Kurum Türü : Osmanlı Sanat Kurumları | Kurucusu : |
Eğitim Dili : | Kuruluş Tar : |
Ülke / Şehir : / İstanbul | Özellik : Dokuma Sanatları |
Ekleyen : /2015-04-11 | Güncelleyen : /2015-04-11 |
Zerduzânlar - Cemâat-i Zerdûzân-ı Hâssa
Maaş defterlerine “cemâat-i zerdûzân-ı hâssa” olarak kaydedilen zerduzlar, saray atölyelerinde kumaşlara altın iplik işleyiciler olarak görev yapmaktadırlar. Yukarıda sözü edilen simkeşler bölüğünün hazırladığı altın iplikleri kullanan zerduzlar günümüze az sayıda ulaşmış olan işlemeleri hazırlamaktadırlar. Yer yaygıları, perdeler, taht örtüleri, kaftanlar, kolluk, kuşak gibi giyim aksesuarları ve kılıflar gibi her türlü objeyi altın iplikle işleyen bu sanatçılar, genellikle zemini altın iplikle doldurarak desenleri ipek ipliklerle oluşturmaktadırlar.[1] Maliyeti ve işçiliği oldukça yüksek olan bu teknikte hazırlanan eserler genel olarak törensel objeler ile padişaha ve hanedan üyelerine ait her türlü kullanım eşyaları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Osmanlı sanatına ait son derece değerli işçilikte işlemeleri hazırlayan zerduzların atölyeleri sarayın kuyumcusu olan zergerler ve değerli taş yontucu ve yerleştirici olan hakkâklar ile birlikte aynı kompleks içinde yer almaktadır. Ehl-i Hiref bölüklerinden son derece değerli madenlerle eserler üreten bu önemli sanatkârların işlikleri, 16. yüzyıl kaynaklarında iç darphane (dârü’d-darb-ı enderûnî)
olarak geçen ve Aya İrini’nin arkasında kalan yokuşta yer alan saray darphanesinin içinde bulunmaktadır.
1526 tarihli defterde sadece beş sanatçının adı bulunmakta olup bu kişiler arasında Tebriz’de Şah İsmail’in sarayında çalışmış olanlar yer almaktadır. Bu anlamda nakkaşlar ve kuyumcu bölükleriyle beraber ustalık gerektiren diğer bir sanat dalı olan zerduzların da Tebriz’den getirilen sanatçılar arasında olduğu dikkat çekmektedir. Bununla beraber 1545 tarihli defter dışında başka hiçbir maaş defterinde bölüğün şakird grubu görülmemektedir. Bu durum ise ustalık gerektiren bu mesleğe her dönem yetişmiş eleman alındığını kurumun kendi içinde çırak yetiştirmediğini düşündürmektedir. Ayrıca, devletin zayıflayan mali gücü dolayısıyla 17. yüzyılın son çeyreğinden sonra bölüğün faaliyetinin durduğu yine maaş defterlerinden izlenebilmektedir.