Künyesi : | Lakabı : Molla Ali el Kari |
Tabakası : 16.Yüzyıl | E-Posta : |
D.Yeri : Afganistan/Herat | D.Tarihi : |
Ö.Yeri : Mekke | Ö.Tarihi : 1014(1605) |
Görevi : Allame,Hoca | Uzm.Alanı : Fıkıh,Hadis,Hat Sanatı,İslam Bilimleri,Kelam,Tasavvuf,Tefsir |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : Arabça, Farsça | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-12-08 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Ali el Kari (Ebü'l-Hasen Nûrüddîn Alî b. Sultân Muhammed el-Karî el-Herevî)
Tanınmış Hanefî fakihi, muhaddis, müfessir ve kıraat âlimi.
Herat'ta doğdu.
İlk tahsilini burada yaptıktan sonra Mekke'ye gitti ve oraya yerleşti.
Mekke'de Ali el-Müttaki el-Hindî, İbn Hacer el-Heysemî ve Allâme Kutbüddin el-Mekkî gibi âlimlerden ders aldı.
Başta fıkıh ve hadis olmak üzere kıraat, tefsir, akaid ve kelâm, tasavvuf, tarih, dil ve edebiyat alanlarında devrinin önde gelen âlimleri arasında yer aldı.
Kıraat ilmine olan vukufundan dolayı el-Kârî veya genel olarak Molla Ali el-Kârî diye anılır.
Resmî hiçbir görev kabul etmedi.
Sülüs ve nesih yazıda mahir idi
Geçimini, kenarına tefsir ve kıraatle ilgili açıklamalar koyduğu mushaflar yazmakla sağlardı.
Bazı konularda İmam Malik ve Şafiî'ye itirazda bulunması, Hanefîleri tenkit eden Şafiî fukahasına ağır bir dille cevap vermesi ve Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin vahdet-i vücûd felsefesine şiddetle karşı çıkarak onu tekfir etmesi gibi sebeplerle bazı çevrelerin antipatisini kazanmıştır.
Hanefî mezhebine son derece bağlıydı.
Tasavvufa olan ilgisi yanında İbn Teymiyye ve İbn Kayyim'in ilmî kudretlerini takdir etmiş ve onları savunmuştur.
Özellikle mevzu hadislerle ilgili çalışmalarıyla da tanınan Ali el-Kari, itikadî konularda Selefıyye'nin görüşlerini benimsemiş, bu sebeple kelâm ve tasavvuf konularındaki aşırı temayüllere karşı çıkmıştır.
Muhalifi birçok âlim ve mutasavvıfın onun eserlerinin okunmaması yolundaki menfi tavır ve telkinleri, kendi sahalarında değerli olan bu eserlerin elden ele dolaşıp okunmasına engel olamamıştır.
Şevkânî, bazı konularda büyük imamlara itirazda bulunmaktan çekinmemesini bir müctehidde bulunması gereken tavır olarak değerlendirirken Abdülhay el-Leknevî ile diğer bazı âlimler (bk. Halil İbrahim Kutlay, s. 95-96) onu 1000. yılın başlarındaki müceddidlerden saymışlardır.
Kendisi de "tahdîs-i ni'met" kabilinden bunu bizzat dile getirmiştir (bk. İbn Âbidîn, s. 346).
Eserleri:
El-Eşmârü'l-ceniyye fî esma'i'l-Hanefiyye
Şerhu'l-Mu-vatta -
Envârü'l-Kur'ân ve esrârü'l-furkân-
Şerhu 'Akâ'idi'n-Nesefî
Ferâ'idü'l-kalâ'id an ehâdîsi Şerhi'l-Akâid
Şerhu'ş-Şuübiyye
Hadis:
Mirkâtü'l-mefâtîh'