Yazar Adı : | İlim Dalı : Kelam |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Müstakil |
Ekleyen : Fıkıh Dersleri/2014-08-16 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Yezidiler ve Yezidiliğin Menşei
Tarihçilerin bir kısmı Yezidileri, Emevi halifelerinden Muaviye oğlu Yezid’e, diğer bir kısmı da Farsça Allah demek olan Yezdan’a veya yine Allah demek olan İzzet’e, diğer bir kısmı da İran’da bu-lunan Yezdücerd şehrine, diğer bir kısmı da Üneyse oğlu Yezidi Hariciye nispet ederler. Bunu da Yezidi kelimesinden delalet ederler. Yezdan’a nispet edenler bu dini ayrı bir din olarak kabul ederler. Lâkin mühim bir tarihçiler, bu dini Müslümanlıktan bozulmuş bir din olarak kabul ederler. Yezd şehrine nispetleri sebebi ise Yezidilerin orada çokça bulunmaları veya bu dinin oradan zuhuru olarak tevil edilir.
Emevi halifeleri zamanında Şam’da zuhur eden Yezidilerin Halidiye, Dümbüliye, Mahmudiye, Tasniye, Pespaniye, Keşaniye adlarında kabileleri vardı. Bugün en meşhur kabileleri ise Musiyan, Şarkıyan, Sincariye vs.dir.
Bunlar Şam’dan bu havaliye gelmişlerdir. Ve dinlerini yaymaya başlamışlardır.
Bunlar, Müsafir oğlu Şeyh Adi’nin tebası ve müritleri olduklarını iddia ederler.
Semavi kitapları inkar ederler ve şeriatları tanımazlar; bu şeriat-ların, alemin nizamı için insanlar tarafından yazılmış olduğunu iddia ederler.
Yezidiler içkiyi helal bilirler.
Onlarda İslam’daki namaz ve oruç haramdır.
Bunlann şeyhlerine Fakir denir. Fakirler hep Şeyh Adi’nin kardeşi Berakat'ın sülalesindendirler. Şeyhlerine her şeyleri mubahtır.
Onlara göre Cenab-ı Hak yer, içer, uyur.
Hıristiyanlan severler ve bazı itikatlarını beğenirler.
Yezidiler şer ve fitnenin defi için Kelime-i Şahadet getirmekte bir beis görmezler.
Şeyh Adi’yi bütün nebilere tercih ederler.
Hak Teala'nın azametine, Resulü Ekrem'in (a.s) şerefine aykırı bazı hikayeleri vardır.
İblisi bütün meleklerden üstün görürler. İblis hakkında kötü söz söyleyeni kafir bilirler.
Muaviye oğlu Yezid’i nebilerden üstün görürler. Hazreti Haşan, Hüseyin ve sülalelerini sevmedikleri gibi alimleri de sevmezler. Şeyhleri, erenleri, müritleri severler.
Kutsal kabul edilen yerlere ve adlara secde ederler.
Yezidiler inançları bakımından dört bölümde ele alınabilir:
Birincisi: Şeyh Adi'yi Yezid’e tercih ederler.
İkincisi: Yezid’i, Şeyh Adi’ye tercih ederler.
Üçüncüsü: Şeyh Adi’nin Allah olduğuna inanırlar.
Dördüncüsü: Şeyh Adi’nin, Allah’ın, peygamberi, veziri, müşaviri olduğuna ve Şeyh Adi olmaksızın hiç bir şey yapamadığına inanırlar.
Şeyh Adi'yi, Şeyh Hadi şeklinde telaffuz ederler.
Hakkari dağlarında Musul ili dahilinde, Dicle nehrinin sol kıyısında otururlar. Musul ili yakınlarında Laleş isminde bir köy vardır. Ayrıca Laleş ise Yezidilerin Kabe’si sayılır. Çünkü Şeyh Adi’nin mezarı buradadır. Laleş’deki Akpınar adındaki su ise Yezidiler ta-rafından Zemzem olarak kabul edilmektedir.
Laleş'te daima yüksek rütbeli bilginleri vardır. Her zengin Yezidinin, yılda bir kere bu din adamlannı ziyaret etmesi lazımdır. Bu bilginlerine saygı göstermeyen, onlara para toplamayan ve secde etmeyen kafirdir.
Resulü Ekrem (a.s): ‘Ümmetim yetmiş üç kısma ayrılacaktır. Birisi hidayettedir. Diğerleri hep ateştedir’ buyurmuştur’
Yezidilerin Tarih Sahnesine Çıkışları
İslamiyet başlangıcından itibaren eski dinlerden arta kalan inançların etkileri, hurafe ve batıl inançları yok ettiyse de bazı küçük topluluklarda (Müslüman illeri dahilinde) bu tip hurafe ve kötü geleneklerin geçerli olduğunu görmekteyiz. İşte o zamandan beri mevcut olan, bir takım sahte mezhep ve batıl inançlar, kavimden kavime intikal suretiyle, asırlar sonra kendilerini yeniden göstermeğe başlamışlardır. Asrı Saadetten ve bilhassa ilk dört halife döneminden sonra dal budak salan ve birçok adlarla anılan mezhep ve görüşlerden faydalanarak kendi sakat inançlarını da o arada tam bir serkeşlik ile su yüzüne çıkarmağa muvaffak olan bazı kitlelere rastlamaktayız.
Yezidiler de bu şekilde ve yukarda bahsettiğimiz sebeplerden dolayı ancak son zamanlarda tarih sahnesine çıkabilmiş, bulundukları yerlerde ise azınlık olagelmişlerdir.
Yezidilerin şimdi bulundukları topraklarda eski zamanlarda Tirhaya'” denilen Mecusi bir millet otururdu.
Bunların, İran’ı Müslümanların fethinden sonra kaçarak Hulvan dağlarında saklanan kavimler olduklan sanılmaktadır. Fakat bunlar, yukarda belirttiğimiz gibi kuvvetli Müslüman oluşlan ve onlardan korktuklarından İslam’ı kabul etmiş gibi görünmeye mecbur kalmışlardır. Hatta bugün de Yezidilerde İslam akidelerinin büyük bir kısmı bozulmuş şekliyle vardır. Zaman geçtikçe yeni yetişen nesil, eski Mecusi dinini unutarak İslamiyet ile karışık gördükleri dini kabul etmeğe başladılar.
Eskiden, kavimlerin hidayet, tenvir ve talimleri için birçok kimseler mürşit sıfatıyla bu kavimlerin arasına girer, gezer yeni bir tarikat ile çalışır çok defada orada ölür giderdi. Fakat geride birçok halifeler bırakırdı. Müritler ve halifeler pirlerinin merasimine devam ederlerdi. Bazen milli dinin kaideleri İslam kaidelerine karışarak tuhaf bir şekil alırdı.
Yezidi tarihinde Müsafır oğlu Adi de bu büyük mürşitlerden birisidir. Bu mürşitler, insanlardan ayrılarak ücra bir yere giderek orada bulunan iptidai ve cahil insanları irşada başlarlardı. O yerde bulunan kimselerde bu mürşitlerin salahlarına inanarak kendilerine saygı gösterirler ve onlara itaat ederlerdi. Bazen müritlerin şeyhleri hakkındaki itikatları ifrat derecesine vararak aklın, dinin kabul etmeyeceği bir sonuca varırdı. Mürşit de tenvir ve irşatta vaaz ve hutbelerle iyi bir tesir yapardı. O öldükten sonra halifeleri aynı şekilde hareket ederlerdi. Lâkin o kavim asıl ve doğru yoldan saparlardı.
İşte Yezidilerin atalan olan Tirhayalar, tevhitten uzak bir inanca mensup idiler. İslamlık aralarına girmesine rağmen bu eski inançları hala ruhlarında mevcuttu.
Abbasoğulları, Emevileri katlettiler. Bu katliamdan kurtulanlar her tarafa kaçtılar.
Müsafır oğlu Adi'de Şam’dan kaçarak Irak’ın kuzeyinde bulunan Şengal’ dağları ile çevrilmiş Laleş vadisine sığındı ve burada bir tekke yaparak Adeviye tarikatını kurdu.
Bu tarikat sonradan Yezidilik adı ile şöhret buldu. Tarikata birçok Arap ve Kürt intisap ederek tarikatın bunlar arasında revaç bulmasını sağladılar.
Şeyh Adi, muttaki iyi bir insandı. Hiç evlenmedi. Hicri 550 tarihinde öldüğünde 90 yaşlarında idi. Vefatından sonra kardeşi Şeyh Berakat’ın oğlu ikinci Adi tarikatın başına geçti. Onun zamanında Yezidilik, Anadolu sınırına kadar yayıldı.
İkinci Adi’den sonra yerine oğlu Şeyh Hasan geçti. Yezidilik Şeyh Hasan zamanında en parlak dönemine ulaştı. Müritlerinin sayısı 80.000 ulaştı.
Endişe yaratan bu kuvvete karşı Musul emiri Zengi Umadettin savaş açtı.
Umadettin’in veziri Bedrettin Lü’lü komutasındaki ordu Şeyh Hasan’ı büyük bir hezimete uğrattı. Öyle ki Bedrettin Lü’lü, Şeyh Adi’nin mezarını kazarak kemiklerini yaktı’.