Hit (3029) F-256

Yalnız Senden Yardım Diler Yalnız Sana İbadet Ederiz Düsturunun Fıkhı Hakkında

İlim Dalı : Fıkıh Konusu : Tevessül
Soruyu Soran : Cevaplayan : Muhammed Önder
Cevaplayanın Mezhebi:
Ekleyen : /2022-11-14 Güncelleyen : Sümeyye Abacı/2020-07-05

“Yalnız Senden Yardım Diler Yalnız Sana İbadet Ederiz” Düsturunun Fıkhı Hakkında

İbadet, lügatte; tezellul ile boyun eğmek (itaat etmek)tir.
Dini bir kavram olarak ise; yaratıcı olarak iman edilen varlığa ona yakın olmak, saygı ve emrine uyma kastıyla boyun eğmek, emrettiklerini yapmak yasakladıklarından kaçınmaktır.
Ayette, yalnız sana ibadet ederiz, denilmiştir. Yani bu ; ‘’yalnız sana ilah olarak inanır ve senden karşılık bekleyerek emrine boyun eğer ve emirlerini yerine getiririz ‘’ demektir.
Tevessül ise, her kendisiyle bir başkasına yakın olunmaya çalışılma eyleminin adıdır. Eylemin adı olduğu gibi o eylemin içeriğine de tevessül denilmektedir.

Ek 1;
Bir şeyle Allah’a tevessül etti, dediğimizde, bir amel işledi ve o amelle birine yakın olmayı ve (rızasını kazanmayı) hedefledi demiş oluruz.
Bir Salih amel işleyip onunla, ilahlığını itikad ettiği Allah’a yakın olmaya (rızasını kazanmaya çalışan) o amelle Allah’a tevessül etmiş olur. Mağarada sıkışanların örneğinde bu durum vardır.
Bir şahısla Allah’a tevessül de meşrudur. Örneği peygamberimizin öğrettiği dua ve dua etme şeklidir.
Bu dua etme ve dua etme şeklinin emri kuran ile sabittir.
Ey Allah’ım Muhammed (sas) ile sana tevessül ediyorum onun senin katındaki (senin ona olan sevgin değer vermen ve rızanla ) değeriyle sana tevessül ediyorum… benim ihtiyacımı gider, demek meşrudur. Emredilmiştir...

Ek 2;
Ayette, ‘’sana gelseler seninle Allah’a istiğfar etseler sende onlara istiğfar etsen Allah’ı tevbeleri kabul etmiş ve rahmet etmiş bulurlardı‘’ (yani sana gelip seninle istiğfar ettiklerinde sende onlara istiğfar edince Allah onların dualarını tevbelerini kesin kabul eder ) buyrulmuştur.
Bu istiğfarda tevessül vardır.
Bu tevessül ve istiğfar kuranda kesin kabul edilecek bir istiğfar ve talep etme metodu olarak haber verilmiştir.
Bunlardan, peygambere gitmek, onun yanında ve onunla Allaha niyazda bulunmak ve peygamberin de ümmetinin kendisinden Allaha aracılık etmelerini istediğinde onlara aracı olmak ile emredilmiş olduğu ve Allahın bu şekilde edilen duayı reddetmeyeceği anlaşılmaktadır.

Ek 3;
Peygamber (sav) zaten Allah’ı tevhid ve Allah’a kullukta rehber kılınmış emrine ve yaşayış tarzına imtisal etmek din kılınmış bir varlıktır. Ona itaat Allah’a itaattir. Ona isyan Allah’a isyandır. Kararına rıza göstermemek küfürdür.
(Yalnız Allah’a itaat ederiz, yalnız fayda verecek ve zararı verecek olan Allah’tır. İtikad ve inancı detayına vakıf olunmadan peygambere itaat Allaha itaattir ayetine uyarlansa; peygambere itaatin Allah’a şirk koşulması şeklinde neticelenmesi durumu söz konusu olacaktır. Halbuki peygambere itaat Allah emrettiği için ve Allah’ın emirleri ve nehiylerinde rehberliğine müracaat manasında olunca Allah’a imanın gereği ve tevhidin ta kendisidir.
Allah’ın ilim ve Salih amel lutfettiği insanlara itaat da Allah’a itaat ölçülerinde ve bu ana çerçevede kaldığı müddetçe meşrudur. Ve Allah’a imanın gereğidir. Çünkü Allah’a, rasulüne ve ulul emre itaat edin (ilim adamlarına ) buyrulmuştur. Yalnız Allah’a ibadet eder yalnız ondan yardım dileriz, ayetlerindeki mana akılda tutulduğunda peygambere ve alimlere itaatin Allah’a şirk koşmak olarak yorumlanamayacağı ne kadar açıksa bunu temel ölçüsünün alimlere itaatin Allah’a itaat genel ve özel gerekleri çerçevesinde olması sebebiyle taat olarak nitelenmesi kabul ediliyorsa.
Allah’ın peygamberine ve ulemaya itaatin meşru çerçevesi içinde yapılan itaatin ve peygambere ve ilim adamlarına itaat etmekten ümid edilen faydanın da şirk olmayacağı anlaşılacaktır.

Ek 4;
Bir iman sahibi peygambere itaat etmekle Allah’tan rızasını ümid eder. Bunun iman olduğu açıktır. Bir iman sahibi peygamberimiz hatırına beni affet dediğinde bunun örneği peygamberimiz tarafından emredilip öğretildiğinden bunun da şirk olmayacağı anlaşılır.
Buraya kadar anlattıklarımın iman şirk ve itaat ve ibadet kavramlarının bir müminin zihnindeki şekilleri olması açısından anlaşılırlığı ortadadır.

Ek 5;
İman Tevhid Şirk Ve Tevessül İle Alakaları Ve Tevessüle Şirk Demenin İçeriğine Göre Hükmü;

Ama bütün bunların şöyle bir başlıkla ifade edilmesi bazen kafa karıştırabilmektedir.
Tevessül, Allah’tan bir fayda elde etmeyi umarak ya da Allahın bir zararı bertaraf etmesini umarak bir peygamberin ismini anmak bir velinin adını anmak ve bu suretle Allahın onun duasını kabul edeceğini ummaktır.
Amellerde emrine itaat edilen (mükafat vereceği ümidi veya cezalandıracağı korkusu ve duygusuyla) yalnızca Allah’tır.
Şirk koşmak; ortak koşmaktır. Bir varlık hakkında şirk koşmak demek; varlığında, sıfatlarında ya da bir fiilinde birisi hakkında onun benzeri var, onun yaptığını bir başkası da yapar ya da yaptığını yaparken o işi bir başka varlıkla birlikte yaptılar şeklinde inanmak ya da buna ihtimal vermektir.

Ek 6;
Allah’ın var bir ve bütün kemal sıfatlarla muttasıf ve bütün noksanlılardan yüce olduğuna, peygamber gönderip emredip nehyettiğine inanmak tevhiddir.
Allah gibi bir varlık; onun bazı ya da bütün özelliklerine sahip bir varlık olduğuna; Allah’ın bir başka varlıkla birlikte ortaklaşa alemi yaratıp istediği gibi hükmedebildiğine inanmak; Allah’a ortak koşmak denilen şeydir. Yani şirktir.
Yalnız senden yardım dileriz, yalnız sana ibadet ederiz, düsturları fayda ve zarar vermeye gücü yeten tek varlığın Allah olduğuna inanmak demektir. Ve yukarıda anlatıldığı gibi ibadet edilmeye layık tek varlık odur. Bizim de ibadet ettiğimiz tek varlık Allah’tır.
Allah’ın fayda verirken bazı kullarını bu faydayı vermede vasıta kılması ya da Allahtan bu fayda ya da zararla alakalı bir şey istenilirken bazı amellerle Allah’a yakınlaşılma metodu ya da bazı şahıslardan dua istenilerek ve Allah katındaki değerleriyle Allaha niyaz edilerek Allahtan kendisine faydalı olanın istenilmesi şirk değildir.

Ek 7;
Dua ederken, dini bir emri yerine getirirken, dünyevi bir olayda çözüm ararken inançlarımızın amellerimizi işlerken tatbikindeki bu düşünsel ve içeriksel detaya dikkat edilmesi imandandır. İmanın değerlerinin gereğidir.
Allah’ın bir nesneyi canlıyı ya da cansızı genelde, mümin ya da kafir bir insanı özelde; bir peygamber ya da Salih bir mümini en özelde bir hayra vesile etmesi, bizlerde onların Allah gibi ya da Allah’tan bağımsız bir fayda ve zarar verebildikleri inancı oluşturuyorsa iman dairesi dışına çıktık demektir. Kendimizi iman edenler arasında saysak bile gerçekte bu şirktir.
Allah’ın bir peygamber ve ya Salih insanı vesile ederek bize onun üzerinden bir fayda veya zarar vermesini, fayda veren yalnızca Allah’tır düsturuna dayanarak reddediyorsak bu; sünnetullaha ve kuran ve sünnetteki ilgili naslara ve mahiyetlerine muhalefet olduğundan ayetlerin reddini içerirse küfür. Ayet ve hadisleri anlamamaktan kaynaklanırsa değerlendirme zafiyeti sebebiyle büyük günah olur.
Bir peygamberin ya da Salih insanın hayattayken meşru olan manasıyla Allah tarafından bir fayda vermede ve ya zararı def etmede vesile kılınabileceğini kabul edip, onlar vefat edince bu şirk olur demek mukabere ve dini değerleri değerlendirme zafiyetidir. Bir şey insan hayattayken şirk olmaz ama o ölünce şirk olur demek gülünç ötesidir.
Bir peygamber ve ya Salih insanın Allah katında değerlerini Allah’a bir ihtiyacını talep ederken anıp ey Allah’ım falancanın katındaki değeriyle de senden bu ihtiyacımı bana lutf etmeni niyaz ederim demek kitap ve sünnete uygun bir ameldir. Ve yalnız senden yardım dileriz yalnız sana ibadet ederiz, ayetini kuran ve sünnetin itikad değerleri ifade eden ayet ve hadisleriyle anlamayan bir kardeşimiz  umarım Allah’ı kastederek yazdığım bu açılamalardan sonra bu iki ayette geçen değerler kavramlar ve mahiyetleri çerçevesinde meseleyi algılama durumunda olur.
Elbette manaların kalpte yer bulup kavranılması da, iman gibi Allah’ın bir lütfudur. Ve elbette Allah kulunu bir diğer kulunun bir şeyi anlamasına vesile kılar.
''Kafalarına göre şartlandıkları herhangi bir alimi aracı kılıp ona tevekkül edip, menfaatlerinin celbini, zararların giderilmesini, ihtiyaçlarının yerine getirilmesini onlardan bekliyor...''lar diyorsunuz.

Talik:
--Bu nitelenen şey şirk olur,(artık fayda ve zarar vermeye aracılar aynı Allah gibi güç yetirirler diye inanılırsa)
-- Bu nitelenen şey sünnet çizgisinde kalır (bu kendileriyle tevessül ve istiğase edilen şahıs ya da ameller Allah katında hatırları ve değerleri olan şeylerdir diye inanılmaya devam edilirse.
Bu çerçevede bir insan ömür boyu, ''ey Allah’ım peygamberinin hatırına bana şu ihtiyacımı lutfet'' dese ve sadece bu sıyga ile dua ve niyazda bulunsa oluşacağını tevehhüm ettiğiniz şirk oluşmaz, çünkü itikadı bir sapma içermemektedir.
Esasen bu tevessül ve istiğase ile ilgili tereddütler selefilik ve vehhabilikten önce Osmanlı devletinin yıkılış yıllarında ülkemize giren modernizmin temsilcilerinin tarafından oluşturulmuş ve yıllarca imam hatip liselerinde din öğreten eğitimciler tarafından eleştirilmişlerdir.
Daha sonra 80li yıllardan sonra ülkemize gelen selefi meşreb yazarlar bu tereddütlere kitap ve sünnet dayanağı verdikleri yorumlarla destek vermişler. Örnek olarakta cahil halkın kabir ziyaretlerindeki sözlerini göstermişlerdir.
Kabirde yatan salih bir insan dirilere fayda verir mi, diye soru sorulunca, tabii ki verir diyen birine
fayda ve zarar yalnız Allah’tan beklenir, diye mukabele edip bu cevabı şirk olarak nitelemek zayıf akıllı adam işidir.
Fayda ve zarardan ne kastedildiğine bakmak mutlaka elzemdir. Soruya cevap veren şahıs, onlar da Allah gibi fayda ve zarar verebilirler diyorsa bu şirktir.
Ama Allah’a salihlerle tevessül etmek, salih amellerle tevessül etmek, tesbihatla tevessül etmek dinde caiz amellerdendir bende salih amellerle tevessül etmek fayda verir diye düşündüğümden böyle yaptım veya söyledim derse bu aynul iman olur. Ülkemizdeki anlayış ta bu paraleldedir...
Yanlış uygulamalardan önce güzel uygulamalar yapılmalı, dindeki sünnet edebleri ve meşru olan uygulamaları sünnetteki boyutlarıyla ön plana çıkarılıp ihya edilmelidir.
Halk arasında yaygın bir istihare uygulaması var. İstihare deyince rüyaya yatmak anlaşılmaya başlanmış durumda. Halbuki sünnet olan istiharede ana unsur olan Allah’a kalben yönelip hakkında hayırlısını kalbine aklına ilham etmesini niyaz etmektir.
Rüya da bir şey görülürse de ona da itibar edilebilir denilirken. Kanaat oluşturmak için rüyaya yatmak tek istihare metodu haline gelmiş durumdadır.

Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort