Hit (1386) Y-2572

Agaci

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : E-Posta :
D.Yeri : D.Tarihi :
Görevi : Memur Uzm.Alanı :
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2008-06-27 Güncelleyen : /0000-00-00

AGACÎ

Gazneli sarayında

hükümdarı görmek isteyen kimseleri

huzura çıkaran yüksek dereceli memur;

hâcib, mabeyinci.

Kaynaklarda agâcî veya âgâcî şekille­rinde geçen kelime Muhammed Kazvînî’ye göre Türkçe olup hükümdarın emirlerini devlet adamlarına tebliğ eden. devlet adamlarının arzlarını da hükümdara ileten memurun unvanıdır (bk. Nizâmî-i Arûzî, Çehâr Makale, nşr. Muhammed Kazvînî, s. 130; Avfî, Lübâbü'l-elbâb, I, 297-298).

Ancak bu kelime, Gazneliler'in hüküm sürdüğü çağda ya­zılan Dîvânü lugâti't-Türk ile Kutadgu Bilig'de görülmediği gibi, daha sonraki devirlere ait sözlük ve diğer eserlerde de bulunmamaktadır.

Dîvân ile Kutad­gu Bilig'de yer alan ağıcı ise "hazine­dar" mânasındadır ve bu memurun gö­revi agâcînin görevinden çok farklıdır.

Buna göre Kazvînî ‘nin görüşü, agâcînin şeklen Türkçe kelimelere benzemesine dayansa gerektir.

Sâmânî Hükümdarı II. Nûh b. Mansûr'un (977-997) sarayında yaşadığı bili­nen Buharalı Emîr Ebü'l-Hasan Ali b. İlyâs'ın "el-agâcî" unvanını taşıması (bk. Nizâmî-i Arûzî, a.e., nşr. Muhammed Muîn, s. 44, 85, 87), Sâmânî sarayında da "agâcı" unvanlı bir memurun bulundu­ğuna delil teşkil edebilir. Gazneliler'in. Sâmânî devlet teşkilâtı geleneklerini sürdürmüş oldukları göz önüne alına­rak, agâcînin de Gazneliler'e Sâmânîler'den geçtiği kabul edilebilir. Gazneli tarihçisi Beyhakî, agâcînin hükümdara en yakın memur olduğunu, savaşta ve barışta daima yanında bulunduğunu, hadım olması sebebiyle hareme de gi­rip çıkabildiğini bildirdikten sonra, resmî vazifesini hükümdarla görüşmek is­teyen kişilerin hüviyetlerini tesbit et­mek, girmelerine müsaade aldıktan son­ra onları huzura götürmek, devlet rica­linden gelen yazıları hükümdara sun­mak ve hükümdarın emirlerini ilgililere bildirmek şeklinde ifade etmektedir.

Selçuklu Devleti'nin saray teşkilâtın­da agâcî tâbiri kullanılmadığı halde, ilk zamanlarda iki önemli şahsın bu unvanı taşıdıkları görülmektedir.

Bunlardan bi­ri Tuğrul Bey'in hâcibi Abdurrahman Alp Zen (?) el-Agâcî, diğeri ise Alpars­lan'ın Arslan Beygu oğlu Kutalmış ile yaptığı savaşta (1064), sultanın emîrleri arasında yer almış olan Emîr Agâcidir. Adı geçenlerin Selçuklular'ın hizmetine girmiş Gazneli emîrler olmaları muhte­meldir.

Çünkü birçok Türk asıllı Gazneli ve Büveyhî emîrinin Selçuklular'ın hiz­metine girdikleri bilinmektedir.