Künyesi : | Lakabı : Reisül'-hattatin |
Tabakası : | E-Posta : |
D.Yeri : Fındıklı /İstanbul | D.Tarihi : 29 11 1861 |
Ö.Yeri : Fatih/ İstanbul | Ö.Tarihi : 23 07 1941 |
Görevi : Hattat,Hoca,Memur,Reisu'l-Hattatin | Uzm.Alanı : Hat Sanatı |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : Osmanlıca | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Fıkıh Dersleri/2014-07-07 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Kamil Akdik Reisülhattatin
Son dönemin " reîsülhattâtîn " unvanlı meşhur hattatı.
29 Kasım 1861'de İstanbul'da Fındıklı'da doğdu.
Tersâne-i Âmire erzak anbarı başkâtibi Süleyman Efendi'nin oğludur.
İlk tahsilini yaptığı Zeyrek Sâliha Sultan Mektebi'nde yazı hocası Süleyman Efendi'den hat meşketmeye başladı.
Fâtih Rüşdiyesi'ni bitirdikten sonra dahiliye muhasebesine memur oldu (1880).
Bu arada Sami Efendi'ye dört yıl devam ederek sülüs-nesih yazılarından icazet aldı (1884).
Hocasının arzusuyla Kâmil mahlasını Hâşim'e çevirdi.
Bu sebeple 1304-1307 (1887-1890) yılları arasındaki yazılarında Ahmed Hâşim imzasına rastlanmaktadır. Fakat bir müddet sonra tekrar Kâmil mahlasını kullanmaya başladığından bu isimle tanındı.
Yazıdaki kabiliyet ve başarısı sebebiyle Dîvân-ı Hümâyun Mühimme Kalemi'ne tayin edildi (1894).
Burada Sami Efendi'den divanî ve celî-divanî yazılarını ve tuğra çekmesini öğrenerek ertesi yıl nâmenüvisliğe getirildi.
Hocası emekliye ayrılınca onun yerine Nişân-ı Hümâyun Kalemi mümeyyizliği ve hutût-ı mütenevvia muallimi oldu (1909).
Bu vazifesine 1914'te, yeni açılan Medresetü'l-hattâtîn sülüs-nesih hocalığı ile Galatasaray Sultanîsi rik'a dersleri hocalığı da ilâve edildi (1918).
Babıâli'nin lağvedilmesiyle Divân-ı Hümâyun'daki vazifesinden emekliye sevkedildi (1922).
Harf inkılâbına kadar Hat Mektebi'nde hocalık yaptı (1928).
Güzel Sanatlar Akademisi'nde hüsnühat öğretilmesine müsaade edilince burada vefatına kadar yürüteceği yazı hocalığına başladı (1936).
Biri 1935, diğeri 1940'ta olmak üzere Mısır prenslerinden Mehmed Ali Tevfık Paşa tarafından iki kere Mısır'a davet edildi.
Birincisinde paşanın İslâm sanat ve mimarisinin hemen bütün devirlerini içine alan bir İslâm sanatları müzesi şeklinde yaptırdığı Kasrü'l-Menyel bünyesinde bulunan mescidin bütün yazılarını yazdı.
İkincisinde ise aynı sarayda kurulan hat müzesine konulacak yazıları İbnülemin Mahmut Kemal İnal ile birlikte seçip tasnif etti.
Günümüzde bir müze olarak kullanılan bu sarayın çeşitli bölümlerinde Kâmil Akdik'in pek çok yazısı bulunmaktadır.
23 Temmuz 1941 gecesi Fatih'teki evinde vefat etti ve Eyüp'te Gümüşsüyü Kabristanı'na defnedildi.
Kabir kitabesi, oğlu ressam Şeref Akdik tarafından yazılmıştır.
Hat tarihinde zaman zaman kıdem ve dirayetiyle önde gelen hattatlara verilmesi mûtat olan "reîsü'l-hattâtîn" unvanı son olarak 21 Ağustos 1915'te Kâmil Efendi'ye tevcih edilmiştir.
Kâmil Akdik disiplinli hayatı ve perhize dikkat etmesi sebebiyle uzun süren ömrünün sonlarında bile el titremesi ve görme bozukluğu gibi sıkıntılar çekmeden seçkin eserler bırakmıştır.
Hâfız Osman üslûbunu benimseyen Kamil Efendinin Dîvân-ı Hümâyun'daki resmî vazifesi esnasında divanî, celî-divanî veya rik'a hatlarıyla yazdığı menşur, berat, muâhedenâme, tasdikname gibi evrak dışında, bir Mushaf-ı Şerîf, tamamlanmamış mushaflar, cüzler, kıt' a ve hilyeler, levhalar yazmıştır. Yazı hocası olarak hazırladığı meşk'ler de pek çoktur.
Ahmed Haşim imzalı yazıları da vardır.
Eski hattatların eserlerinden meydana gelen kıymetli hat koleksiyonu ölümünden sonra Topkapı Sarayı Müzesi'nce satın alınmıştır.
Hacı Kamil Efendi [AKDİK] (ö. 1360/1941)
Ahmet Kamil Efendi, 26 Cemaziyelevvel 1278/ 29 Kasım 1861 de İstanbul’un Fındıklı semtinde dünyaya gelmistir.
Kendisi, Tersane-i Amire Erzak Ambarı Baskâtibi Süleyman Efendi’nin Ogludur.
İlk Tahsilini yaptıgı Zeyrek’te Çukur Çesme’de Saliha Sultan Mektebinde yazı hocası Süleyman Efendi’den hat mesk etmeye baslamıs ve 11 yasında baslangıç babında ilk icazetini almıstır.
Kamil Efendi, Fatih Rüstiyesini bitirdikten sonra Dâhiliye Muhasebesi’ne memur
olmustur. Bu arada Sami Efendi’ye dört yıl devam ederek Sülüs- Nesih yazılarından icazet
aldı (1884).
Asıl mahlası Kamil oldugu halde hocasının istegi üzerine Kamil mahlasını Hasim’e çevirmistir. Bu sebeple (1304-1307 /1887-1890) yılları arasında yazılarında Hasim mahlasına rastlanmaktadır. Fakat bir müddet sonra Kamil mahlasının kullanmaya basladıgından bu isimle tanındı.
4 Temmuz 1310 (1894)’te220 yazıdaki basarısı ve kabiliyeti sebebiyle Dîvân-ı Hümâyûn Mühimme Kalemine tayin edilmistir. Burada, Sami Efendi’den Dîvânî, Celî Dîvânî yazılarının ve tugra çekmesini ögrenerek ertesi yıl nâmenüvislige getirildi. Bu vazifesinin yanı sıra hocası Sami Efendi 1909’da emekliye ayrılınca onun yerine Nisan-ı Hümâyûn Kalemi Mümeyyizi ve çesitli yazılar hocası oldu.
Bu vazifesine 1914’te açılan Medresetü’l-Hattatin Sülüs-Nesih hocalıgı ile 1918’de Galatasaray Sultanisi Rık’a dersleri hocalıgı da ilave edildi.
1922’de Babıâli’nin lagvedilmesi dolayısıyla Dîvân-ı Hümâyûn’daki vazifesinden emekliye sevk edilmistir.
Harf İnkılâbı’na kadar Hattat Mektebi’nde hocalık yapan Kamil Bey, Harf İnkılâbı’ndan sonra 1936’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde Hüsn-i Hat hocalıgına tayin edilmis ve ölümüne kadar burada kalmıstır.
Kamil Bey, biri 1935 digeri 1940’ta olmak üzere Mısır prenslerinden Mehmet Ali
Tevfik Pasa tarafından iki kere Mısır’a davet edilmistir. Mısır’da kaldıgı sürece orda bir
hayli eser veren Kamil Akdik, 29 Cemaziyelahir 1360 /23 Temmuz 1941 gecesi Fatih’teki
evinde vefat etti ve Eyüp’te Gümüssuyu Kabristanı’na defnedildi. Kabir kitabesi oglu
Ressam Seref Akdik tarafından yazılmıstır.
Hat tarihinde zaman zaman kıdem ve dirayetiyle önde gelen hattatlara verilen “Reîsü’l-
Hattatin” unvanını 21 Agustos 1915’te alarak bu unvanı tasıyan son hattat olmustur.
Kamil Efendi, disiplinli hayati ve perhize dikkat etmesi sebebiyle uzun süren ömrünün
sonlarında bile el titremesi ve görme bozuklugu gibi sıkıntılar çekmeden seçkin eserler
bırakmıstır.
Hat sanatının bütün çesitlerinde basarı göstermis olan Kamil Efendi, Sülüs,Nesih ve Celî Dîvânî üzerinde çok çalısmıs ve bu yüzden yazı çesitleri ve tugra çekmede zirveye çıkmıstır.
Hat sanatının en zor tarzı olan Sülüs ile bıraktıgı yazılar, Türk Hat Sanatı Tarihi’mizin saheser örnekleri sayılır.
Nesih ile yazdıgı Kur’an-ı Kerim, Medine’de Mihrab-ı Nebi, Mısır’da Prens Mehmet Ali Pasa Camii’nin kubbesini çevreleyen yazı, İstanbul’da Fatih Türbesinde Abdülhak Hamid’in Fatih’i Ziyaret Manzumesi, hocası Hattat Sami’nin mezar tası, Topkapı Sarayı Kitaplıgı ve çini dairesindeki kitabeler ve birçok meraklılarda bulunan yazı örnekleri onun ölümsüz eserlerinden baslıcalarıdır.
Yetismesinde büyük payı olan Sami Efendi’den sonra “ikinci hoca ve mekteb” olarak vasıflandırdıgı, kendinden önce yetisen büyük hattatların yazılarını derleyerek bir koleksiyon olusturmustur. Bu koleksiyon Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunmaktadır.