İlim Dalı : Tasavvuf | Konusu : |
Soruyu Soran : | Cevaplayan : Önder Nar |
Cevaplayanın Mezhebi: | |
Ekleyen : /2006-06-15 | Güncelleyen : /2020-03-27 |
Soru: Peygamberimizin ilk halife seçiminden bu yana müslümanların sağlıklı karar vermekte zorlandıkları ortam ve tarihi olaylarda niçin ''etkin bir rol oynamadığı'' sorusu sıklıkla sorulmaktadır. Bu sorunun cevabı nedir?
Peygamberlerin Ve Evliyanın Müslümanların Dara Düştükleri Zamanlarda Niçin Onlara Yardım Etmedikleri Konusu:
-Esasen bu soru, bu soruyu kurgulayan insanlara göre hatalıdır. Ve şirktir. Sadece ilzam etmek için üretilmiş bir sorudur.
-Cevabı ise şudur. Fayda ve zarar veren sadece yüce Allah’tır. Müminler bütün insanlık tarihi boyunca aynı durumla karşı karşıyadılar.
إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ فِي الْأَذَلِّينَ (20) كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ (21) لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءَهُمْ أَوْ أَبْنَاءَهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُولَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُولَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (22).
''Ben ve peygamberlerim hep galip geliriz[1] ayeti de akılda tutularak meseleye bakılırsa görülecektir ki,
1- Allaha zor olan bir şey yoktur. O dilese her insan ayetler karşısında iman dan geri duramazdı. Kalplere hükm eden odur. O dilese herkes hiçbir kusur işlemeksizin melekler gibi dünya da yaşarlardır.
2- Ama Allah, ruhlar aleminde kendisine iman eden bütün ruhları; dünya hayatında onu görmedikleri halde etraflarına koyduğu ayetlerine bakarak kendisini tanımaları sorumluluğuyla dünya alemine göndermiştir. Her insan; Akıl ve şehvet e direnip şeytanın vesveselerine karşı koyup, varlığına iman ettikleri Allaha teslim olarak yaşamakla imtihan olunmak üzere dünya hayatına gönderilmiştir.
3- Bu dünya hayatında kim Allahın emir ve nehiylerine onun razı olacağı şekilde sarılmayı başarırsa onlar kurtuluşa ereceklerdir.
Dünya hayatında Allah’tan alınacak yardım bireysel ve toplumsal boyutlarda farklıdır.
-Bireysel boyutuyla imtihan şudur; kim Allaha teslim olmayı başarırsa imanın lezzetini tadacaktır. Başa gelen sıkıntılar Allah'tan imtihan vesileleridir. Onlara bu gözle bakan sıkıntılardan kazançlı çıkar. Ve sıkıntılara Allahın kendilerini cehenneme atma vesilesi ettiği belalar olarak bakmaz.
-Toplumsal boyutuyla imtihan ise şudur; bireyler ne kadar gayret ederler de kendilerini Allah'a teslim ederlerse o toplumlar da Allahın emirlerini yerine getirmeye ve yaşadıkları yerlerde adaletin ve huzurun tesis edilmesinde o kadar başarılı olurlar. Ne kadar nefislerini şehvetlerine kaptırırlarsa o kadar Allaha isyan edilen ve adaletsizliğin yaygın olduğu toplumlar oluşur. Ve zulüm düzenleri ve liderleri ortaya çıkar ve yaşar.
‘’Nasılsanız öyle idare olunursunuz’’ sözü bu manaya işaret eder.
4- Peygamber efendimiz çok sayıda ilahi lutfa mazhar idi. Aynı şekilde ümmetinden çok sayıda salih insan Allah tarafından kerametler ihsan edilenlerden oldular.
-Efendimiz hayatı boyunca bir iki yer dışında müslümanların terbiye olup, Allah’a teslim olması ve kenetlenmelerinden önce Allahtan düşmanları yenme konusunda yardım istememiştir. Bunun sebebi kulluk ameliyesinin temelinin kulların ellerinden gelenleri yapmalarından sonra Allahtan yardım istemelerinin meşru olmasıdır.
-Allah teala iman edenlere; ''sen ve rabbin gidip savaşın biz burada sizin bizim düşmanlarınızı yenmenizi oturup bekleyeceğiz'' demeyi haram kılmıştır.
-Peygamberimiz çok daralmadıkça dua ile savaş kazanmamıştır.
-Sahabe i kiram da efendimizden bu kulluk bilincini aldıklarından, asla duaları kabul olunan iman sahiplerinden savaşı oturarak kazanmak için dua istememişlerdir. Ellerinden geleni yaptıktan sonra duasına hemen icabet edilenlere başvurmuşlardır.
Hakkında; ''nice tozlara bulanmış garibanlar vardır ki Allah’a yemin ederek Allah’tan hatır koyup bir şey isteseler, Allah onların dualarını kabul ediverir '' buyurulanlardan Bera (ra)' ı, Hz. Ömer savaşlara götürdüğünde, son çare olarak ondan dua istemiştir. O dua edince düşman askerlerinin hemen kaçmaya başladıkları nakledilmiştir.
[1] Mücadile 20-22