Hit (5243) M-2060

Osmanlı Düşünce Geleneğinde Siyasi Metin Olarak Kelam Kitapları ( Kureyşilik Şartı )

Yazar Adı : İlim Dalı : Kelam
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Fıkıh Dersleri/2013-02-11 Güncelleyen : /0000-00-00

Osmanlı Düşünce Geleneğinde Siyasî Metin Olarak Kelâm Kitapları

Medrese kelam kitaplarında ele alınan bir diğer tartışmalı konu da hilafetin kureyşîliği sorunudur.

Şianın imamet anlayışı ile sünnî Arapların imameti yani siyasî önderliği ellerinde tutmak için yaslandıkları ilk dönemlerdeki kureyşîlik fikri ise İslam tarihinde Arap kökenli olmayan iktidar sahiplerini zor durumda bırakmış; fiilî durumu gözlemleyen ulema ise, özellikle Büyük Selçuklular döneminde, yönetimin kaynağı konusundaki ilkesel tanımları gözden geçirerek ‘ adalet ' kavramı çerçevesinde yönetimin/yöneticinin eylemini önceleyen yeni bir yaklaşıma geçmiştir; bu da Arap kökenli olmayan siyasî otoriteleri rahatlatmıştır. Çünkü artık önemli olan ümmet içerisinde gücü elinde tutan çevrenin bu gücü ümmetin maslahatı için adil bir şekilde kullanmasıdır 10.

Kelam eserlerinde ‘ kureyşîlik ' sorunun ele alınması herşeyden önce ‘ hâşimîlik ' sorunun aşılması içindir. Dolayısıyla şiî siyasî otoritesinin varlığına paralel bir şekilde yani paradigmanın canlı olması nedeniyle kureyşîlik sorunu da fiilen bir anlam ifade etmese de şiaya karşı hep gündemde tutulmuştur. Çünkü köklerini yalnızca kadim siyasî anlayışta bulan ‘ seçilmiş-aile ' –Osmanlılardaki ‘ kayı ailesi ' şartı gibi- sorununu aşmak şianın vahyi elinde bulunduran ilahî-kosmik-seçilmiş-aile tezini aşmaktan daha kolaydı 11.

Nitekim ünlü kelamcı Bakillanî (öl. 404/1013) kureyşî şartını açıkça reddetmiş; Sadru'ş-şeria (öl. 747/1346) başta olmak üzere, İbn Humam (öl. 861/1456) gibi pek çok alim ‘ mühimmat-i diniye ve mesalih-i dünyeviyeyi ” tanzim eden, ‘ tertib-i cünud ve hıfz-i hudud 'a kadir her yöneticinin meşru olduğunu belirterek ‘ kureyşîlik ' şartının mukayyed bulunduğunu ve zamanla kayıtlarını kaybettiğinden sakıt olduğunu söylemişlerdir.

Ancak bu konuyu, iç mantığına da işaret ederek, İslam tarihinin gelişim çizgisini gözönünde bulundurarak sistematik bir şekilde çözen İbn Haldun'dur (öl. 808/1406). Mukaddime adlı muhalled eserinde İbn Haldun sorunu ‘ illet ' cihetinden ele alır ve nesebin şart koşulmasının illetini ‘ nizamı sağlayacak asabiyete sahip bir topluluğun olması ' şeklinde belirler. Başka bir deyişle kendileri etrafında birliği sağlayabilecek ve nizamı koruyabilecek güce/saygınlığa sahip oldukları hususunda insanların ittifak ettikleri aile neseb şartının gerekçesidir. Bu illeti de tarihî şartlar ortaya çıkarır ve belirler. Dolayısıyla İslam dini ne bir çağa ne bir soya ne de bir kavme özel ahkam tahsis etmez ve ayrıcalık vermez 12. Dolayısıyla esas olan ‘ maksad 'dır; bu maksadı en iyi ‘ kim ' tahakkuk ettirecekse o kişiye o ‘ ayrıcalık/saygınlık ' verilir; ettiremeyecekse ‘ ayrıcalık/saygınlık ' bunu başarana geçer. Başka bir deyişle siyasete ilişkin böyle bir ayrıcalıkta esas olan yeterliliktir, ehliyettir (kifayet); kısaca illet birlik ve dirliki sağlayabilecek asabiyetin o ailede mevcudiyetidir 13.

İbn Haldun'a göre kendi çağında kim nizamı ve birliği tesis edebilecek asabiyete sahipse yönetim ona tahsis edilmiştir; doğru olan da budur 14. Zira her kavmi ve milleti o kavme ve millete galip gelen ‘ öbek ' idare eder 15. Çünkü dinî bir hüküm vakıaya ve tatbikata, kısaca Varlık'a muhalif olamaz 16. Özetle, İbn Haldun'a göre kureyşîlik dinî-fıkhî bir gereklilik değil kendi tarihî bağlamından kaynaklanan siyasî bir zorunluktur.

İbn Haldun'un çözümlemesine karşın ‘ kureyşîlik ' daha sonraki dönemlerde de sorun olmaya devam etmiştir. Nitekim kureyşîlik şartıyla mukayyed ‘ halife ' ünvanını sorun olarak gören Kanunî Sultan Süleyman için Sadrazam Lütfi Paşa Halasu'l-umme fi marifeti'l-eimme adlı bir eser yazarak bu şartı eleştirmiş; esas ilkeyi ‘ insanların işlerini adaletle deruhte edebilecek güce sahip olmak ' şeklinde belirlemiştir.

Mukaddime 'yi tefsirî bir şekilde tercüme ve kısmen şerh eden Şeyhülislam Pirî-zade Mehmed Sahip Efendi (öl. 1749) de ilgili bahisleri genişçe gözden geçirmiştir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'yla ‘ hilafet ' uluslararası sorun halini almış; ‘ kullanımı ' neticesinde başlayan tartışmalarda Osmanlı hilafetinin meşruiyeti kureyşîlik şartı açısından sorgulanmaya başlanmıştır 17.

Nitekim XIX. yüzyılda İngilizler'in Osmanlı devletini zayıflatmak için yeniden canlandırdığı ‘ hilafette kureyşîlik sorunu 'nu aşmak için dönemin bilginleri, İbn Haldun başta olmak üzere alimlerin bu görüşlerini yeniden kullanıma sokmuşlardır.

Böylece bir taraftan Cevdet Paşa Kısas-ı enbiya , Tezâkir ve Tarih 'inde konuyu ayrıntılarıyla incelemiş; Sırr-i Giridî ise, Şerh akaid tercümesi 'nde konuyu genişçe ele almış ve İbn Haldun'un yukarıda verilen düşüncelerini tercüme ederek yorumlamıştır 18.

DİPNOTLAR:

10 Mehmed Said Hatipoğlu, “slam'da ilk siyasî kavmiyetçilik: Hilafetin Kureyşîliği” Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi , S. XXIII (1978), s. 121-213.

11 “Sünnîlerin bu şartı ön plana çıkarması, Şia'nın Peygamber'e soy ve nesep olarak yakınlık şartını daha geniş yorumlayarak geçersiz kılma ihtiyacından doğmuş olabilir”, M. Akif Aydın, “İmâmet: Fıkıh”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi , c. XXII, İstanbul 2000, s. 206.

12

13 Süleyman Uludağ, Mukaddime tercümesi , c. I, İstanbul 1988, s. 556, 586.

14 Uludağ, a.g.t ., s. 557.

15 Uludağ, a.g.t ., s. 558.

16

17 Örnek olarak bkz. İhsan Fazlıoğlu, “İbnu'l-Annâbî ve es-Sa'yul-Mahmûd fî Nizâmi'l-Cunûd Adlı Eseri”, Dîvân İlmî Araştırmalar Dergisi , İstanbul 1996/1, s. 165-174.

18 Sırr-i Giridî, Şerh akaid tercümesi , c. II, Ruscuk 1292, s. 268-278, özellikle s. 277-278'deki ‘ li'l-mütercim ' kısmı. ‘Hilafet' kavramının XIX. yüzyılın başlarından itibaren hem iç hem de dış bir sorun olarak yükselişi ile bu sorun etrafında teşekkül eden tartışmalar ve bu tartışmaların tecessüm ettiği eserler için bkz. İsmail Kara, Hilafet Risaleleri , c. I-II, İstanbul 2002, c. III, İstanbul 2003. Özellikle Kara'nın her bir cildin muhtevi olduğu risaleler ile müellifleri hakkında önsözde verdiği bilgiler ve bu bilgilerin klasik kavramlarla ilgisi ya da ilgisizliği hakkında yaptığı yorumlar, kurduğu bağlantılar özel dikkat talep etmektedir.

Yayınlandığı Kaynak :
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki :
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort