Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : 19.Yüzyıl | E-Posta : |
D.Yeri : İstanbul | D.Tarihi : 22 Ara.1786 |
Ö.Yeri : İstanbul | Ö.Tarihi : 19 May.1854 |
Görevi : Bakan,Hekim,Hekimbaşı,Kadıasker,Şair,Tarihçi | Uzm.Alanı : Şiir,Tarih,Tıb |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : Arabça, Osmanlıca | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Serkan Boztilki/2008-01-24 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Abdülhak Molla
Divan-ı Hümayun hocalarından Emin Şükûhî Bey'in oğlu, tarihçi ve hekimbaşı Hayrullah Efendi'nin babası, Abdülhak Hamid Tarhan'ın dedesi, hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin kardeşi.
Süleymaniye Medresesini bitirdikten sonra Tıp öğrenimi gördü.
Eski saraya hekim olarak atandı (1801).
Halet Efendi'nin aleyhinde bulundukları gerekçesiyle hekimbaşı ve Anadolu Kazaskeri ağabeyi Behçet Efendi ile Keşan'a sürüldü (1821).
Küçük kardeşleri tarihçi Hızır II. Mahmud'dan sağladığı afla on ay sonra Behçet Efendi ile İstanbul'a, saraydaki görevine döndü. Yeni saray hekimliğine, daha sonra Asâkir-i Hassa hekimbaşılığına (1827) getirildi.
Medresede yetişmiş olması dolayısıyla kendisine Selanik (1827) ile Yenişehir (1828) mollalığı, daha sonra Mekke (1829) ve İstanbul (1832) payeleri verildi. Hekimbaşı oldu (1833) ve Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye nazırlığına seçildi.
Kendisine Anadolu kazaskerliği payesi (1836) verildi; ancak aynı yıl payesi elinden alınarak hekimbaşılıktan çıkarıldı.
Üç yıl sonra yeniden görevlendirilerek Anadolu kazaskeri ve hekimbaşı oldu (1839).
Rumeli kazaskerliğine tayin edildi (1841).
Daha sonra kendi isteğiyle hekimbaşılık görevinden ayrıldı (1845).
Maarif Meclisi başkanlığına ve üçüncü kez hekimbaşılığa tayin edildi (1847).
Yeniden Rumeli kazaskeri olup hekimbaşılıktan uzaklaştırıldı (1848).
Reisül-Ulema unvanını aldı (1852) ve bu görevindeyken vefat etti.
Mezarı, Sultan II. Mahmud Han türbesindedir.
II. Mahmud ve Abdülmecid zamanlarında üç defa hekimbaşı olan ve ilmiye rütbelerinin en yükseğini alan Abdülhak Molla, Mekteb-i Tıbbiyenin (1827) açılmasını sağlayarak tıbbî gelişmelerin ülkeye girmesini sağladı.
Tıbbiyede hem yönetici hem de öğretmen olarak görev yaptı.
Salgın hastalıklara karşı karantina teşkilâtım kurdurdu ve çiçek aşısı yapılmasını mecburî hâle getirdi.
Hekimbaşı iken Tıbbiye Okulunda Viyana'dan getirtilen Dr. C. A. Bernard'ın hazırladığı projeleri uyguladı (1839).
Anatomi dersinin ölüler üzerinde yapılması için padişahtan izin aldı (1840).
Bilimsel çalışmalarının yanında yazdığı güçlü şiirleriyle tanındı. Basılmamış bu şiirlere tezkirelerde yer verildi.
Avukat Halil Edhem Arda'nın özel kütüphanesinde Mustafa Behçet Efendi'nin el yazısıyla yazılmış Mecmua'da şiirleri vardır.
Keşan'da sürgündeyken bir meddahın anlattığı hikâyeyi 333 beyitte şiirleştirdi.
Tarih-i Liva adlı eserinde, 1828–1829 Rus Harbinde II. Mahmud'un Rami kışlasında konakladığı günlerde meydana gelen olayları anlattı.
Ruzname’de ise II. Mahmud'un ölümle sonuçlanan hastalığıyla ilgili gözlemlerine yer verdi.
Mustafa Behçet Efendiyle birlikte eski tıpla ilgili bilgileri ve 850 ilâcı içeren Hezâr Esrar adlı eseri hazırladı. Bu eser, 1862'de oğlu Hayrullah Efendi tarafından istanbul'da yayımlandı.
ESERLERİ: