İlim Dalı : Fıkıh | Konusu : Devlet Görevi Almak |
Soruyu Soran : | Cevaplayan : Muhammed Önder |
Cevaplayanın Mezhebi: | |
Ekleyen : /2019-10-14 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Soru: Dini ilimlerde uzman birisinin Ülkenin İstihbarat biriminde görev alıp bu görev gereği Mevcut rejimle uyumlu fetvalar vermesi, görev aldığı dini kurumda cemaat mensubu ya da bağımsız hocaları aktif görevlerden uzaklaştırması, hatta görevden uzaklaştırılmasına onay vermesi caiz olur mu?
el cevab:
Bu siyasi tarafı fetva tarafından daha ağır basan bir sorudur. Ama yine de cevaplayacağım.
1-İslam fukahası Raşid halifelerden sonraki dönemde devlette din işleriyle alakalı ve fetva ile alakalı görev almayı zulümlere alet olmak ya da alet edilmek riski sebebiyle mekruh görmüşlerdir. Büyük günah olarak da niteleyen ilim adamları vardır. İmam Ebu Hanife devlet görevini bu sebeple almamış ve bu sebeple dövülerek eziyet edilerek hapsedilmiş ve sonunda da ölmüştür.
2-Sonraki dönemlerde gelen yönetimlerde zulme alet olmayacağına inanan ilim adamları görev almışlar ve İslam ümmetine hizmet etmişlerdir.
3-TC döneminde de Osmanlı bakiyesi olan çok sayıda ilim adamı İslam ümmetine hizmet için devlette görev almışlardır. Ömer Nasuhi hocanın hizmetleri ortadadır.
4-Dindar bir insan ve dindar olmadığı halde dini ilimlerle meşgul olan insan, olgusu 1970’li yıllarda toplumumuzda görülmeye başlanmıştır. Dr. Lütfi Doğan örneğindeki diyanet başkanlığı Dini inanışları olan vatandaşların önüne esasen dindar olmayan ama din ilimleriyle meşgul insan örneğini getirmiştir.
5- 1952’de oluşturulan Milli Güvenlik Akademisi (MGA) asker kesim dışından ilahiyat eğitimi olanları da bünyesinde eğitmeye ve görevlendirmeye başladıktan sonra mevcut devlet anlayışının göreve alıp eğittiği ve diyanet kurumuna yerleştirdiği insanlar vasıtasıyla dini yönelişleri disipline etme ve kontrol etme anlayışı ortaya çıkmıştır.
6- 12 Eylül darbesinde bu tedbir yüzde yüz uygulamaya konulmuş ve Diyanet İşleri Başkanlığı Hayrettin Karaman Hocaya Teklif Edilmiştir. Hayrettin hoca 12 Eylül tarafından MSP ye darbe yapılırken dindarlar tutuklanır işkence görürken diyanet kurumunun başına aşırılığı önlemek ve aşırı diye nitelenen bağımsız dindar Müslümanların diyanette ki hareket alanlarını sınırlamak için göreve davet edilmiş olmalıdır. Hoca o yıllarda yapılan pazarlıklar sonucu diyaneti yakın dostu Tayyar Altıkulaç hocaya teklif ettirmiş kendisi de İlahiyat Fakültelerinde bu görevi deruhte etmeye talip olmuştur.
7- Yakın döneme kadar yurt dışı mezunlarının denkliklerini 28 şubat darbecilerinin de emirleri doğrultusunda geçersiz kılan raporun imzacıları eski diyanet işleri başkanlarından Yazıcıoğlu, Y. Nuri Öztürk, Hüseyin Atay, ve Mehmet Aydın diyanet işlerinde bu görevleri uygun şekilde yerine getirmişlerdir.
Yazıcıoğlu ve Mehmet Aydın AKP hükümetlerinde bakanlık yapmış, Tayyar hoca arka plandan Akp ile ordunun anlaşmasına zemin oluşturan arabuluculuk görevlerinde bulunmuş, Hayrettin hoca da çok sayıda esnek ve şaz fetvasıyla Müslümanların yönelişlerinde olumsuz etkilerde bulunmuştur.
12 Eylül de ilahiyatlarda eğitim gören öğrencilere başörtüsünü açarak da okuyabilecekleri fetvası bu ekip tarafından verilmiştir. Bu ekibin yanında yer alıp İlahiyat Fakültelerinde üslenen bazı diğer akademisyenler de bugün İslami kanalların sakalsız ve sünnetsiz tasavvuf konuşmalarının vazgeçilmez danışmanlarıdır.
-Eşinin başı açık şeyhler İslami ve devlet televizyonların da Allah ve Aasulullah sevgisinden bahsetmektedirler ve diğer Müslümanlara edeb dersine de cüret etmektedirler.
8- Tekke ve zaviyelere de adam sokulmuş ve bu adamlar bugün o tekkeler adına konuşacak noktalara yükselmişlerdir.
Kale içten fethedilmiştir yani. Sorun çıkaran cemaat hocaları da garip şekillerde suikastlere uğramış ve tasfiye dilmiştir.
9- Mustafa İslamoğlu gibi entellektüel İslam fakihi liderliğine soyunan ve İmam Ebu Hanife’nin yolunu öğrencileri Ebu Yusuf ve Muhammed dejenere etti diyecek kadar gerçekçi, Allah’ın dininde kimsenin söylediğinden çekinmeyen adam rolüne soyunan insanlar da tv kurmuş ve ortalıkta arzı endam etmektedir. İslami hassasiyet sahibiyim diyen insanlar bu tür şahısların sözlerine ve iddialarına inanmakta ve inanılmaz abuk dini ameller işleyebilmektedirler.
9- Netice olarak: Devlet kurumlarında İslam ümmetine hizmet için görev almak caizdir. Ama İslam dini değerlerini tahrif etmekten çekinmeyen insanlardan olmamak ve bu tür insanların yörüngelerine girmemek şartıyla... caizdir.