Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : | E-Posta : |
D.Yeri : Asvan | D.Tarihi : 1889 m |
Ö.Yeri : Asvan | Ö.Tarihi : 12.Mar.64 |
Görevi : Gazeteci,Memur | Uzm.Alanı : Edebiyat,Gazeteci, yazar,Şiir |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : /2008-07-09 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Abbas Mahmud Akkad
Mısırlı gazeteci, mütefekkir, şair ve edebiyat münekkidi.
Babası Mahmûd İbrahim el-Akkâd Dimyatlı, annesi ise Diyarbakırlı bir aileye mensuptur.
Asvan'da doğdu.
İlkokulu bitirdikten sonra Kahire'ye giderek resmî bir dairede görev aldı (1904);
fakat memuriyetten hoşlanmadığı için işini bırakarak (1907) gazeteciliğe başladı.
1912-1918 yılları arasında yine memurluğa dönerek I. Dünya Savaşı yıllarında öğretmenlik yaptı; savaştan sonra tekrar gazeteciliğe başladı.
Dil ve edebiyat alanındaki yazılarıyla temayüz edince Arap Dili Akademisi (Mecmau'l-lugati'l-Arabiyye) ve Arap ilimler Akademisi (el-Mecmau'l-ilmiyyü'l-Arabî) üyeliklerine seçildi (1940).
Ayrıca, Mısır'ı İngilizler'den kurtarmak için mücadele eden Sa'd Zağlûl Paşa'nın kurduğu Vefd Partisi'nden parlamenter ve partinin en büyük ideologu olarak siyasî hayatta önemli rol oynadı (1929-1930, 1944-1950).
1950 yılından itibaren, özellikle 1952'de cumhuriyetin kurulmasından sonra, ilerlemiş yaşının da etkisiyle siyasetten çekildi.
Ölümüne kadar kendini dinî konular üzerinde araştırma yapmaya vakfetti ve bu alanda yazdığı eserleriyle büyük takdir topladı.
1960'ta Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnâsır tarafından kendisine "Devlet Edebiyat Takdir Mükâfatı" verildi.
12 Mart 1964'te öldü ve Asvan'a gömüldü.
XX. yüzyıl Mısır kültürünün gelişmesinde önemli bir yeri bulunan Akkâd gazeteci, eğitimci, polemikçi, tenkitçi, edip ve şair olarak ün yaptı.
İlkokul mezunu olduğu halde kendi kendini yetiştirdi ve baskı kabul etmeyen karakterinin de etkisiyle tamamı mücadelelerle dolu bir ömür geçirdi.
Dindar bir aileden gelen Akkâd fizik ve moral olarak güçlü bir yapıya sahipti.
Onun çetin bir sanat ve siyaset adamı olarak yetişmesinde, o günkü Mısır'ın içinde bulunduğu şartların büyük tesiri olmuştur.
Edebiyat zevkini ve mücadele ruhunu kazanmasında sohbetlerine katıldığı Ahmed el-Cedâvinin, millî siyaset görüş ve ahlâkını elde etmesinde Muhammed Abduh'un önemli rolü vardır.
Daha dokuz yaşlarında iken edebiyata ilgi duymuş, ilk eseri Hz. Peygamber için yazdığı kasideler olmuştur. Çocukluğundan itibaren pek çok Batı kaynaklı edebiyat ve felsefe kitabı okumuş ve bu eserlerin tesirinde kalarak bir süre inkâra düşmüşse de, yazdığı dinî eserlerinden de anlaşılacağı gibi, kısa bir müddet sonra daha güçlü olarak tekrar imana dönmüştür.
O, modern Arap edebiyatının en çok eser veren şair ve yazarlarından biridir.
İlki 1919 yılında yayımlanan ve sayısı onu geçen divanları, bazı ünlü klasik ve modern Arap şairleri üzerine incelemeleri, dil ve edebiyatı konu alan araştırmaları ve en fazla başarı sağladığı tenkit türünde pek çok eseri bulunmaktadır.
İngilizce, Almanca ve Fransızca'yı çok iyi öğrenmiş, Batı kültürünü hazmetmiş ve özellikle VVilliam Hazlitt, Mili Macaulay ve Coleridge gibi İngiliz yazarlarla Leşsin, Schopenhauer ve Nietzsche gibi Alman düşünürlerin etkisinde kalmıştır.
Abbas Mahmûd, tenkidin hürriyet devrinin ürünü olduğunu belirtir.
Kendisi de doğuştan tenkit kabiliyetine sahip ve Arap edebiyatının en büyük münekkitlerinden biri sayılmaktadır.
Abdurrahman Şükrî ve Abdülkâdir el-Mâzinî ile birlikte Medresetü't-tecdîd veya el-Mezhebü'l-cedîd adını verdikleri bir edebiyat akımının öncülüğünü yapmış ve Mustafa Sâdık er-Râfıî, Emîrü'ş-şuarâ Ahmed Şevki gibi eski edebiyat taraftarlarına şiddetle hücum etmiştir.
Ancak edebiyatta yeniliği "taklitten kaçmak" şeklinde tanımlamış, yeni edebiyatta olduğu kadar eski edebiyatta da güzel şiirin bulunduğunu kabul etmiştir.
Onun gazeteciliği sert bir milliyetçi kalem şeklinde gelişmiş, İngiliz yanlısı Nahas Paşa hükümetini on makalede devireceğini söylemiş ve bunu dokuzuncu makalede başarmıştır.
Aynı görüşle Osmanlılar hakkındaki fikrini "Türk devletinin bekasını isterim, hâkimiyetini istemem" şeklinde ifade etmiş ve II. Abdülhamid'i yalnız Meşrutiyet'in ilânında övmüştür.
1942 yılında, Hitler en güçlü döneminde iken yazdığı bir makalede, onun sonuçta mağlûp olacağını söyleyerek ileri görüşlü bir yazar olduğunu da ispat etmiştir.
Daha sağlığında hayatı, sanatı ve fikirleri üzerinde altmıştan fazla araştırma yapılmıştır (bk. Hamdi es-Sekkût, II, 799-806).
Bu eserlerde Akkâd bütün cepheleriyle ele alınmış, sanat ve düşünce hayatının genel bir kritiği yapılmıştır. Hamdi es-Sekkût tarafından hazırlanan ve Dârü'l-kütüb müessesesince "A'lâmü'l-edebi'l-muâsır fî Mısr" serisinin beşinci kitabı olarak neşredilen iki ciltlik bibliyografik çalışma bunların en önemlisi sayılabilir.
Kırk bin ciltlik bir kütüphaneye sahip bulunan Akkâd edebî, felsefi, dinî ve siyasî konularda yüzden fazla eser kaleme almıştır.
Bazıları defalarca basılmış olan eserlerinden belli başlılarını şöyle gruplandırarak zikretmek mümkündür:
Edebi Eserleri:
a) Divanları:
Edip ve şairlerle ilgili eserleri:
c) Diğerleri:
Siyasi Eserleri:
Felsefî Eserleri:
İslâmî Eserleri:
Otobiyografik Eserleri: