Yazar Adı : Hayrettin Paşa Tunuslu | İlim Dalı : Yazar Hakkında |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Yazar Tanıtım |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2010-02-21 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Tunuslu Hayreddin Paşa
Tunus'un düşünce tarihinde iki ad: İbn Haldun, Hayreddin. Biri cihanşümul bir zekâ, İslâm irfanının son muhteşem fecri
Öteki geniş ufuklu bir devlet adamı, içtimaî ehramın en alt basamağından zirvelere tırmanmış. İkisi de mağlûp ve mustarip, ikisi de yalnız, ikisinin de meşhur olan: Mukaddimeleri, İbn Haldun, tarihle pençeleşen bir dev. Hayreddin, tarihin ifşalarına kulak kabartan bir dinleyici. Benzeyen tarafları: ciddiyet, samimiyet, tecrübe. Avrupa Akvemü'l-Mesâlik'i yüz yıldan beri tanıyor. Biz bir devrin bütün bocalayışlarını, bütün arayışlarını dile getiren o ve-sika-kitaptan hâlâ habersiz. Önce yazarın hayat hikâyesine bir göz atalım:
Esir pazarından satın alınmış bir çocuk... Kanlıca'da geçen birkaç yıl... Sonra uzak bir ülkeye yolculuk, bir şark sarayı... ve Avrupa. Batının içtimâi müesseselerine hayranlıkla eğilen genç bir tecessüsi Kanma bilmeyen bir öğrenme aşkı. Ve tekrar... teceddüt humması içinde çırpınan Tunus'a dönüş. Batı irfanıyla bilenen bu çetin irade karşısında bütün kapılar kendiliğinden açılır. Tunus beyinin eski kölesi, Tunus'un Müdiri Reisi olur. Sonra yeniden Avrupa: Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya hükümdarları nezdinde çeşitli görevler, nihayet zengin bir tecrübeyle İstanbul.
Hayreddin, Osmanlı efkâr-ı umumiyesinin meçhulü değildi. 28 Ağustos 1875'de yayımlanan İttihad gazetesi, paşanın ıslahatçı kişiliğini koltuk kabartıcı bir mukayeseyle mühürlüyordu: Devlet-i Aliyye için Reşid Paşa ne ise, bugünkü Tunus için Hayreddin Paşa odur. İktidar-ı ilmîsine gelince... el-Cevâib gazetesinde tefrika edilen Akvemü'l-Mesâlik en parlak delil. "Hikmet-i hükümeti bu eser-i ce-lilden iktibas edenlerin bir büyük devlet idaresine muktedir olabilecekleri şüpheden vareste". Oysa eser Paşa'nın "kud-ret-i şâmilesinden" bir nebzedir. Artık "sahib-i eserin siyasî kudretini" tasavvur edin.
Saraya yakın nüfuzlu dostlar da bu sitayiş taarruzunu sürekli telkinlerle destekliyorlardı. Devlet-i Aliyye buhran içindeydi. Padişah, meclisi dağıtmak zorunda kalmıştı. Garabet leriyle temayüz eden Vefik Paşa'nın yerine Avrupa ahvalini bilen tecrübeli bir vezir aranıyordu. İstanbul'a gelir gelmez iltifat-ı şahaneye mazhar olan Hayreddin, birkaç ay sonra mühr-ü sadarete nail oldu.
Bu beklenmedik ikbâlin Osmanlı intelijansiyasında sevimsiz tepkiler uyandırması mukadderdi. Namık Kemâl için, Paşa'nın İstanbul'a gelmemesi çok daha hayırlı olacaktı. "Paşa belki Buhara veya Tahran'da bir iyi sadr-ı âzam" olabilirdi. Fakat "biz Tunus'danmemur dilenecek kadar" düşmemiştik (Menemenli Rifat Beye mektup, 5 Ekim 1878). Şâirin on dört gün sonraki mektubunda da şunları okuyorduk: "Hayreddin Paşa için, biz Tunus'dan vükelâ dilenmeye muhtaç değiliz dediğim ciddiydi; çünkü Tunus Mâtûmât-ı siyasiyece bizden çok aşağıdır." 1 Kasım 1878'de daha tarafsız görünmeye çalışan Namık Kemal'e göre, "Hayreddin Paşa'ya ahlâkça vükelâmızın hiçbiri müsavi olamaz, fakat idrâkçe lliepşi müsavidir". Kemâl'in Paşayla muarefesi yokmuş, Akvemû'l-Mesâlik" okumuş sadece, "o maskara Akvemü'l-Mesâlik'i".
Belki şairane bir öfke. Ama Kemâl büsbütün haksız da değildi: Osmanlıdan çok İslâmdı Paşa... Hayatı Tunus'ta geçmişti. Türkçe bilmiyordu. Yâni Devlet-i Aliyye ahvalinin yabancısıydı. Gönülden bağlıydı hilâfete. Çünkü âlem-i İslâmın en büyük temsilcisi, en güçlü desteği halifeydi. Hayreddin, Abdülhamid Han'ın iltifat ve İtimadını kazandığı halde, sekiz ay sonra sadaretten ayrılmak zorunda kaldı. Kemâl'in Akvamü'l-Mesâlik düşmanlığı, Ali Suavi'ye duyduğu kinin uzantısı. Filhakika Akvemü'l-Mesâlik sarıklı ihtilâlcinin başucu kitaplarından biriydi.
Çağdaş bir Amerikan yazarının "hem siyaset tarihçileri, hem siyasî felsefeyle uğraşanlar için eşsiz bir terkib" diye tanıttığı bu vesîka-kitap 1867'de yayımlandı. Hayreddin eseri kaleme alırken devlet hizmetinde değildir. Ne var ki geçici bir küsuftu bu. Tekrar politikaya döneceğini biliyordu,henüz gençti (40-45 yaşlarında).
Kapaktaki isim: "Ülkeleri tanımak için en emin yol." Eser üç bölüme ayrılmışa: Onee Mukaddime, sonra fflg rupa'yı tanıtmaya çalışan I. kitap (342 s.), sonra: Dünyanın coğrafî bölgeleri, hicrî ve milâdi tarihlerin karşılaştırılması ve bol bol takriz. Kitabın ruhu: Mukaddime. Paşa hem Doğuya, hem Batıya seslenen bu müdafaanâmeyi bir yıl sonra Fransızcaya çevirtir. Abdurrahman Süreyya'nın 1878'de Akvamü'l-Mesâlik adıyla Türkceleştirdigi Mukaddime'nin mükemmel bir İngilizce tercümesi de var: Leon Cari Brown, 1867.