Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : | E-Posta : |
D.Yeri : Yozgat | D.Tarihi : 1902 |
Ö.Yeri : Kahire | Ö.Tarihi : |
Görevi : Müderris | Uzm.Alanı : |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Fıkıh Dersleri/2014-07-23 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Yozgatlı Mehmet İhsan Efendi
1902 yılında Yozgat'ta doğdu.
Babası, Ağvanlı (Ayan) oğullarından Molla Mehmed oğlu Hacı Abdülaziz Efendi, annesi, Sultan Abdülmecid döneminde Yozgat'a yerleşen ve padişahın büyük iltifatına mazhar olan Şeyh Tayyib'in kızı Fatma Hanım'dır.
İlk eğitimini amcası Abdürrezzak Efendi'den aldı.
İbtidâî ve idâdî mekteplerinden mezun olduktan sonra bir süre Yozgat'taki Mekteb-i Sultânî'de ve medreselerde okudu.
Dârü'l-hilâfetü'l-aliyye medresesinin birinci devresini (İbtidâ-i hâriç) Yozgat'ta bitirip ikinci devresine (İbtidâ-i dâhil) devam ederken dönemin ileri gelen âlimlerinden de özel eğitim gördü.
Yozgat müftüsü Mehmed Hulusi'den (Akyol) ulûm-ı Arabiyye, mantık, hikmet, fıkıh, hadis ve tefsir; Ömer Lutfi GÖkçezâde'den ferâiz okudu; bunların yanında Dersiam Dedik-hasanlı Mehmed Şâkir Efendi'den de icazet aldı.
Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Yozgat'ta ilim tahsilinde daha ileri seviyeye gidemeyeceğini görünce önce İstanbul'a, oradan Kahire'ye gitti (1924).
Kahire'de Ezher Üniversitesi'ne devam etti; ayrıca devrin âlimlerinin klasik tarzda yürüttükleri derslere katılarak muhaddis Muhammed Habîbullah eş-Şinkitî'den hadis, Mısır'ın eski müftüsü Muhammed Bahît el-Mutîiden fıkıh, Seyyid Ali el-Mersafi'den Arap dili ve edebiyatı, dostu M. Zâhid Kevserî'den hadis okuyarak icazet aldı.
Yabancı âlim adaylarının alındığı imtihanlara girmeyip yerli Öğrencilerin büyük rekabet gerektiren imtihanını tercih ederek üniversiteden âlimiyye derecesiyle ve ikincilikle mezun oldu (1937).
I. Mahmud tarafından Kahire'de inşa edilen Sultan Mahmud Medresesi'nde 1937-1959 yıllan arasında müderrislik ve müdürlük yaptı;
Türkiye, Balkanlar, Afrika ve Güneydoğu Asya'dan gelen birçok talebe yetiştirdi.
Bunlar arasında İsmail Ezherli, Ali Yakup Cenkçiler, Mustafa Runyun, Ali Ulvi Kurucu, M. Emin Saraç, Osman Saraç, Ömer Biçer. Ali İhsan Okur, Abdülkadir Şener ve Ali Özek gibi isimler zikredilebilir.
Mehmed İhsan Efendi, 1935-1952 yıllarında kralın mütercimi ve Âbidîn Kraliyet Sarayı'nın Türk arşivi başuzmanı olarak çalıştı. Bu sırada Kral Fuâd'ın kendisine "beylik" rütbesini tevcihini kabul etmedi.
1951'de Kahire'nin modern ikinci üniversitesi olan Aynişems Üniversitesi'nin Edebiyat Fakültesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü'nü kurdu ve ölümüne kadar kürsünün başında bulundu.
Bu arada Dârü'l-kütübi'l-Mısriyye'-deki Türkçe yazma ve basma eserlerin fihrist ve kataloglarının hazırlanmasını sağladı (1955-1961).
Yozgat mebuslarının teşebbüsüyle Demokrat Parti iktidarı zamanında kendisine Diyanet İşleri başkanlığı görevi teklif edildiyse de bunu kabul etmedi.
1960'ta Kahire'de bütün İsiâm dünyasının tanınmış âlimlerinin katılımıyla oluşan el-Meclisü'l-a'lâ li'ş-şuûni'l-İslâmiyye'ye üye seçilmesinden bir süre sonra 15 Haziran 1961 'de vefat etti.
Mezarı Kahire'de Gafîr Kabristanı'ndadır.
1938 yılında Kahire'de Rodos adası Türk eşrafından olan Hacıoğlu ailesinden Seniye Hanımla evlenen Mehmed İhsan Efendİ'nin Yahya ve Hümam adlı çocukları küçük yaşta vefat etmiştir. En küçük oğlu Ekmeleddin İhsanoğlu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)Genel Sekreterliğini yapmıştır.
Şöhret ve servet hırsından uzak, vakur ve mütevazı şahsiyetiyle çevresinde ve ilim dünyasında büyük saygı gören Mehmed İhsan Efendi ile Mısır'a beraber gittiği Mehmed Akif Ersoy arasında yakın bir dostluk oluşmuştur. Mehmed Akif, Mısır'da kaldığı süre içinde Mehmed İhsan Efendi ile görüşmüş ve zamanının çoğunu onun Ezher'in karşısında bulunan Mehmed Bey Medresesi'ndeki odasında geçirmiştir.
Kur'an mealini hazırlarken çalışmalarının son şeklini Mehmed İhsan Efendi ile birlikte gözden geçirmiş ve 1936 yılında Türkiye'ye gelirken, "Dönebilirsem üzerinde yeniden çalışıp neşrederiz; dönemezsem yakarsın" diyerek meali kendisine emanet etmiştir.
Mehmed İhsan Efendi vefatına kadar kimseye vermediği meali yakmamış, kendi el yazısı ile ikinci bir nüshasını çıkarmıştır. Ölümünden kısa bir süre önce meali yazdığı defterlerin yer aldığı çekmeceyi oğluna göstererek vefatından sonra defterleri yakmasını istemiştir.
Mehmed İhsan Efendi, bu tavrıyla muhtemelen hem Mehmed Âkifin vasiyetini yerine getirmeyi hem de yakma işini başkalarına havale ederek eseri kurtarmayı arzulamıştır.
Ancak Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi'nin oğlu İbrahim Bey'in ısrarı üzerine mealin her iki nüshası da yakılmıştır.
Mehmed İhsan Efendi'nin İslâmî ilimlerle ilgili takrirleri, Türk dili ve edebiyatı hakkında üniversitede verdiği derslerin notlan ve Sinan Paşa'nın Tazarru'nâme ve Nasihatnâme'si üzerinde yaptığı çalışmalar henüz basılmamıştır.
Dostu Ali Himmet Berki'nin kaleme aldığı Büyük Türk Hükümdarı İstanbul Fatihi Sultan Mehmed Han ve Adalet Hayalı adlı eserini Arapça'ya tercüme etmiştir.