Hit (714) Y-1165

Metin Kayahan Özgül

Künyesi : Yrd.Doç.Dr. Lakabı :
Tabakası : 19.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : Ankara D.Tarihi : 1961
Görevi : Akademisyen,Öğretim Üyesi Uzm.Alanı : Edebiyat Araştırmacısı
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : İngilizce, Osmanlıca Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2008-02-15 Güncelleyen : /0000-00-00

Metin Kayahan Özgül
Yükseköğrenimini Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde (1982) tamamladı.
Aynı üniversitenin Türkçe Derslerini Düzenleme Başkanlığında okutman olarak çalışmaya (1983) başladı.
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalında "Sami Paşa-zâde Sezâyi'nin Küçük Şeylerinde Fiktif Yapı" adlı teziyle (1984) yüksek lisans,
"XIX. Asrın özel Bir Edebiyat Mahfeli Olarak Encümen-i Şuarâ" başlıklı teziyle doktora (1988) yaptı.
Ertesi yıl, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümüne yardımcı doçent olarak tâyin oldu.
Türk dili ve edebiyatı eğitimi üzerine Amerika Birleşik Devletlerinde de öğrenim gördü.
Makaleleri; Divan, Yeni Divan, Yeni Sözcü, Töre, Doğuş, Nilüfer, Türk Dünyası Araştırmaları, Türk Kültürü, Türk Kültürü Araştırmaları, Bilge, Kitap-lık, Nar, Sanat Dünyamız, Son Duvar, Ludingirra, Edebiyat Güncesi, Hece dergileri ile ortak ve armağan kitaplarda yayımlandı. Kandille İskandil adlı ki-
tabıyla 2003'te Türkiye Yazarlar Birliği İnceleme ödülünü aldı.

ESERLERİ:

ARAŞTİRMA:

  • Halid Fahri Ozansoy, Hayatı ve Eserleri (1986),
  • Her-sekli Arif Hikmet / Hayatı ve Eserleri (1987),
  • Leskofçalı Galip / Hayatı ve Eserleri (1987),
  • Yenişehirli Avni / Hayatı ve Eserleri (1990),
  • Türk Edebiyatında Siyasî Rüyalar (1993),
  • Resmin Gölgesi Şiirine Düştü / Türk Edebiyatında Tablo Altı Şiirleri (1997),
  • Osman Nevres / Hayatı ve Eserleri (1998),
  • Helvacı-zâde Muharrem Hasbi, Hayatı ve Eserleri (1998),
  • Münif Paşa (2005).

YAYINA HAZIRLAMA:

  • Ali Ekrem Bolayır'm Hâtıraları (1991),
  • Nahid Sırrı örik / Yıldız Olmak Kolay mı? (1996),
  • Nahid Sırrı örik'in Bütün Eserleri / San'atkârlar (1996),
  • Nahit Sırrı örik / Eve Düşen Yıldırım (Hikâyeler 3 / Vahide Bilgi ile, 1998),
  • Paşa Beyzade Ömer Ali Bey / Türkmen Kızı (1998),
  • Salahaddin Enis / Bataklık Çiçeği (Roman, 2000),
  • Kenan Hulusi Koray / Beşer Dakikalık Hikâyeler (2000),
  • Ali Kemal / Fetret (2003),
  • AK Kemal / ömrüm (2004).


DERLEME:

  • Hikâyeciliğimizin. 100. Yılında Yüz örnek (ortak Hitap, 1987),
  • Ali Ekrem Bolayır'm Hâtıraları (1991),
  • Ali Ekrem Bolayır'dan Suud Kemal Yetkin'e Mektuplar (1996),
  • Bigâne Durmayın Aşinanıza / Müftüoğlu Ahmet Hikmet'in Mektup, Şiir ve Günlükleri (1996).

DENEME:

  • Kandilleİskandil (2003).

ANTOLOJİ:

  • Arayışlar Devri Türk Şiiri Antolojisi (2000).
  • Ayrıca yayıma hazırladığı kitapları vardır.

M. KAYAHAN ÖZGÜL
DÎVAN YOLU'NDAN PERA'YA SELÂMETLE...

Osmanlı'da yenileşme hareketleri, Tanzimat Fermânı'nın ilânı ile başlamaz. Gülhâne Hatt-ı Hümâyûnu bir bakıma, başlangıç değil, sonuçtur.
Bu tesbit sâdece siyâsî, hukukî ve iktisadî değil, edebî gelişmeler için de geçerlidir. XVII. asrın sonlarından itibaren Türk şiirinde görülen değişim her zaman gelişim yönünde olmasa da bir kabuk yenileme gayretidir.
"Lâle Devri" adlandırması "lâle"de sembolleşen yeni bir hayat tarzının ifadesidir ve lâle Türklere Frenklerin armağanıdır, önceki küçük emareler bir yana, gerçek yeniliği taşıyan şiir, lâle soğanlarında saklıdır.
Türk köşk ve bahçelerini Melling tanzim eder. Van Mour saray ressamı olarak tanınır.
Donizetti Muzika-i Hümâyûn'un başındadır. Sultan I. Mahmud Nûnosmâniye Camii'ni yaptırmak için Avrupa'dan kilise planlan getirtmiş; fakat ulemânın öfkesinden korkarak vazgeçmiştir.
Böylesine batıhlaşan bir çevrede barok resim yayılacak ve Levnî perspektif çalışacaktır. Mehmed Tahir Ağa da Lâleli Câmii'ni barok tarzda yapacaktır. İsmail Dede dahi valsi anlamaya ve ifadeye gayret edecektir.
O hâlde, sanatın diğer dallarında "hahisle yâhud İcâbü'z-zaman" barok ve bilâhare rokoko yaşanırken şiirin bu cereyana ayak dirediği düşünülebilir mi? Barok üslûbun teorisini oluşturan Heinrich Wölff-lin ve onun fikirlerine son şeklini veren Focillon aynı noktada birleşirler: Klâ-sisizmin kunt, kuralcı, şahsî yaratmalardan ziyade müşterek bir malzemenin geliştirilmesini yeğleyen, bu yüzden de hatları keskin yapısı cereyanın son demlerine doğru gevşemeye başladığında, aslında artık "barok dönem" başlıyor demektir.
Türk'ün klâsik şiirinin sonunda da bir barok devir yaşanmıştır ve bu gözle bakıldığında, içlerinde Şeyh Galib'in de bulunduğu bir grup şâiri farklı anlayışlarla değerlendirmek gerekmektedir.
Barok'un kaynağı Hind'dir. Roma'nın Hind'i zabtı ile başlayan bir etkilenme, İtalyan "barocco"suna yol açarken. Türklerin Hindistan'a girişi de "Sebk-i Hindî"nin doğuş sebeplerinden olur. Bir zamanlar, yeni girdiği İslâm medeniyeti dairesinde belirmeye başlayan yeni Türk entellektüeli edebiyatta kendini ifade etmek istediğinde klâsik şiiri tercih etmişti.
Bir başka söyleyişle, başlangıçta klâsik şiir entellektüel ihtiyaca cevap vermişti. Lâkin, XVII. asır ortalarından itibaren klâsik şiirin entellektüel şifresi kalem şuarâsı ve hattâ ümmi şairler tarafından dahi çözülmeye başlar.
Artık klâsik şiir bir entellektüel ifade tarzı olmaktan çıkmakta ve söyleyeni, anlayanı, zevk alam artmaktadır.
Bu durumda, Osmanlı'nın şair intelijansiyası kendine yeni ifade yollan ve yeni şiir iklimleri aramaya başlar; sebk-i Hindiyi de bu tarihlerde keşfeder.
Sonraki asırlarda da entellektüel şiir ne zaman za'fa düşse, sebk-i Hindiyi bir cansimidi gibi kullanmayı sürdürür.
XVII. asırda Nailî, Fehim gibi şairler, XVIII. asırda Şeyh Galib ve çevresi, XIX. asırda Leskofçalı Galib ve Encümen-i Şuarâ'nın mensuplarından birkaçı sebk-i Hindiye tekrar tekrar dönmek gereğini hissederler.
Yine de XVHI. asırda sebk-i Hindinin yeniden canlanışını Osmanlı'nın bütün bir XVIII. asra yayılan barok eğilimleri ile açıklamanın da mümkün olabileceği gözden ırak edilmemeli.
XVIII. asır muhtemelen en çok şâirin yetiştiği asır iken, edebiyat târihlerine en az şâirin alındığı asır olmak şanssızlığına da sahiptir; hattâ asır sâdece Galib ve Nedim'den ibarettir demek yanlış olmaz.
Bu daracık çerçeveye sebep, asrın diğer şâirlerinin hepsinin "hezle mütemayil", "laubali" veya "kıymetsiz" oluşları değil; edebiyat tarihçilerinin ve "klâsik edebiyat" mütehassıslara in önlerindeki müessir ve eserleri eski his, hayâl ve fikir endâzesiyle ölçmeleri, klâsik söyleyiş ve mazmunlar dâhilinde değerlendirmeye çalışmalandır.
Meselâ, Muallim Naci Sünbül-zâde Vehbî'nin fahriyeleri ile Nef'î'ninkileri mukayese eder ve "Vehbî'nin fahriyeleri okunacak olsa, soğukluktan başka birşey hissolunmaz. İnsanın bazen güleceği de gelir" hükmüne varırken klâsik şiirin kriterlerini kullanmaktadır.
Oysa aynı Naci birkaç sene evvel, tam tersini iddia etmektedir:
"Bugün bir şâir ne kadar muktedir olursa olsun Nef'iyâne tarz-ı şi'riim iâde-i ikbâline muvaffak olamaz. Onun hüsnü o zamana göre imiş. Zamanımı.-da ise hüsn-i diğer aranıyor".
Anlaşılan odur ki, Naci kendi devri için geçerli olan bir hükmün XVIII. asır için de geçerli olabileceğini düşünmemektedir. Hattâ, Nedim'in şiirdeki yeniliklerinin ele alındığı yegâne çalışmada dahi onun "Divan şiirine getirdiği yenilik" araştırıldığı için, "yeni şiir"e getirdiklerini görmek pek mümkün olama / Oysa XVIII. asrın şiiri üzerinde daha yenilikçi bir gözle yapılacak araştırmalar. XIX. asır şiirine nasıl kaynaklık ettiğini ortaya koyabilir.
Meselâ, müstezada gösterilen rağbet, yavaş yavaş mısra kırılmasının başladığına ve modern şiirin Önemli unsurlarından birinin belirmekte olduğuna işarettir. Diğer taraftan, o zamana kadar en küçük birim beyit iken, bu asırda mısrâa doğru kaymaya başlar. Belki mısrâ-ı bercestelerin ve kelâm-ı kibar hâlini alan mısrâ-cümlelerin artışı buna delil sayılabilir.
Murabbâdan şarkı formunun doğuşu, yaygınlaşması XVIII. asırda olur ve böylece ilk defa bestelenmek için yazılan, dolayısıyle müziğin prensiplerini de dikkate alan bir şiir yeşerir. Modern şiirin müzikal temelleri belki de bu şekilde atılmıştır.
Aynı şekilde, önceki asırlarda bir kusur kabul edilen aruz hatâları bu asırda bilgi eksikliğinden çok, umursamazlıktan ve sıkça görülür. Belki de böylece serbest şiire bir kapı aralanmaktadır.
Muhtevada, yaşayan şehre, şehirli insanın gündelik hayâtına uzanmak, konuşmak diline yaklaşmak Nedim'le başlamaz; Nâbî ve çağdaşlarında da bu özellik gözlenebilir. Oysa "şehirli" psikolojik ve sosyolojik gruplanmalar açısından çok zengindir.
Zadegan, ulemâ, ulemâdan ayrılmağa başlayan intelijansiya, ricâl-i devlet şehir ahâlîsinin sâdece bir kısmını oluşturur. Geriye kalan gruplar içinde ise, yan câhil veya câhil, kabadayı, çingene, ten-perest, külhanbeyi, azınlık, kenar mahalleli gibi çok renkli olanları vardır, özel dünyâ görüşleri, hayat tarzları, jargonları olan bu gruplar da diğerleri kadar şehirlidir.
XVIII. asrın Nedim'le beraber İstanbul ahâlîsini işleyen diğer şâirleri elit değil, şuadan insanları ve onların jargonlarını kullandıkları için önemsenmemişlerdir. Oysa onlar belki de asrın Orhan Velileridir; çünki, XVIII. asrın unutulmuş şairleri ile Garipçiler'in ortaya çıkış sebepleri aynıdır.
Her ikisi de asırlar önce şekillenmiş ve bu asırlar boyunca bütün imkânları kullanılıp tüketilmiş intibaı veren birer normatif yapıyı kırma ve bilâhare değiştirme gayreti ile ortaya çıkarlar.
Birinin "klâsik" şiiri, diğerinin "millî edebiyat" şiirini kırma gayreti, her ikisi de başarılı olur ve XVIII. asırda "klâsik" şiir. 1940'lı yıllarda "milli edebiyat" şiiri ölür. Küçük adam, sıradan hayatlar, gündelik zevkler, eyyamcılık, epiküryen iştihâ, argoya meyi, dilde sadeleşme ve konuşma üslûbuna yakınlık gibi muhteva özellikleri her iki şiirin de özünü değiştirir.
(Hece-Tûrk Şiiri Özel Servisi, sayı: 53/54/55, Mayıs-Haziran, Temmuz 2001)

website women affair open
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort