanı II. Kılıçaslan'nın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos'u mağlup etmesinden sonra kent, Selçukluların egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük'ün yakınında, harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur. W. M. Ramsay'in bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze uzanmıştır. Bölgenin ilk yerleşme noktası şimdiki yerin
Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu çıkan eserlerin verdiği bilgilerden, Eskişehir ve yöresinin, M.Ö. 3000 yıllarına kadar varan, eski bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. Anadolu’ da M.Ö. 2000 yılında hüküm süren Hititler devrinde de Eskişehir’in önemi ve yeri dolayısıyla Eti’lik (Beylik) olduğu görülmektedir. M.Ö. 1200 yılından sonra Frigler Anadolu’ya girmiş ve Eskişehir bir Frig şehri olarak Dorylaion adı ile kurulmuştur. Friglerden sonra şehir Lidyalıların, M.Ö. 546 yılında da Perslerin hakimiyetine girmiştir. M.Ö. 334 yılında İskender’in eline geçen Eskişehir, İskender’ in ölüm tarihi olan M.Ö. 323 yılına kadar Hellenizm dönemini yaşamıştır. Greklerin, Anadolu’ ya bu devirde, kitleler halinde gelip yerleştikleri, tarihi belgelerden anlaşılmıştır. M.Ö. 190 yılında Romalıların eline geçen Eskişehir, Roma’nın M.S.
Büyük Selçuklu İmparatorluğu zamanında doğudan gelen bir çok Türk Boyları, Bizanslıların zayıflığından da istifade ederek Doğu Anadolu’ ya yerleşmeye başladılar. Selçuklu Hükümdarı Alparslan’ ın 1071 ‘de Malazgirt Savaşını kazanmasından sonra Türklere bütün Anadolu kapıları açıldı. Süratle ilerleyen Türk orduları 1074 ‘de Eskişehir’i aldılar. Bundan sonra Eskişehir, doğudan devamlı gelen boylar için bir yerleşme noktası oldu.
Eskişehir, Anadolu Selçuklularla Haçlılar arasında yapılan kanlı savaşlara sahne olmuştur. Anadolu Selçuklularının kuruluşundan yıkılışına kadar bir Selçuklu şehri olarak kaldığı halde, bu savaşlar nedeniyle fazla Selçuklu eseri yapılamamıştır. Anadolu Selçuklularının tarihi eserleri, o devirde uzun süre uç beyliğin merkezi olan Sivrihisar’ da görülür. Osmanlı Devletinin Kurucusu Osman Bey, 1284 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Mesut tarafından gönderilen fermanla aşiret reisliğinden çıkarak uç beyi olmuştur. Osman Bey, uç beyi olduktan sonra, gün geçtikce kuvvetlenmiş ve 1289 yılında hakimiyet sahasına Eskişehir ve İnönü’yü de katmıştır.
Osmanlıların ilk zamanlarında, devletin kuruluş merkezlerinden birisi olması sebebiyle Eskişehir’e yakın ilgi gösterilmişse de Duraklama ve Gerileme devirlerinde pek ilgi gösterilememiştir. Bu nedenle Eskişehir, yakın zamana kadar gelişememiştir. Şehir, ancak 1877-1878 Osmanlı - Rus harbinden sonra muhacirlerle beraber kalabalıklaşmaya başlamış ve gelişmiştir. Eskişehir’in asıl gelişmesi demiryolunun işletmeye açılmasından sonra olmuştur. Bugün Türkiye’nin sayılı merkezlerinden olan Eskişehir, Fatih’in ilk zamanlarına kadar Ankara Beyliğine bağlı olarak kalmıştır. 1451 yılından sonra Kütahya’nın Beylerbeylik haline gelmesi üzerine Anadolu İdari Teşkilatında değişiklik olmuş; bu arada Ankara’ ya bağlı bulunan Eskişehir, Kütahya Beylerbeyliğine bağlanmıştır. 1841 yılından sonra değişen idari taksimatta Eskişehir, merkezi Bursa olan Hüdavendigar eyaletine bağlanmış ve 1925 yılına kadar Kaymakamlıkla idare edilmiştir.
20. yüzyılın başlarında Eskişehir, bağımsız bir mutasarrıflıktı ve çevresiyle birlikte kalabalık bir nüfusa sahipti. Bugün olduğu gibi o günlerde de tarım, Eskişehir'in yaşamında önemli bir yer tutuyordu. 1890'lı yıllarda Eskişehir'e gelen demiryolu da gelişerek, doğal ticaret yollarını takip etmiş, Eskişehir, batıdan gelip doğu ve güneye giden demiryollarının bir kesişim noktası haline gelmişti. 1892 yılında kurulan Cer Atölyesi, demiryolunun ve demiryolu araçlarının bakım ve onarımını yapan önemli bir kuruluş olma özelliğini de taşıyordu. Demiryolu Eskişehir'in ticaretini canlandırmış, burayı ticaretin yanı sıra askeri açıdan da önemli bir stratejik nokta konumuna getirmişti.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Sancak ve mutasarrıflıkların il yapılmaları üzerine, Eskişehir'de 1925 yılında il olmuştur. 1926 yılında Eskişehir'in, Sivrihisar, Mihallıçcık ve Seyitgazi olmak üzere üç ilçesi bulunuyordu. 28.06.1954 tarihinde 6321 sayılı kanunla Çifteler, Mahmudiye, 27.06.1957 tarihinde 7033 sayılı kanunla Sarıcakaya ilçe haline getirildi ve Eskişehir'in ilçe adedi 6'ya çıkmış oldu. Daha sonra, 19.06.1987 tarihinde 3392 sayılı kanunla Alpu, Beylikova, İnönü; 9.05.1990 tarih ve 3544 sayılı kanunla Günyüzü, Han ve Mihalgazi ilçe haline getirilmiştir. Böylece ilçe sayısı 12'ye çıkmıştır.
Cumhuriyetten önce ekonomisi genelde tarıma dayalı olan Eskişehir'de 1894’te Almanlar tarafından Lokomotif ve Tamir Atölyesi kurulmuş ve bu atölye 1924 yılında T.C.D.D. işletmesine devredilmiştir. Cumhuriyetten sonra 1933 yılında Şeker Fabrikası ve ona bağlı olarak Makine Fabrikası, 1965 yılında Sümerbank Basma Sanayi Müessesesi kurulmuştur. Şeker Fabrikasına bağlı Makine Fabrikası 1969 yılında müstakil bir kuruluş haline gelmiştir. Bu fabrikalar Bölge Sanayiinin gelişmesi ve dolayısıyla ekonominin canlanmasını sağlamıştır.
Kamu sektörünün yanı sıra özel sektörde çeşitli alanlarda faaliyet göstermeye başlamış, Toprak Sanayii, Un ve Mamülleri Sanayii, Ağaç Sanayii, Çimento ve Mamülleri ile Çelik Eşya Sanayii ve Makine Sanayii gelişmiştir. Bu durumda Eskişehir, Türkiye'nin sayılı illerinden biri haline gelmiştir. Sanayiin daha ekonomik ve rahat çalışabilmesi için Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitesi gibi sanayi alanları oluşturulmuştur.
Ülkemizin tek Uçak Motor Fabrikası (TUSAŞ) ile Dizel Lokomotif motoru üreten tek fabrikası (TÜLOMSAŞ) Eskişehirdedir. Yine ülkemizin en yüksek kapasiteli Buzdolabı (ARÇELİK) ve Kompresör Fabrikası burada bulunmaktadır.
Ayrıca Bisküvi Üretimi ve Soba üretiminde de Eskişehir ülke genelinde ağırlıklı bir paya sahiptir.
Yeraltı kaynakları itibariyle zengin bir potansiyele sahip olan ilde, Boraks, Krom, Magnezit, Mermer, Perlit, Kömür, Demir, Kaolen, Bentonit, Talk, Alçı taşı, Kireç taşı, Amyent, Atapuljit, Bakır, Dolomit, Florit, Kalsedon, Tuğla ve Kiremit hammaddesi ile Lületaşı çıkarılmaktadır. Lületaşı çıkarımının tamamına yakını bu ildedir. Ayrıca termal ve turizm nitelikli sıcak sular ile maden suları da bulunmaktadır.
Eskişehir yurdumuzun önemli tarım merkezlerinden biridir. Özellikle tahıl üretiminde önemli paylara sahip olan il, Şeker Pancarı gibi bitkilerin üretiminde de önemli yer teşkil etmektedir. Ekim yapılan arazilerin kuru arazi olması nedeniyle sahip olunan arazinin tümüne her yıl ekim yapılamamaktadır. Ayrıca ilde düşen yıllık yağış miktarının azlığı bu olayı kaçınılmaz kılmaktadır.
Eskişehir’de et ve süt üretimi önemli bir yer tutmaktadır. Kültür ırklarının çoğalması süt miktarını artırmıştır.
Gezilecek Yerleri:
Kaplıcalar:
Sakarı Ilıcaları: Eskişehir'in kuzeyinde yer alır. Eskişehir'e uzaklığı
Hasırca: Porsuk Barajı üzerinde çam ormanları içerisinde cilt hastalıklarına iyi gelen; birisi açık iki tane de havuzun yer aldığı bir mekandır.
Hamamkarahisar Kaplıcaları: Sivrihisar-Polatlı yolunda Eskişehir'in Hamamkarahisar Köyü'ndedir. Cilt hastalıklarına iyi gelmektedir.
Ören yerleri: Frig Vadisi, Pessinus, Doryleaum, Karacaşehir, Midas Anıtı, Yazılıkaya (Midas Kenti).
Külliyeler: Seyit Battal Gazi Külliyesi, Kurşunlu Külliyesi.
Odunpazarı evleri: Eskişehir'in ilk yerleşim yerini oluşturan Odunpazarı semtindeki Osmanlı Dönemi'nden kalma tarihi evlerdir. Safranbolu, Beypazarı, Göynük gibi yerlerdeki mimari özellik ve motifleri taşırlar. Eskişehir'in Odunpazarı semti kentin güney kesimindeki tepelerin üzerine kurulmuştur. Bademlik denilen bölgeye uzanır.