Hit (4387) M-80

I. Milletlerarası Türkoloji Kongresi

Yazar Adı : İlim Dalı : Tarih
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-14 Güncelleyen : /0000-00-00

I. Milletlerarası Türkoloji Kongresi

Birinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi, İs­tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü tarafından davet olunarak 15-20 Ekim 1973 arasında, İs­tanbul'da toplandı. Türkiye Cumhuriyetinin ellinci yıldö­nümünün kutlanması münâse­beti ile toplanan Birinci Mil­letlerarası Türkoloji Kongresi, Ellinci yıl törenleri ve seçim­ler devresine rastlaması sebe­bi ile, lâyık olduğu akisleri umumî efkârda tam bulama­dı.

Halbuki Milletlerarası Tür­koloji Kongresi, Türk kültür tarihinin birinci derecede önemli bir olayıdır. İlk ola­rak, beynelmilel bir ilmî top­lantıda, Türk kültürü bilcüm­le konuları ve geniş coğrafî dağılımı ile, bir bütün olarak ele alınmış ve bu geniş kül­türel sahanın merkezinin Tür­kiye olduğu ilân edilmiştir. İkibin yılı aşan bir tarih ve Çin hududundan Doğu Av­rupa'ya ve Şimalî Afrika'ya uzanan bir mekân üzerine ya­yılan Türk kültürünün azame­ti aşikâr olmuştur. Kongre çalışmaları esnasında, uzun tarihimizin safhalarının tercü­manı ve geniş yayılma saha­mızın mümessilleri olarak, nice Türk lehçeleri duyuldu. Türkçe'nin dünya beynelmilel dillerinden biri olduğu keyfiyeti teslim edildi. Dünya mil­letleri içinde Türkiye'nin yeri bu cihanşümul kültürün mer­kezi olarak ölçülmektedir.

Üçyüz kadar âlimin katıldı­ğı Kongre dört bölüme ayrıl­mıştı ve yüzseksen kadar teb­liğ verildi. Tebliğlerin altmış kadarı tarih bölümünde, kırk-beş kadarı dil bölümünde, otuzbeş kadarı edebiyat bölü­münde, otuz kadarı sanat bö­lümünde, on kadarı da umumî kültür meseleleri ve folklor sa­hasında idi.

İştirak ve tebliğler bakımın­dan vereceğim sayılar prog­ram kayıtlarına göredir. Gel­meyenler de bulunduğu mu­hakkaktır, fakat bunları an­cak tanıdığım kimseler çerçe­vesinde kontrol edebildim. Ta­biatı ile çoğunluğu Türkiyeli Türkler teşkil ediyordu. Kayıt­larda yüz Türkiyeli araştırıcı adı görülmektedir ve bunların ellidört tanesi tebliğ sahibidir. Kronolojik bir ölçü ele alır­sak, Türkiyeli âlimlerin beşte biri kültürümüzün ilk devresi ile, diğer beşte biri Selçuklu ve Beylikler safhaları ile, beş­te ikisi Osmanlı dünyası ve beşte biri modern Türkiye ve dış Türkleri ile iştigal etmiş­lerdi.

Türkiye dışındaki Türkoloji merkezleri ise birkaç kategori­de tezahür etmişti. Birinci ka­tegori Türklerin kesif şekilde yabancı idare altında yaşa­dığı memleketlerdi. Böyle memleketlerde Türkolojinin ön planda olması ve keyfiye­tin Türkoloji kongresine işti­rak nisbeti ile temayüz etmesi beklenebilirdi.

İkinci kategoriye giren memleketler ise, bugün Türk­ler ile ilgili bir maziye sahibdirler ve bünyelerindeki ilmî faaliyetin gelişmiş olduğu nisbette, Türkolojiye ilgi duyar­lar.

Üçüncü bir grup memleket Türklere ait yazmalara ve ar­keolojik buluntulara sahihtir ve bunları değerlendirmek açısından Türk araştırmaları­na eğilmektedirler.

Doğu Türkistan'da yaptıkları kazılardan elde ettikleri Türk malzemesi bakı­mından olduğu kadar Alman ve Türk milletlerinin tarihî bağları sebebi ile, eskiden bü­yük bir Türkoloji merkezi olan Almanya'da, son yıllarda Tür­koloji sahasında ilgi yine can­lanmaktadır. Gelişen Türkolo­ji çalışmalarının ifadesi ola­rak, Batı ve Doğu Almanya toplam yirmi âlim ile Türko­loji Kongresi'ne iştirak etmiş­lerdi. Dört tanesi ilk devre Türk kültürü, sekiz tanesi Osmanlı araştırmaları, iki ta­nesi de umumî mevzularla il­gili olmak üzere, ondört Al­man âlimi tebliğ okudular.

Kayıtlara göre, ondokuz ki­şi ile Türkoloji Kongresi'ne iş­tiraki mutasavver görünen Sovyetler Birliği, Almanlar­dan sonra en kalabalık yaban­cı grup olacaktı. Bu da tabiî gözükmekte idi. Çünkü Sov­yetler Birliği'nde en çok ko­nuşulan ikinci dil Türkçedir. Beş büyük Cumhuriyet (Azer­baycan, Kazakistan, Kırgızis­tan, Özbekistan, Türkmenis­tan), altı Muhtar Cumhuriyet (Başkurt,Çavuş, Kabarda, Karakalpak, Tatar, Yakut), dört Muhtar bölge (Dağlık Altay, Dağlık Karabağ, Hakas, Tuva), üç Millî bölge (Nenets, Taymur,Üst-orda) Türklerden müteşekkildir. Sov­yetler Birliği'nde, Türk kültü­rü konusunda çok araştırma ve neşriyat yapılmaktadır. Türk Tarihi'nin ilk devri bu­gün Sovyetler Birliği ve Çin olan bölgelerde yer almış ve bize aiten eskiarkeolojik malzeme bu illerde bulunmak­tadır. Biz Sovyet âlimlerinden memleketlerinde birkaç yıl önce bulunan Mîlâddan önce­ki devre ait Türkçe yazılar ve sanat eserleri hakkında tebliğ­ler ümid ediyorduk. Fakat Bi­rinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi'ne,ondokuz kayıtlı yerine ancak birkaç kişi geldi. Bunlar da pek güzel konuş­malarda bulunmakla beraber beklediğimiz konuları ele al­madılar.

Doğu Türkistan'a hâkim bulunan Çin'den ve kalabalık Türk vilâyetleri bulunan Afga­nistan ve İran'dan ise kimse gelmemişti. Bu memleketlerde Türkoloji araştırmalarının he­nüz gelişmemiş olduğu neşri­yat eksikliğinden bilinir.

Biz Türkler'de memnuniyet uyandıran bir keyfiyet, onsekiz âlimden müteşekkil kala­balık bir grup olarak Roman­ya'nın Türkoloji Kongresine önemli katkısıdır. Romanyalı araştırıcıların ifadesine göre onların Türkolojiye alâkası Milâdî ilk bin yıldaki Balkan sahasına Türk-Hun göçleri ile başlamakta ve Osmanlı devri ile devametmektedir.Ro­manyalıaraştırıcılarınhepsi tebliğ verdi ve bunlardan on-dördü Osmanlıdevri,üçü umumî Türk konuları, biri de modern Türk Edebiyatı hak­kında konuştular. Romanya'­da henüz bir Türkoloji araş­tırma merkezi yoktur,fakat kurulması mutasavverdir.

Adları kayıtlı oniki Bulgar âliminden üçü dil, biri ede­biyat hakkında tebliğ verdiler. Hususî konuşmalarda, Türk Proto-Bulgar sahası Dobruca'da yeni bulunan ve Orta As­ya tesirlerine işaret eden, Bur­kan heykelleri gibi malzeme hakkında bilgi alabildik.

Türkolojinin başlıca mer­kezlerinden Macaristan'dan on âlim kayıt olmuştu ve bun­lardan dördü tebliğ hazırla­mışlardı. Macar tebliğlerinin yarısı ilk devir Türk kültürü, diğer yarısı ise Osmanlı ko­nuları üzerine idi.

Adını kaydettiren sekiz Polonyalı araştırıcıdan altısı tebliğ vermişti. Leh teb­liğlerinin bir kısmı Polonya'­da bulunmuş Türk göçebe sa­natı eserleri gibi İslâmiyetten önceki umumî Türk kültürü ile ilgili bulunuyor, diğer kıs­mı ise Polonya'da yaşayan Musevî dininden Karay Türk­leri hakkında idi.

Yugoslavya'dan gelen sekiz âlimin altısı tebliğ vermiş ve memleketleri ile Osmanlı dev­rinde Türkiye arasındaki kül­türel bağlar üzerinde durmuş­lardı.

Beklenen altı İtalyan âlimin­den ikisi geldi ve biri Gök-Türk, diğeri Selçuklu devri hakkında bilgi verdiler.

Arap memleketleri arasında Irak, beş âlimden müteşekkil bir katkı ile temayüz ediyor­du. Bunların tebliğleri Irak ve Şimalî Afrika'da Türk kültü­rü ve Türkler hakkında idi. Bir Mısırlının adı kaydolmuş fakat kendisi, muhtemelen sa­vaş sebebi ile, gelememişti.

Başlıca Türkoloji merkezle­rinden Finlandiya'dan gelen iki âlim, Türkçe ile Ural dil­leri arasındaki alış-veriş ile Finlandiya'da Türkoloji konu­larında söz aldılar.

Kongreye iştirak eden üç Hollandalıdan biri Hollanda-Osmanlı münasebetleri hak­kında konuştu. Gelen iki İs­viçreli araştırıcıdan biri dil hakkında, diğeri göçebe Türk sanatı mevzuunda tebliğ ver­diler.

Çekoslovakya, Fransa, İn­giltere, Japonya, Kanada, Ko­re, Pakistan'dan birer kişi ge­lerek, aynı sıra ile, şu konu­larda tebliğ verdiler: Moğol gizli tarihinde Türk unsurla­rı, Osmanlı tarihi, dil, folklor, Kore ve Türk dilleri arasında mukayeseler, XVI. yüzyılda Hindistan Müslümanları ile Osmanlı münasebetleri, Ame­rika, Danimarka, İspanya ve Norveç'den gelen birer mü­messil tebliğ vermediler. Hin­distan ve İsrail'den kaydolan­lar gelmemişti.

Netice itibarı ile, Türk kül­türünün başlıca veçheleri ve safhaları ele alınabildi.Her­kesKongreyi hazırlayanlara müteşekkirdi.BütünTürkler de, parlak akademik hayatını Birinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi başkanı olarak bitiren Prof. Ahmed Caferoğlu'na, ikinci başkanlara,Ge­nel Sekreter Prof. S. Buluç'a ve yardımcılarına minnet his­leri duymaktadır. Onların ida­releri sayesinde Kongre hem intizam, hem nezaket ve dost­luk havası içinde geçti.

Dikkati çeken ve Türkolojinin, dolayısı ile Türk kültü­rünün istikbali için ümid uyan­dıran bir husus da istanbul Üniversitesi talebesinin Tür­koloji Kongresine gösterdiği ilgi idi. Amphithâtre'ları dol­duran kalabalık yalnız kongressistler değil, bilhassa talebelerdi.

İstikbal güzel gözükmekte­dir. Türkiyat Enstitüsünün fa­aliyetinin genişlemesi ile, ar­şivler kurulacak, her yıl seminerler ve onlarla ilgili neşri­yat yapılacak, yabancı âlimler ile temas muhafaza olunarak, her üç yılda bir beynelmilel Türkoloji kongreleri inşallah birbirini takib edecektir. Beynelminel Türkoloji kongreleri­nin bundan böyle, sıra ile, muhtelif Türk ilmî müessese­leri tarafından düzenlenmesi, Türk kültürünün merkezinin Türkiye'de kalmasını temin edecektir.

Yayınlandığı Kaynak : 1973-12-01
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki :