Yazar Adı : Muhammed Celaleddin ( Mevlana Celaleddin er Rumi ) | İlim Dalı : Tasavvuf |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Yazar Tanıtım |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-09 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Mevlana Müzesinde Bulunan Mevlana’nın Elbiseleri Üzerine Bir Araştırma
Konya Mevlâna Müzesi dergâh eşyaları arasında «Mevlâna Celâleddin Rûmi'ye aittir.» kaydıyla 15 adet elbise vardır.
Bu elbiseler, Mevlâna Türbesi Ve Dergâhı, Mevlâna Müzesi olarak düzenlenirken, mevcut eşyayı ayıran ve envanter eden kurula, 9 Ekim 1926 tarihinde teslim edilmiş, Müze ziyarete açıldıktan sonra da sağlam durumda olanları vitrinlerde sergilenmiştir.
Gerek Mevlâna'ya ait oluşu, gerekse Selçuklu devri kumaş ve giyim şekli hakkında örnek nitelikte ünik malzemeler olması yönünden değer kazanan bu elbiseler üzerinde ilk araştırmayı biz yapmıştık.
Aradan geçen uzun yıllar ve elde edilen yeni bilgiler, bize bu konu üzerinde yeniden durmayı gerekli kıldı.
Mevlâna Müzesi'nde ondört yıl süren görevimiz sırasında, yaşıyan mevlevilerden ve Dergâhın muhafızlığını yapmış dervişlerden aldığımız bilgilere göre, Mevlâna'ya ait olduğu ifade edilen bu elbiseler, Mevlâna'nın ölümünden sonra, oğlu Sultan Veled tarafından titizlikle korunmuş, ondan sonra, Mevlâna'nın soyundan gelen «post-nişin»ler, çok önem verdikleri bu eşyalara «kutsal emanet» gözüyle bakmışlar, Mevlâna'nın mezarı başucundaki sandıklarda saklamışlardır.
Mevlâna'nın ölüm yıldönümleri olan ve «5 Cemazi'ül-evvel»e rastlıyan, «Şeb-i Ârûs»larda, özel bir törenle bu sandıklar açılmış, elbiseler bohçalarından çıkarılarak ileri gelen «mevlevî erkânına ve muhibbana» ziyaret ettirilmiş, törenden sonra yine sandıklara yerleştirilmiştir. Yüzyıllar boyu süregelen bu gelenek, ayrıca elbiselerin bakımı ve korunmalarını da sağlamıştır.
Mevlâna'nın giyimi hakkında verilen bilgileri, Sultan Veled'in verdiği diğer bilgilerle de tamamlayacak olursak su sonucu elde ederiz :
Mevlâna basma bal renginde keçe bir külah giymiş ve külahının üzerine duman renginde bir destar sarmıştır.
Destarın tavlasını omuzuna düşmektedir.
Sırtında uzun etekli ve kollu, önü açık, renkleri çeşitli feraceler vardır.
Feracenin altına kısa etekli hırkalar giymektedir.
Aynı kaynaklar, Mevlâna'nın uzunca boylu, soluk benizli, zayıfça bedenli olduğunu bildirirler. Mevlâna'nın gerek giyim şekli, gerekse vücud yapısı hakkında verilen bu bilgilerle, Mevlâna Müzesi'ndeki elbiseleri karşılaştıracak olursak, büyük bir benzerlik bulmakta güçlük çekmiyeceğiz.
Mevlâna'ya ait ferace ve entariler, ortalama
Mevlâna'nın bugün elimizde bulunan minyatürlerindeki giyim şekilleri de yukarıdaki bilgilere uymaktadır.
Bu minyatürlerden biri, İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi yazmaları arasındaki yazma bir mecmua (No: 5017) dadır.
Georg Rosen tarafından Almancaya çevrilen Mesnevî'nin ilk sayfasında da yayınlanan bu minyatürde Mevlâna başında destarlı bir külah ve sırtında da uzun cübbesiyle tasvir edilmiştir.
Buna benzer Mevlâna minyatürleri Amerika'nın Boston şehrindeki Fine Arts Museum'daki XVI. Yüzyılda yapılmış bir minyatürle Bodleian' Library'deki yazma j bir eserde görülmektedir.
Çok tanınmış bir Mevlâna resmi de İstanbul Belediye Müzesi'ndedir.
Yenikapı Mevlevihanesi'nden buraya getirilen bu resmin üzerinde (Hazret-i Molla Hünkârın tasvir-i şerifleridir) yazısı okunmaktadır.
Resimde, Mevlâna başına külah (sikke) ve destar, sırtında ferace ve hırkasıyla, çömelmiş durumda gösterilmektedir, Mevlâna'ya ait olduğu söylenen öteki resimlerde de aynı anlatım görülür.
Mevlâna Müzesi'ndeki Mevlâna'ya ait elbiseler, pamuklu, pamuk ve ipek karışık hareli gezi, atlas, alaca ve canfes gibi kumaşlardan dokunmuş, içine, kumaşın rengine uygun astar konmuştur.
Bazı elbiselerinde, astarla kumaş arasına pamuk yerleştirilmiş ve kaputone şeklinde yorgan dikişiyle dikilmiştir.
Kışlak olan bu biçim dikişlerin Asya'nın soğuk iklimli ülkelerinde çok yapıldığı bilinmekte, hırka olarak giyilmektedir.
Feracelerde yalnız astar vardır. Bu kumaşların Anadolu'nun el tezgâhlarında dokunduğuna ve şehirde oturan halkın giydiğine şüphe yoktur.
Aslında Mevlâna gösterişsiz hayatı içinde bir halk adamı olarak, halktan ayrı giyinmiş değildir.
Mevlâna'nın elbiseleri arasında, 703 Envanter sayılı, mavi renk atlastan yapılmış pamuklu bir hırkanın sağ ön eteğinde bozulmuş olarak biri yıldızlı, öteki kırmızı yuvarlak iki kumaş damgası görülmüştür. Damgalardan birinde Selçuklu Kûfiyesiyle yalnız (Konya) kelimesi okunabilmektedir.
Bu damga, kumaşın Konya tezgâhlarında dokunduğunu belgelemektedir. Kumaşlara vurulan damgalarda bazan dokunduğu yerb adı, bazan da dokunduğu yer ile tarih yazılması Selçuklulardan Osmanlılara geçen eski bir gelenektir.
Osmanlı kumaşlarında bu damgalara çok sık rastlanmaktadır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Mevlâna Müzesi'nde bulunan ve Mevlâna'ya ait olduğu ifade edilen elbiselerin, Selçuklu devri giyim şekillerine uymakta olduğu, o günden bugüne titizlikle korunduğu, başka birisine de mal edilmediği göz önüne alınırsa, Mevlâna'ya aidiyetinden şüphe etmemek gerekir.
Mevlâna'ya ait elbiseler, ayrıca, elimizde örnekleri bulunmayan Selçuklu devri kumaş işçiliği ve giyim şekilleri konusunda da sanat tarihimize ölçüsüz değerde malzeme vermektedir.