Yazar Adı : | İlim Dalı : Diğer |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Kitap Eleştirisi |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-09 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Mesnevi’de Müstehcen
Seksolojinin en soylu ilim sayıldığı, Fröydiyanizmin en esaslı dünya görüşü kabul edildiği, cinsî mese'lelerin artık sokaklara, Televizyonlara ve Sinema salonlarına salkım saçak döküldüğü bir devirde Mesnevî-i-manevî'deki müstehcen mes'elesini ele almak bir bakıma «lâzime»dir.
Gerçekten, asırlarca camilerde, tekkelerde ve dergahlarda okutulmuş bulunan Mesnevî-i-Manevî'de birçok müstehcen hikâyeler mevcuttur.
Fakat bu hikâyeler müstehcen değildir. Hem de, Hazreti Pir'in, manevî feyezan ve fezeyanını gösteren coşkun üslûp ve teşbihlerle, bu hikâyeleri bütün teferruatıyla ve bazan uzun uzun anlatmasına rağmen bunlar müstehcen değildirler.
Nasıl olur bu? Bir şey ki hem müstehcenin bütün unsurlannı taşır hem de müstehcen olmaz... Bu imkânı doğuran unsur nedir? Bu imkânı doğuran unsur, bizzat Hz. Pir'in temiz ve büyük
gönlüdür.
«Arşı Kürsi’den geniştir bir Veli'nin aye'si» denmiştir.
Ya bir Veli'nin gönlü... Velayetle Edebiyatın izdivacı söz konusudur, bu feza gönül de.
Aynı zamanda ameller niyetlere göre'dir, peygamber hükmünün bir tecellisini de bu noktada görmüş oluruz. Zira, Rum illerinde Türk aslından bir muhammedi diriliş olan Hazreti Pir böyle bir hikâyeye başlarken şu sebebi ileri sürüyor...
«Mademki mecliste böyle aşağılık şeylerin konuşulmasından zevk alan aşağılık insanlar var, o halde ben de onların anlayacağı lisandan konuşacağım...»
Böylece en sunturlusundan bir hikâye gelir ve hemen arkasından hiç beklenmeyen bir espri... Böyle aşağılık şeylerden hoşlanan tabiattekilere bile ilâhî hikmetleri «gık» demeden kabul ettirecek bir üslûp bereketinden başka bir şey değildir bu.
Aşağılık şeylerden hoşlanan insanların da yüksek hakikatlerden gafil olamayacağı ve onların lisanından konuşulmaya başlanırsa sonunda neticede ebedî gerçeklerin şemsiyesi altında buluşulacağı ümidinin de ifadesi ve isbatıdır.
Müstehcenin müstehcen için değil, hasta ruhların iltihaplarını azdırmak için değil ve fakat tedavi etmek için, manevî ve ahlâkı istikametlere döndürmek için kullanılışıdır bu.
Bilmiyorum Dünya Edebiyat tarihinde bunun bir misalî daha var mıdır? Din psikolojisi bakımından olduğu kadar, edebiyat bakımından, edebî bakımdan olduğu kadar, manevî ve ahlâkî bakımdan üzerinde durulması gereken bir nokta.
Bu misalleri Mesnevî'den başka nerede görseniz müstehcendirler. Burada tekrarı bile öyledir. Fakat nasıl ki aşk cinsiyeti çok aşar, fanî aşkı aşmış ilâhi aşkın kanadına binmiş ruhlar, cinsiyeti, müstehceni bile, nasıl nur topu mânâları hazırlayan bir haclegah haline getirmiştir. Bunu en iyi Mesnevî'de görmek mümkün ve bir seksomani asrı haline gelmiş devrimizde bu işareti yapmak işlerin en gereklilerinden birisi.