Hit (1650) Y-2547

Acem Ali

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : E-Posta :
D.Yeri : D.Tarihi :
Ö.Yeri : Ö.Tarihi : 944/1537
Görevi : Mimar Uzm.Alanı : Mimarlık
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2008-07-05 Güncelleyen : /0000-00-00

ACEM ALİ

Klasik Osmanlı mimarisinde adı bilinen ilk baş mimar.

Osmanlı mimarlık tarihinde Acem Âlisi ve Esir Ali adlarıyla da tanınır.

Alîsî (^r-4*-) kelimesinin Babinger ve Mayer tarafından yanlışlıkla Îsâ ( ^-^-) şeklin­de okunması üzerine literatüre giren Mimar Acem Îsâ ile aynı kişidir. Azer­baycan Türklerinden olan ve kendi vak­fiyelerinde adı Abdülkerim oğlu Alâeddin Ali Bey şeklinde geçen Acem Ali'nin bu lakaplarla tanınmasının sebebi, Ya­vuz Sultan Selim'in doğu seferi sırasın­da İranlılar'dan esir alınmış olmasıdır.

Şehremini'de, masrafını da bizzat kar­şılayarak yaptığı ve bugün Mimar Ca­mii, Mimar Acem Camii ve Örümceksiz Dede Camii adlarıyla anılan caminin mihrap cephesi önündeki hazîrede gö­mülü olduğu bilinmektedir.

8 Şevval 943 (20 Mart 1537) tarihli vakfiyesin­den o tarihte hayatta olduğu öğrenil­mekte, yerine tayin edilen Mimar Si­nan'ın 944 (1537–38) yılı içinde göreve başlamış olmasından da vakfiyenin tan­ziminden kısa bir müddet sonra öldüğü anlaşılmaktadır.

Acem Ali, Bursa üslûbundan gelen yan mekânları terk etmek ve orta kub­beyi ayak kullanmadan doğrudan du­varlar üzerine oturtmak suretiyle, ken­dinden önce Edirne ve İstanbul Beyazıt camilerinin yapımıyla başlatılmış olan klasik Osmanlı mimarisine, daha sonra halefi Mimar Sinan'ın geliştireceği toplu plan esasını getirmiştir.

Kanunî döne­minin başlarına ait olan İstanbul Sultan Selim Camii, Acem Ali'nin kendi üslûbu­nu eksiksiz biçimde ortaya koyduğu en önemli eseridir.

Halefi ve üslûbunun ta­kipçisi olan Mimar Sinan, başlangıçta Şehzade Camii gibi, Acem Ali'nin yalın görünümlü yapılarına ters düşen zen­gin bir eser yapmışsa da Süleymaniye'de onun sadeliğine dönmüştür.

Mi­mar Sinan'ın, gerek selefinin üslûbunu benimsemiş olması, gerekse onun yaptığı birçok eseri tamir ve tâdil etmesi, Acem Ali'nin bazı eserlerinin ona mal edilmesine yol açmıştır.

Gebze'deki Ço­ban Mustafa Paşa Camii ile İstanbul Sultanahmet'teki İbrahim Paşa Sarayı bunların en önemlileridir.

Bazılarının kitabesinin bulunmaması­na rağmen üslûplarından ve yapıldıkları tarihlerden Acem Ali'ye ait oldukları an­laşılan başlıca eserler arasında Saray-bosna'da Gazi Hüsrev Bey Külliyesi, Sof­ya'da Kadı Seyfeddin, Manisa'da Sultan, Trabzon'da Hatuniye, Konya'da Sultan Selim, Çorlu'da Süleymaniye, Tekirdağ'a bağlı Saray'da Ayaş Paşa, İstanbul Fa­tih'te Bali Paşa, Eyüp'te Cezerî Kasım, Sütlüce ve Silivri'de Pîrî Mehmed Paşa camileri ile Topkapı Sarayı'nda Bâbüs-selâm (ikinci kapı) sayılabilir.