Künyesi : | Lakabı : el-Hacib |
Tabakası : 11.Yüzyıl | E-Posta : |
D.Yeri : | D.Tarihi : |
Ö.Yeri : | Ö.Tarihi : 423(1032) |
Görevi : Asker-Komutan,Vali | Uzm.Alanı : Asker |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-11-10 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Ebû Saîd Altuntaş (Altuntaş el-Hacib)
Gazneliler'in Türk asıllı Hârizm valisi ve Altuntaş hanedanının kurucusu.
Sebük Tegin'in gözde memlûk ü olan Ebû Saîd Altuntaş önce Gazneli ordusunda kumandan olarak görev aldı, daha sonra hâcib-i kebîrliğe kadar yükseldi.
Bundan önceki hayatı hakkında bilgi yoktur.
Sebük Tegin'in ölümü (387/ 997) üzerine yerine geçen oğlu Mahmud tarafından Herat valiliğine tayin edildi (391/1000-1001).
Sîstan'da çıkan isyanın bastırılmasında sultana yardım etti.
Sultan Mahmud ile Karahanlı İlig Nasr b. Ali arasında Belh yakınlarında 1008'de meydana gelen savaşta Gazne kuvvetlerinin sağ koluna kumanda etti.
Sultanın Hindistan seferlerine katılarak büyük yararlıklar gösterdi.
Sultan Mahmud Hârizm'i Ebü'l-Hâris Muhammed el-Me'mûniden alınca, cesaret ve kabiliyetini takdir ettiği Altuntaş'ı "Hârizmşah" unvanıyla buraya vali tayin etti (1017).
Altuntaş ölümüne kadar bu görevde kaldı ve Hârizm'i komşu Türk kabileleri Oğuz ve Kıpçaklar'a karşı başarıyla savundu.
Karahanlılar'ın Buhara ve Semerkant Hükümdarı Ali Tegin'e (Buğra Han Ali b. Hasan) karşı Sultan Mahmud'un düzenlediği sefere katıldı.
Sultan Mahmud ile Karahanlı Yûsuf Kadir Han'ın bütün İran ve Turan meselelerini görüştükleri meşhur mülakatta hazır bulundu (1025).
Gazneli Mahmud'un ölümünden (1030) sonra yerine geçen oğlu Sultan Mesud, hükümdarlığı için tehlikeli gördüğü Altuntaş'ı Emir Moncuk vasıtasıyla ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiyse de başarılı olamayınca Altuntaş'a haber gönderip bu olayla hiçbir ilgisi olmadığını söyledi.
Altuntaş sultanın bu hususta bizzat yazdığı mektubu ele geçirdiği halde onun sözlerine inanmış görünerek hizmet ve bağlılığını sürdürdü. Hatta Mesud'un emriyle Karahanlı Ali Tegin üzerine yürüdü.
Ali Tegin Buhara'yı boşaltarak hazine ve hafif eşyalarını alıp Buhara ile Semerkant arasındaki Debûsiye'ye çekildiği için Altuntaş hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Buhara'yı zaptetti.
Debûsiye'de Selçuklular'ın desteklediği Karahanlı ordusuyla savaşa tutuştu.
Sultan Mahmud ile pek çok muharebeye katılmış olan Altuntaş'ın böyle çetin bir savaş görmediğini bizzat ifade ettiği muharebede iki taraf da kesin bir sonuç elde edemedi.
Ali Tegin'in bir hücumu sırasında Altuntaş ağır şekilde yaralandı.
Fakat durumunu gizleyerek Ali Tegin'in kendisiyle banş için müzakereye girmesini sağladı.
Kethüdası Ahmed b. Abdüssamed ile Ali Tegin'in temsilcisi Mahmud Bey arasında Gazneliler lehine bir antlaşma imzalandı.
Yapılan antlaşmaya göre iki ordu birer durak geri çekilecek ve Altuntaş Âmül'e vardıktan sonra Sultan Mesud ile Ali Tegin arasındaki ihtilâfa son vermek için çalışacaktı.
Antlaşmayı müteakip Ali Tegin Semerkant'a çekildi, Gazneli ordusu da Âmül'e döndü.
Altuntaş da aldığı yaranın etkisiyle çok geçmeden öldü.
Tabutu bir fil üzerine konularak geceleyin yola çıkarıldıktan ve yedi fersahlık mesafe katedildikten sonra askerleri onun öldüğünü öğrendiler.
Ahlâk ve karakter sahibi akıllı bir emîr olan Altuntaş Gazneliler'e sadakatle bağlı olmasına rağmen bozkırlardan gelen Türkmenler'i hassa ordusuna alarak askerî gücünü arttırmıştır.
Bu sebeple de Sultan Mahmud ve halefinin dikkatini çekmiş, hareketleri endişeyle takip edilmiştir.
Hatta Sultan Mahmud onu kontrol altına alabilmek için Gazne'ye getirmeye uğraştığı gibi Mesud da bu yoldaki gayretlerinden bir sonuç elde edememiştir.
Altuntaş'ın ölümü üzerine yerine oğlu Harun geçti.
Fakat Sultan Mesud "Hârizmşah" unvanını kendi oğlu Said'e verdiği için, Harun Hârizm'i onun naibi (halîfetü'd-dâr) sıfatıyla idare edecekti.
Harun'un kardeşi ertesi yıl Gazne'de evin çatısından düşerek ölünce (1033)
bu fırsattan faydalanan bozguncular Harun'a bunun bir suikast olduğunu söylediler.
Buna inanan ve bağımsızlık için fırsat kollayan Harun, Ali Tegin ve Selçukluların da desteğiyle sultana karşı isyan etti (1034).
Tarafları uzlaştırma gayretleri sonuç vermedi ve Sultan Mesud'un emriyle Gazneli Veziri Ahmed b. Abdüssamed'in düzenlediği bir suikast sonunda Harun kendi köleleri tarafından öldürüldü (1035).
Yerine geçen kardeşi İsmail Handan hutbeyi Mesud adına okutmakla beraber Selçuklularla da iş birliği yapıyordu.
Sultan Mesud Altuntaş ailesiyle doğrudan baş edemeyince Selçukluların düşmanı ve Cend Emîri Şah Melik vasıtasıyla bu tehlikeyi bertaraf etmeyi planladı (1038).
Şah Melik 12 Şubat 1041'de Hârizm'e saldırdı.
Çok çetin bir savaştan sonra Hârizm kuvvetlerini mağlûp ederek Sultan Mesud adına hutbe okuttu.
Halbuki Sultan Mesud iki hafta önce ölmüştü.
Şah Melik, Hârizm'in başşehri Gürgenç'te hükümdar ilân edildi.
İsmail ise Hârizm'i terketmek zorunda kaldı ve Selçuklular'a sığındı.
Bir daha da kendisinden haber alınamadı.
Böylece Altuntaş ailesi sona ermiş oldu (1041).