Hit (818) Y-189

Ziya Gökalp

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : 19.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : Diyarbakır D.Tarihi : 1876
Ö.Yeri : İstanbul Ö.Tarihi : 1924
Görevi : Şair,Yazar Uzm.Alanı : Sosyoloji
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Arabça, Farsça, Fransızca Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2008-07-30 Güncelleyen : /0000-00-00

MehmetZiya Gökâlp ;

Düşünür, devlet adamı, şair ve yazardır.

Asıl adı Mehmet Ziya'dır. Ziya, Ziyaettin, Hüseyin Vedat, Mehmet Meh­di, Mehmet Nail, Demirtaş, Gökalp, Celâl Sakıp imzalarıyla da yazdı. Şi­irlerinde önce kendi adı olan Meh­met Ziyayı, bir kez olmak üzere İşçi Kız imzasını, sonraları Tevfik Sedat takma adını kullandı.

Büyük dedesi Hacı Hüseyin Sabit Efendi dinî ilim­lerde oldukça yüksek seviyeye gel­miş, kadılık ve müftülük yapmıştı.

Babası, uzun süre Vilâyet Evrak Mü­dürlüğünde bulunan ve Diyarbakır Salnâmesi'nin hazırlanmasında bü­yük emeği geçen Mehmet Tevfik Efen­di, annesi ise yine aynı bölgenin ta­nınmış ailelerinden Pirinççizâdeler'in kızıdır..

İlkokulu ve Askerî Rüştiyeyi (ortaokul) Diyarbakır'da bitirdi, Di­yarbakır İdadisinde (lise) ve Mülkiye Mektebinde (Siyasal Bilgiler Fakül­tesi) okudu (1883-94).

Amcasından Farsça ve Arapça, okul müdüründen özel olarak Fransızca dersleri aldı.

Fen dersleri öğretmeni askeri doktor Yorgaki Efendi'nin teşvikiyle felsefey­le ilgilendi.

Lisenin son sınıfında iken büyük bir bunalım geçirdi ve intihara teşebbüs etti. Kardeşi Nihat'ın yardı­mıyla 1896 yılında İstanbul’a kaçtı. Yatılı bir okul olan Baytar Mektebine (Veteriner Okulu) girdi.

İbrahim Temo ve İshak Sükûti'nin de yardımıyla İttihad ve Terakki Cemiyetine üye oldu.

Son sınıf öğrencisi iken Abdülhamid yönetimine karşı faaliyet gösteren giz­li bir örgüte girdiği için (1900) dokuz ay tutuklu kaldı.

Zaptiye Tevkifhane­si, Taşkışla ve Mehterhane denilen Sultanahmet'teki hapishanelerde on ay yattı. Sonra şartlı olarak tahliye edilerek sürüldüğü memleketinde amcasının kızıyla evlendi.

Bir müddet Askeri Rüştiyede Farsça öğretmenliği yaptı. Mektubî Kaleminde göçmenle­rin iskân işlerini yürütmeye memur edildi, valinin tayini üzerine bu görev­den çekildi.

Bu arada Jön Türklerin Avrupa'da çıkardıkları bir gazeteye yazılar yaz­maya başladı. Diyarbakır'da gizli örgütlerle ilişkilerini sürdürerek, II. Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle (1908) birlikte İttihad ve Terakki Cemi­yetinin Diyarbakır Şubesini kur­du.

Diyarbakır'da çıkardığı Peyman (1909) ve Dicle gazetelerinde düşünce­lerini açıklayan yazılar yazdı. Bir ara İstanbul'a giderek İttihad ve Terak­kinin üyeleriyle tanıştı.

Edebiyat Fa­kültesinde psikoloji ve mantık ders­leri için Emrullah Efendice vekâlet etmeyi denediyse de bu mümkün ol­madı. İlköğretim müfettişliği göreviyle Diyarbakır'a döndü.

1910 yılında İtti­had ve Terakki Cemiyetinin Selanik'te toplanan genel kongresine Diyarbakır delegesi olarak katıldı ve genel mer­kez üyeliğine seçildi.

Selanik'te Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntemin çı­kardığı Genç Kalemler (1911) dergisinde Celal Sakıp, Demirtaş Gökâlp gibi takma adlarla şiirler ve makaleler yayımlayarak çevresini etkiledi. "Yeni lisan" hareketini savunanlar arasında yer aldı. Daha sonra yazdığı şiirlerde de bu fikirleri işledi. Ali Canip'in de Önerisiyle adına Gökalpî de ekleyerek Mehmet Ziya Gökalp oldu.

Bir müddet Selanik İdadisin­de sosyoloji öğretmeni olarak çalıştı, Balkan Savaşının başlamasına yakın bir zamanda İttihad ve Terakki genel merkezinin İstanbul'a taşınması üze­rine Cerrahpaşa'da bir ev kiralayarak oraya yerleşti.

1912 yılında Ergani sancağından milletvekili seçilerek girdiği Meclis-i Mebusan dört ay sonra kapatılınca Darülfünun (İstanbul Üniversitesi)'da sosyoloji müderrisi (profesörü) olarak ders verdi (1915-19).

Diğer yandan çeşitli konulardaki yazılarını Türk Yurdu, Halka Doğru, Türk Sözü, İslüm, İktisat, Millî Tetebbular, kendi çıkardı­ğı Yeni Mecmua (ilk sayı: 12.7.1917, 1918'de kapandı), Tanin dergi ve ga­zetelerinde yayımladı.

1917'de Ittihad ve Terakkinin kongresinde medrese­lerin kaldırılmasını, Şeyhülislâmlık müessesesinin kapatılmasını, Vakıf­lar müessesesinde ve aile hukukun­da değişiklikler yapılmasını teklif etti. Bu teklifler, İttihad ve Terakki tara­fından benimsendi ve Birinci Dünya Savaşı sıralarında yürürlüğe konul­du.

İstanbul'un işgalinden bir müd­det sonra tutuklandı ve İttihadcılann diğer ileri gelenleriyle birlikte Bekir Ağa Bölüğü hapishanesine konuldu. Divan-ı Harb'e çıkarıldı, Ermenilerin katliamına fetva vermekle suçlan­dı.

1919 yılında ingilizler tarafından Maltaadasınasürülenlerarasına dahiledildi.Sürgün dönüşünden (Mayıs 1921)sonra Diyarbakır'da KüçükMecmuayı çıkardı(1922).

Diyarbakır’daki lise ve öğretmen okulunda psikoloji ve edebiyat ders­leri verdi.

Yeniden yayımladığıYeni Mecmua (1 Ocak - 13 Eylül 1923, 84 sayı)'da yazmaya devam etti. Aynı yıl Diyarbakır'dan milletvekili oldu, Telif ve Tercüme Encümeni başkanlığına getirildi.

Hastalığının tedavisi için git­tiği İstanbul'da Fransız Hastanesinde öldü. Sultan Mahmut Türbesinin ya­nında toprağa verildi.

Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasla­rı adlı baş eserinde Türkçülük kavra­mını sistemleştirdi, 2. Meşrutiyet yıl­larında İslâm birliği ve Osmanlıcılık düşüncelerine karşı savunmuş oldu­ğu Turan İmparatorluğu (Turancılık) görüşünden vazgeçerek sosyal ha­yatta Batılılaşmayı, ekonomide dev­letçiliği, dilde özleşmeyi öngören bir milliyetçilik anlayışının fikir babası oldu.

Özellikle Küçük Mecmua ve Yeni Mecmua dergilerinde çıkan yazıların­da belirttiği görüşlerin birçoğu yapı­ları yasa düzenlemeleriyle uygulanma şansı buldu. Dilde, güzel sanatlarda, ahlâkta, dinde, hukukta, ekonomide ve düşüncede Türkçülüğü gerçekleş­tirme yollarını göstermek için çeşitli türlerde eserler verdi.

Ziya Gökalp'in en önemli etkinli­ği millî devlet fikrini kabul ettirmesi oldu.

O, geçmiş dönemlere özgü dü­şünce ve toplum hayatımıza hakim değerler karşısına yeni bir teklifle çıktı. Bu teklif; "yeni iktisat, yeni aile, yeni felsefe, yeni sanat, yeni ahlâk, yeni siyaset" dediği ve "yeni hayat" olarak özetlenebilecek olan görüştür. Yeni değer hükümlerini oluştururken Durkheim'den yararlandı. Kul olarak değil fert olarak kendisini algılayan ve "ben varım" diyen insanın, var olu­şunun mahiyetini, tarihî mirasını, mensubu olduğu insan topluluğunun özelliklerini merak etmesi onun Tu­rancılık görüşünün temelini oluştu­rur. Bize özgü değerlerden hareketle sosyal kuruluşları yeniden yapılan­dırmayı önceledi.

Gökalp, "Muasırlaşmak" ile Batıcı­lığı, yani evrensel bilim ve teknik bir­liğini, "Türkleşmek" ile ulusal bilinci, Türk ulusunun kültüre ait değerlerini halktan ve tarihten alacağım, "İslâm­laşmak ile Selçuklu ve Osmanlı'nın tarihi deneyimlerinden yararlanma arzusunu açığa vurur.

Eski Türk aile yapısını inceleyerek kadın-erkek eşitliğine, kadının ekonomik hayata katılması ile iş ve meslek kadım ol­ması gerekliliği düşüncelerine ulaş­tı. Bireyciliği de kolektivizmi de be­nimsemeyerek yalnızca dayanışma üzerinde durdu. Kişisel mülkiyetle toplumsal mülkiyetin uzlaşmasından yanadır. Bu bağlamda millî ekonomi fikrini savundu.

Ayrıca "talim" ile "terbiyeyi" birbirinden ayrı olarak düşündü. Türkiye'de ilk defa "millî terbiye" teri­mini o kullandı. Bu bakımdan ona ilk millî eğitimcimiz denebilir. Ona göre eğitimin amacı millî bireyler yetiştir­mek olmalıdır. O, eğitimi ile ulusal kültürü "millet fertlerinde ruhî melekeler hâline getirmek" olarak tanım­ladı. Onun eğitim anlayışı, sosyolojiyi ilgilendiren problemler çerçveesinde ileri sürdüğü görüşler ve "Yeni Hayat-Yeni Kıymetler" hakkında düşündük-leriyle birbirini bütünler.

Ziya Gökalp, İkinci Meşrutiyetten önceki şiirlerini aruz ölçüsüyle ve Di­van Edebiyatı nazım şekillerine uygun olarak yazdı. Şiirin temeline düşünsel içeriği yerleştirdi. Şiirin her şeyden önce düşünce olduğunu savundu. Ayrıca Türk destan ve halk hikâyele­rinden yararlandı. Edebiyatı hep bir eğitim aracı olarak gördü ve şairliğini bu doğrultuda yönlendirdi.

"Kaybettiğimiz adam bir ilim velisi idi. Bu da eski Horasan erlerinin Rum diyarına geldiği uzun yollardan gel­di, bunun kitaplarını taşıyan kervan­lar üstünde de vaktiyle Celâdeddin-i Ruminin, Sultan-ül Ulemanın tasav­vuf cildlerini sarartmış tozlar kondu. Fakat garip bir cilve olarak bu son mürşid bize şarktan garbı getiriyordu. Heybesi içinde tasavvuf yerine müsbet ilimler vardı. Âmid'in kadim surla­rı içinde yeni bir cuşiş menbaı keşfet­mişti. Selâniğe ve bilhassa İstanbul'a o keşif ile geldi. Tıpkı tarihlerin ayrı fasıllar açarak zikrettiği diyar aşırı eski âlimler gibi... Böylece yeni sesler ve sözleriyle eski beldeler teshir eden azizler gibi İstanbul ilmini fethetti. O geldiği günden beri dilimiz başka dil oldu. Dileğimiz başka dilek oldu. Onun irşadiyle içimize baktık ve ken­di cevherimizi bulduk. Garbın tekniği, Türkün harsı, şiarı hangi vasıtalarla hangi yola gideceğini bilhassa genç güzidelere gösteren bir meşale oldu.

Sözünün feyzi edebiyatta, iktisa­diyatta, içtimaiyatta, hattâ siyasiyat­ta tecelli etti. Bu itibarla tarih inkâr edecek midir ki bir ondan evvelki Türk irfanı, bir de ondan sonraki Türk irfanı vardır..."

(Ruşen Eşref Onaydm)

"Hak yok vazife var" diyen Ziya Gökalp'ın bu özdeyişi de her zaman için genç kuşakların kendilerine rehber edinecekleri bir ülkünün çağrısıdır. Halbuki bugün! O büyük vecizeyi alay konusu yapan afişlerle duvarlara astık!

"Ziya Gökalp, müsbet bilgilerle tekniği Batı medeniyetinden almamızı düstûr halinde belirtirken, maddeyi ruhtan ayırmasını da bilmiştir. Bunun içindir ki, batılılaşmak ve asrileşmek prensipleri arasında Türk ruhunun, Türk zevkinin, Türk sanatının hâkim olmasını millî bir coşkunlukla haykır­mıştır. Yazarlara hitap ediyor:

"Biz Garbin iptida klâsiklerine kıymet vermekle romantizmin feyzin­den de büsbütün mahrum kalmama­lıyız. Çünkü romantizmin esası, halk edebiyatlarıdır, Avrupa'daki bütün romantizm hareketleri, halka ittihaz etmekle başlamıştır.'

"Hey üstadımız Ziya Gökalp! Sen ne yüce düşünür, ne yüce Türkçü idin! Hâtıran önünde eğilir, ruhuna Tan­rının sonsuz gufranını dilerim. Nur içinde yat, büyük adam!"

(Halit Fahri Ozansoy)

"Aruzla olanlarda, dış âlem bir Cehennem manzarası gösterse de, vicdanlarda Cennet bahçesine bakan pencere bulunduğundan, bu şiirin yazılmasında âmil olan ilham ve zi­hin çalışmasından, sembolistler gibi, bir rübabın nağmelerinden bahseder; yalnız birinde, mevzu bunlara hiç benzemez: Etrâfindakileri irşüd eden, onlara fennî, yeni bilgilerden haber veren bir köy imamını tasvir ettiği Köy Gazetesi, Gökalp'in o zamana kadar yürüdüğü yoldan ayrılacağını, tutaca­ğı başka bir yolu müjdeler.

Hece vez­neyle yazdığı ve Oruç, Ezan, Namaz, Zekât, Bayram adlı Köylü Şiirleri'nde, İslâm akidelerinden de faydalanarak, Türk köylüsünü ahlâk ve fikirce yük­seltme yollarını arıyordu. Köylü Şiirle­ri ile aynı sıralarda yayımladığı Şaki İbrahim Destam'nda, işlediği fikirlerin zenginleştiği, köylü yanında daha ge­niş kitleyi de ele aldığı görülür.''

(Fev-ziye Abdullah Tansel)

"Ziya Gökalp'in sanatı ve şiiri üze­rinde duranlar, onun hep fikirlerinden hareket etmişlerdir. Fikirlerinin sanat eserlerinde ifade edildiğini söylemi Ancak eserleri psikolojik açıdan tahlil ettiğimizde Ziya Gökalp'in daha çocuk­luk yılların da sanat ve dünya görüşü­nü müjdeleyen unsurlarla karşılaşırız. Şimdilik onun çocukluk devriyle alâ­kalı bir vesikaya sahip değiliz. 'Şuur­suz bir sevk-i tabiî' ile mutlu bir hayat yaşadığı ilk çocukluk devresi hakkın­da daha sonra yazdığı şiirler vardır. Bir saadet içerisindedir. 'Karacadağ' adlı şiirinde, bu çocukluk cenneti an­latılmaktadır. Kitaplarına ve hülyaları­na kapak Ziya; dış âlemi, yani tabiatı, kendi hayal ve düşüncelerinin aksi olarak görür. Kısacası onda, tabiat duygusu olmamıştır. Gökalp'i ilgilen­diren kendi hayal ve düşünceleridir. Bu temayül, içe dönük insan tipinin başlıca hususiyetidir.

"Kızıl Elma şâiri olgunluk devrin­de çocukluk yıllarını, bir masal âlemi gibi hatırlar. Onun, olgunluk devrinde didaktik çocuk şiirleri yazması, bir bakıma, ilk çocukluk yıllarının saadetini teneffüs etme arzusundan da kaynaklanıyor.

Gökalp'in, mizaç ba­kımından içe dönük olması yanında, onda kahramanlık arzusunun ifâdesi olan kurtarıcılık isteği de vardır. 'Ala Geyik' adlı manzume bu bakımdan manâlıdır. Hattâ denilebilir ki, 'Ala Geyik'teki masal kahramanı ile kendi­si arasında gayri şuurî bir münâsebet mevcuttur. 'Turan' şiirinde de Türk tarihinin kahramanları ile kendisi ara­sında bir münâsebet kurmaktadır.''

(Şerif Aktaş)

Eserleri :

ŞİİR:

  • Şaki İbrahim Destanı (1908),
  • Kızılelma (1914),
  • Yeni Hayat (1918),
  • Altın Işık (1923),
  • Ziya Gökâlp Külli­yatı I (şiirler ve halk masalları, Fevziye Abdullah Tansel tar., 1952),
  • Ziya Gökalp'in İlk Yazı Hayatı (1956, şiir ve nesir, haz. Şevket Beysanoğlu),
  • Şaki İbrahim Destanı ve Bir Kitapta Toplanmış Şiirler (1976, haz. Ş. Bey­sanoğlu).

BİLİM:

  • İlm-i İçtimâ Dersleri (1913, Darülfünun ders notlan, taş basma­sı),
  • İlm-i îctimâ-ı Dinî (1913, Darül­fünun ders notlan),
  • İlm-i İctimâ-ı Hu­kukî (1914, Darülfünun ders notlan, taş basması),
  • Türk Töresi (1923, Latin alfabesiyle 1976, haz. Hikmet Dizda-roğlu),
  • Türk Medeniyeti Tarihi (1925; Latin alfabesiyle 1976, haz. İsmail Aka-Kazım Yaşar Kopraman),
  • Halk Efsaneleri I-Nasreddin Hoca'nın La­tifeleri (tsz, haz. Dr. Salâhattin Yazıcıoğlu Abdüssettar Hayati),
  • Makaleler III (1977, iki inceleme, haz. M. Orhan Durusoy),
  • Malta Konferansları (1977, haz. Fahrettin Kırzıoğlu).

DENEME:

  • Türkleşmek İslâmlaş­mak Muasırlaşmak (1918, Latin alfa­besiyle 1976, haz. İbrahim Kutluk),
  • Türkçülüğün Esasları (1923),
  • Doğru Yol (Hâkimiyet-i Milliye ve Umdelerin Tasnif, Tahlil ve Tefsiri, 1923).

MAKALE:

  • Fırka Nedir? (1947),
  • Ziya Gökalp Diyor ki (1950, haz. Ali Nüzhet Göksel),
  • Ziya Gökalp'in ilk Yazı Hayatı (1956, haz. Ş. Beysanoğ­lu),
  • Çınaraltı Konuşmaları (1966),
  • Ma­kaleler I (1976, haz. Ş. Beysanoğlu),
  • Makaleler IV (1977, haz. Ferit Ragıp Tuncor),
  • Makaleler IX (1980, haz. Ş. Beysanoğlu).

MEKTUP:

  • Ziya Gökalp'ın Hayatı ve Malta Mektupları (1931, haz. A.N Göksel),
  • Ziya Gökalp'ın Neşredilme­miş Yedi Eseri ve Aile Mektupları (1956, haz. A.N. Göksel),
  • Ziya Gökalp Külliyatı II-Limni ve Malta Mektupları (1965; haz. F.A. Tansel; Malta Mek­tupları ekli olarak).

Kültür Bakanlığı 1976 yılında eserlerini Doğumunun 100. Yılında Bütün Eserleri başlığı altında yeniden yayımladı. Eserlerinin bir bölümü Yu­suf Çotuksöken tarafından sadeleştirilerek yayımlandı (1975-77).

Ruşen Eşref Onaydın (Türk Yurdu, 1924), Ali Nüzhet Göksel / Ziya Gökalp'ın Hayatı ve Malta Mek­tupları (1931) - Ziya Gökalp ve Çınaraltı (1939) - Ölümünün 22. Yılında Ziya Gökalp (1946) - ölümünün 25. Yıldönümü Münasebeti ile Ziya Gökalp (1949) - Ziya Gökalp Diyor ki (1950) - Ziya Gökalp Ha­yatı Sanatı Eserleri (1952) - Ziya Gökalp Hakkında Makale ve 10 Fıkra (1955) -Ziya Gökalp'ın Neşredilmemiş Yedi Eseri ve Aile Mektupları (1956), Şükrü Kurgan / Bizde Türkçülük Cereyanının Kaynak­ları (1933), Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu / Ziya Gökalp (Savie et Sa Sociologie, 1935) - Ziya Gökalp Hakkında Yazdıklarım ve Söylediklerim (1955), Orhan Seyfi Orhon / Ziya Gökalp (1937), Abidin Nesimi Fa-tinoğlu / Türkiye'nin Tekâmül Hamle­sinde Ziya Gökalp (1939), Kâzım Nami Duru / Ziya Gökalp (1949), Cavit Orhan Tütengil / Ziya Gökalp Bibliyografyası (1945; Ziya Gökalp Hakkında Bir Bibli­yografya adıyla, 1949), Mehmet Emin Eri-şirgil / Ziya Gökalp, Bir Fikir Adamının Romanı (1951), Fevziye Abdullah Tansel / Şiirler ve Halk Masalları (1952), Cavit Orhan Tütengil / Ziya Gökalp Üzerine Notlar (1956), Fevziye Abdullah Tansel / Ziya Gökalp Küllüyatı II (1965), İsmail Hakkı Baltacıoğlu / Ziya Gökalp (1966), Faruk Kadri Timurtaş / Dil Dâvası ve Ziya Gökalp (1966), Halit Fahri Ozansoy / Edebiyatçılar Geçiyor (1967, s. 150), Hans Freyer - çev. Prof. Tahir Çağatay / içtimai Nazariyeler Tarihi (1968), Ahmet Nüvit Sağım / Ziya Gökalp (1970), Kenan Akyüz / Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolo­jisi (1970), ismet Binark - N. Sefercioğlu / Ziya Gökalp Bibliyografyası (1971), Agâh Sırrı Levend / Türk Dilinin Sadeleşme Safhaları (3. bas. 1972), Ziya Gökalp Der-neği-ölümünün 50. Yılında Ziya Gökalp (sayı: 1, 1974), Enver Behnan Şapolyo / Ziya Gökalp İttihadı Terakki ve Meşruti­yet Tarihi (1974), Mehmet Kaplan / Ziya Gökalp ve Saadet Perisi (Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar I, 1976), Nihad Sami Banarlı / Resimli Türk Edebiyatı Tarihi-II (1976), Mahir Ünlü / Ziya Gökalp / Türk­çülüğün Esasları (1977), Hasan Tuncay / Ziya Gökalp (3. bas. 1978), Uriel Heyd- çev. Cemil Meriç / Ziya Gökalp'ın Haya­tı ve Eserleri (1980), Hikmet Dİzdaroğlu / Ziya Gökalp Üzerine Araştırmalar (1981), Hikmet Tanyu / Ziya Gökâlp'in Krono­lojisi (1981), Yusuf Akçura / Yeni Türk Devletinin öncüleri (1981), Şerif Aktaş / Milli Romantik Duyuş Tarzıyla Yahya Kemal ve Ziya Gökalp (Doğumunun 100. Yılında Yahya Kemal Beyatlı, 1984) - Bü­yük Türk Klâsikleri (c. 11, 2004), Kazım Yetiş / Türk Gelenekleri Açısından Ziya Gökalp'in Esnaf Teşekküllerine Bakışı (Mehmet Kaplan İçin, 1988), Hüseyin Kâ­zım Kadri / Ziya Gökalp'in Tenkidi (1989), Feyzi Halıcı / Parlamenter Şairler (1990), Rıza Filizok / Ziya Gökalp'in Edebi Eser­lerinde Halk Edebiyatı Tesiri Üzerine Bir Araştırma (1991), önder Göçgün / Hususi Mektuplarına Göre Ziya Gökalp'in Hayat Görüşü (1992), Muzaffer Uyguner / Ziya Gökalp (1992), Türkiye Büyük Millet Mec­lisi Albümü 1920-1991 (1994), Orhan Tür-kdoğan / Ziya Gökâlp Sosyolojisinde Bazı Kavramların Değerlendirilmesi, Alevî Bek­taşi Kimliği (1996), Reşid Iskenderoğlu/ Geçmişte Kalan Günlerim (1997), Cevdet Kudret / Edebiyat Kapısı (1997, s. 583), Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (c. 2, 1997, s.162-163), İsa Kocakaplan / Ziya Gökalp (2000), Laurent Mignon / Ziya Gökâlp ve Maltahların Dili (Hece, Eylül 2000), Mehmet Nuri Yardım / Edebiyatımızın Güleryüzü (2002), Taha Akyol / Milliyet (25.10.2004), Mehmet Atilla Maraş / Şair Milletvekilleri 1-22. Dönem 1920-2005 (2005)
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort