Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : | E-Posta : |
D.Yeri : | D.Tarihi : |
Görevi : Memur | Uzm.Alanı : |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : /2008-06-27 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
AGACÎ
Gazneli sarayında
hükümdarı görmek isteyen kimseleri
huzura çıkaran yüksek dereceli memur;
hâcib, mabeyinci.
Kaynaklarda agâcî veya âgâcî şekillerinde geçen kelime Muhammed Kazvînî’ye göre Türkçe olup hükümdarın emirlerini devlet adamlarına tebliğ eden. devlet adamlarının arzlarını da hükümdara ileten memurun unvanıdır (bk. Nizâmî-i Arûzî, Çehâr Makale, nşr. Muhammed Kazvînî, s. 130; Avfî, Lübâbü'l-elbâb, I, 297-298).
Ancak bu kelime, Gazneliler'in hüküm sürdüğü çağda yazılan Dîvânü lugâti't-Türk ile Kutadgu Bilig'de görülmediği gibi, daha sonraki devirlere ait sözlük ve diğer eserlerde de bulunmamaktadır.
Dîvân ile Kutadgu Bilig'de yer alan ağıcı ise "hazinedar" mânasındadır ve bu memurun görevi agâcînin görevinden çok farklıdır.
Buna göre Kazvînî ‘nin görüşü, agâcînin şeklen Türkçe kelimelere benzemesine dayansa gerektir.
Sâmânî Hükümdarı II. Nûh b. Mansûr'un (977-997) sarayında yaşadığı bilinen Buharalı Emîr Ebü'l-Hasan Ali b. İlyâs'ın "el-agâcî" unvanını taşıması (bk. Nizâmî-i Arûzî, a.e., nşr. Muhammed Muîn, s. 44, 85, 87), Sâmânî sarayında da "agâcı" unvanlı bir memurun bulunduğuna delil teşkil edebilir. Gazneliler'in. Sâmânî devlet teşkilâtı geleneklerini sürdürmüş oldukları göz önüne alınarak, agâcînin de Gazneliler'e Sâmânîler'den geçtiği kabul edilebilir. Gazneli tarihçisi Beyhakî, agâcînin hükümdara en yakın memur olduğunu, savaşta ve barışta daima yanında bulunduğunu, hadım olması sebebiyle hareme de girip çıkabildiğini bildirdikten sonra, resmî vazifesini hükümdarla görüşmek isteyen kişilerin hüviyetlerini tesbit etmek, girmelerine müsaade aldıktan sonra onları huzura götürmek, devlet ricalinden gelen yazıları hükümdara sunmak ve hükümdarın emirlerini ilgililere bildirmek şeklinde ifade etmektedir.
Selçuklu Devleti'nin saray teşkilâtında agâcî tâbiri kullanılmadığı halde, ilk zamanlarda iki önemli şahsın bu unvanı taşıdıkları görülmektedir.
Bunlardan biri Tuğrul Bey'in hâcibi Abdurrahman Alp Zen (?) el-Agâcî, diğeri ise Alparslan'ın Arslan Beygu oğlu Kutalmış ile yaptığı savaşta (1064), sultanın emîrleri arasında yer almış olan Emîr Agâcidir. Adı geçenlerin Selçuklular'ın hizmetine girmiş Gazneli emîrler olmaları muhtemeldir.
Çünkü birçok Türk asıllı Gazneli ve Büveyhî emîrinin Selçuklular'ın hizmetine girdikleri bilinmektedir.