Hit (3378) M-1629

Tegüderin Kalavuna Ültimatomu

Yazar Adı : İlim Dalı : Yazar Hakkında
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-10-11 Güncelleyen : /0000-00-00

Tegüder’in Kalavun’a Ültimatomu (Tegüder’s Ultimatum to Qalawun) [Adel Allouche]

Müslüman olduğunda Ahmed ismini alan Tegüder'in (1282-84), -kısa

hükümdarlık sürecinde- 'Ayn Calut (1260) savaşından sonra bitmek

tükenmek bilmeyen İlhanlı-Memluk çatışmasını durdurduğuna

inanılmaktadır. Ayrıca onun. Memluk karşıtlarına iki defa elçilik teatisinde

bulunduğu sanılmaktadır: İlki 1282'de ve ikincisi ise 1284 yılı sonlarında

olmak üzere.

1282'de, tahta oturmasından kısa bir süre sonra, Sivas kadısı Kutbeddin

Mahmud el-Şirazi'nin1 riyasetinde olarak Sultan Mes'ud'un atabeyi

Baha'eddin ve Mardinli vezir Şemseddin Tayti'nin bulunduğu bir elçi

heyetini yola çıkardı. Bu heyet, Kalavun'a yazılı bir mesaj götürmekle

birlikte, heyetin riyasetini üstlenen Kutbeddin, sözlü mesaj verme yetkisine

de sahipti. Heyetin gelişi Memluk ricali tarafından saklanmış, heyettekiler

ikametleri sırasında herkesten tecrit edilmişlerdi. Kalavun, kendi elçilik

heyetini göndererek teatiye karşılık vermemiş, Kahire'den ayrılmasından

önce bu heyete yazılı olarak, mahdut bir cevap teslim etmiştir.2

Tegüder'in 681 yılı Cemaziyülevvel'inin ortasına (22 Ağustos 1282)

tarihlenen ilk mektubunun Arapça orijinal şekli, birçok muasır müellifin

eserinde muhafaza edilmiştir: Memluk tarafında İbn 'Abdüzzahir (öl. 1292)3,

Safı' İbn 'Ali (öl. 1330)4 ve ¡bn Devadari (öl. 1336)5, İlhanlı tarafında ise,

Bar Hebraeus (öl. 1286)6 ve Vassaf (doğ. 1264-65).7 Bu versiyonlar

arasındaki farklar küçük olup sonraki Memluk tarihçilerinin, özellikle

Kalkaşandi (öl. 1418)s ve el-Makrizi'nin (öl. 1442)9 anlattıkları ile

giderilmektedir. Her halükarda bu farklar, asıl metnin temasına ve ileride bu

makalede ulaşacağımız sonuca etki etmemektedir.

Çağımız bilim adamlanndaki hakim görüş, Tegüder'in Memluklara

başlangıç niteliğinde bir öneri yolladığı; heyetin Memluk Sultanı'na,

Tegüder'e ait banş ve dostluk dileklerini ilettiği yönündedir. Böyle bir

görüş, Tegüder'in Kalavun'a gönderdiği elçilik teatilerini Safı' fon 'Ali ve

İbn 'Abdüzzahir'in eserlerinden karşılaştırmalı olarak inceleyen P. M. Holt

tarafından da vurgulanmıştır. Şöyle demektedir: "Tegüder'in tahta

oturnıasıyla... İlhanlı Devleti ilk defa bir Müslüman tarafından yönetildi.

Sonuç olarak, Memluk Sultanlığı ile sulha dayalı İlişkiler tesis etme ihtimali

belirmişti."10 Kısa bir makalesinde P. Jakson, Tegüder'in bu girişimini

"İlhanlı dış politikasında tam bir tersyüz oluş"11 şeklinde tanımlamakta,

açıkça İlhanh-Memluk ilişkilerinde göze çarpan ve o ana kadar süregelen

çatışmayı kastetmektedir. J. A. Böyle de Tegüder'in "Memluk Sultan

dostane ilişkiler tesis etme arayışında"12 olduğu fikrindedir. Benzer görüşler

bir yana, diğer bilim adamları daha da ileri giderek Tegüder'in Kalavım'a bir

ittifak kurmayı teklif ettiğini söylemektedirler. Bu fikir ise, Bertold Spuler13,

Denis Sinor1 ve Rene ürosset'e aittir.15

Genel kabul gören bu görüşe karşın, Tegüder'in Kalavun'a olan son

mesajı dostluk veya ittifak çağrısından uzak olup, daha çok boyun eğmesi ve

itaat etmesi ya da savaşı göze alması için bir ültimatom idi. Diğer bir deyişle

mesajın özü, Memluk Sultanı*nı itaatkar bir tâbi olmaya çağırmaktı. Bu tez,

mesele ile alakalı literatürde yansıtılan genel kabul açısından tartışmalı

gözükmekte olup, bu makalenin odağını teşkil etmektedir.

Tegüder'in mesajı, zamanın diplomatik teamülüne uygun olarak

manzum bir nesirle yazılmıştır. Allah'a ve Peygamber'e hamd ile

başlamakta, bunun ardından Tegüder'in ihdası medhedilmektcdir. Mesajın

geri kalan kısmı şöyle özetlenebilir:

1. Tegüder, Moğol kuraltaynmn Memluklar üzerine savaş kararı

aldığım; buna karşın, akrabalarının bu isteğini kendisinin kabul etmediğini;

çünkü Müslüman dindaşlarının kanım dökmekten tiksindiğim söylemektedir.

2. Bu elçilik teatisinin neticesini görünceye kadar savaşa başvurmayı

ertelediğini ve savaşı son çare olarak gördüğünü belirtmektedir {tehir mâ

yecibu en yekime âhire el-deva ... illâ bade izahi el-hakk ve terkibi el-

hucce). Buna binaen, Müslümanlara saadet bahşetmek ümidiyle elçilik

heyetini yolladığını bildirir.

3. Tegüder bunun ardından, kendince niyetinin salihane olduğunu

ispatlamak için, aldığı tedbirleri sıralar: Mescitlerin inşası, şeriat

kanunlarının benimsenmesi, Hac ziyaretinin kolaylaştırılması vs. İlhanlı-

Memluk ilişkilerinin temeline de tüccarların serbest dolaşımını ve Memluk

casuslarının salıverilmesini yerleştirmektedir.

4. Tegüder, kendisinin tahta oturmasından önce yaşanan İlhanlı-

Memluk çatışmasının din farklılığından kaynaklandığını belirtmekledir. Bu

engelin uzun müddet var olmayacağını, dolaysıyla çatışmaya artık ihtiyaç

kalmadığını da eklemektedir.

Bu metin, Tegüder'in Kalavun'a gönderdiği mesajın özünü ortaya

koymaktadır. Çünkü, metnin tamamı manzum nesirle ve tezyinli bir üslupla

kaleme alınmıştır; bundan da, metnin yalın şekliyle değil, diplomatik klişe

olmaktan çok şey ifade eden anahtar ıstılahların çözümlenmesiyle doğru

anlaşılabileceği ortaya çıkar. Bu ıstılahların anlamları, Ortaçağ yazım üslubu

hakkındaki kaynaklar, özellikle de dîvân el-inşa dairesindeki katiplere ait

olanlar vasıtası ile aydınlatılabilir. Tegüder'in Kalavun'a olan ilk mesajının

manasını berraklaştırmak amacıyla, ilgili metni transliterasyon şeklinde,

manzum amaçlı bazı kısımlarını çıkararak vereceğiz. Burada, çeşitli

versiyonlara da başvurarak küçük düzenlemeler yapılmıştır. Metin aşağıdaki

gibi okunur:

Bu metinde, Kur'an'dan yapılan "ve mâ kunnâ mu'azzibina hattâ

neb'aşa residen" (Size resul göndermedikçe, sizi cezalandırmayız. 17:15),

şeklindeki atıf özellikle göze çarpmakladır.18 Bu ayetin kullanımından, bir

uyarı veya ültimatomun kastedildiği aşikardır. Bundan Öte, Kalavun -681 yılı

Ramazanı'nın ilk gününe (3 Aralık 1282)19 tarihlenen cevabında- İlhanlı

rakibini, mesajında bu ayetin varlığı dolayısıyla tenkid etmekte; bunun

"dostane ve sulha yönelik" niyetler anlamına gelmediğini söylemektedir.

İlhanlı kaynaklarında geçmeyen bir ifadeye göre Kalavun, Tegüder için

"ayetin Önemini kavrasaydı mesajına koymadan önce iki defa düşünürdü",

cümlesini de eklemektedir.20 Bu ayet. 700 yılı Ramazan ayına (Mayıs 1301)

tarihlenen ve Mahmud Gazan Han (1295-1304) tarafından Suriye seferleri

sırasında Memluk Melik el-Nasır'a (öl. 1340) gönderilen ve onu "hediyeler"

göndermeye zorlayan bir uyarı mesajında da karşımıza çıkmaktadır.21 Yine

aynı ayet, Gazan'ın 1302'de Memluk Suriye valisine yolladığı, onu Dımaşk'ı

teslim etmesi ve tahribinden kaçınmasını sağlamaya çalıştığı başka

bir ültimatomunda da görülür.22 Vassaf, bir Müslüman olan İlhan Gazan'ın

"dostluk" (düsfi) şartlarının ya da savaş İhtimalinin belirmesi amacıyla, 702

yılı başında (Ağustos 1302) Memluklardan tâbi olmalarını (mitti' mî-şevend)

ve haraç hazırlamalarını (haraç mî-perdâzend) talep etmek üzere bir elçilik

heyetini Mısır'a gönderdiğini açık bir şekilde belirtir. Bu rivayet, Hondmir

ve Mirhond gibi daha sonraki İranlı tarihçiler tarafından da teyid

edilmektedir.23 Fakat Gazan, cevap olarak Memluk elçileri tarafından

getirilen ve şiddetli bir şekilde meydan okuyan el-Melik el-Nasır'a ait sözlü

bir mesaj ile birlikte "bir sandık dolusu silah" almıştır. Bu aksi tutum

karşısında oluşan Gazan'ın öfkesi neticesinde, kendi halefi Hudabende

(1304-1317) tarafından daha sonra serbest bırakılacak ve Suriye'ye dönecek

olan Memluk elçileri hapsedilmişlerdir.24

Tegüder'İn mesajının devamı, el-Kaîkaşandi'nin Şubh el-a'şâ adlı

ansiklopedik eserinden sağlanan ana veriler ışığında incelenecektir. Hacimli

ve inşaya dair bu Memluk dönemi başvuru eserinin tercih edilmesinin

sebebi, eserin daireler arası yazışmada tafsilatlı bir referans olmasıdır.

Memluk döneminin daha erken tarihli bir eseri olan İbn Fazlullah el-

Ömeri'ye ait (öl. 1349) el-Ta'rîf bi'l-muştalah el-şerîf25, Subh el-a'şâ kadar

tafsilat ve uzunluğa sahip değildir. Üstelik, el-Kalkaşandi, kaynaklan arasına

el-Ta'rîf i de koymuş ve kendisini sadece döneminin diplomasi formülleri ile

sınırlamamıştır. Hatta, Abbasilere kadar uzanan bir dizi çalışmadan örnekler

derlemiştir. el-Kalkaşandi'yi teyid etmek için de İlhanlı tarafından

Reşidüddin Tabib'in (öl. 1318) Cami' el-tevârih26 adlı eserinden birkaç pasaj

almış bulunmaktayız.

"İtaate (taa) ve İhtilaftan (hilaf) Kaçınmaya Davet İçin Devlet Yazışması"

başlığını taşıyan bölümde el-Kalkaşandi, bu tip bir yazışmanın

ana hatlarını vermektedir. Ona göre, böyle bir mesaj Allah ve O'nun

Peygamberi'nin medhi ile başlamalı; Müslüman cemaati ve aralarındaki

uyum vurgulanmalı; mesajı kabul eden kişinin dikkati, emin bir dayanak

olan İtaatin faziletine çekilmeli, vs. (el-tenbîh 'ala feza il el-tâ'a, fe-innehâ el-'urva

el-vuşkâ...); bir antlaşma (¡nifak el-kelimë) vasıtasıyla itaatin kabulü

sayesinde, Müslüman cemaati ile olan ayrılığın sona ermesinin (intizâm şeni!

el-ıtmme), ülkenin imân (imaret el-bilâd), halkın refahı (salâh el-'ibâd),

çatışma ve fitne sonucu (tevali el-fiten) meydana gelen ülkenin

mahvohışunun durması bakımından getireceği faydalar tekıd edilmelidir.

Yine aynı bölümde el-Kalkaşandi, münşilere verdiği nasihatlerine ilave

olarak, inşa üslubuyla yakından alakalı tezad anlamları taşıyan ıstılah

çiftlerini zikreder: "af ve ikaz" ((zar ve inzâr), "ikna ve tehdit" (terğîb ve

terhıb), "teşvik ve gözdağı" (yaz ve tehvrf) vs., ve mesajın sağlam

muhakemeye sahip alim insanları (ba'ş el-ulemâ el-hıısefâ") cahil

budalalardan (red' el-cuhela el-suhefâ) ayırdedip, cahilleri bertaraf edecek

nitelikte olmasını öğütler.27

el-Kalkaşandi bu tür mektupların hatimesini, Tcgüder'in mesajındakini

hatırlatan bir biçimde verir: "el-faatıı hiye el-'urvatu el-vuşkâ ve ¡-(arikatu

el-muşlâ ve l-ğanîmetıı ¡i-ehlibâ fıl-uhrâ ve'l-ülâ"28 En azından bir Farsça

metin, ta ât ile '"urva-yi vuskâ" ıstılahını itaat ve boyun eğme anlamında

kullanmıştır. Gazan döneminde 701 (1301-1302) yılı olaylarını anlatırken

Reşidüddin, açıkça isyan etmiş olan ve dağlık, müstahkem bir bölgede

bulunan Lekzistan29 prensesinin hürmet, samimi itaat ve teslimiyetini

bildirmek üzere gelişine değinmektedir. Bu kısa rivayet şu şekildedir:

"der ân vakt temämet-i 'umerä-yi ¡ekzistân kah ez muddethâ bâz yâği ve

'âsî der ân kühhü-yi muhkem mutavarı bildend, bû-iev ve irâdet be-îlî der

âmedend ve ez-ser-i ihlâs rü-yi bendegl nihâdend ve dest der 'ıırvâ-yi

vuşkâ ta at ve inkiyâd zedend".30

Tegüder'in mektubunun hatimesi, neredeyse harfi harfine el-Kalkaşandi

tarafından sayılan öğeleri içermektedir. Bu durum, Memluk tarihçisi

tarafından verilen ve mektupta geçen ıstılahlar karşılaştırıldığında açıkça

görülür:

el-Kalkaşandi: Te güder:

ta’a feth ebvâb el-taa ve'l-ittihâd

intizâm şeml el-uınme 'imaret intizâm umüri benî âdem ten'amiru

el-bilâd &nbs

Yayınlandığı Kaynak :
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki :
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort