Hit (2954) Y-2778

Abdülgani en Nablusi

Künyesi : Abdülganî b. İsmâîl b. Abdilganî b. İsmâîl en-Nâblusî Lakabı :
Tabakası : E-Posta :
D.Yeri : Şam (Dımaşk) D.Tarihi : 1050-1641
Ö.Yeri : Şam (Dımaşk) Ö.Tarihi : 1145-1731
Görevi : Uzm.Alanı : Kelam,Şiir
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : Fıkıh Dersleri/2008-07-30 Güncelleyen : /2016-04-24

Nablusî, Abdülganî b. İsmâil

(عبد الغني بن إسماعيل النابلسي)

Abdülganî b. İsmâîl b. Abdilganî b. İsmâîl en-Nâblusî (ö. 1143/1731)

Sûfî, fakih, edip ve şair.

4 Zilhicce 1050’de (17 Mart 1641) Dımaşk’ta dünyaya geldi. Kendisinden nakledilen bu tarihe karşılık eski ve yeni biyografi kaynaklarının çoğunda 5 Zilhicce’de (18 Mart) doğduğu kaydedilmektedir (Bakri Alâ al-Din, Abdalganî an-Nabulusî, II, 74; Ali Ma‘bed Fergalî, s. 52-54). Köklü bir ulemâ ailesine mensuptur. Dedelerinden İbrâhim b. İsmâil, Kudüs’ten Nablus’a göç ederek bir süre burada kaldıktan sonra Dımaşk’a geldiğinden aile Nablusî nisbesiyle anılmıştır. Babası tanınmış bir âlimdir. Nablusî on iki yaşında kaybettiği babasından, ayrıca Necmeddin el-Gazzî, nakîbüleşraf İbn Hamza, Ali ed-Dâğıstânî, Ahmed b. Muhammed el-Kalaî, İbrâhim b. Mansûr el-Fettâl, Abdülbâki b. Abdülbâki el-Ba‘lî, Kemâleddin Muhammed b. Yahyâ el-Faradî, Muhammed b. Ahmed el-Üstüvânî, Nûreddin Ali b. Ali eş-Şebrâmellisî gibi âlimlerden ders aldı. Yirmi yaşlarında iken Emeviyye Camii’nde ders vermeye başladı. Muhyiddin İbnü’l-Arabî, İbn Seb‘în ve Afîfüddin et-Tilimsânî’nin eserlerini bu dönemde okudu.

Resmî bir görev alabilmek için 1075 (1664-65) yılında İstanbul’a gitti. Bu yolculuğu sırasında Hama’da Kadirî şeyhi Abdürrezzâk b. Şerefeddin el-Geylânî’ye intisap etti. Üç ay sonra Dımaşk’ın güney kesimindeki Meydan’a kadı tayin edildi. Ancak bu görevde fazla kalmayıp Emeviyye Camii’nde ders vermeye başladı. 1087’de (1676) Buhara’dan Dımaşk’a gelen Şeyh Ebû Saîd el-Belhî’den Nakşibendiyye hırkası giydi. 1091 (1680) yılında evinde halvete çekildi. Yedi yıl süren bu devrede bir taraftan Kur’an üzerinde derinleşmeye ve hüsn-i hatla ilgilenmeye, diğer taraftan tasavvuf çevreleriyle irtibatını sürdürmeye, sınırlı bir dost grubuna ders vermeye ve eser telif etmeye çalıştı. el-Hadîkatü’n-nediyye, Tatîrü’l-enâm ve Cevâhirü’n-nusûs gibi hacimli eserlerini bu dönemde kaleme aldı.

Velîlerin kabirlerini ziyaret etmek ve hac farîzasını yerine getirmek amacıyla seyahate çıkan Nablusî 1100’de (1688-89) Lübnan’a (Ba‘lebek, Bika‘), ertesi yıl Kudüs ve Halîlürrahman’a, 1105’te (1693) Filistin, Mısır ve Hicaz’a, 1112’de (1700) Trablus’a gitti. 1115’te (1703) Dımaşk’taki Selimiye Medresesi müderrisliğine tayin edildi. Bu yıllarda medresede verdiği tefsir derslerinin yanı sıra evinde Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye, Fusûsü’l-hikem ve et-Tecelliyâtü’l-ilâhiyye adlı eserlerini, ayrıca Emeviyye Camii’nde Buhârî’nin es-Sahîh’ini okuttu. Dımaşk Hanefî müftüsü Muhammed b. İbrâhim el-İmâdî’nin vefatı üzerine şehrin ileri gelenlerinin tavsiyesiyle 1135 (1723) yılında İstanbul’dan onay beklenmeden Vali Osman Paşa tarafından müftülük makamına getirildiyse de bu görevinde ancak birkaç ay kalabildi; İstanbul’la yapılan görüşmeler sonucu müftülüğe öğrencisi Halîl b. Es‘ad el-Bekrî tayin edildi. 24 Şâban 1143’te (4 Mart 1731) Dımaşk’ta vefat eden Nablusî evinde defnedildi. Öğrencileri arasında Muhammed b. İbrâhim ed-Dekdekcî, İbnü’t-Tâcî diye bilinen Muhammed b. Abdurrahman el-Ba‘lî, İbn Abdürrezzâk, İbn Kennân, Ahmed el-Menînî, Muhammed b. Murad el-Murâdî, Muhammed b. Abdurrahman el-Gazzî, Hâmid el-İmâdî, Muhammed Emîn el-Muhibbî, Hüseyin b. Tu‘me el-Beytümânî ve özellikle Halvetiyye tarikatının Bekriyye kolunun kurucusu Kutbüddin Mustafa el-Bekrî anılabilir.

Abdülganî en-Nablusî tasavvufî kişiliği yanında fakih, kelâmcı, müfessir, tarihçi, şair ve edip olarak da tanınır. Bir kısmı küçük risâlelerden oluşan 300’e yakın eser kaleme almıştır. Bunların içinde merkezî yeri tasavvufa dair olanlar teşkil eder. Muhyiddin İbnü’l-Arabî, Abdülkerîm el-Cîlî, İbnü’l-Fârız başta olmak üzere Abdüsselâm b. Meşîş, Ebü’l-Hasan eş-Şüsterî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Abdürrezzâk el-Kâşânî, Molla Câmî, İmâm-ı Rabbânî, Aziz Mahmud Hüdâyî gibi mutasavvıfların kitaplarına şerh ve hâşiyeler yazmıştır. Bu eserlerde sadece öncekilerin görüşlerini nakletmekle kalmayıp bunları geliştirmeye ve çok defa tasavvufî düşüncede Endülüs-Mağrib temayülü ile Fars-Anadolu temayülünü birleştirmeye çalışmıştır (EI² [İng.], I, 60). Onun tasavvufî eserlerinin önemli bir kısmı vahdet-i vücûd anlayışını temsil eden kitapların şerhidir. İbnü’l-Arabî doktrinine genel bir giriş mahiyetindeki el-Vücûdü’l-hakk’ın Osmanlı döneminde vahdet-i vücûd konusunu sistemli bir şekilde işleyen belki de tek Arapça kitap olduğu belirtilmektedir (Bakri Alâ al-Din, Abdalganî an-Nabulusî, II, 166-167). Tasavvufî tecrübesi yanında edebiyat ve fıkıh eğitiminin sağladığı imkânla İbnü’l-Arabî’nin görüşlerini vasat derecede bir okuyucunun anlayabileceği şekilde ifade edebilen Nablusî’nin üzerinde İbnü’l-Arabî gibi İbn Seb‘în’in de etkisi bulunmakla birlikte bu etki çok açık biçimde görülmemektedir. Bu durum, yaşadığı çevrede özellikle Takıyyüddin İbn Teymiyye’nin İbn Seb‘în’e sert eleştiriler yöneltmiş olmasına ve muhaliflerinin sert eleştirilerine uğrama korkusuna bağlanır (a.g.e., II, 152-153). Nablusî, bazı risâlelerinde İbnü’l-Arabî’yi ve İbn Seb‘în’in öğrencisi Ebü’l-Hasan eş-Şüsterî’yi savunmuş, ayrıca kendi zamanında fıkhî konularda ulemâ arasında meydana gelen tartışmalara eserleriyle katılmıştır. Mevlevîler’i savunduğu el-Ukūdü’l-lülüiyye adlı eseriyle dervişlerin semâ yapmaları ve mûsiki aleti kullanmalarının cevazına ve tütün içmenin mubah olduğuna dair çalışmaları bu tür eserler arasında anılabilir. Nablusî, XVIII. yüzyılda Suriye’de mânevî hayatın en karakteristik şahsiyetlerinden biri olmasına ve tasavvufî konularda büyük bir otorite sayılmasına rağmen bir tarikat kurucusu olarak ortaya çıkmamıştır (a.g.e., II, 163). Bununla birlikte muhtemelen tasavvufla ilgili kendine has görüşleri sebebiyle ona mensup bulunduğu Kadiriyye tarikatının bir kolu şeklinde Nablusiyye, İbnü’l-Arabî’nin fikirlerine dayanmasından dolayı da Ekberiyye tarikatları nisbet edilmiştir (DİA, X, 545; XXIV, 134). el-Metâlibü’l-vefiyye bi-şerhi’l-Ferâidi’s-seniyye adlı eseri başta olmak üzere kelâma dair bazı risâlelerinde iman-küfür, kazâ ve kader, Allah’ın sıfatları, nübüvvet gibi konuları ele almıştır. Kelâmla ilgili konularda Ehl-i sünnet’in yaklaşımını esas kabul eden Nablusî bazı hususlarda Eş‘arî ile Mâtürîdî’nin görüşlerini telife çalışır. Akıl konusundaki görüşleri sebebiyle Fahreddin er-Râzî ve Teftâzânî’yi eleştirerek hakikati kavramak (mârifet) için aklın yeterli sayılmadığını, keşif ve ilhamın da gerekli olduğunu söyler (Ahmet Kamil Cihan, s. 39-83; Ali Ma‘bed Fergalî, s. 114-121, 134-172). Fıkıh alanında ictihad ehliyetine sahip bir otorite olan Nablusî fıkıh ve kelâm âlimlerini eleştirmiş, mezhep ihtilâflarının dinde genişlik ve kolaylığın bir ifadesi olduğunu, görüşleri tam belirlenemediğinden dört mezhebin dışındaki mezhepleri taklit etmenin doğru sayılmadığını, buna karşılık bu mezhepler arasında birinden diğerine geçişin veya bir meselede bir mezhebi, bir başka meselede diğer bir mezhebi taklidin câiz olduğunu, bir tek meselede farklı mezhep görüşlerini birleştirmenin ise (telfîk) câiz kabul edilmediğini belirtmiştir. Nablusî’nin eserleri içinde önemli bir grubu seyahatnâmeleri teşkil eder. Bu eserlerde gezdiği yerlerin topografik durumunu ve mimari yapılarının özelliklerini anlatmaktan çok kendi mânevî tekâmülünü sağlayan tecrübelerini aktarmış, gözlemleri yanında çeşitli seyahatnâme ve tarih kitaplarına dayanarak önemli ziyaret yerleri Hakkında mâlûmat vermiştir. Ayrıca devrinin dinî ve kültürel hayatını yansıtması bakımından önem taşıyan bu seyahatnâmeler üzerine Batılı ilim adamları çeşitli araştırmalar yapmışlardır (bk. bibl.). Nablusî klasik kaside türü yanında müveşşah denilen halk tarzında şiirler de söylemiş, bazı eserlerini manzum şekilde kaleme almıştır.

Eserleri. 
Nablusî’nin hayatı, eserleri ve görüşlerine dair bir araştırma yapan Bekrî Alâeddin 280 eserinin muhtevası, yazma nüshaları ve baskıları Hakkında bilgi verir (Abdalganî an-Nabulusî, I, 47-238; ayrıca bk. Ali Ma‘bed Fergalî, s. 83-133).
Yayımlanan belli başlı eserleri şunlardır: 

1. el-Hakika ve’l-mecâz fi’r-rihle ilâ bi-lâdi’ş-Şâm ve Mısr ve’l-Hicâz 
(Dımaşk 1299; Kahire 1324; Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’deki yazmadan tıpkıbasım nşr. Ahmed Abdülmecid Herîdî, Kahire 1986; nşr. Riyâd Abdülhamîd Murâd, Dımaşk 1410/1989). Eser er-Rihletü’l-kübrâ olarak bilinmekte, Kudüs seyahatnâmesi er-Rihletü’l-vustâ, Ba‘lebek ve Bika‘ seyahatnâmesi er-Rihletü’s-sugrâ diye de anılmaktadır. 
2. el-Hadretü’l-ünsiyye fi’r-rihleti’l-Kudsiyye 
(nşr. Ekrem Hasan el-Ulebî, Beyrut 1411/1990).
Muhtasar bir versiyonu Kahire’de basılmış (1902), Harem-i şerifle ilgili bölümünü de R. Graf neşretmiştir (Saalfeld 1918). 
3. Hulletü’z-zehebi’l-ibrîz fî rihleti Balebek ve’l-Bikai’l-azîz
 (nşr. Selâhaddin el-Müneccid, Rihletân ilâ Lübnân içinde, Beyrut 1979). 
4. et-Tuhfetü’n-Nâblusiyye fi’r-Rihleti’t-Tarâblusiyye. 
Heribert Busse tarafından önce inceleme konusu yapılmış (Isl., XLIV, 1968, s. 71-114) ve daha sonra yayımlanmıştır (Beyrut 1971). 
5. el-Hadîkatü’n-nediyye şerhu’t-Tarîkati’l-Muhammediyye 
(I-II, Kahire 1279; İstanbul 1290). Birgivî’ye ait eserin şerhidir. 
6. Cevâhirü’n-nusûs fî halli kelimâti’l-Fusûs
(kenarında Abdurrahman-ı Câmî’nin şerhi olarak, I-II, Kahire 1304-1323). 
7. el-Vücûdü’l-hak ve’l-hitâbü’s-sıdk 
(nşr. Bekrî Alâeddin, Dımaşk 1995). Ekrem Demirli tarafından Gerçek Varlık Vahdet-i Vücûd’un Müdafaası adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir (İstanbul 2003). 
8. el-Fethu’r-rabbânî ve’l-feyzü’r-rahmânî 
(nşr. Antûniyûs Şiblî el-Lübnânî, Beyrut 1960; nşr. Muhammed Abdülkadir Ahmed Atâ, Esrârü’ş-şerîa adıyla, Beyrut 1405/1985; Hakaiku’l-İslâm ve esrâruh adıyla, Kahire 1406/1986). 
9. Fezâilü’ş-şühûr ve’l-eyyâm 
(el-Lülüü’l-meknûn fî hükmi’l-ihbâr ammâ seyekûn adlı eseriyle birlikte; nşr. Mustafa Abdülkadir Atâ, Beyrut 1406/1986). 
10. Reddü’l-müfterî ani’t-tan fi’ş-Şüsterî 
(nşr. el-Eb Agnâtıyûs Abduh el-Yesûî, el-Meşrik, LIV [1960], s. 629-639). 
11. er-Reddü’l-metîn alâ müntakısi’l-Ârif
Muhyiddin İbnü’l-Arabî’yi savunduğu bir eser olup müellif nüshasıyla karşılaştırılan bir yazması Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de kayıtlıdır (nr. 9873). 
12. Îzâhu’l-maksûd min manâ vahdeti’l-vücûd. 
el-Eb Agnâtıyûs Abduh el-Yesûî (el-Meşrik, XLVII [1953], s. 304-317), İzzet Husariyye (Dımaşk 1969) ve Saîd Abdülfettâh (Kahire 2003) tarafından neşredilen risâleyi Alberto Ventura İtalyanca’ya (Rivista Degli Studi Orientali, LIII, Roma 1979, s. 119-139), Ekrem Demirli Türkçe’ye (Âriflerin Tevhidi içinde, s. 131-144) çevirmiştir. 
13. el-Evrâdü’ş-şerîfe 
(Evrâdü Seydî Abdülganî en-Nâblusî, Dımaşk 1281). 
14. Miftâhu’l-maiyye fî tarîki’n-Nakşibendiyye. 
Tâceddin b. Zekeriyyâ el-Osmânî’nin Tâciyye diye bilinen Risâle fî sülûki hassati’s-sâde adlı eserinin şerhi olan bu çalışmayı Osman Bahrî b. Muhammed Emîn Türkçe’ye tercüme etmiştir (İstanbul 1289). 
15. Nuhbetü’l-mesele şerhu’t-Tuhfeti’l-mürsele. 
Muhammed b. Fazlullah el-Hindî el-Burhânpûrî’nin tasavvufla ilgili eserinin şerhi olup el-Kavlü’l-metîn fî beyâni tevhîdi’l-ârifîn adıyla basılmıştır (Kahire 1344). Ekrem Demirli eseri Âriflerin Tevhidi ismiyle Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 2003). 
16. el-Ukūdü’l-lülüiyye fî tarîki’s-sâdeti’l-Mevleviyye 
(Dımaşk 1326). Müstakimzâde Süleyman Efendi tarafından tercüme ve şerhedilen eseri (Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 379; Hacı Mahmud Efendi, nr. 3038; Pertev Paşa, nr. 427) Ârif Ahmed b. Mustafa el-Mevlevî de Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 1040). 
17. Hamretü’l-hân ve rennetü’l-elhân. 
Arslân b. Ya‘kūb el-Ca‘berî’nin tevhid ve tasavvufa dair risâlesinin şerhidir (Kahire 1351; nşr. İzzet Husariyye, Dımaşk 1389/1969). 
18. Dîvânü’l-hakaik ve mecmûu’r-rekaik. 
Dîvânü’d-devâvîn adlı eserinin daha çok tasavvufî şiirleri kapsayan birinci kısmıdır. (Bulak 1270; Kahire 1302, 1306). Divanın yayımlanmayan kısmında ise methiyeler, mektuplar ve aşk şiirleri yer almaktadır. 
19. Nefehâtü’l-ezhâr alâ Nesemâti’l-eshâr fî medhi’n-nebiyyi’l-muhtâr. 
Nesemâtü’l-eshâr adlı kendi bedîiyyesi üzerine yaptığı bir şerhtir (Bulak 1299; Dımaşk 1299). 
20. Burcu Bâbil ve şedvü’l-belâbil 
(nşr. Ahmed el-Cündî, Dımaşk 1408/1988). 
21. Şerhu Dîvâni İbni’l-Fârız (Keşfü’s-sırri’l-gamız min şerhi Dîvâni İbni’l-Fârız) 
(Kahire 1279, 1323,1972; Bulak 1289, 1310; Paris 1855; es-Sûfiyye fî şiri İbni’l-Fârız, nşr. Hâmid el-Hâc Abbûd, baskı yeri yok, 1408/1988). Nablusî’nin bu eser içinde yer alan, İbnü’l-Fârız’a ait “el-Kasîdetü’l-Hamriyye”sine yazdığı şerhi Emile Dermenghem Fransızca’ya çevirmiştir (L’éloge du vin, al Khamriyya, Paris 1931). 
22. Tuhfetü zevi’l-irfân fî mevlidi seyyidi Benî Adnân 
(Dımaşk 1281, 1332).
23. et-Talatü’l-bedriyye şerhu’l-Kasîdeti’l-mudariyye. 
Muhammed b. Saîd el-Bûsîrî’nin Resûlullah’a dair manzumesinin şerhidir (Hasan el-İdvî’nin en-Nefehâtü’ş-Şâziliyye’sinin kenarında, Kahire 1297). 
24. el-Kevkebü’l-mütelâlî şerhu Kasîdeti’l-Gazzâlî 
(İstanbul 1327). 
25. Hulâsatü’t-tahkik fî beyâni hükmi’t-taklîd ve’t-telfîk 
(İstanbul 1981). Şükrü Özen tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir (Mezheplerin Doğuşu ve İctihad Tartışması, İstanbul 1987, s. 123-155). 
26. Tahkiku’l-kadiyye fi’l-fark beyne’r-rüşve ve’l-hediyye 
(nşr. Muhammed Ömer Beyvend, Küveyt 1982; nşr. Ali Muhammed Muavvaz, Kahire 1412/1991; nşr. Mebrûk İsmâil Mebrûk, Kahire 1994). 
27. Îzâhu’d-delâlât fî cevâzi semâi’l-âlât 
(Dımaşk 1302; Bombay 1303; nşr. Ahmed Râtib Hammûş, Dımaşk 1401/1981). 
28. Kifâyetü’l-gulâm fî erkâni’l-İslâm. 
Hanefî mezhebine göre yazılmış 150 beyitlik bir eser olup (İskenderiye 1281; Dımaşk 1283; Kahire 1308) müellifi tarafından Reşehâtü’l-aklâm adıyla şerhedilmiştir (Kahire 1322, 1325, 1377; nşr. Muhammed Hâlid el-Harse, yer ve tarih yok). 
29. es-Sulh beyne’l-ihvân fî hükmi ibâhati’d-duhân 
(nşr. Muhammed Ahmed Dehmân, Dımaşk 1343). 
30. Nihâyetü’l-murâd fî şerhi Hediyyeti’bni’l-İmâd. 
Abdurrahman b. Muhammed el-İmâdî’nin ibadetlere dair eserinin şerhidir (nşr. Abdürrezzâk el-Halebî, Limasol 1994). 
31. Zehâirü’l-mevârîs fi’d-delâleti alâ mevâzii’l-hadîs. 
Kütüb-i Sitte ile el-Muvattaın fihristidir (I-IV, nşr. Mahmûd Rebî‘, Kahire 1352; I-III, nşr. Abdullah Mahmûd Muhammed Ömer, Beyrut 1419/1998). 
32. Tatîrü’l-enâm fî tabîri’l-menâm. 
Halk arasında en meşhur eseri olup bir kısmı İbn Sîrîn ve Halîl b. Şâhîn’in aynı konudaki eserleriyle birlikte olmak üzere çok sayıda baskısı yapılmıştır (Kahire 1275; I-II, Kahire 1287, 1301, 1302, 1304, 1306, 1316, 1320, 1373/1953; I-II, Bulak 1294; nşr. Hanân Muhammed Nûr Tabbâre, Beyrut 1413/1993; nşr. Ömer Faruk et-Tabbâ, Beyrut 1415/1995). Şehriyârî Süleyman Hasbî’nin Telmîhu’n-niyâm fî tercemeti Ta‘tîri’l-enâm adıyla Türkçe’ye çevirdiği eserin (I-II, İstanbul 1306) yeni bir tercümesi Ali Bayram ve M. Sadi Çöğenli tarafından gerçekleştirilmiştir (İstanbul 1977). 
33. Teşrîfü’t-tagrîb fî tenzîhi’l-Kurân ani’t-tarîb 
(nşr. Abdullah Ahmed el-Cübûrî, Mecelletü Âdâbi’l-Müstansıriyye, XIII [1986], s. 147-179). 
34. Sarfü’l-inân ilâ kırâati Hafs b. Süleymân 
(nşr. Agnâtıyûs Abduh Halîfe, el-Meşrik, LV/3 [1961], s. 342-362; LV/4-5 [1961], s. 540-559; LVII/1 [1963], s. 106-132). 
35. Lemeâtü’l-envâr fi’l-maktûi lehüm bi’l-cenneti ve’l-maktûi lehüm bi’n-nâr 
(nşr. A. Hayrî, Kahire 1372). 
36. el-Kevkebü’s-sârî fî hakikati’l-cüzi’l-ihtiyârî 
(nşr. Muhammed Râgıb et-Tabbâh, Halep 1349/1931). 
37. Alemü’l-melâha fî ilmi’l-filâha 
(Dımaşk 1291, 1299; Beyrut 1979).
 

Tdv İslam Ansiklopedisi 32.Cilt
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort