Yazar Adı : Yağmur Atsız | İlim Dalı : Yazar Hakkında |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Yazar Tanıtım |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-11-08 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Benim Babam Kafatasçı Değildi
Gazeteci yazar Yağmur Atsız, Türkçülüğün ileri gelen isimlerinden babası Nihal Atsız`ın kafatasçı olacak kadar aptal olmadığını söyledi.
Babasının, `kafatasçı` yakıştırmalarından canının sıkıldığını ve bunu yapanları alaya almak için `Ulan kafatasçılık öyle mi? O zaman gelin kafatasçılık edeyim de görün!` diyerek havsala aleti (hamile kadınlara doğum sırasında yapılan ölçüm aleti) ile onların kafalarını ölçtüğünü belirtti. `Türkiye`nin dört bir yanından çat kapı evimize gelip saatlerce kafatasını ölçtürmek isteyen insanlar biliyorum... Ancak havsala aletinin gerçek mahiyetini ben, annem ve Rıza Nur dışında kimse bilmezdi.` diyen Yağmur Atsız, son günlerde babasıyla ilgili olarak gazetelerde yer alan görüşlerinin manipüle edildiğini, sansasyonel bir anlayışla verildiğini söyledi. Yeni yayınlanan `Ömrümün İlk 65 Yılı` (Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları) adlı kitabında babası şair, romancı ve tarihçi Nihal Atsız`ın yaşamından anekdotlar aktaran yazar, kitabında `akademi gibi`, `tekke işlevi görüyordu` dediği evlerine gelip gidenler, babasının dostları Aziz Nesin, İsmet İnönü, Alparslan Türkeş, Orhan Şaik Gökyay, Yahya Kemal, Ediz Hun, Yaşar Kemal ile ilgili son derece ilginç anılarına yer veriyor. Atsız`ın ironik bir dille kaleme aldığı anıları, Nihal Atsız`ın fikirlerini, mücadeleci yaşamını, nükteli sohbetini merak edenler için önemli ipuçları taşıyor. Mesela bunlardan biri şöyle: II. Dünya Savaşı sırasında Hitler`i tutan ve Hitler`e hayranlık duyan Atsız, savaştan sonra uzun süre evinde Hitler`e yataklık etmiş! Nasıl mı? 1946 yılında, çeşitli mahfillerde, Atsız`ın can-ciğer ahbabını evinde sakladığı yolunda rivayetler dolaşmaya başlar. Bu dedikodunun alıp yürüdüğünü gören Atsız, tıpkı `kafatası ölçme` olayındaki gibi oyunu kuralına göre oynamaya karar vermiş ve oğlu Yağmur Atsız`ı çağırıp planı kulağına fısıldamış. Şeyhülislam Feyzullah Efendi İlkokulu`nda okuyan Yağmur da ertesi gün, bir diplomat oğlu olan en yakın arkadaşına babasının Hitler`i evlerinde sakladığını, ona kimseye söylememesi için büyük yeminler ettirerek anlatmış. Bu olaydan birkaç gün sonra iki araba dolusu kravatlı, takım elbiseli polis evi basmış. `Siyasi Şube`den geliyoruz, Adolf Hitler`i tavan arasında saklıyormuşsunuz.` diyerek içeri girmişler.
Türkiye`ye girişi yasaklandı
Alman Die Zeit gazetesindeki `Ermeni meselesi` konusunda yazılarından dolayı adı `Türk devletinin ajanı`na çıkan Yağmur Atsız, bir gün Ermeniler ile bir televizyon programına katılır ve ateşli bir şekilde Türk tezlerini savunur. Ancak Türkiye`de yayın yapan milliyetçi bir gazetenin Almanca bilmeyen muhabiri, 1980`li yıllarda Atsız ile Ermenileri aynı ekranda görünce İstanbul`a haber geçer: `Yağmur Atsız, Ermenilerle beraber televizyon ekranından Türkiye`ye yine kin kustu.` Bu haberden sonra, aynı kulvardaki gazeteler Atsız`ı hıyanet-i vataniyye ile suçlamaya başlar. Hatta bu yüzden askeri hükümet 1981`de Atsız için tutuklama emri çıkartır ve daha sonra da Türk vatandaşlığından çıkartılma işlemleri başlatılır. 1986`da Almanya Cumhurbaşkanı Von Weizsaecker, Türkiye`yi zeyaret edecektir. Cumhurbaşkanına refakat listesinde bir Türk`ün de adı geçmektedir: Yağmur Atsız. Türkiye`de tutuklama emri bulunan bir şahsın böylesine bir ekiple bu ülkeye gelmesi sakıncalıdır. Hemen konu Dışişleri`ne bildirilir. Ancak koskoca cumhurbaşkanının listesine itiraz etmek mümkün olmaz. Ve Atsız`a kimse dokunamaz. Yaşar Kemal ile hem kendisinin hem de babasının dost olduğunu söyleyen Yağmur Atsız, yazarın 1975-81 arası Almanya`ya geldiğinde kendi evinde kaldığnı söylüyor. Babasının Yaşar Kemal gibi bir komünistle muhabbetini anlamadığnı ironik bir dille ifade eden Atsız, Nurullah Ataç`ın da babasını çok sevdiğini belirtiyor. Yağmur Atsız, anılarının en ilginç bölümünü bir zamanlar kadim dostu olan Zülfü Livaneli`ye ayırmış. Çok önemli iddialar ortaya atan Atsız, Livaneli`nin `80 öncesi Avrupa konserlerinde söylediği ve halktan derlediğini iddia ettiği politik türkülerin halk türküsü olmadığını, yine bu türkülerde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili nahoş sayılabilecek sözlerin bulunduğunu`, `Livaneli`nin şan ve şöhrete düşkün olduğunu ve doymayan bir egosunun bulunduğunu` hatıralarından örnekler de vererek uzun uzun anlatıyor.
Yağmur Atsız, cumhurbaşkanına hakaretten yargılanıyor
Yağmur Atsız, bir köşe yazısında Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer`e hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanıyor Bir dönem Ermeni meselesi ve Kıbrıs konusunda Alman televizyonlarında dillendirdiği Türkiye yanlısı görüşlerinden dolayı adı `Türk devleti ajanı`na çıkan Atsız, 11 Nisan 2005`te Tercüman gazetesinde yazdığı bir yazıdan dolayı 6 Kasım 2005`te hakim karşısına çıkacak. Orhan Pamuk ile aynı maddeden yargılanan Atsız`ın davası, ne yurtiçinde ne de yurtdışında bilinmezken Pamuk davası AB meselesi haline geldi. `Pamuk`a ilgi gösterilmesin demiyorum. Ama biraz olsun benim de mağduriyetim bilinsin.` diyen Atsız, kamuoyundan ilgi bekliyor.