Hit (1019) Y-2684

Hasan Akkuş

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : E-Posta :
D.Yeri : Beşkonak/ Kızılcahamam /Ankara D.Tarihi : 1895 m
Ö.Yeri : Ö.Tarihi : 8.1.1972 m
Görevi : Hatip,İmam Uzm.Alanı : Kıraat ilimleri
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2008-07-10 Güncelleyen : /0000-00-00

Hasan Akkuş

İstanbul Nuruosmaniye Camii eski başimamlarından, son devrin tanınmış hafız ve kıraat âlimi.

Ankara'nın Kızılcahamam ilçesine bağ­lı Beşkonak (Gürcü) köyünde doğdu.

Ba­bası Osman Efendi, annesi Keziban Hanım'dır.

Çalışmak maksadıyla İstanbul'a giden babası daha sonra oğlu Hasan'ı da yanına aldı (1899).

Osman Efendi bir müddet Gazhane'de işçilik yaptıktan son­ra Sirkeci Emirler Mescidine müezzin oldu.

Hasan Akkuş'un çocukluğu İstanbul'un Sirkeci semtinde geçti.

İlk dinî bilgileri babasından aldı.

İlk tahsilini de bugün IV. Vakıf Hanı diye anılan büyük iş ha­nının yerindeki Hamidiye Mektebi'nde tamamladı.

Daha sonra Eyüp Kızılmescid imam-hatibi Hafız Hüsnü Efendi'nin yanında hıfza başladı.

Hafızlığı tamam­ladıktan sonra Ayasofya Merkez Rüşdiyesi'ne kaydoldu.

1913 yılında bura­dan mezun olunca, Dârü'l-hilâfeti'l-aliyye medreselerinden Ayasofya Medresesi'ne girdi.

Aynı yıl Çemberlitaş Dizdâriye Camii'ne müezzin-kayyım olarak ta­yin edildi.

Öğrencilikle cami görevini bir­likte yürütürken 1915 yılında silâh altına alındı ve iki aylık kısa bir eğitimden sonra Yemen cephesine gönderildi.

Bu­rada Birinci Fırka'ya bağlı istihkâm bölü­ğü ihtiyat zabit vekili olarak görev yaptı.

Bir ara İngilizlere esir düştü.

Çileli bir esaret hayatından sonra 1918’de hürri­yetine kavuştu.

İstanbul'a dönünce Dizdâriye Camii'ndeki görevine yeniden baş­ladı.

Bundan sonra kendisini Kuran öğre­nimine verdi.

Tabak Yunus Camii ima­mı Reîsülkurrâ Hacı Hasan Efendiden kırâat-ı seb'a ve aşere dersleri aldı.

1923'te Galata Arap Camii imam-hatipliğine,

1926da Nuruosmaniye Camii ha­tipliğine, sonra da ikinci imam-hatipli­ğine tayin edildi.

Bu sırada evlendi ve bu evlilikten üç çocuğu oldu.

Bir taraf­tan Nuruosmaniye Camii başimam-ha­tibi Akreboğlu Hafız Osman Efendiden takrîb dersleri alırken bir taraftan da aynı camiin kayyımhanesinde Kuran okuttu.

Tanınmış hafızlardan Ayasofya Camii imam-hatibi İdris Okur'la birlikte Ayasofya dersiamlarından Âmâ Hafız Halil Efendi'den ders aldı.

1934'te 30 li­ra maaşla İstanbul ikinci hafız muallim­liğine ve 1936'da da Nuruosmaniye Ca­mii başimam - hatipliğine tayin edildi.

1940 yılında II. Dünya Savaşı sebebiy­le ikinci defa askere alınarak şark cep­hesine gönderildi.

Bir yıl kadar Diyarba­kır'da ihtiyat zabiti olarak görev yaptı.

Terhisden sonra eski vazifesine döndü.

Bu arada, Kur'an öğretimi için müstakil bir dershane ve öğrenci yurdu açma ge­reğine inanarak teşebbüse geçti. Pek çok güçlükle karşılaştı.

Sonunda Nuruosma­niye Külliyesi içinde bulunan ve o zama­na kadar depo olarak kullanılan müte­velli odasını (bugün Hasan Akkuş Dersha­nesi) dershane, daha sonra da harap vaziyette bulunan on iki odalı medrese­yi yurt olarak kendi adına Vakıflar İdaresi'nden kiralamayı başardı.

Böylece 1940-1950 yıllarında ilk yatılı Kur'an kursu modelini gerçekleştirmiş oldu.

Kur'ân-ı Kerim'e hizmeti ve güzel oku­yuşu ile meşhur hafızlar arasında yer alan Hasan Akkuş, 1950-1960 yılları ara­sında da imam-hatiplik ve Kur'an mual­limliği görevlerini birlikte yürüttü.

Bu arada birkaç defa hacca gitti.

1960 ta iki görevin birlikte yürütülmesi uygu­lamasına son verilince imamlığı tercih ederek 1926 yılından beri sürdürdüğü fiilî Kur'an hocalığını bıraktı.

Bir ara İs­tanbul Hademe-i Hayrat Cemiyeti baş­kanlığı da yaptı.

4 Eylül 1970’te Nuru­osmaniye Camii başimam-hatipliğinden kendi isteği ile emekliye ayrıldı.

8 Ocak 1972de vefat etti.

Namazı, uzun süre hizmet verdiği Nuruosmaniye Camii'nde kalabalık bir cemaatin iştirakiyle Beya­zıt Camii başimam-hatibi Hafız Abdurrahman Gürses tarafından kıldırıldı ve Levent Zincirlikuyu'daki aile kabristanı­na defnedildi.

Pek çok hafız yetiştirmiş ve birçok hayırlı faaliyete önderlik etmiş olan Ha­san Akkuş şakacı bir tabiata sahipti.

Spora ve özellikle güreşe ilgi duymuş, gençliğinde çeşitli spor faaliyetlerine ka­tılmıştı.