Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : | E-Posta : |
D.Yeri : | D.Tarihi : 735 h |
Ö.Yeri : Amasya | Ö.Tarihi : 815 h |
Görevi : | Uzm.Alanı : Şiir |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : /2008-07-08 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Ahmedi
Türk edebiyatında ilk İskendernâme ve sonundaki "Dâstân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" kısmı ile şöhret bulan divan şairi.
Muhtemelen 735 (1334-35) yılında doğdu.
Asıl adı İbrahim, lakabı Tâceddin, babasının adı Hızır'dır.
Hayatı hakkındaki bilgiler yetersiz ve tutarsızdır.
Sehî, Latîfi, Hasan Çelebi ve Âlî'nin verdiği bilgiler İbn Arabşah, Taşköprizâde ve Mecdiden alınmış olup dağınık ve zayıftır.
Kaynaklar Ahmedî'nin Germiyanlı (Taşköprizâde, Mecdî) veya Sivaslı (Latîfi, Âlî) olduğuna dair iki ayrı rivayeti tekrar etmektedirler.
İlköğrenimini nerede ve nasıl yaptığı da bilinmemektedir.
Ancak kaynaklar bilgisini arttırmak için Mısır'a gittiğinde birleşmektedirler.
Mısır'da Şeyh Ekmeleddin'in öğrencisi olan Ahmedî'nin oradan dönünce bir ara Aydınoğulları'na intisap ettiği, İsâ Bey'in (l 360-1391) oğlu Hamza için yazmış olduğu Mîzânü'l-edeb ile Micyârü'l-edeb adlı Arap sarf ve nahvine dair kaside tarzında Farsça iki ders kitabından anlaşılmaktadır.
Ahmedî'nin Germiyanoğullarına intisabının İsâ Bey'in saltanatından önce mi yoksa sonra mı olduğu meselesi henüz aydınlığa kavuşmadığı gibi, Osmanoğullarfna intisabının da ne zaman olduğu kesin şekilde belli değildir. Yalnız Emîr Süleyman'la olan münasebeti onun ölümüne kadar (1410) devam etmiştir.
Nitekim Iskendernâme'deki "Mevlid" kısmı Bursa'da Emîr Süleyman zamanında yazılmıştır (810/ 1407). Ahmedinin Emîr Süleyman'a yakınlığı, eserlerinin çoğunu ona ithaf etmesinden anlaşılmaktadır.
Emîr Süleyman'ın ölümünden sonra kendisine bir hami arayan Ahmedî, o sırada Bursa'ya gelen I. Mehmed'in çevresine girmeye çalışmıştır.
Mecdî onun seksen yaşını geçmiş olarak Amasya'da öldüğünü kaydetmektedir.
Eserleri:
Osmanlı Müellifleri'nde, Ahmedî'nin, ayrıca Esrarnâme adında bir eser daha yazdığı kayıtlı ise de Fuad Köprülü bu eserin yazarının bir başka Ahmedî olabileceğini, kendi nüshasında gördüğü 880 olarak tesbit edilmiş telif tarihine dayanarak söylemektedir.
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kütüphanesinde (nr. 16) kayıtlı Esrarname'nin aynı araştırmacının tetkiki sonucunda yine Akkoyunlu şairi Ahmedî tarafından kaleme alındığı, fakat Fuat Köprülü'nün verdiği 880 tarihi yerine 884'te (1479-80) Tebriz'de yazıldığı kesinlik kazanmıştır.
Eser Ferîdüddin Attâr'ın Esrarnâme adlı eserinin tercümesi olmayıp Musibetname'sinin bazı parçalarının tercümesidir.
Böylece bu iki eserin de bir başka Ahmediye ait olduğundan artık şüphe edilemez. Halilnâme yazarı Abdülvâsi Çelebi, mesnevisinin "Sebeb-i Nazm-ı Kitâb" bölümünde Ahmedinin ölümü ile yarım kalmış Vîs ü Ramin adlı bir mesnevisinden bahseder ki bu mesnevi de bugün elde mevcut değildir.
Bununla birlikte Ahmedî'nin Vîs ü Râmîn adında yarım kalmış bir mesnevisi olduğunu Abdülvâsi Çelebi'ye dayanarak söylemek mümkündür.
Ahmedrye atfedilen Süleymannâme (İA, I, 220), Kânun ve Şifâ Tercümesi (Latîfî, s. 84 ve ondan naklen Âlî, Bursalı M. Tâhir ve Sadeddin Nüzhet Ergun) ve nihayet Cengnâme (Keşfü'z-zunûn, l, 607) adlı eserlerin onun tarafından kaleme alınmadığı ve tercüme edilmediği anlaşılmıştır. Cengname'nin de Cengnâme olduğu ve Ahmed-i Dâî tarafından yazıldığı artık bilinmektedir.