Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : 18.Yüzyıl | E-Posta : |
D.Yeri : Erzurum | D.Tarihi : |
Ö.Yeri : Erzurum | Ö.Tarihi : 1763 |
Görevi : Müderris,Müftü,Şair | Uzm.Alanı : Asker |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : Farsça | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Abdurrahim Aydın/2008-02-05 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Hazık Mehmed Efendi ;
Şairdir.
Asıl adı Mehmed'dir.
Şiirlerinde "işinin ehli, usta" anlamına gelen Hazık mahlasım kullandı.
Babası Erzurum'un tanınmış âlimlerinden olan, Karabağ'dan Erzurum'a gelip yerleşerek Feyziye Medresesi Müderrisliği yapmış olan Kara Bekir lakabıyla tanınan Ebubekir Efendi'dir.
İyi bir öğrenim gördü, önce babasından, sonra Ihlasiye Medresesi müderrisi Müfti Ömer Efendi ve Kaz Ahmed Efendi gibi devrin tanınmış bilginlerinden ders aldı.
Öğrenimini tamamladıktan sonra mülâzım oldu.
Çeşitli medreselerde müderrislik yaptı.
Bunlardan özellikle Hatuniyye Medresesi Müderrisliği uzun sürelidir.
Hz. Peygamber soyundan geldiği için Erzurum Nakîbül eşraflığına, 1756 yılında da Erzurum Müftülüğüne atandı.
Ölünceye kadar bu görevde kaldı. Pek çok öğrenci yetiştirdi, Erzurumlu İbrahim Hakkı da ondan Farsça ders aldı.
Hazık Mehmed Efendi, ölünce, öğrencilerinden Erzurumlu İbrahim Hakkı "Hakkı denildi fevtine tarih / Hakka yöneldi Hazık Efendi" diyerek bir tarih düştü.
Erzincankapı Kabristanına gömüldü, ancak mezarlık oradan kaldırılınca kabri kayboldu.
Üç eserinden biri, Kadı Beyzâvî'nin tefsirini açıklayan Ta 'likât 'ala Tefsiri 'l-Beyzâvi adlı eseridir. Diğeri çeşitli konular hakkında verdiği fetvaların bir araya getirildiği Fetvaları'dır. Ne var ki bu iki eser ele geçmemiştir.
Diğer eseri Divan'ıdır. Divan'ın Erzurumlu Abdürrezzak İlmi Efendi tarafından istanbul'da 1900 yılında basılmış matbu bir nüshasının yanında, on altı yazma nüshası tespit edildi.
Bu Divan üzerine Hüseyin Güfta tarafından bir yüksek lisans tezi yapıldı.
"Hazık Efendi, şiirlerinde manaya ve hikmet'e önem vermiş bir şairdir. O, kasidede Nefî'nin, hikemi şiir söylemede ise Nabî'nin yolunda yürümüş; bu iki büyük şairin etkisinde kalmıştır.Döneminin iyi şairleri arasında yer alan Hâzık'ın dili, yaşadığı devire göre sade ve temiz bir Türkçedir. 'Ağırbaşlı bir anlatımı vardır. Hazık, şiirlerinde daha çok anlama önem verir. Klasik mazmunları ustalıkla kullanır. Şiirlerinde tasavvuf, aşkın yanında arasıra maddi aşka da yer verir.' Hazık, 18. asırda Erzurum ve muhitinin yetiştirdiği bir klasiktir. Klasisizmin mevzularından olan tasavvufa karşıda yabancı değildir. Gazellerinde platonik aşkın dalgaları hissedilmektedir.(Hasan Ali Kasır)
"Hâzık'ın rahat, akıcı ve pürüzsüz bir şiir üslûbu vardır. Şiirlerinde çirkin ve kaba söyleyişe çok az rastlanır. Bunlar da dîvân şiirinde 'rakip' için söylenen sözlerden ibarettir. Bunların dışında ağırbaşlılık, nezaket ve yumuşaklık şiirde hâkim unsurlardır. Bu özelliklere ilaveten mazmunlardaki incelik, zerafet, halk dilinden derlenmiş deyimler, terkip kullanılmadan gayet sade bir dille ifade edilmiş beyitler, Hâzık'ın şiirlerinin başlıca özellikleridir." (Hüseyin Güfta)
Eserleri :
Dözen
Bir şahsa eylese felek-i pîrezen düzen Eyler girân nikâh ile pâbeste-i dü zen
Zühre-cebînim olsa dehen-şûy gösterir Men sîm-âfitâba vü hurşîd-i zerlegen
Burhan yeterdi cevher-i ferdün vücûduna Nakz etmese denlimizi hande-i dehen
Gittikçe kalmadı hat-ı nevhîz-i revnakı Tûti-i sebz-ter yerini kapladı zağan
Hâr-ı siyahı sûzen-i ser-tîz eylemiş Etfâl verd-i gülşene gülgün kaba diken
Tayy-ı merâhil eylese Hazık hulûs ile Vahdet derencümen gibidir seyr der vatan