Künyesi : Ebul Meali | Lakabı : İmamul Harameyn , Ruknuddin |
Tabakası : | E-Posta : |
D.Yeri : Nîsâbur/ Cüveyn(Büştenikân)köyü | D.Tarihi : 17 02 1028 m |
Ö.Yeri : | Ö.Tarihi : 478/1085 |
Görevi : Hoca | Uzm.Alanı : Arap Dili ve Belağatı,Dinler Tarihi,Fıkıh,Hadis,Kelam,Mezhepler Tarihi,Tarih,Tasavvuf,Tefsir |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Fıkıh Dersleri/2008-01-10 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
İmamü’l-Haremeyn
Ebu’l-Meâlî , Ruknüddîn
Abdülmelik b. Abdullah b. Yusuf b. Muhammed b. Hayyûye el-Cüveynî en-Nîsâburî
18 Muharrem 419 (17 Şubat 1028) tarihinde Nîsâbur bölgesindeki Cüveyn (veya Büştenikân) köyünde doğdu[1].
İmâmü’l-Haremeyn’in aslı Araplara dayanmaktadır.
Babası Ebû Muhammed asıllarının Arap boylarından “et-Tay”ın bir kolu olan “Sinbis” kabilesine dayandığını belirtmiştir[2].
Cüveynî ilk öğrenimini babası Ebû Muhammed ile amcası Ali b. Yusuf’dan görmüştür.
Cüveynî bulunduğu Nîsâbur bölgesinde bir yandan ilmî tahsilini tamamlamaya çalışırken, bir yandan da diğer âlimlerle ilmî münâzaralarda bulunarak Ehl-i Sünnet inancını savunuyor ve bu mezhebin o bölgede güçlenmesi için gayret sarfediyordu. Bu durum yaklaşık (446/1053) yıllarında “mihnetü’l-Eşâira” diye bilinenhadise ortaya çıkıncaya kadar devam etti.
Şiî-Mu’tezilî görüşleri koyu bir taassupla savunan ve Eş’arîliğin güçlenmesini hazmedemeyen devrin selçuklu veziri Amîdülmülk el-Kündürî (ö. 456), bit’atçilere minberlerden lanet okunması için Tuğrul Bey’den ferman çıkarttıktan sonra bunu Eş’ariyye âlimlerinin aleyhinde kullandı ve onları vaaz verme, ders okutma faaliyetlerini yasakladı; bir kısmının da hapsedilmesine karar verdi. Bu gelişmeler üzerine Cüveynî, aralarında Beyhakî (ö. 458/1066) ve Abdülkerim el-Kuşeyrî (ö. 465/1073) gibi meşhur âlimlerin de bulunduğu bir gurupla birlikte Nîsâbur’dan ayrılarak önce Asker’e[3], oradan da Bağdat’a gitti.
Bölgenin ileri gelen âlimleri ile tanışıp ilmî münâzara ve sohbetlerde bulundu.
Ebû Muhammed el-Cevherî (454/1062) ile görüşüp ondan hadis okudu[4].
Daha sonra Hicaz’a geçip (450/1058) dört yıl kadar Mekke ve Medine’de kaldı. Oradaki âlimlerle bir araya gelip ilmî sohbetlerde bulundu. Bu arada ders okutmaktan da geri kalmayan Cüveynî’nin şöhreti bu bölgede yayıdı ve İmâmü’l-Haremeyn ünvanı ile anılmaya başladı.
Tuğrul Bey’in vefatından (ö. 455/1063) sonra Selçuklu Sultanı olan Alparslan’ın (ö. 465/1073) Kündürî’yi azledip yerine Nizâmülmülkü getirmesi üzerine Cüveynî Nîsâbur’a döndü (455/1063) ve kendisi için yaptırılan Nizâmiye Medresesi müderrisliğine tayin edildi.
Burada vefâtına kadar sürdürdüğü öğretim faaliyetine gencinden yaşlısına, cahilinden âlimine kadar pek çok kişi katılarak ilminden faydalandı. Her gün 300’ü aşkın kişinin derslerine devam ettiği nakledilir[5].
Cüveynî hayatının son yıllarında tasavvufa karşı ilgi duydu ve riyâzetle meşgul oldu. Bu arada Nîzâmiye medresesinde tedrîse de devam ediyordu. Sarılık hastalığına yakalanan Cüveynî durumunun ağırlaşması üzerine mu’tedil havası ve suyu olan Nîsâbur yakınındaki Büştenikân köyüne götürüldü. Burada durumu daha da ağırlaşan Cüveynî 25 Rabîü’l-âhir Çarşamba gecesi 478 (20 Ağustos 1085) yılında 59 yaşındayken vefât etti.
Aynı gece Nîsâbur’a nakledildi. Cenaze namazını oğlu Ebu’l-Kasım kıldırdı ve kendi evine defnedildi. Ölümünden bikaç yıl sonra cesedi Hüseyin Kabristanı’na nakledilerek babasının yanına defnedildi[6].
Eserleri :
Kaynaklarda Cüveynî’ye atfedilen diğer bazı eserler de şunlardır:
[1] Sübkî, age. V, 171; Ziriklî, age. IV, 160; Kehâle, Ömer Rıza, Mu’cemü’l-müellifîn, Müessesetü’r-Risale, Beyrut 1993, II, 318; Kâtip Çelebi, Mustafa b. Abdullah, Keşfü’z-Zunûn, İstanbul, II, 1990.
[2] Sübkî, age. V, 209-218.
[3] Sübkî, age. V, 172; Zehebî, age. XVIII, 475; İbn Hallikân, age. III, 169; Kâtip Çelebi, age. II, 1124,1213.
[4] Kâtip Çelebi, age. I, 466.
[5] Sübkî, age. V, 171; İbn Hallikân, age. III, 168; Zehebî, age. XVIII