Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : 20.Yüzyıl | E-Posta : |
D.Yeri : Sivas | D.Tarihi : 1931 |
Görevi : Avukat,Gazeteci,Yazar | Uzm.Alanı : Hukuk |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Serkan Boztilki/2008-01-26 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Ergun Göze
İlköğrenimini Sivas Fevzi Çakmak İlkokulunda,
Sivas Lisesinde başladığı orta öğrenimini Çorum Lisesinde tamamladı (1950).
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden (1957) mezun oldu.
Birkaç arkadaşıyla birlikte Babıâli Yayınevini kurarak (1960) bir süre yayıncılık,
1965'ten başlayarak serbest avukatlık,
TGRT televizyonunda haber yorumculuğu yaptı.
Daha sonra kurduğu Boğaziçi Yayınlarını yönetti
İlk yazısı Sivas'ta çıkan Hakikat gazetesinde (1949) yayımlanan Göze, daha sonra Mümtaz Turhan'ın çıkardığı öncü dergisinde Ahmet Kenan imzasıyla yazdı.
Babıali'de Sabah (1965) gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını 1969'dan itibaren Tercüman, 1988'den sonra Türkiye, Halka ve Olaylara Tercüman gazetelerinde sürdürdü.
Diğer yazıları İslâm Medeniyeti, Büyük Türkiye, Büyük Edebiyatı (1972-73), Büyük Doğu (1972), Köprü (1977) vd. dergiler ile çeşitli yıllıklarda yer aldı.
ESERLERİ
DENEME-ARAŞTIRMA-İNCELE-ME
PİYES
ÇEVİRİ-YAYIMA HAZIRLAMA
ERGUN GÖZE
ÇOK YAZMA REKORU
Sanırım, Türkiye'de çok yazmak rekoru Peyami Safa'nındır. Zira onbeş yaşından başlayıp altmış üç yaşına kadar her gün birkaç çeşit yazı yazmak zorundaydı. Kalemi ile geçinen bir insanın mecburiyeti. Bu bakımdan yazdıkları hem çok çeşitli sahalarda olmuş hem de çok büyük miktarlara varmıştır.
Yazdıklarını şekil bakımından iki grupta toplayabiliriz. Birincisi gazetelere yazdığı, fikra ve makaleler: Sonradan bunlar toplanıp ayrı kitaplar haline getirilmiştin Fıkraların, bir kitabın organik bünyesini arz etmesi yazanın kafa yapısının sistematiğini gösterir. Ayrıca, o yazıların günlük hadiselerin üzerindeki fikir değerini.
İkinci grup ise zaten kitap halinde düşünüp kaleme aldığı eserlerdir. Onun eserleri bir de muhteva bakımından tasnif edilebilir. Zaten bu tasnifi kendisi yapmıştır. Bazı eserlerin daha hafif ve daha çok para kazanmak gayesi ile yazılmış kabul ettiği için onlara Server Bedi müstear ismiyle imza atmıştır. Macera ve halk romanları daha çok bu imza ile çıkmıştır. Fıkraları, makaleleri, araştırmaları, fikir eserleri ve büyük romanları ise Peyami Safa imzası ile. Mesela Server Bedi imzası ile meşhur ettiği bir tip vardır. Cingöz Recai: Bir bakıma Arşen Lüpen'in yerlisi... Zahmetsizce, çalakalem yazılmış halk romanlarını da bu seriye katabiliriz. Ama bunlardan bazdan Server Bedi imzası taşımalarına rağmen yer yer Peyami Safa'nın eseri olduklarım kabul ederler.
Bir yazarın ekmeğini kazanmak zarureti ile kendi vadisinin dışında yazı yazmak zorunda kalması cemiyetin kültür seviyesinin düşüklüğünün kötü bir neticesidir. Ama onun bu durumu bir nükteye de sebep olmuştur. Nüktenin sahibi Kültür Bakanlığınca "Şâiri Azam" seçilmiş bulunan ve Peyami Safa ile gençliklerinden itibaren birçok dalgalanmalara rağmen dost kalmış olan Necip Fazıl'dır... Demiş ki:
"Peyami Safa mı? Tanırım kendisini... Server Bedi'nin evinde kalır.
{Peyami Safa, 2002)