Yazar Adı : | İlim Dalı : Kitap Hakkında |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Müstakil |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-06-30 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Ebû Nuaym Ve et-Tıbbu'n-Nebevî İsimli Eseri Üzerine
İnsanlık tarihi boyunca, Allah’ın yol gösterici olarak görevlendirdiği
peygamberler, ilâhî mesajları iletmenin yanında, insanların
günlük hayatlarında karşılaştıkları problemlerle de ilgilenmişlerdir.
Esasen, peygamberlerin günlük hayatın çeşitli konularına dair
yaptıkları tavsiyeler, bir yerde nübüvvet görevi kapsamında da
değerlendirilebilir. Sözü edilen tavsiyelerin sınırlarının doğru olarak
belirlenmesi ise, peygamberlik kurumunun doğru anlaşılmasına
yardımcı olacaktır.
İnsanların ruh ve beden sağlıklarını korumaya yönelik
tedbirlerin de, peygamberlerin, bütünüyle insan fıtratına uygun olan
bu yöndeki tasarrufları arasında yer aldığı söylenebilir.
Hazreti Peygamberin her sözü ve uygulaması başta sahabe
olmak üzere bütün müslümanlar tarafından titizlikle takip edilmiş ve
yaşama biçimi haline getirilmeye çalışılmıştır. Günlük hayatla igili
uygulamalar da, neredeyse aynı kapsamda değerlendirilmiştir. Bu
anlayışın izlerine, daha sonra telif edilen hadis kaynaklarının bir
çoğunda rastlamak mümkündür. Nitekim hadis kaynaklarında ettıbbu’n-
Nebevi ile ilgili özel bölümler ayrılmakla yetinilmemiş, bu
sahada müstekil eserler bile yazılmıştır. Bu bağlamda et-Tıbbu’n-
Nebevî Literatürü oluşmuştur. Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin et-Tıbbu’n-
Nebevî’si, bu alanda kaynak niteliği taşıyan en eski ve orijinal
eserlerden biridir.
I- Kimlik ve Kişilik Yönüyle Ebû Nuaym El-İsfahânî
A. Kimliği
Ebû Nuaym künyesi ile meşhur olan müellifimizin adı, Ahmed
b. Abdillah b. Ahmed b. İshak b. Musa b. Mihrân el-Mihrânî el-
Isfahânî eş-Şâfiî’dir1. Onun ismindeki Mihrânî nisbesi, büyük dedesi
Mihran’dan, Isfahânî nisbesi, İsfahanlı olmasından, Şâfiî nisbesi ise
Şâfiî Mezhebine mensubiyetinden dolayıdır. Acem asıllı olan Ebû
Nuaym, bu günkü İran’ın büyük şehirleri arasında yer alan
İsfahan’da doğmuştur. Doğum tarihi konusunda farklı bilgilere
rastlanmakla birlikte2 çoğunluğun doğru kabul ettiği görüş, hicrî
336 senesinin Recep (948 ocak-şubat) ayıdır3.
Ebû Nuaym devrin önemli alimlerinden4 birinin oğlu olması
sebebiyle geniş bir ilmi çevrenin içerisinde dünyaya gelmiş ve
yetişmiştir5. Bu durum ona hayatının sonuna kadar kullanabileceği
önemli avantajlar sağlamıştır. Nitekim henüz çocukken babasının
kendisi adına aldığı icazetlere dayanarak, zengin bir hadis
literatüründen rivayet imkanını elde etmiştir6. Ayrıca bu icâzetler
Ebû Nuaym’ı, âlî isnad açısından devrinin önemli bir kişisi haline
getirmiştir.
Ebû Nuaym, sekiz yaşında iken (h. 344), İsfahan’da başladığı
hadis öğrenimini, hadis alimlerinin rihle geleneğine uyarak,
Askerimükrem, Kufe’7, Bagdat8, Mekke, Basra9, Cürcan ve
Nîsaburda10 sürdürmüştür. Öğrenim hayatında, ‘Ali b. Ömer b.
Ahmed ed-Dârekutnî el-Bağdâdî (v.385/995), Ebû Bekr Muhammed
b. Hüseyn b. Abdillah el-Acurrî (v.360/970), Faruk b. Abdülkerim el-
Hattâbî (v.361/971), Ebû Bekr Ahmed b. İbrâhîm el-İsmailî el-
Cürcânî (v.371/981), Ebû Ahmed el-Hâkim el-Kebîr (v.378/988), ve
Süleyman b. Ahmed Ebu’l-Kasım et-Taberani (v. 360/970) gibi
dönemin önde gelen alimlerinin hadis derslerine devam etmiştir.
Kendisinin “Mu’cemu’ş-Şuyuh’’ adıyla kaleme aldığı eserinde sadece
ders aldığı hocaların hayatlarını yazdığına dair rivayet11 onun başka
alimlere kıyasla çok daha fazla kişiden ilim aldığını gösterir
niteliktedir. Bu durum Ebû Nuaym’ın bir çok ilim alanında yetişkin
olmasını izah eder mahiyettedir.
Hayatını ilme vakfettiği bilinen Ebû Nuaym, öğrenimini
tamamladıktan sonra, ömrünün kalan kısmını talebe yetiştirmek ve
kitap yazmakla doldurmuştur. Ebû ‘Ali el-Hasan b. Ahmed el-
Haddâd el-Isfahânî el-Mukrî (v.519/1125), Ahmed b. Abdillâh Ebû
Bekr el-Hatîb el-Bağdâdî (v. 463/1071)12, Abdulvâhid b. Muhammed
b. Ahmed el-İsfahânî es-Sabbâğ (v. 518/1124)13, Yûsuf b. Hasan et-
Tefekkurî ez-Zencânî (v.473/1080)14 ve Ebû Bekr b. Ali ez-Zekvânî
(v. 419/1028)15 gibi kişiler yetiştirdiği öğrencileri arasındadır.
Yetiştirdiği pekçok talebenin yanı sıra, insanlığın istifadesine
sunulmuş olan, birbirinden değerli yüz elliden fazla eser bırakarak,
ilme adanmış doksan dört yıllık ömrünü 430 senesinin Muharrem
ayının yirmisinde (23 Ekim 1038) tamamlayan Ebû Nuaym,
İsfahan’ın Merdübân adlı mahallesine defnedilmiştir16.
B- Kişiliği
Kaynaklarda Ebû Nuaym’ın, vaktini öğrenmeye, öğretmeye ve
eser yazmaya harcayan bir muhaddis olduğu, hatta çoğu zaman
yolda yürürken bile hadis dinlediği veya okuduğu, vaktini hiçbir
zaman ilimden uzak geçirmediği ifade edilmiştir. Onun bu halini İbn
Merdûye (v. 498/1104-1105) şöyle tarif etmiştir: “Ebû Nuaym, ilim
taliplerinin kendisinden istifade edebilmek için uzun seyahatlara
çıktıkları, hadis almak için kendisini ziyaret ettikleri bir kimseydi.
Dünyanın her tarafından birçok hafız onun yanında toplanır,
sabahtan öğleye kadar sırayla, kendisine hadis okurlardı. Öyle ki,
Ebû Nuaym evine gitmek için kalkıp sokağa çıktığında dahi, yolda
kendisine bir cüz okunurdu ve o bundan asla rahatsız olmazdı.
Sanki Ebû Nuaym’ın bütün gıdası hadis dinlemek ve öğretmekti”17.
Birçok biyografi yazarı Ebû Nuaym’ın kişiliğinden övgüyle
bahsetmiştir. Mesela Zehebî’nin onun hakkında söylediği, “büyük
hafız, asrının muhaddisi ve mutasavvıfı”18 şeklindeki ifadesi, hadis
ilmindeki büyüklüğünü ortaya koyar niteliktedir. Sübkî ise, onun
hakkında şu ifadeleri kullanmıştır: “Ebû Nuaym, büyük bir imam,
hafız ve sûfî idi; fıkıh ve tasavvufu cem’ etmiş, hadis hıfzında ve
zabtında zirveye ulaşmıştı. Allah’ın, gerek rivayet gerekse dirayet
konusunda kendisine çok yüce bir mertebe bahşettiği bir âlim idi”19.
İbn Hallikân (v. 681/1282) ise, Vefeyât’ta Ebû Nuaym'la ilgili
olarak şu ifadelere yer vermiştir: “Ebû Nuaym, çok meşhur bir hafız
olup, Hilye kitabının sahibi, muhaddislerin en âlimi ve sika hafızların
en büyüklerindendi. O, ilmi faziletli âlimlerden aldı, halk da
kendisinden alarak faydalandı”20.
Öğrencisi Hatîb el-Bağdadî (v. 463/1071) ise, hocasını şöyle
tanıtmıştır: “Hâfız” ismine gerçekten layık olan iki kiş tanıdım; birisi
Ebû Nuaym el-Isfahanî ve diğeri Ebû Hâzim el-‘Abdevî”21 .
İbn Neccâr (v. 643/1245), Ebû Nuaym’la ilgili kanaatini, “Ebû
Nuaym, muhaddislerin tâcı ve en büyük din âlimlerindendir”22,
diyerek dile getirmiştir ki, hadis ehli için en önemli ve kıymetli
vasıflar olarak kabul edilebilecek olan, hıfz, zabt ve âli isnad gibi
özellikleri kendisinde toplamış bulunan Ebû Nuaym için bu ifade
gayet yerinde görünmektedir.
Hamza b. Abbâs el-‘Alevî (v. 517/1123) de onun hakkında şöyle
demiştir: “Muhaddislerden şöyle bir ifade rivayet olunmuştur: Hâfız
Ebû Nuaym, ömrünün sonlarına kadarki on dört sene boyunca ‘âlî
isnad yönünden benzersiz kalmıştır. Ne doğuda ve ne de batıda
ondan daha ‘âlî senedli ve daha hâfız kimse yoktu. Hilye adlı eserini
telif ettiğinde, bu eser hemen Nîsâbûr’a götürülmüş ve orada dört
yüz dinara satılmıştı”23.
Hamza’nın ifadeleri, Ebû Nuaym’ın, yaşadığı dönemde, en
azından ömrünün son yıllarında âlimler nezdinde ulaştığı itibarı ve
özellikle Hilye adlı eserinin, daha yazılır yazılmaz ne denli rağbet
gördüğünü gözler önüne sermektedir.
Muhaddislerin Ebû Nuaym hakkında genel olarak övgü dolu
ifadeleri bulunmakla birlikte, özellikle Zehebî kendisine yöneltilen
bazı eleştirileri de nakletmiştir. Bu eleştirilerin en önemlisi, Ebû
Nuaym’ın bazı zayıf ve hatta mevzû hadisleri eserlerinde fazlaca
kullanmış, üstelik bunların zayıflığına işaret de etmemiş olmasıdır24.
Diğer taraftan bazı hadis âlimleri de Ebû Nuaym’ı Eş‘arî
mezhebine temayülü sebebiyle tenkit etmiştir. Sözgelimi İbn Asâkir,
Tebyînu kizbi’l-müfterî isimli kitabında, Ebû Nuaym el-Isfahânî’yi
Eş‘arî mezhebine mensup âlimler arasında zikrederken25, İbnu’l-
Cevzî (v.597/1200) de, “O, itikât hususunda Eş’arî mezhebine aşırı
meyletmiştir”26 diyerek kendisini eleştirmiştir. Yine İbnu’l-Cevzî bir
başka yerde de, İsmâîl b. Ebî’l-Fadl el-Kûmisî’nin, “Mezhep taassubu
güttükleri için şu üç hâfızı sevmiyorum: Ebû Abdillah el-Hâkim, Ebû
Nuaym el-Isfahânî ve Ebû Bekr el-Hatîb” dediğini naklettikten sonra,
“İsmaîl doğru söylemiştir. Zira Hâkim Şiiliğe meyletmişti; Ebû Nuaym
ve Hatîb ise, mutaassıp Eş’arîdirler. Kelâm ilmini kötüleyen birçok
hadis varken, böyle bir tutum bir muhaddise yakışmaz” demiştir27.
İbnu’l-Cevzî’nin ifadelerinde her ne kadar hakikat payı varsa
da, Ebû Nuaym’ın kelâm ile fazlaca içli dışlı olmadığı da bir gerçektir.
Ayrıca İbnu’l-Cevzî’nin söz konusu eleştirisi, şüphesiz onun hadis
ilmindeki otoritesine de zarar vermez.
Kısaca ifade etmek gerekirse Ebû Nuaym, ilmî kişiliği dikkate
alındığında hadis ilminde hafız, fıkıh ilminde imam ve tasavvufta ise
bilge bir müelliftir.
II- İslam Kültür Tarihindeki Yeri Açısından Ebû Nuaym
Ebû Nuaym ilmi hayatını tek bir alanla sınırlandırmayan
alimlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik ilgilendiği
hadis, fıkıh, akaid, tasvvuf ve tarih gibi İslami ilimlerin bir çok
alanında kendisinden sonrakilere ışık tutan yetişkin bir ilim adamı
olduğu müşahede edilmektedir.
<
E-Dosya : Makale dosyasını indirmek için tıklayınız... |
Kitap Link : |