Şeyh Süleyman Efendi
Özbek Türklerindendir. Öğrenim hayatı konusunda elimizde pek fazla bilgi yoktur. Ancak, yaptığı işlerden iyi bir eğitim gördüğü anlaşılmaktadır. Aynı zamanda şairlik yönü de bulunan Şeyh Süleyman Efendi, eski Türk ve Fars edebiyatım da iyi bilmektedir.1844 yılında hac yapmak üzere Türkistan'dan Bağdat'a geçti, oradan da Hicaz'a giderek burada üç yıl kaldı. 1847 yılında Buhara emirinin Dersaadet kapı kethüdası olarak İstanbul'a geldi. Türk milliyetçiliği yolunda dil, folklor ve siyaset alanlarıyla ilgilendi. Şeyh Süleyman Efendi, Türkistan'dan hacca girmek üzere yola çıkan Türkistanlıların İstanbul’da konaklamaları için kurulmuş olan Özbekler Tekkesi şeyhliğini de yaptı. Osmanlı hanedanının", sefiri sıfatıyla Hindistan'a, Afganistan'a ve Türkistan'a görevli olarak gitti. Bu başarılı devlet seyahati nedeniyle taltif edildi ve üçüncü rütbeden mecidiye nişanına lâyık görüldü. 1877'de Macarlara gönderilen heyetin başkanı olarak Macaristan'a gitti.
Şeyh Süleyman Efendi'nin tek eseri Lûgât-i Çağatay ve Türkî-i Osmanî 1882 yılında İstanbul'da Mihran Matbaasında basıldı. Bu eser Ignos Kunos tarafından Almancaya da çevrildi.