İlim Dalı : | Konusu : |
Soruyu Soran : | Cevaplayan : Önder Nar |
Cevaplayanın Mezhebi: | |
Ekleyen : Sümeyye Abacı/2020-05-04 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Soru: İmam Azam Ebu Hanife Caferi Sadık'ın öğrencisidir ve aslında Şii’dir, deniliyor. Bu bilgi doğru olabilir mi?
Soru: İmam Azam’ın annesi Caferi Sadık'la evlendi mi?
Soru: İmam Ebu Hanife Tabiundan mı?
Soru: ''levles senetan le heleken nu'man'' sözü Cafer es Sadık’a öğrenci olması sebebiyle söylediği nakledilmektedir?
el Cevab:
İmam Ebu Hanife İmamı Azamdır. Tebau't-tabiin alimlerindendir. Ama 6 sahabiye yetiştiği göz önünde bulundurularak tabiunun küçüklerinden de sayanlar olmuştur. Cabir (ra )a yetişip ondan çocuğu olmayanlarla ilgili "eyne ente minel istiğfar" rivayetini nakletmesine nazaran bu durumun da doğruluk vechi vardır.
Annesinin Cafer es Sadık'la evlenmesine dair sadece bazı güvenilir olmayan tasavvufi eserlerde nakiller vardır. İmam Ebu Hanife Cafer sadıktan 10 yaş büyüktür. Diğer taraftan babası ile 17-20 yaşları aralığında hac etmiştir. Annesi o hocası Hammad'ın derslerini bıraktığı sıralar daha sağdır ve yanında yaşamaktadır. Hiçbir menakıb ve tarih kitabında annesinin Cafer i sadıkla evlendiğine dair bir nakil yoktur. Şiiler bile bu evliliği inkar eden eserler telif etmişlerdir.
"İki sene olmasaydı Numan helak olurdu" sözü yakın dönem matbuatında sadece Y. Vehbi Yavuzun, İmam Azam Fıkhı Ekber Aliyyul Kari Şerhi s. 5 e yazdığı önsöz' de geçmektedir ve asılsızdır. Eserde peygamberimizin " iman üzere öldüğü gibi bir fahiş hata da vardır.
Mülahaza: Isa Selci
Peygamberimizin iman üzere öldüğü gibi fahiş bir hata derken?!
Mülahaza: Samet Betül Malçok
Isa Selci aynen bende onu anlamadım cevap ver Fıkıh Dersleri!
el Cevab: el Fıkhul Ekber metninin yazma nüshalarında efendimizin anne babasının iman üzere ölüp ölmedikleri hakkında bir cümle vardır. Bu cümleyi efendimizin anne babasının imanına kail olanların zayıfları tahrif ederek naklediyorlar.
Mata alel kufr cümlesini ma mata alel kufr gibi eklemeler yaparak ya da aliyyul kari şerhinin metninde de tercümesinde de düşülen hata gibi ve Rasulullah mate alel islam gibi yakışıksız bir şekle tahrif ederek tercüme ediyorlar. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin kendisinin imanında ve iman üzere ölmesinde şüphemi var zannettiren bu cümleyi Samet Betül bile cevap ver fıkıh dersleri diyerek azarladım azarlayacağım sınırına getirmiş.
Peygamberimizin iman üzerine ölümünü tereddüt mahellinde zikretmek bile küfür olacaktır. Ben de bu sebeple bu ifadelere fahiş hata dedim.
Mülahaza: Isa Selci
Hz. Peygamber’in ebeveyni ebedî kurtuluşa mazhar olmuştur. Müslüman âlimlerinin çoğunluğu tarafından benimsenen bu telakkiye göre fetret döneminde doğup büyüyen ve genç yaşta vefat eden Resûl-i Ekrem’in ebeveyni herhangi bir ilâhî tebliğe muhatap olmamış, bu sebeple de sorumlu tutulacak bir konuma gelmemiştir. Ebû Hanîfe’ye göre Hz. Peygamber’in ebeveyni fıtrat üzere ölmüştür. Her ne kadar bazı kaynaklarda Ebû Hanîfe’ye bu kanaatin aksini ifade eden bir görüş nisbet edilmişse de (Beyâzîzâde, el-Uṣûlü’l-münîfe, s. 116) bunun kendisine ait bazı risâlelerdeki istinsah hatasından kaynaklandığı tesbit edilmiştir (Muhammed Bâlî Efendi, s. 102; Vehbî Süleyman Gāvecî, s. 257-258; DİA, X, 141). Ali el-Kārî, Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen bu görüşü benimseyip Edilletü muʿteḳadi Ebî Ḥanîfe fî [ḥaḳḳı] ebeveyi’r-Resûl adıyla kaleme aldığı eserinde (Süleymaniye Ktp., Damad İbrâhim Paşa, nr. 298/4; diğer nüshaları ve baskısı için bk. Kutlay, s. 120) Hz. Peygamber’in anne ve babasının ehl-i necât olmadığını ileri sürmüş, bu yüzden de bazı tenkitlere uğramıştır (Kutlay, s. 106-112; Ali el-Kārî’nin farklı görüşü için bk. Şerḥu’ş-Şifâʾ, I, 648). Fahreddin er-Râzî gibi bazı âlimler de Resûl-i Ekrem’in ebeveyninin, o dönemde az da olsa taraftarı bulunan Hz. İbrâhim’in Hanîf inancına sahip olmasını ihtimal dahilinde görürler (Yûsuf en-Nebhânî, s. 413-414). Bazı müteahhir hadis kitaplarında yer alan rivayetlere göre Hz. Peygamber Allah’tan ebeveyninin diriltilmesini niyaz etmiş, bunun üzerine ebeveyni diriltilmiş ve kendisine iman ettikten sonra tekrar âhirete intikal ettirilmiştir (Süyûtî, Neşrü’l-ʿalemeyn, s. 201-221; Muhammed Bâlî Efendi, s. 48).
İbn Teymiyye gibi âlimler, müşrikler için af dilenmesini meneden âyetin (et-Tevbe 9/113) kapsamına Hz. Peygamber’in ebeveyninin de dahil olduğunu ileri sürmüş ve buna göre onların mümin veya sorumsuz sayılamayacağı kanaatine varmışlardır.
Hz peygamber ebeveyninin müşrik olduğu putlara taptıklarıyla ilgili bir delil varmı ki veya ibrahim aleyhisselemın Hanîf dininin varlığından haberdar olmadığı veya inanmadiklariyla ilgili bir delil mi varki böyle bir kanaat oluşabilir. Ibni Teymiyye nin görüşü nasıl kabul edilebilir. Ayrıca peygamberimizin hz Ademe kadar atası hakkında imani şüphe bu konudaki hadisi şerifler göz ardı edilerek kime ne kazandırabilir. Bunlar bizim sorumluluk alanımıza girer mi ki böyle bir sorumsuzluk olmaz inşallah kasıtlı değildir. Kimin değirmenine su taşıdığımız neyi amaçladığımız sorulur. Peygamber ilah değildir ancak Allah tarafından korunmuştur. Bize düşen acizane görüşüm ona sevgimizi imanımızı itaatımızı zaafa uğratmamak fetret devrinde vefat eden hemde genç yaşta anne babası hakkında bizce ilmen, hakikaten ve hükmen gaybi- geçmişteki tam mahiyeti bilinmez bir mesele hakkında zanla yaklaşmamak ve ayrıca tekfir büyük vebali bir iştir hafazanallah.
Kalplerin özünü bilen Allahtır. Ben peygamberimizin haberini kabul ediyor anne babasının iman ehli olduğunu tasdik ediyorum. Elhamdülillah Allah onlardan razı olsun.
el Cevab: yazdıklarınızı okudum.
-Peygamberimizin anne babasının ebedi kurtuluşa mazhar olduğunu yazmışsınız. Bu cümle delile muhtaç cümledir. Ağzınızdan çıkanlar dini bilgi ile alakalı olunca delilini söylemeli ya da susmalısınız. Bu sözünüze dair bir delil de zikretmemişsiniz. Halbuki ulema ve fuzelanın bu konuda nefis delilleri vardır.
-(Alimlerinin çoğunluğu tarafından benimsenen bu telakkiye göre fetret döneminde doğup büyüyen ve genç yaşta vefat eden Resûl-i Ekrem’in ebeveyni herhangi bir ilâhî tebliğe muhatap olmamış, bu sebeple de sorumlu tutulacak bir konuma gelmemiştir.) demişsiniz.
Ülkemizde yaygın olan ve Maturidilik anlayışı olarak hemen hemen bütün Hanefiler tarafından benimsenen görüş bu değildir.
Ehli fetret hakkında yazdıklarınız eşarilerin görüşüdür.
Efendimiz öncesi Hanif dininin varlığı hakkındaki kanaat Hanefilerin kanaatidir.
“(Ebû Hanîfe’ye göre Hz. Peygamber’in ebeveyni fıtrat* üzere ölmüştür.)” diyorsunuz ama bu nisbet de delile muhtaçtır. İmam Ebu Hanife’den böyle bir nakil sabit değildir.
Beyâzîzâde, (Muhammed Bâlî Efendi,ve Vehbî Süleyman Gāvecî, ye nisbet ettiğiniz tesbitler doğru değildir.
Ali el-Kārî'ye nisbet ettiğiniz görüşler doğru nakledilmiştir.
--Fahreddin er-Râzî ye yapılan nisbetler de vardır. Ama kendisinin bir eşari olduğunu unutmayınız. Konumuzla alakası yoktur. Ebu hanifeye bir nisbet yapılacaksa Razi ile yapılmaz. -Yûsuf en-Nebhânî ise kaynak değildir.
--Efendimizin anne babasının diriltilmesi rivayetlerine girmemelisiniz. Bunların subutu delil gerektirecektir. Bu hadisler çok zayıftır. Bunları 9 risale halinde toplayan daha sonra da 11 risaleye kadar çıkartan imam Suyuti bile rivayetlerin zayıf olduğunu açıkça söylemektedir.
--İbn Teymiyye gibi âlimlerin müşrikler için af dilenmesini meneden âyetin (et-Tevbe 9/113) kapsamına Hz. Peygamber’in ebeveyninin de dahil olduğunu ileri sürmelerinin de konuyla alakası yoktur. Burada ibn teymiyyenin tasavvuf karşıtlığına ima ile işaret etmek istediyseniz. Bu da uygun olmamıştır. İbn teymiyye Ebu Hanife hakkında huccet değildir. Kendisi "Cariye hadisi " konusunda arş ve istiva konusunda Ebu Hanife'ye yanlış isnadlarda bulunmuş birisidir.
--(Hz peygamber ebeveyninin müşrik olduğu putlara taptıklarıyla ilgili bir delil var mı ki veya İbrahim aleyhisselamın Hanîf dininin varlığından haberdar olmadığı veya inanmadıklarıyla ilgili bir delil mi var ki böyle bir kanaat oluşabilir...)
Şeklindeki ifadeleriniz güzeldir. Ama bu konudaki rivayetlere girsek konu bu grubun hacmini epeyce aşabileceğinden bu konuya şimdilik girmemek daha uygundur.
(Peygamberimizin Hz Adem’e kadar atası hakkında imani şüphe bu konudaki hadisi şerifler göz ardı edilerek kime ne kazandırabilir.
Bunlar bizim sorumluluk alanımıza girer mi ki böyle bir sorumsuzluk olmaz inşallah kasıtlı değildir.) Yazmışsınız Bu konuda akademisyen ve el Ezherli Doç.Dr. Süleyman Aydın’ın peygamberimizin anne babası ve diğer peygamberlerin Adem (as) a kadar atalarına küfür bulaşmadığına dair çalışması okunabilir düzeydedir.
Mülahaza: Enes Buhari
İmam Azam on altı yaşlarına geldiğinde, babası onu beraberinde hacca götürdüğü, Mekke’de sahabeden Abdullâh b. el-Hâris’i gördüğü ve ondan hadis dinlediği de rivayet edilir. Bu rivayet, İmam Azam’a nisbet edilen Müsned’inde de geçer.
İmam Suyuti ise Tebyidi-e’sahife kitabında der ki; Hamza es-Sehmi dedi ki:” Darukutni’yi şöyle derken işittim “Ebu Hanife sahabelerden kimseyle karşılaşmadı. Lakin Enes b. Malik’le karşılaştı ama ondan rivayeti yoktur.”
Kadı Veliyyuddin’e İmam Azam, sahabelerden herhangi birinden hadis rivayet edip etmediği sorulur o ise şöyle cevap verir: “İmam ebu hanifenin sahabeleden sahih bir rivayeti yoktur ama Enes b. Malik’i görmüştür. Kim bir kimseyi tabiinden saymak için sadece sahabelerden birini görmeyi kabul ediyorsa o zaman tabiindendir, şayet sadece görmenin yetmediğini söyleyip, aynı şekilde onlardan rivayet etmesinin gerektiğini söylerse ona göre tebeatuttabiindendir.
Hafız ibn-i Hacer hz. Onun sahabelerden beş kaç kişiyle görüştüğünü belirtmiştir.
Cafer-i sadık hz. Doğumu ile imam-I Azam’ın doğum tarihleri hicretten sonra 80. yoldur. Bu en sahih olan kavle göredir. Yani aralarında yaş farkı yok hocam.
el Cevab: -İmam Ebu Hanife’nin doğu yaklaşık 68 h. yıllarıdır. Bu tercih muhakkik Hanefi ulemasının tercihidir.
-80 h. yılı muhaddislerin ihtiyatlı tercihidir. Rivayetlerin arasından en kendilerince kuvvetlisine ve ihtiyata uygun olana meyletmişlerdir.
-Sahabeden kimleri gördüğü ve kimlerden naklinin olduğu da ihtilaflıdır. Ama 68.h yılını tercih eden Hanefilere göre hem gördüğüyle alakalı rivayetleri hem de sahabeden hadis rivayetiyle alakalı rivayetleri sabit olur demektedirler. 80 de doğdu değip 80 de doğduysa o halde sahabeden ancak falanca filanca be filancanın zamanına yetişir ee o halde görmesi hakkındaki rivayetler sakıttır diyen muhaddislerin iddiaları da geçersiz olur.
Tebyidus sahife toparlama bir menkibe kitabıdır. Mekki ve Kerderi’yi özetleyenlerin en kötüsüdür.
es Salihi’nin Uludul Cumanı daha itibara şayandır.
Mülahaza: Enes Buhari
80 (699) yılında Kûfe’de doğdu. Daha önce doğduğu yönündeki bazı iddialar hariç tutulursa (M. Zâhid Kevserî, Teʾnîbü’l-Ḫaṭîb, s. 20, 21) Ebû Hanîfe’nin doğum tarihinde hemen hemen görüş birliği vardır (İbn Abdülber, s. 123). Torunları Ömer ve İsmâil’in belirttiklerine göre nesebi Nu‘mân b. Sâbit b. Zûtâ b. Mâh’tır. Aslen Arap olmayan Ebû Hanîfe’nin dedelerinin Fars menşeli olduğu rivayet edilir.
الإمام ، فقيه الملة ، عالم العراق أبو حنيفة النعمان بن ثابت بن زوطى التيمي ، الكوفي ، مولى بني تيم الله بن ثعلبة يقال: إنه من أبناء الفرس .
[ ص: 391 ] ولد سنة ثمانين في حياة صغار الصحابة ، ورأى أنس بن مالك لما قدم عليهم الكوفة
سير أعلام النبلاء للإمام الذهبي.
Muhakkik alimler böyle demiştir yeterli değil hocam kaynaklarıyla beraber kimlerin dediğini yazınız. Görüş birliğine yakın bir dereceye ulaştığını belirttim.
وقد وقع للحافظ ابن حجر سؤال يقول فيه السائل: «هل روى أبو حنيفة عن أحد من الصحابة، وهل بعد من التابعين؟»
فأجاب بقوله: «أدرك أبو حنيفة جماعةً من الصحابة؛ لأنه ولد بالكوفة سنة ثمانين-قلت: وهذا أصح ما قيل في مولده- من الهجرة، وبها يومئذٍ: عبد الله بن أبي أوفى، فإنه مات بعد ذلك، وبالبصرة: أنس، وقد أورد ابن سعد بسند لا بأس به: أن أبا حنيفة رأى أنسا، وكان غير هذين من الصحابة بعِدَّةٍ من البلاد أحياء. وقد جمعَ بعضُهم جزءا فيما ورد من رواية أبي حنيفة من الصحابة، ولكن لا يخلو إسناده من ضعف، والمعتمدُ على إدراكه ما تقدّم، وعلى رؤيته لبعض الصحابة ما أورده ابن سعد في «الطبقات» فهو بهذا الاعتبار من طبقة التابعين، ولم يثبت ذلك لأحد من أئمة الأعصار المعاصرين له: كالأوزاعي بالشام، والحمادين بالبصرة، والثوري بالكوفة، ومسلم بن خالد الزنجي بمكة، والليث بن سعد بمصر»
Bu sebeplerden en doğru olan onun Enes b. Malik hz. gördüğü ve doğum yılının hicri 80 olmasıdır.
Keza Elbudûru-l Mudie kitabında da diyor ki;
İmam hatibi bağdadi, Ebu Nuaym hz. senediyle beraber rivayet ettiğine göre İmam-I Azam’ın hicri 80. yılda doğduğunu söyler.
el Cevab: Eleştiri kabilinden olarak yazdıklarınızı maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz.
1- Doğum tarihi hakkında diğer birkaç tarih vardır ama racih olan görüş 80h. de doğmasıdır. (M. Zâhid Kevserî, Teʾnîbü’l-Ḫaṭîb, s. 20, 21) (İbn Abdülber, s. 123)
2- Benim notum: cildini yazmamışsınız. Ama Arapça iktibasınızda Zehebi'nin onun 80 h. de doğduğunu yazdığını ifade etmek istemişsiniz.
Beni Teymullahın mevlası olduğu iddiasını da Zehebi’den nakletmişsiniz. Zehebi, siyer alamin nubela 391. sayfa Arapça metin
3- İhtilaf varsa da 80 hicride ulemanın görüş birliğinin olduğu iddiası
4- Muhakkik alimler böyle demiştir diyerek Ebu Hanife’nin 80 den önce doğduğunu ispat etmiş olmazsınız.
5- Hafız İbn Hacer’den naklettiğiniz Arapça metinde cevap verirken sahih görüşe göre Kufe de 80 h. de doğru denilmektedir. Siz ise 80 den öncesinde doğduğu iddia ediyorsunuz.
6-Hatib el Bağdadi'nin imam Ebu Hanife'nin 80 h. yılında doğduğu şeklindeki nakline göre İmam Ebu Hanife’nin doğum yılı hakkında yazdıklarınız geçersizdir.
Cevaplar;
C1. Doğumu konusunda racih olan görüşün tespiti.
-Yazdığınız 80 h. yılında doğduğu görüşü ittifak edilmiş bir görüş değildir. Bu muhaddislerin görüşüdür. Zehebi’den yaptığınız nakil bunu göstermektedir.
İmam Ebu Hanife’nin doğum tarihinde racih olan görüşün 80 değil 60 h. den sonrası 70 hicri yılı civarıdır. Ve 80 tarihi ihtiyatı tercih eden muhaddislerin tercihidir.
Üzerinde ittifak var yazmışsınız ama ibn Hacer'den naklettiğiniz Arapça metinde bile eğer Sübut bulursa o halde Ebu Hanife tabiundandır denilmekte ihtiyat korunmaktadır.
Yani 80 h. tarihi hakkında ittifak yoktur. Yazılanlar ihtiyat içindir.
Hanefi muhakkiklerinden İbn-u Abidin (ö. 1307/1889)’in tespitine göre Ebu Hanife’nin Cabir (r.a) dan sadece bir adet rivayeti vardır. Yani istiğfar rivayeti. Bkz. (İbn Abidin, Reddu’l-muhtar ale’d-durri’l Muhtar, Dâru’l Kutubi’l-İlmiyye, 1992, ?.54.)
Not: İbn Abidi’nin cildi arayıp bulmanız için ? işareti olarak verilmiştir:)
-Hanefi menakıb ve teracim mielliflerinin tamamı bu konuda ihtilaf olduğuna işaret eder. Muhaddislerin ihtiyat olarak 80 h. yılını yazmaları için bu kaynakları incelemelisiniz.
-61 h. yılında doğduğuna dair kaynaklar:
Bkz. es Salihi, Ukudu’l-Cumân fi menakıbi’l-imami’l-a’zam Ebi Hanife en-Numân, Mektebetu’l-iman, el-Medinetu’l-Münevvera, t.y.., s.42
-62 h. yılında doğduğuna dair kaynaklar:
bkz. el Kuraşi, el-Cevâhiru’l-mudiyye fi tabakâti’l-hanefiyye, Hicr li’t-tibaa ve’n-neşr, y.y., t.y. ., s.53
-70 h. yılında doğduğuna dair kaynak:
ez-Zehebî, Cüz, s.7 ve el-Kevserî, Te’nibu’l Hatîb, s.43, Kâhrie, 1990; Sıbtu İbni’l Cevzî, el-İntisâr ve’t Tercîh (dipnot) s.11, Mektebetu Dâri’l Hidâye, Kâhire tsz.;
-İmam ebu hanifenin doğum tarihinde ittifaka yakın bilgi onun halife Doğum tarihinde Abdulmelik b. Mervân (ö.86/705) döneminde(65-86h./685-705m) ... doğduğu şeklindeki görüş genel bir kabul görmüştür. Bu bilgi için bkz. es-Saymerî, Ahbârû Ebû Hanîfe s.17, Âlemu’l Kutub, Beyrut, 1985; ez-Zehebî Cüz, s.7; en-Nevevî, Tehzîbu’l Esmâî ve’l Lugât, II. 216, Dâru’l Kutubi’l İlmiyye, Lübnan, tsz.; es-Sâlîhî a.g.e., s.37.
Hulasa olarak:
Ebu Hanife’nin doğumunda muhaddisler ihtiyat için en geç tarihi esas alma eğilimindedir. Hanefiler ise kendi kaynaklarından ve müsnedlerindeki rivayetlerden ve de imamın sahabeden görüştüğünü haber verdiği insanların yaşadıkları tarihleri de dikkate alarak 61- 86 hicri yılları arasında 68 yılını tercih etmektedirler. İmamın hayatının kronolojisi de 68-70 h. yıllarını işaret etmektedir.
Görüşlerinizi ispat için kullandığınız kaynaklar hakkında da mülahazalarım vardır.
1. mülahazam:
Eğer bir Hanefiyseniz Hanefi muhakkiklerinin tercihlerini dikkate almalısınız. Verdiğiniz kaynaklar ehli hadis kaynaklarıdır.
2. mülahazam:
Zehebi’den nakliniz de 80 h. tercihinizde kullandığınız metinde nekaret vardır. İmam hakkında ailesinin kölelik ve beni Teymullah’a mevlalık iddiasını da nakletmişsiniz İmamın ailesi bunu şiddetle reddetmişlerdir. Bu durum bazı Şafiilerin Ebu Hanife hakkında nakledeg eldikleri şeyin kasıtlı nisbetlerdendir. Asılsızdır.
3. mülahazam:
el Kevseri’ye nispet ederek 80h. yılını mahall ittifak diyormuş gibi anlaşılacak bir ifade kullanmışsınız bu da uygunsuzdur.
İbn Abdilber’e nisbet ettiğiniz 126. sayfayı hangi kaynaktan aldığınızı yazmamışsınız.
4. mülahazam:
Hatib Bağdadiye dayanarak benim verdiğim bilgileri n geçersiz olduğu manasına gelen ifadeleriniz de geçersizdir. Hatib Bağdadi Ebu Hanife’ye hasımlık yaptığından Ebu Hanife konusunda ihtiyatla bakılması gereken bir kaynaktır. Alıntı yaptığınız el Kevseri onun eserini bu sebeple koca bir cilt red yazarak eleştirmiştir.
Kaldı ki onu kaynak gösterecekseniz Tarihu Bağdat’ını göstermelisiniz.
Mülahaza: Enes Buhari
1- İbni Abdilberr Hz. İşaret ettiği üzere konuda ihtilaf vardır, lakin siz bu manayı zıt anlayıp onun kelamından ittifak olduğunu anlamışsınız bu fehm hatalıdır.
2- ? İşaretini koymuşsunuz teşekkürler ama efendim nakil iseniz tam olarak cildini de yazınız.
3- Hanefi mezhebinde yazılmış olan tabakat kitaplarına müracaat ettim; İbni Kutluboğa, İmam Leknevi ve İmam Kummai gibilerinin ve nicelerinin hiçbirinde belirttiğiniz yılı kesin olarak söyleyenine rastlamadım.
3- Verdiğiniz kaynaklarda sadece sayfa sayısı yazmışsınız siz de. Rica etsem cilt nolarını da yazınız.
4- Muhakkik alimler dediniz ama hala beyan etmediniz. En azından bana bir kaynak gösterin, desin ki “muhakkik alimlerimiz bu görüşü tercih etmiştir.” Bu olsa bile kabulüm değildir.
Mülahazalarınıza mülahazalarım: Verdiğim kaynaklardan bazıları muhaddis alimlerin kaynaklarıdır. Dikkat ederseniz Hanefi fukahasından ve kadılardan da nakiller yaptım.
5- Ne yazık ki İmam Hatib senediyle beraber Ebu Nuaymdan senediyle beraber rivayet ettiği Hanefi fukahasından olan Elbudur Ulmudie kitabının müellifin sözüdür. Kendisi naklediyor.
…ki siz efendim kesin konuşarak 68 de 68 dediniz lakin yaptığınız yorumun bir kısmında farklı doğum tarihleri vermişsiniz. Yazdığınız bu yer dediğinizle çelişiyor gibi?
“Yazdığınız 80 h. yılında doğduğu görüş ittifak edilmiş bir görüş değildir.” Kesinlikle efendim lakin genel görüş budur.
Sormak istediğim bir soru vardı efendim:
Efendim yazınızda Şii alimlerinde bu evliliği inkar eden risaleler yazdıklarını söylemişsiniz. Rica etsem isimlerini verebilir misiniz? Çok önemli bir bilgi bu ve birkaç alimi söyledi diye geçilmez.
el Cevab: İbn Abidin muhakkiktir. Yazdığım cilt ve sayfada Ebu Hanifenin Cabir (ra) dan hadis nakli hakkında konuşmasını okuyun. ve orada Camiul Mesanid de Ebu Hanifenin Cabir (ra) dan rivayet ettiği hadisin hakkında intika iddiasında bulunan muhaddislere doğum tarihi konusundaki takhikiyle cevap verişini mülahaza edin. Aynı konu hakkında İbn Kutluboğa ve diğer Hanefi muhaddis ve muhakkiklerinini de sözleri vardır. Onları inceleyince gönlünüze su serpilecektir inşallah.
Yine İmam Kevseri muhakkiktir. el Beyadi Muhakkiktir.
Tahkik: "zikruş şey i bi delilih" demektir. Muhakkik ihtilaflı konuları kaynaklarıyla inceleyip sonuçlandıran alimlerin sıfatıdır.
- İbn Abidin pdf olarak nette vardır. 1. cildinden başlayınız.
İbn Abdirberr'in hangi eserinden aldınız siz bu bilgiyi ve hangi baskısından?
-Verdiğim bütün eserler de roma rakamı ile olan ilk sayı cilt no'sunu temsil eder. Eğer eser birden fazla cildi olan bir eser ise akademik alışkanlık olarak cildi c. 5 sayfa 78 yazmıyoruz. V.78 şeklinde yazıyoruz. Kolayımıza geldiği için.
el Budurul Mudie dediğiniz eser;
البدور المضية في تراجم الحنفية
el Budurul Mudiyye fi teracimil hanefiyye isimli eserle aynı eser midir. 23 cilt ve Bangladeşli birisi tarafından telif edilmiş bir eser. Eser Hanefi masadırından değildir. Ama incelemek için inşallah alacağım.
80 h. tarihi genel görüş te değildir. Muhaddislerin bazılarının ihtiyati tespitidir. Onu da kaynaklardaki muhaddislerin görüşlerini önünüze koyup teenni ile incelerseniz görebilirsiniz.
Ebu Hanife en sevdiğim ilim adamıdır. Hem itikatta, hem amel de mezhep imamımızdır. Onu Allaha kullukta arasına model olarak koyan cennetliktir diyen ilim adamlarını haklı bulan birisiyim.
Sizin Ebu Hanife hakkında bu kadar vukufiyet kesb etmenizden mutluluk duydum.
Allah gönüllerimizi hayra açık tutsun. Amin.