Hit (816) Y-1365

Celal Sılay

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : 19.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : Bursa D.Tarihi : 1914
Ö.Yeri : İstanbul Ö.Tarihi : 1974
Görevi : Gazeteci,Yazar Uzm.Alanı : Şiir
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Osmanlıca Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2008-02-15 Güncelleyen : /0000-00-00

Celal Sılay
Tam adı Mehmet Celal Sılay. Mehmet Celâl ve M. Celâl Sılay imzalarını, Ahmed Selâmi Sel takma adını kullandı.
Bursa Işıklar Askeri Lisesi orta bölümünü bitirdikten (1929) sonra İstanbul 'da Hayriye ve İstiklâl liselerine devam etti ve İstanbul İstiklâl Lisesinden mezun oldu (1934).
Bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne devam ettiyse de bitirmedi.
Gazeteciliğe başlayarak Vatan (1940-44), Tasvir-i Efkâr (1944-45), Her Hafta, Ticaret Postası (1951) gibi gazetelerde Çalıştı.
Bunlardan başka Yeni Gazete (1957) ve Hergün'de (1959) Ahmet Selami takma adıyla fıkra yazarlığı, Yeni Memleket gazetesinde yazı işleri müdürlüğü (1952-55) yaptı.
Bir süre Fransa'da yaşadı (1949-50). Bir kalp krizi sonucunda öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.
Belli bir akıma bağlanmadığı, bir topluluğa katılmadığı için olsa gerek, Şiiri üzerinde gerektiği ölçüde değerlendirme yapılmadı.
Halbuki Celal Sılay, döneminde özgün bir şiir geliştiren önemli şairler arasında yer almıştı. Şiirleri İnkılâpçı Gençlik, Yücel, İşte, Doğu ve Batı, Esi, Yeni İnsan dergilerinde yayımlandı.
İşte (1944, 4 sayı), Esi (1956-57, 15 sayı) dergilerini yönetmiş, kendisi de Doğu ve Batı (1954-66, 28 sayı), Yeni İnsan (1963-71, 195 sayı) dergilerini çıkarmıştı. Şiirlerinde düşünce yanı ağır basar.
Behçet Necatigil, Sılay için "Son on yılında şiirini tek basma ayakta tutma çabası da bir karakter belirtisidir." dedi.
Edebiyatçılar Birliği üyesiydi."Celâl Sılay gerçek ötesine gitmeden, gerçeğin içinde bir başka gerçek arayan, her gün göre göre görmez olduğumuz, alışa alışa bilincimizden öte kalan nesneleri, yeniden ve ilk görenin hayretiyle göstermek isteyen bir ozan." (Vedat Günyol)
"Şiire, heceyle başlamış ve bu yolda çok şiir yazmış olan Celâl Sılay, sonradan bütün yeni akımlara katılmıştır.
Başlangıçtan beri felsefi süre yatkın görünen Sılay'ın düşünceleri gittikçe olgunlaşmıştır. Kâinatta, toplumda, hayatta ve kadında tezatlar (çelişmeler) yakalayarak bunları nükteli mısralar hâlinde yazmayı sevmiştir.
Çok şiirinde, üst düzeyde ve düşünceye dayalı nükteler (espri) bulunan Sılay şiirinde felsefi ürperişler bulunan nadir şairlerimizdendir." (Ahmet Kabaklı)

ESERLERİ:

ŞİİR:

  • Çöl Yolcuları(1932),
  • Dört Kapı (1933),
  • Lacivert Işıklar (1934),
  • Edebî Renkler (1936),
  • Mısralar (1937),
  • Hüsran Filizleri (1937),
  • Merhamet Şiirleri (1943),
  • Acaba (1945),
  • Sonra? (1946),
  • Boşlukta Duran Taş (1949),
  • Zaman île Yarış (1956),
  • Adamca (1959),
  • Doğa (1965),
  • Aşk Dialektiği (1967),
  • Şimdi Geldin - Şimdi Gittin (1968),
  • Küpe Destanı (1968),
  • İlişki Deyimleri (1969),
  • Karşın (1971),
  • Hüsran Filizleri (bütün şiirleri, 2001).

DENEME:

  • Değinmeler (1966),
  • Kişi Birey (1967),
  • Yorum(1968),
  • Söz-Eylem (1969),
  • Üçüncü Dönem (1971).

ÖYKÜ:

  • Zorunlu Somut (1969).

CELAL SILAY
HAZİRAN ŞİİRİ
Haziran üstümüzde dal dal moda çevremizde renk renk İstanbul bin dokuz yüz elli
Besinde çimenler altımızda sık sık bulutlar üstümüzde seyrek
Eteklerin moda yelkenlerinde elin omzumda sıcak belin kolumda ince gözün gözümde ürkek
Işık gölge bir oyun çiçek yaprak allı morlu haziran üstümüzde dal dal saçların yüzünde tek tek
Bir kuş bir kanat tenimizde bir rüzgâr bir serinlik içimizde bir gök bir deniz mavi mavi şarkı bahçe düğün demek
İstanbul bin dokuz yüz elli beşinde etek yelken bir cümbüş yanak yanağa sürtünüş elin omzumda sıcak belin kolumda ince dilim kulağında titrek.

CELAL SILAY
DENEME
Göz akıllı olmalı ne ki görmüş görende enlemeli boylaman ne ki bulmuş bulanda
El duygulu olmalı ne ki değmiş değende ellemeli yoklamalı ne ki tutmuş tutanda
ya göz elden gidende bir el olmalı elde ne ki sürmüş sürende öpüşmeli
Koklaşmak
Ya el elden gidende bir göz olmalı gözde ne ki görmüş görende bir anı kalmalı sende
Günün günü geçende bak anısı yok bende gözün değdiği tende yazılı bir şey olmalı
Ya ten elden gidende bir söz kalmalı sende ne ki girmiş gidende kalan söz okunmalı