Hit (910) Y-1329

Amidi Seyfeddin

Künyesi : Lakabı : Ebül-Hasan Seyfüddin el-Âmidi b. Ebi Ali Muhammed b. Et-Tağlebî
Tabakası : 12.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : Diyarbakır/Amid D.Tarihi : 1156
Ö.Yeri : Şam Ö.Tarihi : 1233
Görevi : Arap din bilgini,Mutasavvıf Uzm.Alanı : Felsefe,Fıkıh,Kelam,Kıraat ilimleri
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Arabça, Farsça Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-05-01 Güncelleyen : /0000-00-00

Amidi Seyfeddin

XII. ve XIII. yüzyıl İslâm dünyasının kelam (İslâm felsefesi),
fıkıh (İslâm hukuku) ve felsefe bilginlerinin önde gelenlerindendir.
Lakabı Ebül-Hasan Seyfüddin el-Âmidi b. Ebi Ali Muhammed b. Et-Tağlebî'dir. Ansiklopediler ondan Arap din bilgini olarak söz ederler.
Ancak Diyarbakır'da doğduğu, öğreniminin ilk bölümünü burada yaptığı ve bu şehirdeki hocaları tarafından dehasının tesbit edilip yönlendirildiği, ancak gençlik yıllarında öğrenimini tamamlamak üzere dönemin ünlü ilim merkezlerine gittiği anlaşılıyor.
Diyarbakır'da, Kur'an'ın değişik okunuş tarzlarını (Kıraat bilimi) ve Hanbelî fikhınıu tanınmış bilginlerden öğrendikten sonra Bağdat'a gitti.
Orada Hanbeli mezhebini bırakıp Şafiî mezhebine girdi.
Ebül-Feth İbn-il-Münâ'dan fikıh, Ebül-Feth Şatil'den hadis (Peygamberin sözleri) dersleri aldı.
Şafiî fıkıhcılarından Ebül-Kasım b. Fazlân'ın seçkin bir öğrencisi oldu.
Âmidî, bilgisini daha çok genişletmek amacıyla Bağdat'ın Kerh bölgesinde yaşayan Hıristiyan ve Yahudi bilginlerinden de felsefe ve tıp dersleri aldı.
Fıkıh ve felsefeyi özümleyen Amidî'nin rakipsiz bir duruma yükseldiğini gören fikıhçılar kendisinden hoşlanmamaya başladılar.
Bunu sezen Amidî, 1198'de Bağdat'tan Şam'a göç etti.
Şam'da da fikıh ve felsefe bilgisini arttırıp akli bilimlerde zamanın en büyük bilgini oldu.
Bir süre sonra Mısır'a geçti. Karâfe-i Sugra'da imam Şafiî'nin mezarı civarındaki medreseye müderris yardımcısı oldu.
Ayrıca, Kahire'deki Cami-i Zafiri'de ders vermeye başladı.
Burada usul-i din (din usulleri), kelâm ve fıkıh usulüne ilişkin ders ve eserleriyle büyük bir ilgi topladı.
Ancak İbn Halligân'ın ve Taşköprülü Zade'nin söylediklerine göre, bilginlerden bir bölümü onun bu ününü çekemeyerek kendisini filozofluk ve itikad bozukluğu ile suçlayarak, kanının helâl olduğu hakkında genel bir şikâyetname yazıp imzaladılar. Bazıları da onlara katılmayarak bu hareketin anlamsızlığını ifade etmekten çekinmediler.
Âmidî, öldürülmekten kurtulmak için Kahire'den gizlice kaçarak Hama'ya geldi. Burada Eyyûbilerden Hama hükümdarı Melik-ül-Man-sur'un hizmetine girdi. Melik Mansur ona yüksek bir görev olan "El-Câme-kiyyet-üs-Seniyye" unvanını verdi. Ayrıca birçok yardımlarda bulundu.
İki yıl onun hizmetinde kalan Âmidî, Hama seçkinlerinin önde gelenlerinden bir oldu. Bu hükümdarın 1220 yılında ölümü üzerine Âmidî tekrar Şam'a döndü. Şam Valisi Şerefüddin İsâ onu çok iyi karşıladı, bütün isteklerini yerine getirdi. Bununla da kalmayarak Âmidîyi Aziziye Medresesine müderris tayin etti.
Bu medresede on üç yıl derslerini izleyenler onun bilgisine ve hitabetine, özellikle de güzel sözlerine hayran oldular.
Eyyûbiler Diyarbakır'ı zaptetti-ğinde, Amid'in eski hükümdarının, kadılık etmek üzere onu davet ettiği yapılan gizli mektuplaşmalardan anlaşılınca Eyyubi hükümdarı kızarak müderrislikten aldı.
Bunun üzerine evine çekilen Âmidî, ölünce Şam'da Cebel-i Kâsiyun 'a gömüldü. Amidî'den sözeden bütün eserler onun önemini bildirmekte ittifak halindedir. Meşhur Şafii fikıhçısı İzzüddin b. Abdüsselâm kendisi için şunları yazmıştır:
"Ben ondan daha iyi ders okutanı işitmedim. Her şeyden önce çok güzel konuşurdu. Eğer El-Vâsit'in (Gazali'nin eseridir) bir sözünü değiştirse yerine koyduğu söz orijinalinden daha yerinde olurdu. Biz, söz ve tartışma sanatını ondan öğrendik"
Ayrıca, İsmail Hakkı İzmirli, onun fikıh anlayışını; "Seyfüddin Âmidî, tüm İslâmi ilimlerde olduğu gibi Fıkıh Usulü'nde de önemli bir yere sahiptir. Fıkıh usulünde iki ekolü vardır: Biri Kelamcılar ekolü, diğeri Fıkıhçılar ekolü.
Kelamcılar, meseleleri fıkhın ayrıntılarından ayırarak mümkün olduğunca akılcı hükümler verme yoluna eğilim göstermişlerdir. Amidî kelamcılar eko-lündendir." sözleriyle ifade eder.
Âmidî,Gazalî'den(505)başlayarak ortaya çıkan sonraki kelamcılar çizgisindedir. Kendisinden önceki kelamcılara muhalefet ederek mantık usulünü kabul etti. Böylece eski kelamcıların yolundan farklı yeni bir yol belirdi.
Gazali bundan başka, mantığı da fıkıh usulüne ekledi, "mantık bilmeyen kimsenin İlmine güvenilemez" demekle mantığı bilimlerin öncüsü kıldı.
Gazalî, felsefe incelemelerine de önem verdi. Felsefeyi Ehl-i Sünnet tarafından izlenilebilecek bir hale getirdi.
Yüz yıl sonra gelen Fahreddin-i Râzî bunu tamamladı, kelam ile felsefeyi bir tek bilim saydı, akılcı yaklaşıma son derece özen göstererek, eski kelamcıları da eleştirmekten geri durmadı.
Âmidî, Râzî'den bir ileri adım daha atarak kelamda felsefeyi genişletti; filozoflar gibi, "Kemalat, ma'kulatı, akli bilimleri ihata etmekte hasıl olur" görüşünü ortaya attı. Bu istikamette eser veren kelamcıların iki önde gelen ismi Râzî ile Âmidî'dir. Daha sonra Beyzavi de kelam ile felsefeyi birbirinden ayrılmayacak derecede birleştirdi.

Eserleri:

  • İhkâmü'l Ahkâm (Usul-i fikıh hakkında),
  • Ebkârü'l-Efkâr (4 cilt, Usul-i dine dair),
  • Rümuzü'l-Künuz (Ebkârül-Efkâr'ın özeti),
  • Menâihü'l-Karaih Kitabü'l Bahir fi Ulum-il-Evail-i vel-Evahir,
  • Gayetü'l-Emel fil-Cedel,
  • Dekeyikü'l-Hakayık (Hikmete dair),
  • Müntehe's-Usül (usule dair),
  • Kitabü'l-Mübin fi Maani Elfaz-il-Hükemâ-i vel Kelamin,
  • Et-Tercîhat (Hilafa dair),
  • El-Muâhazât (Hilafa dair),
  • Et-Talikat-üs-Sagire vel-Kebire (Hilafa dair),
  • Ele Me'haz alel-imam-ir-Râzi fi şerh-ü-İşa-rat,
  • Hulâset ül-İbriz Tezkiretü'l-Melik ül-Aziz (Akaid),
  • Delilü Müttehidü'l-i İ'tilaf ve Cârü fi Cemî-î Mesaîl ül-Hilâf,
  • Şerh-i Kitâbü'l-Cedel lil-Şerif ül-Merâgi,
  • Tarikat fi'l-Hilâf,
  • Gaayetü'l-Merâm (Kelâmdan),
  • El-Garâib ve Keşfü'l-Acaîb Fi'l-İktirânâtü'l-Şartiy-ye,
  • Ferâidü'l-Fevâid (Hikmet),
  • Kitâ-bü'l-Tercihat (Hilafa dair),
  • Keşfü'l-Temvihât fi Şerhü'l-Tenbîhât,
  • Lübâbü'l-Elbâb (Mantıktan),
  • Mümtehâ üs-Sâlik fi Rütübü'l-Mesâlik,
  • El-Mevâhizü'l-Ce-liyye fi-Mevahizâtü'l-Cedeliyye,
  • En-Nurü'l-Bahir fi-l-Hükmü'z-Zevâhir (5 cilt).

Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort