Hit (5039) M-1567

Hat Sanatımızdaki Klasik ve Modern Uygulamalar Hakkında Bazı Düşünceler

Yazar Adı : İlim Dalı : Sanat
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-28 Güncelleyen : /0000-00-00

Hat Sanatımızdaki Klasik ve Modern Uygulamalar Hakkında Bazı Düşünceler

Öncelikle hat sanatının, plastik sanatlar içerisindeki konumuna bakmakta yarar vardır. Uzunca zamandır, hat sanatının resim sanatı ile olan ilintisi tartışılagelmiş ve bu konuda bazen yanlışlıklara düşülmüştür. Resim sanatı ile hat sanatı tamamen farklı iki sanat dalıdır.

Resim her şeyden önce; ele aldığı konuların yapısı gereği farklıdır. Resimde hemen hemen daima evrende mevcut üç boyutlu varlıklar konu edilir. Bunlar, ya tam anlamıyla gerçekçi bir tavırla resmedilirler veya sanatçının iradesi altında farklı bir biçimde yorumlanırlar. Üç boyutlu bu varlıkların resmedilişlerinden dolayı perspektif, renk ve bunları destekleyen ışık unsuru kullanılır. Sanatçının yorumlamaları ile veya zamanın akışı sonucu çeşitli akımlar ve üsluplar doğar.

Resimdeki bu üç boyutlu varlıkların ele alınması yerine bazen farklı konular da resmi oluşturabilir. Tamamen renklerle ve soyut biçimlerle de resim sanatının oluştuğu da gerçektir. Ancak bunda dahi, gerek renk ve gerekse soyut biçimlerin resmedilişinde üç boyutlu ifadelerin mevcudiyetini görebiliriz. Somut nesneler, yerini; renk ve soyut nesnelere bırakmıştır ama üç boyutluluk daima mevcuttur.

Hat sanatına gelindiğinde, durumun tamamen farklı olduğu görülmektedir. Hat sanatı, daima soyut biçimlerle oluşmuş bir sanattır. Tarih sürecinde rastlanan tüm yazı sistemlerinde olduğu gibi Hat, üç boyutlu değil, iki boyutlu ve soyut harf biçimlerini ele alarak var olmuştur. Dolayısıyla Resim Sanatından temelde farklı olmasının ilk ve en büyük nedeni budur. Buna bağlı olarak da, Hat Sanatında, perspektif, renk ve ışık kullanılmaz. O tamamen bir formlar sanatıdır. Hattın uygulanmasında ortaya çıkan malzemeler gereği renkli ve üç boyutlu uygulamalar, yalnızca onun algılanmasını sağlayan uygulama tekniklerinden kaynaklanmaktadır. Yani iki boyutlu harf biçimlerinin; renkli ve üç boyutluluk kazandırılmasıyla yapılan uygulamalardır.

Klasik ve modern sanat uygulamalarını düşündüğümüzde, bu konuda karmaşık bazı sonuçlara ulaşırız. Ansiklopedi ve sözlüklerde modern sanat, çağdaş ve çağın gereksinimlerine cevap veren, çağın zevkini yansıtan ve çağın teknolojisini kullanarak ortaya çıkan sanat uygulamaları olarak tarif edilirler. Eski sanat anlayışı ve uygulamalarının karşıtı ve ona tepki hareketi olarak değerlendirilirler. Buradan zaman içerisinde, modern olarak adlandırılan bir sanat uygulamasının, ileri zamanlarda klasik anlayışta kalacağı sonucu da çıkarılabilir. Bir dönemin modern anlayışı, belirli zaman sonra artık bu niteliğini yitirebilir. Böylece modernlik’ kavramı izafi bir kavram olarak da algılanabilir. Çünkü, zaman içerisinde teknolojinin gelişim ve değişimiyle, insan yaşama biçimlerinin değiştiği düşünülürse; her devir için modern bir anlayışın var olabileceğini kabul edebiliriz.

Modern Sanat uygulamalarında iki önemli faktör yer alır. İlki, sanatın oluşturulmasındaki ana fikir ve buna bağlı olarak kompozisyondur. Buna eserin konusu, işleniş tarzı ve mesajı dahildir. Bu, sanat eserinin en önemli yapısını yani tasarım ruhunu temsil eder. İkinci faktör ise malzeme faktörüdür. Modern sanat eserleri çağın yeni ve farklı malzemeleriyle gerçekleştirilirler. Ancak burada bir önemli noktaya dikkat çekmeliyiz. Modern bir anlayışta olmayıp, klasik bir sanat eseri, çağdaş malzemelerle de gerçekleştirilebilirler. Bu, onun modern olması için yeterli bir neden değildir. Modernlik daha açık fikir ve mesaj açısından kaynaklanmaktadır. Sanatın görselliğini oluşturan kurguda aranmalıdır.Biçim ve kompozisyondan kaynaklanmaktadır. Yoksa malzeme ona form veren bir araç mesabesindedir.

Hat Sanatının Yapısı

Doğuşu ve gelişimi itibariyle Hat, esasen soyut ve özgün formlar sonucu ortaya çıkmış somut bir sanattır. Tek tek harflerin hiçbir anlamlarının olmayışı, ama bir araya gelerek anlamlı bir metin oluşturmaları, genelde yazı sanatının en önemli özelliğidir. Başlangıçta yalnızca iletişim amacı ile uygulanmış ve estetik kaygılar, dekoratif kullanımlar, zamanla sonradan ortaya çıkmıştır. Harf biçimlerinin gelişmesi ve daha kullanışlı hale gelmeleri, farklı harf biçimlerinin yaratılışları hep daha iyi ve kolay okuma ihtiyacının sonucu ortaya çıkmıştır. Bunu yanı sıra, malzemeden tasarruf ve bazı kullanım yerlerindeki zorunluluklar da yazı çeşitliliğini artırmıştır. Dahası siyasi amaçlar doğrultusunda da yazı çeşitlerinin geliştiğini görüyoruz. Osmanlı sanatçılarının geliştirdiği Celî Dîvânî, Dîvânî, Rıka ve Siyâkat yazıları buna birer örnektirler.

Görülüyor ki, her yazı çeşidi, belki bir öncekine göre modern diyebileceğimiz bir yapı göstermektedir. Kûfî yazıdan sonra kamış kalemin ucunun eğimli kesilerek yazılmasından elde edilen yazılar, o dönem için modern anlayışın temsilcileri idiler. Sülüs ve Nesih yazıdan sonra Dîvânî ve Celî Dîvânî yazılar da modern yazılar sınıfına girmekte idiler. Yine Osmanlı Padişahlarına özgü geliştirilen Tuğra formundaki çalışmalar da o dönemlerin yazıları arasında modern uygulamaların öncüleri olmuşlardır.

Ancak yüzyıllar içerisinde kullanılan bu yazılar, öylesine yaygınlık kazanmıştır ki artık bunlara modern yazı demek imkânsız hale gelmiştir. Zaten klasik sanat anlayışında, her zaman ve devirde kullanılabilirlik söz konusudur. Uzun yıllar kullanılmış ve kullanılacak olan sanat yapıları artık klasikleşmişlerdir. Hat sanatında bugün bilinen ve kullanılan sayıları on civarındaki yazı karakterleri bu klasik çerçevenin içerisinde yer almışlardır. Batı dünyasının Lâtin alfabesinde de buna benzer bir durum söz konusudur. Antik kökenli serifli ve iki kalınlıklı yazı karakterleri artık klasikleştiği gibi, 19. yüzyılın ilk çeyreğinde tasarlanmış olan Grotesk ve Egyptian Yazıları, o dönem için modern sayılmalarına karşılık artık bugün klasik yazılar sınıfında yer almaktadırlar.

Eski Hat Sanatındaki Modern Uygulamalar

Modernlik kavramı her dönem için geçerli olduğuna göre, Hat Sanatının tarihsel gelişim süreci içerisinde, hat sanatçılarının kendi devirlerinde bazı modern uygulamalar yaptıklarına da tanık olmaktayız. Kendi dönemlerinin sürekli kullanılan yazı biçim ve kompozisyonlarından çok farklı kompozisyonları olduğu gibi, harf anatomisi itibariyle de çok farklı tasarımları mevcuttur. Örnek vermek gerekirse ilk akla Ahmed Karahisârî (1470-1556) nin çalışmaları gelmektedir. Müselsel besmele ve Tevhid ile yine o zaman için tamamen kreatif olan meşhur Besmele, bu konuda adeta bir ilk sayılabilir. Sonra gelen hattatlar da buna benzer uygulamalar yapmışlardır. Mustafa Rakım(1758-1826) ın tuğrayı bugün bilinen formunu kazandırdığı modern bir uygulama sayılmalıdır. Yine celî yazıda yaptığı harf anatomilerini geliştirmesinin yanı sıra farklı kompozisyonlar da yaparak bu sanata modern örnekler kazandırmışlardır.

Bu arada hat sanatında levha geleneği başlamış ve özellikle 18. yüzyıldan sonra yaygınlık kazanmıştır. Kitap ve murakkaa formundan başka büyük(celî) tarzda yazılarla levha geleneğinin ortaya çıkmasıyla kompozisyon fikri de gelişmeye başlamıştır. Çeşitli kompozisyon formları denenmiş; satır, daire, beyzi, armudi formlar en çok kullanılan formlar olmuştur. Müsennâ denilen-halk arasında aynalı yazı da tabir edilir-simetrik yazılar kendi devirleri için birer modern yazı sayılabilirler.

Anadolu’daki bazı hattatlar, değişik formlarda yazı denmeleri yapmışlardır. İstanbul’da özellikle tekkelerde asılı olan levhalarda da bu farklı uygulamaları görüyoruz. İnsan, hayvan, bitki biçimlerinde olduğu gibi vazo, bardak, sürahi, sikke v.b. formlarda yazılar yazılmıştır. Bu tür yazılar genellikle sanat değeri olmayan çalışmalar olup daha çok amatör hattatların hobi olarak yaptıkları uygulamalar mesabesinde kalmıştır. Sanat değeri taşıyan bu ve benzeri birkaç uygulama, gerçek hat ustaları tarafından da yapılmış olmakla birlikte bu tür çalışmaların sayı bakımından çok az olduğunu tespit ediyoruz.

Yukarıda izah edilen ve kendi devirlerinde modern anlayışın örnekleri sayılan böyle çalışmalar, artık bugün Hat tarihimizde değişimin ve varyasyonların birer sonucu sayılmaktadırlar. Kompozisyon biçimlerindeki yeni formlar uzun yıllar kullanıldıkça klasikleşen formlar olmuşlardır. Birçok hattat tarafından yıllarca kullanılarak gelenekselleşen yazı kompozisyon formları biçimine dönüşmüşlerdir. Ancak, Ahmed Karahisârî’nin sözünü ettiğimiz bazı çalışmaları bu değerlendirmeden ayrı tutulmalıdır. Çünkü Karahisârî yepyeni bir harf formu tasarlanmıştır. Bu yeni tasarım, onun bugün bile modern bir uygulama olduğuna yeterli bir sebeptir.

Tuğraların oluşumunda kullanılan yazı formları, esasen belirli bir yazı olmayıp birkaç yazı karakterinin karışımından oluşmaktadır. Tuğra formu, hat tarihi içerisinde modern bir uygulama olmakla beraber, yalnızca İslam-Osmanlı dünyasında kullanılması nedeniyle kısmi bir anlam taşır. Birçok hattat tarafından da yalnızca yazı kısmındaki değişikliklerle yeniden aynı ölçülerde yazılmış olması dolayısıyla da klasikleşmiştir. Hatta bugün hattatların kullandıkları ve klasik hiçbir yazı karakterine benzemeyen bu harflerle yazılan metinlere rastlamakla, yalnızca bize özgü bir yeni karakter, Tuğra Yazısı karakteri de ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Bugünkü Hat Sanatındaki Modern Uygulamalar

İslâm dünyasında Arap harflerinden oluşan bir yazı sistemi kullanılmaktadır. Bu kullanım başlıca iki farklı alanda konumlanıyor. Birinci konum, iletişim amaçlı ve medyada kullanılan Arap fontlarıdır. Bunlar tıpkı Lâtin yazı fontları gibi tasarımcılar tarafından üretilip piyasaya sürülmekte ve her türlü yazılı ve görsel basında kullanılmaktadır. Bunlar da yine klasik harf formlarından üretildikleri gibi, tasarımcının fantezisinden yararlanarak tasarladığı farklı fontlar da olabilir. Bu farklı fontlar belki modern yapıda da kendilerini lanse edebilirler. Ancak medya dünyasında amaç sınırlı olduğundan sanat kaygısından çok iletişim amacı taşımaktadırlar. Bu nedenle buradaki harf fontları ve kullanım biçimleri yazımızın konusu dışında tutulmuştur. Burada biz sanatsal yazı çalışmalarını konu almış bulunuyoruz.

Günümüzde, gerek ülkemizde gerekse pek çok diğer ülkelerdeki hat sanatçıları, sanatsal çalışmalarla eser vermektedirler. Bu eserler her geçen gün de farklılıklar göstererek, giderek geniş bir yelpazeye ulaşmaktadır. Çeşitli sergiler, yazışmalar, sempozyum ve kültürel etkinlikler dolayısıyla bu geniş yelpazede yer alan eserlerin değerlendirilmesinde bazı sıkıntılar yaşanabilmektedir. Özellikle son yıllarda bazı hat sanatçılarının farklı sunumlarla yazı tasarımlarına yöneldikleri görülmektedir. Gerek sanatçı kendi eserini yorumlarken veya sanat eleştirmenleri bu yorumu yaparken; bazı yanlışlıklar da söz konusu olabilmektedir. Yapılan çalışmanın klasik bir hat sanatı mı yoksa modern bir çalışma mı olduğu noktasında oldukça hassas kıstasların varlığını bilmek zorunluluğumuz vardır. Aksi takdirde, hat sanatında bir karmaşıklığa ve kavram kargaşasına düşmek mümkündür.

Ancak yukarıda da açıklandığı üzere modern kelimesinin ifade ettiği anlam, devirlere göre değiştiğine göre, günümüzde yapılan bir hat çalışmasının klasik-modern ayırımındaki ölçüler önemlidir. Bu noktada yapılan çalışma türlerini ve bunların dahil olduğu kategoriyi tek tek ele alıp yorumlamak, belki konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir. Akla gelen görülen çalışmaların değerlendirilmeleri aşağıda ele alınmış bulunmaktadır.

1-Bazı ressamların tablolarında kullandıkları hat figürleri sonucunda ortaya çıkan eser. Bu hat elemanları ister aynen orijinalinden alınsın isterse yorumlanarak alınsın, resmin diğer unsurları ile birlikte kullanıldıkları sürece bu esere resim olarak bakmak gerekecektir. Bu bir hat eseri olmayıp, ortaya çıkan resmin türü ise sanatçısını ilgilendirecektir.

2-Herhangi bir ressam, eserinin tamamını hat unsurları ile yapabilir. Eğer bu ressam aynı zamanda bir hattat değilse, eserinde kullandığı hattı ister aynen orijinalinden alıp kullansın, isterse kendi yorumunu form veya renk ile yapsın, bu eser de bir hat eseri olmaktan uzaktır. Çünkü hattat olmayan bu ressam, eserini soyut bir malzemeyle tamamlayan bir sanatçıdan farksızdır. Onun için kullandığı hat bir araçtır, sonuçta bir resim yapmış olmaktadır.

3-Bir sanat eserinin hat eseri (yazı sanatı) olabilmesi için, sanatçısının hattat olması zorunluluğu tartışılması bile gereksiz bir vakıadır.

4-Gerek klasik gerekse modern hat sanatının, başka sanat dalları ile birlikte tasarlanmasıyla ortaya çıkan karma eserler, konumuzun dışında değerlendirilmelidir.

5-Bir hat sanatçısının yaptığı klasik bir eserini, modern denebilecek bir süsleme unsuru ile süslemesi o eserin modern eser olduğunu göstermemelidir. Çünkü bu tabloda ası unsur yazıdır. Süs, onun tamamlayıcısıdır. Dolayısıyla böyle bir eserin sanat değerinin tartışılması da ayrı bir konudur. Yazı-süsleme arasındaki uyumsuzluk eser sanat kalitesini etkilemektedir.

6- Yine bir hat sanatçısı yaptığı modern bir yazısını, klasik tezhip unsurlarıyla süslemesi de o eserin klasik olduğunu göstermez. Bir önceki maddedeki değerlendirmeler aynen bu eser için de geçerlidir.

7-Hattatın klasik harf formlarını ve kompozisyon biçimlerini kullanarak yaptığı eserde; yazıyı farklı renklerle yazması,k3ağıt rengini ve dokusunu çok farklı tutması veya yazısını birden fazla renk ile gerçekleştirmesi de modern bir çalışma sayılmamalıdır. Eski zer-endûd levhalarda buna benzer tarzda gerçekleştirilmiş olup hepsi klasik yazı sınıfındadırlar.

8-Hat sanatçısı klasik harf ve kompozisyondan oluşan çalışmasını herhangi bir malzemeyle üç boyutlu hale getirmesi ve renk kullanması, dahası ışıklandırması da çalışmasının modern olduğunu göstermez. Zira eski mezar taşları dış mekânda yer aldıkları için, okunmaları gereği üç boyutlu olarak kazınmışlardır ve hepsi de klasik yazı sanatımız içerisinde değerlendirilirler.

9-Hat sanatçısı eserinin kompozisyonunu belirgin olmayan bir formla sınırlandırması mümkündür. Kare, daire, oval, armudî form gibi pek çok kullanılan formlar dışında farklı bir formu kullanması; bu formun serbest olması, şayet klasik harf formları ile eserini yapmışsa, eserinin modern olmasını sağlamaz. Ancak kompozisyon çeşitlerine yeni bir form ilâve edilmiş demektir. Günümüzdeki sanatçıların bazılarının yazılarını, yukarıdan aşağıya iki defa ters-simetri biçiminde yazmaları da bu konu içerisinde değerlendirilmelidir.

10-Hangi biçimde ve formda olursa olsun, yapılan karalamalar farklı renklerde de yazılsa daima klasik hat sayılmalıdır. Tarihte birçok örneklerine rastladığımız karalamalar, olsa olsa farklı bir hat formu sayılmaktadır.

11- Hangi metin olursa olsun yapılan tuğra formundaki çalışmalar da renk ve malzeme çeşitliliğine bakılmaksızın klasik hat örnekleridirler.

12-Kullanılan harfler klasik kaldıkları sürece, harf büyüklükleri farklı farklı da olsalar sonuçta tasarım klasik olma özelliğini kaybetmeyecektir.

13-Hat sanatçısının bir metni müsennâ (simetrik) olmamak şartıyla birden fazla yazmak suretiyle oluşturduğu eseri modern bir uygulama saymak gerekir. Çünkü müsennâ dışında eski uygulamalara rastlamamaktayız. Bu tekrarın sayısı da önemli değildir, formu da. Burada sanatçı benzeri olmayan bir kompozisyon yapmış demektir.

14-Herhangi bir ibareyi, çeşitli somut formlar içerisine kompoze ederek yazmak da modern bir çalışma sayılmalıdır. Çünkü eski hattatların da yaptıkları bu uygulamalar tekrarlanmamaktadır. Böyle bir eserde her yapılan çalışmanın mutlaka farklı bir kompozisyon olması zorunluluğu vardır. Bu da onun klasikleşmesine en büyük engeldir.

15-Belirli bir anlamı olmayan hat kompozisyonları modern çalışmalardır. Hat sanatçısı herhangi bir klasik harfi veya harfleri soyut bir biçimde kullanırsa ve eserin anlamlı bir metni yoksa bu da modern bir hat uygulamasıdır. Bu çalışmalarda klasik malzemeler kullanılmış olsa bile sonuçta kompozisyon modern kalmaktadır.

16-Bilinen klasik bir yazı karakteri ile oluşturulmuş bir hat çalışmasında, farklı ve kreatif harflerle veya kelimelerle karma bir kompozisyon yapılmışsa, kompozisyon formunun klasik olması bile yazı tasarımının modern olmasını engelleyemez. Böyle eklektik bir tarzda düzenlenmiş tasarımlar da modern hat tasarımlarıdır.

17-Bir hat eserindeki yazı karakteri, bilinen klasik bir yazıya benzemekle birlikte tüm harflerinde belirgin bir anatomik farklılık yapılmışsa bu eserin kompozisyonu klasik geleneklere uygun olsa dahi eser sonuçta modern bir tasarımdır.

18- Hat sanatçısı eserini, tamamen klasik karakterler dışında kendi tasarladığı kreatif harflerle oluşturmuşsa eserin kompozisyonu ne olursa olsun bu eser modern bir eserdir.

19- Kûfî yazı çeşitleri modern tasarımlar için en uygun yazı karakterleri sayılmaktadır. Bilinen kûfî çeşitleri tarih içerisinde satır formunda ve farklı formlarda yazılmışlardır. Bunlar bulundukları devirde bile modern olarak telakki edilmişlerdir. Ancak günümüzde kûfî formları çok bilinen satır ve kompozisyonlar dışında, dizayn etmek modern uygulamalar olarak görülmektedir. Çünkü kûfî, anatomisi gereği geometrik ağırlıklı bir yazıdır. Dolayısıyla her farklı metin kûfî olarak tasarlandığında, çok farklı formlar elde edilmektedir. Bu da tekrarlanamama özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. Günümüzde, hat sanatçılarınca bilinen ve tanınan klasik kûfî yazı istifi dışında yapılan kûfî çalışmalar modern uygulamalar olarak değerlendirilebilirler. Farklı olarak satrançlı kûfî denilen tam geometrik kûfî yazı kompozisyonları aynı kalıpta tasarlanacağı için, tam geometrik kûfî yazılarda modern uygulamalar yapmak son derece zordur.

Yukarıda, modern uygulamalar veya klasik olabilen yazı tasarımlarının değerlendirilmesi yapılmıştır. Sanat kalitesi konusuna girilmemiştir. Çünkü, klasik yazılarda da sanat kalitesi olduğu gibi, modern uygulamalarda da sanat kalitesi söz konusudur. Dahası, kaliteli modern yazılar çok daha zor tasarlanırlar. Bu konudaki değerlendirme, bu yazının konusu dışındadır ve sanat uzmanlarının konusuna girmektedir. Her sanat dalında olduğu gibi modern tasarımlarda her zaman bir riziko söz konusudur. Tasarımcının klasik eğitiminin yanında farklı sanat disiplinlerine de hakim olması gerekmektedir.

Yayınlandığı Kaynak : 2007-10-02
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki :