Yazar Adı : Ahmed Vefik Paşa | İlim Dalı : Tarih |
Kitap Dili : | Kitap Tipi : |
Konusu : | Sitedeki Kayıt Türleri : |
Ekleyen : Aybike Şeker/2008-07-08 | Güncelleyen : Fıkıh Dersleri/2008-07-09 |
Fezlekei Tarihi Osmani
1869'dan (1286) önceki ilk iki baskısında adı Târîh-i Osmânî olan bu eser rüşdiyelerde Osmanlı tarihinin okutulması için sahasında hazırlanmış ilk ders kitabıdır.
Çoklarının iki ayrı eser gibi gösterdikleri Târîh-i Osmânî ile Fezleke-i Târîh-i Osmânî çerçeve ve muhteviyatça birbirinin aynı olup öncekinin çok bol olan dizgi hatalarının düzeltildiği bu ikincisinde muhteviyata tesir etmeyen bazı ehemmiyetsiz ifade değişiklikleri ve ufak tefek birkaç ilâvenin yanı sıra. Orhan Gazi ve ıslahat devri fasıllarının genişletilmiş olmasından başka ikisi arasında kayda değer hiçbir fark yoktur.
Talebenin kolaylıkla kavrayacağı özlü bilgiler vermek gayesiyle yazıldığından A. Vefik eserinin küçük olmasına dikkat etmiş, bundan dolayı adına "Fezleke" demeyi uygun bulmuştur.
Gördüğü rağbet ve büyük bir ihtiyaca cevap vermesi dolayısıyla 1885'e kadar, kaçak olanlar da dahil on beşten fazla baskısı yapılmış, kendinden sonraki birçok esere de model olmuştur.
Başlangıcından Abdülaziz'e kadar getirdiği Osmanlı tarihini, klasik Osmanlı tarihlerinde olduğu gibi Osman Gazi'nin ecdadının Moğol istilâsı önünde kaçıp Horasan'dan Anadolu'ya gelişiyle başlattıktan sonra, kuruluş, büyüme, yükselme, gerileme, bozulma ve ıslahat çağı olmak üzere altı devreye göre tasnif ederek ele alan eserde, her devrin en karakteristik vakaları ve yönleri çok veciz şekilde belirtilmiş, siyasî ve askerî hadiseler yanında teşkilât ve müesseselerin durumu ile kültür ve sanat hayatının kısa. fakat başarılı tabloları çizilmiştir.
A. Vefik'in buradaki tasnifi, kendinden sonraki tarih yazarları tarafından uzun süre benimsenmiş, eser, sonraki mektep kitaplarına, hatta Mustafa Nuri Paşa'nın Netâyicü'l-vukuât'ı nevinden terkibi eserlere de rehber olmuştur.
Bu küçük hacimli kitabın en ehemmiyetli tarafı, Osmanlı tarihini ilk defa mektep programlarına sokmak gibi bir millî rolü olmasıdır.
Eser, kendisini tanıyanlarca çok geniş bir tarih kültürüne sahip olduğu belirtilen A. Vefik'in yerli ve yabancı kaynaklardan edinmiş olduğu süzme bilgileri ne derece vukufla bir terkip haline koyduğunu da göstermektedir.
Devletin kurucusu Osman Gazi'nin soyunu diğer Osmanlı tarihlerinin hep yaptığı üzere Kayı gibi çerçevesi dar bir isimle göstermek yerine, burada çok daha geniş bir görüşle bir Türk aşireti, dedesi Süleyman Şah b. Kayaalp'ı da bir Türk beyi diye tavsif ederek Osmanlılığı "Türk" kavramına bağlaması, onun daha sonra bilhassa Lehçe-i Osmânî'de daha açık ifadelerine kavuşacak millî tarih anlayışının küçük, fakat dikkatten kaçırılmaması gerekti bir işaretini verir.
Ahmed Vefik, eserinde gerileme devrinde yetişmiş büyük insanlar arasında saydığı Evliya Çelebi'yi de zamanın henüz onu hurafeler, olmayacak şeyler anlatan biri olarak gören anlayışına karşı, "seyyâh-ı muhakkik" diye gerçek değeriyle herkesten önce göstermesini bilmek gibi bazı ileri görüş örnekleri ortaya koyar.