Hit (4912) M-36

Ömer Nasuhi Bilmenin Büyük Tefsir Tarihi Hakkında Bir Değerlendirme

Yazar Adı : İlim Dalı : Tefsir
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-06-22 Güncelleyen : /0000-00-00

Ömer Nasuhi Bilmenin Büyük Tefsir Tarihi Hakkında Bir Değerlendirme

Ömer Nasûhi Bilmen (rh.a)’in yazdığı Büyük Tefsir Tarihi adlı eser, Usûl-i Tefsir ve Tabakâtü’l-Müfessirîn olmak üzere iki kısımdan ibarettir.

Müellifimiz önce, bunlardan birincisini yazmıştır. Bu eserin plânını, Tefsir Usûlüne dair yazılmış gerek eski, gerekse muasır kitapların plânları ile karşılaştırınca ilk nazarda dikkati çeken bir durumla karşılaşırız. Şöyle ki: Öbürlerinde yer alan bazı konular Ömer Nasûhi Bilmen’in eserinde ya pek muhtasar olduğu veya bulunmadığı halde, onlarda pek üstünde durulmayan birkaç konuya Bilmen genişçe yer vermiştir. Bunda elbette kitabın yazıldığı ortam önemli rol oynamaktadır. Yahut diyebiliriz ki, müellifimiz başka eserlerde bulunabilecek konuları genişçe ele almaya ihtiyaç görmemiş; o malumatı öbür eserlere havale etmiş, onların fazla yer ayırmadığı konularda tafsilat vermiştir.

Fakat bunlar geçerli olmakla birlikte, yaşadığı dönemde Kur’ân ve Tefsirin maruz kaldığı tehlikeleri bertaraf etmek için de kolları sıvadığını düşünebiliriz. Bizi böyle düşünmeye sevk eden gerekçeyi, eser hakkında kısa bir tanıtmadan sonra arz edeceğiz.

Müellifimiz önce, Tefsir tarihi ilmini, genel tarih çerçevesine yerleştirir [s.6-7]. Tefsir tarihi, beşeriyet tarihinde en büyük inkılabı gerçekleştiren Kur’ân’ın özelliklerini ve kuvvetini inceleyen Tefsir ilmini ve bu ilim dalında eser verenleri ve eserlerini tanıtma gayesine yöneldiğinden büyük bir önemi haiz olduğunu bildirir.

Tefsir usûlü kitaplarında esas konuları teşkil eden bahisleri müellifimizin pek kısa geçtiğini görüyoruz. Ezcümle: Esbâb-ı Nüzûl yarım sayfalık bir yer tutmakta [s.117], İ’râbü’l-Kur’an yarım sayfa [s.119], mübhemât yarım sayfa [s.120], muhkem-müteşabih bir sayfadan az [s.121], ayetler arası tenasüb yarım sayfa [s.122]. Buna mukabil "Müfessirlerin muhtaç oldukları ilimler" bahsi on yedi sayfa [s.123-140]. Keza bu bahsi teyid eden "Müfessirlerin âdâb ve şerâiti" bahsi de oldukça uzundur [s.143-153]. Üstad buradan müfessirin doğru bir itikad, güzel maksad, diğer tefsirlerden farklı orijinal taraf, aklî ve naklî ilimlerle mücehhez olma, Kur’an’a ve tefsirlerine vukuf, hadisleri bilme, arap dil ve edebiyatının inceliklerine vakıf olma şartlarını arar.

Buna mukabil Tencimü’l-Kur’an’ın parça parça indirilmesinin hikmetleri üzerinde birçok eserde fazla durulmazken Ö.N.Bilmen’in bu hikmetleri altı madde halinde güzelce özetlediğini görüyoruz [s.15-16].

Bilmen’den önce yazılıp da Tencîm konusuna ayrı bir başlık altında yer veren müellif, Menâhilü’l-İrfan adlı eserinde A. Zerkânî’dir (Eser 1943’de yayınlanmıştır). Tencîm’in hikmetlerinin aslı Kur’ân’dan (İsra, 106 ve Furkan,32-33 ayetlerinden) alındığından, onların çoğunda benzerlikler varsa da, formüle edilişleri oldukça farklı olduklarından, merhum Bilmen’in, Menâhil’deki bahisden istifade etmeksizin yazdığı kanaatini taşıyorum. Hatta Bilmen, Zerkani’nin yazmadığı şu önemli hikmete yer verir: "Kur’ân’ın umumi heyeti birden nazil olsaydı, başkası tarafından evvelce düşünülüp tertip edilmiş olduğu zannını uyandıra bilirdi. Parça parça nüzulü ise, bu zanna imkan bırakmamıştır."

Eserin en orijinal sayılabilecek yerlerinden olan Tencîmü’l-Kur’ân bahsinin, kitabın fihristinde yer almaması çok tuhaftır. İndekste bile tencîm veya müneccem kelimelerine rastlanmaz. Keza Ahruf-i Seb’a bahsi fihristte görünmez. İndekste de ne Ahruf ne de yedi harf sırasında yer alır.

Bunlardan ve daha bazı karinelerden, bu eserin Usûl-i Tefsir kısmının çabuk yazıldığını düşünmekteyiz. Demek ki eserin konu fihristi ve indeks kısımlarını yeni baştan hazırlamak gerekir. Aksi halde okuyucu biraz eksik bilgilendirilmektedir.

Müfessirimiz önce yazdığı Usûl-i Tefsir ile sonra yazdığı Tabakâtü’l-Müfessirîn’i birleştirerek kitabına Büyük Tefsir Tarihi adını vermiştir.

"Müfessirleri tanıtan, "Tabakâtü’l-Müfessirîn" adını taşıyan ve bizce malum olan bazı eserler pek muhtasar şeylerdir ki, bunlar ne müfessirler hakkında malumatı câmidir, ne de tefsirler hakkında beyanâtı, mütaleâtı muhtevîdir" deyip, Süyûtî, Ahmed b. Muhammed adlı bir zat tarafından yazılmış Türkçe yazma bir eseri (Veliyyüddin Ef. Ktp. No:427), Sırrı Paşa, Davûdî (Hamidiye Ktp. No:179) eserlerini sayar. Bunlardan Davûdî’nin yazmasını aradığını, fakat başka yere nakledildiğinden okuma imkânı bulamadığını söyler [s.180].
Kendi eserinin ise müfessirlerin tefsir sahasındaki meslekleri, hayatları ve diğer eserleri hakkında bilgi verdiğini, böylece 464 müfessir tanıttığını bildirir. Tevazuan, bu eserin ulemanın hakkını vermekten uzak olduğunu, fakat büsbütün yazmamaktansa bu şekilde kaleme almanın daha iyi olacağı mülahazası ile yayınladığını bildirir. Sıra dışı mümtaz müfessirler tabakasında, Hülefâ-i Râşidîn başta olarak ashâbın müfessirleri ile başlar. Bunlar 15 zattır. Sonra birinci tabakada, ilk asırdaki 6 müfessiri anlatır. Sonra asırlarına göre on dört asırda yaşayan müfessirleri tanıtır.

Terceme-i hâlini verdiği her müfessirin önce kısaca hayatını, sonra "mevki-i ilmî"sini, tefsirdeki mesleği, eserlerini ve o müfessiri anlatırken başvurduğu kaynakları bildirir.

Eserin bizce önemini artıran husus, Türk müfessirlerine geniş yer ayırmasıdır.

Hacı Paşa (Aydınlı),

Kutbeddin İznikî,

İbn-i Kâdı Simavna Bedrüddin,

Kara Yakub b. İdris,

Molla Fenârî,

Yazıcızade Mehmed Efendi,

Alaeddin Çelebi,

Seyyid Ahmed Kırımî,

Muhyiddin Kâfiyeci,

Hasan Çelebi b. M. Şah Fenârî,

Molla Hüsrev,

Molla Gürânî,

Cemal Halvetî,

M.Necib Karahisarî,

Hüsameddin Ali Bitlisî,

Bayezid-i Rûmî,

Muhyiddin Niksarî,

Kemalüddin Karamânî,

Abdurrahman Müeyyed Amasyalı,

Celaleddin Karamanî,

Yahşi Halife Amasyalı,

İbn Kemal Paşa,

Karabağî Muhyiddin,

Bedreddin Mehmed Aydınlı,

Bustanzade Mehmed Efendi,

Muslihuddin Lârî,

Kınalızade Alaeddin,

Muhammed Birgivî,

Ebussuud,

Yusuf Sinaneddin Amasyalı,

Molla Avâd Alâiyeli,

Tatarpazarcıklı Mehmed Efendi,

Muhammed Emir Padişah-ı Buhârî,

Bedreddin Akhisarî,

Galatalı Mehmed Efendi,

Ahmed Şemseddin Karabağî,

Şeyhüllislam Sun’ullah Efendi,

İsmail Ankaravî,

Allâmek Mehmed Bosnalı,

Abdülmecid Sivasî,

Beypazarî Muslihuddin,

Vardarlı Mehmed Efendi,

Hıdır b. Muhammed Amasyalı,

Minkarîzade Yahya Efendi,

Kurabzâde Abdullah,

Ali Çelebi İznikî,

Şeyh İsmail Usturumcalı,

Şeyhülislam Feyzullah Efendi,

Kara Halil Boyabâdî,

Halil Naimî Manisalı,

Saçaklızade Mehmed Efendi,

Mestçizade Abdullah Efendi,

Muhammed Emin Üsküdârî,

Abdurrahman Rahmi Bursalı,

Muhammed b. Veli İzmirî,

Muhammed Hadimî,

Mehmed Hâzık Erzurumî,

Abdülgafur Lebib Amidî,

Konevi İsmail Efendi,

Lütfullah Erzurûmî,

Müstakimzade Süleyman,

Gözübüyükzade İbrahim,

M. Said Kayserili,

Molla Halil Siirdî,

Burdurlu Halil Efendi,

Karslı Hamid Efendi,

Şeyhülislam Muhtar Ahmed Efendi,

Kilisli Abdullah Efendi,

Yozgatlı Keşfî Efendi,

Sırrı Paşa,

Ali Yekta Efendi,

Manastırlı İsmail Hakkı Efendi,

Şeyhülislam Musa Kazım Efendi,

Konyalı Mehmed Vehbi Efendi

bunlardan bir kısmıdır.

Müellifimiz, asrımızda alıştığımız üzere, eserin başında veya sonunda kaynaklarını liste halinde vermez. Bu sebepten onun geniş bir literatüre dayandığı intibaı hasıl olmaz. Fakat kitap okununca onun gerçekten zengin bir literatürden yararlandığı ortaya çıkar. Bunların büyük bir yekûnunun yazma olması, merhum müellifin ilim uğrundaki azim ve sebatının bir göstergesidir. İstifade ettiği yazmaların Kütüphane ve kayıt numaralarını da belirtmektedir. Bu eserlerin bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:


Yararlandığı Kaynaklar:

Zerkeşî’nin el-Burhân’ı [s.19-20, 24];

Muhadarâtü’l-evâil ve Müsameratü’l-evâhir [s.28];

Ebu Amr ed-Dânî’nin el-Muknî [s.27];

lusî’nin Rûhu’l-Meânî’si [s.28];

M. Mahlûf’un Ünvânü’l-Beyan fî Ulûmi’l-Kur’ân [s.28];

Corci Zeydan, Medeniyet-i İslamiyye Tarihi [s.29];

Kâdı İyâd, Şifa-yı Şerif [s.30, 46];

Keşfü’z-Zünûn [s.30];

Kitabü’n-Nakt [s.32];

Ahmed İbn Mübarek’in el-İbrîz’i [s.33];

Ahmed Dimyatî’nin İthâf’ı [s.34];

Tefsir-i Keşşâf [s.34];

İbn Deresteveyh’in Kitâbü’l-Kûttâb ve Şeyhülislam Merginânî’nin Tecnîs’i [s.34];

ez-Zikra’l-Muhammediyye Dergisi [s.34, 46];

Tefsirü’l-Menâr [s.46];

T. V. Arnold’un İntişar-ı İslam Tarihi [s.52];

İmam Gazâlî’nin el-Hikme fî Mahlukâtillah [s.80];

Hasaneyn Mahlûf’un el-Medhâlü’l-Münîr fî Mukaddimeti İlmi’t-Tefsir, Muhammed Süleyman’ın el-İkdâm alâ Tercemeti’l-Kur’ân, İbn Haldun’un el-Mukaddime’si [s.110];

Cemalüddin Aksarayî’nin Es’ile ve Ecvibe-i Kur’âniyye’si [s.157].


Bu listeden anlaşılacağı üzere o, eski ve muasır; matbu ve yazma, tefsir veya diğer ilimlere dair birçok kitaba bizzat müracaat etmiştir. Birinci cildin son sayfasında istifade ettiği bazı eserleri, belli belirsiz bir tarzda şöylece üç-beş satırda yan yana yazıvermiştir:

Tefsir-i Kurtubî Mukaddimesi, Tefsir-i İbn Atiyye Mukaddimesi, Tefsir-i Nisaburi Mukaddimesi, Tefsir-i İbn Arefe Mukaddimesi, Aynü’l-A’yan Mukaddimesi, Sevati’u’l-İlham Mukaddimesi, Tefsir-i Alusi Mukaddimesi.



Tefsir tarihi, beşeriyet tarihinde en büyük inkılabı gerçekleştiren Kur’ân’ın özelliklerini ve kuvvetini inceleyen Tefsir ilmini ve bu ilim dalında eser verenleri ve eserlerini tanıtma gayesine yöneldiğinden büyük bir önemi haizdir.



Şu eserlerin isimlerini de Arapça olarak yazmıştır:

el-İksîr fi Kavâidi’t-Tefsir,

el-Burhân fî Ulumi’l-Kur’ân,

el-Münîr fî İlmi’t-Tefsir,

et-Ta’bir fi Kavâidi’t-Tefsir,

el Cevâhir fî İlmi’t-Tefsir,

Takrîbü’l-İksir fî Usûli’t-Tefsir,

el Medha

Müfessirimiz önce yazdığı Usûl-i Tefsir ile sonra yazdığı Tabakâtü’l-Müfessirîn’i birleştirerek kitabına Büyük Tefsir Tarihi adını vermiştir. "Müfessirleri tanıtan, "Tabakâtü’l-Müfessirîn" adını taşıyan ve bizce malum olan bazı eserler pek muhtasar şeylerdir ki, bunlar ne müfessirler hakkında malumatı câmidir, ne de tefsirler hakkında beyanâtı, mütaleâtı muhtevîdir" deyip, Süyûtî, Ahmed b. Muhammed adlı bir zat tarafından yazılmış Türkçe yazma bir eseri (Veliyyüddin Ef. Ktp. No:427), Sırrı Paşa, Davûdî (Hamidiye Ktp. No:179) eserlerini sayar. Bunlardan Davûdî’nin yazmasını aradığını, fakat başka yere nakledildiğinden okuma imkânı bulamadığını söyler [s.180]. Kendi eserinin ise müfessirlerin tefsir sahasındaki meslekleri, hayatları ve diğer eserleri hakkında bilgi verdiğini, böylece 464 müfessir tanıttığını bildirir. Tevazuan, bu eserin ulemanın hakkını vermekten uzak olduğunu, fakat büsbütün yazmamaktansa bu şekilde kaleme almanın daha iyi olacağı mülahazası ile yayınladığını bildirir. Sıra dışı mümtaz müfessirler tabakasında, Hülefâ-i Râşidîn başta olarak ashâbın müfessirleri ile başlar. Bunlar 15 zattır. Sonra birinci tabakada, ilk asırdaki 6 müfessiri anlatır. Sonra asırlarına göre on dört asırda yaşayan müfessirleri tanıtır. Terceme-i hâlini verdiği her müfessirin önce kısaca hayatını, sonra "mevki-i ilmî"sini, tefsirdeki mesleği, eserlerini ve o müfessiri anlatırken başvurduğu kaynakları bildirir. Eserin bizce önemini artıran husus, Türk müfessirlerine geniş yer ayırmasıdır.
free abortion pill questions about abortion pro life abortion
Yayınlandığı Kaynak :
Yayınlandığı Dergi : Tarihi Osmani Encümeni Mecmuası
Sanal Dergi :
Makale Linki :
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort