Hit (5901) F-1104

Firavun İman Etmiş midir, Firavunun İmanı Kabul Olmuş mudur

İlim Dalı : Fıkıh Konusu :
Soruyu Soran : Cevaplayan : Önder Nar
Cevaplayanın Mezhebi:
Ekleyen : /2025-03-16 Güncelleyen : /0000-00-00

Soru: -Firavunun iman ettiğine dair ayet var mıdır?
- Mü'min iken firavunlaşanlar ve Firavun iken iman edenlerin iman durumları nedir?

el Cevab: Firavn 'ın iman ettiğini haber veren ayet: Yunus 90 ayetidir. 
(İsrail oğullarını denizin karşısına geçirdik. Firavn ve ordusu adavet ve bağy ile (düşmanlıkla ve haddi aşarak) peşlerine düştüler. Sular onu yakalayınca (Boğulacağını anlayınca) ''Allahtan başka ilah olmadığına İsrailoğullarının iman ettikleri Allaha iman ettim. Ben de müslümanlardanım '' dedi).

وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا ۖ حَتَّىٰ إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ آمَنْتُ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Bu ayeti kerime firavunun hayatının son demlerinde iman edip müslüman olduğuna delildir.

Mümin iken firavunlaşanlar yanlış bir tanımlamadır. Mümin iken ilahlık iddia edenleri zaten sormanıza gerek yok din dışına çıkmış olurlar. Müminken firavun gibi zulmedenleri kastediyorsanız onların da hükmü zalimlerin hükmü olur. 
Firavunken iman edenlerin imanları yukarıdaki ayette ifade edildiği gibi sahihtir. Şirk de dahil her günahın tevbesi vardır. Allah şirk üzere ölenleri affetmez ama diğer günahları işleyip ölenler ebedi cehennemde kalmazlar. Tevbe edip ölürlerse affa bile mazhar olabilirler.

NOT: Bir konuyu bir boyutuyla ele alıp sadece o boyutuyla ilgili yazdığımızda akıllara konunun diğer boyutlarına önem verilmiyormuş gibi bir tereddüt gelebiliyor. 
Zina eden imandan çıkar mı konusunu incelerken helal kabul etmedikçe zina eden zina etmesi sebebiyle dinden çıkmazı savununca ve zinanın ne büyük bir günah olduğuna hiç değinmeyince ''a demek ki zina o kadar da büyük bir günah değilmiş'' gibi bir anlam gelebiliyor. Firavun ilahlık iddia ederek ömür sürmüş bir şahıstı. Son anlarında iman etmiş olması önceki hayatındaki günahlarının basit hatalar olduğu manasına gelmez. Bizim o halleri sebebiyle firavuna yüklenmememiz o fiillerinin hafif günahlar olduğuna inandığımız manasına da gelmez. Firavun azılı bir kafirdi. Allah ona da tevbeyi nasip etti imanı nasip etti.

Mülahaza: Erol Karaarslan 
Firavunun imanının kabul olmadığını söyleyenler var. Ayette Şimdi mi iman ettin sorusunun anlamı bu diyorlar ne dersiniz?

el Cevab: Erol Karaarslan
Fir'avn 'ın imanı kabul olmadı diyenler var elbette. Yunus 91 ayetinde 
''Şimdi mi iman ediyorsun daha önce isyan etmiştin ve yeryüzünde ifsad edenlerdendin'' denilmiştir. 

آلْآنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنْتَ مِنَ الْمُفْسِدِينَ 

Buradaki istifham ''inkari '' = olumsuz cevap verme üslubu kullanımıdır. Bu da imanın kabul olmadığını gösterir diyenler vardır. 

İman edenin imanının kabul olmaması gibi bir durum adetullahta yoktur. 
Yukarıdaki ayetteki istifham da inkari değil ''tevbihi'' kınama içindir. Buna göre mana imanının kabul olmaması değil iman etmede geç kalmasına kınamadır.
Yüce Allah’ın iman edip te imanının kabul etmediği bir kulu yoktur. Adetullah da böyle değildir. Allah Firavn'ın imanını kabul etmedi diyenler büyük bir hata içindedirler.

Mülahaza: Osman Aksoy 
İmanı yeis makbul değildir. İmanı yeis demek ölürken son anda korkarak iman etmek demektir ve caiz değildir. İmanda esas olan gaye imandır yani görmeden inanmaktır ama kişi olurken cennetlik veya cehennemlik olduğu gösterilir ve o kişi o anda iman eder böyle bir iman makbul değildir.
Ancak tevbe-i yeis caizdir ve muteberdir buda ölümüne yakın Müslüman birinin Günahlarından tevbe etmesidir.

el Cevab:  Osman Aksoy
(İmanı yeis demek olurken son anda korkarak iman etmek demektir ve caiz değildir)
Yeis halinde imanın tanımını yanlış algılıyorsunuz. Yeis halinde imanın caiz olmaması ile ölüm anında hayattan ümidi kestiğinde imanı birbirine karıştırıyorsunuz. 
Yeis ümitsizliktir. Ümitsizlik anında iman etmek caiz değildir demek; iman ettiğinden (doğruluğuna inandığından ) dolayı değil de; her şeyden ümidini kestiği bir anda iman ettim derse bu iman, iman olmaz demektir.
Zira iman öyle iş olsun diye La İlahe İllallah Muhammedun Rasulullah demekle gerçekleşmez. 
İmanın temeli, insanın kalbiyle bir şeyi doğru bulması demektir. Ümitsiz adam kalbiyle iman etmediğinden imanı geçersizdir. Bu hayatının başında ortalarında ya da son demlerinde olsa da böyledir. 
Hayattan ümidi kesenin imanına gelince; 
bu durumda olan birisi kalben Allah’a inanıyor peygamberi peygamber olarak kabul ediyorsa, ahiret ahvalini ölüm lekelerini görmeye başlamadan iman etse ve şehadet getirse imanı sahihtir, makbuldür. 
Peygamberimiz ölüm döşeğindeki çok sayıda insana iman etmeleri telkininde bulunmuştur.
Ahiret ahvali başladıktan sonra iman sözünü söylese gayba iman etmeyip kendine ayan olan şeyleri görüpde iman ettiğinden dolayı imanı geçersizdir.

Mülahaza: Ayse Baran Baran 
Son anda tevbe kabul değildir. 

el Cevab: Ayşe Baran Baran
Son nefeste de olsa tevbe ve iman sahihtir. Aynı şekilde günah işleme de küfür de geçerlidir. 
Siz yukarıda yazdığınız cümleyi neye göre yazdınız.

Mülahaza: Ayse Baran Baran 
Peygamber efendimiz son andaki tevbenin kabul olmadığını bize bildirmiş Allah teala ayetleriyle bize bildirmiş. Firavunun tevbesinin makbul olmadığını Bildirmiş " biz onu insanlara ibret olsun diye kıyamete kadar koruyacağız" diye bildiriyor son nefes teki imanın makbul olmadığını peygamber efendimiz birçok hadisi şerifinde bildiriyor.

el Cevab: Biz onu insanlara ibret olsun diye kıyamete kadar koruyacağız" şeklindeki ayetteki korumayla imanının kabul olmaması iddiası nasıl ispat edilmiş olur?
Peygamberimiz son anlarını yaşayan Ebu Talibe ve Yahudi komşusuna iman telkini etmiştir ve Ebu Talib kafir olarak; Yahudi komşusu ise iman ederek ölmüşlerdir. Her ikisi de ölüm döşeğindedir ve imandan hemen sonra ruh teslim etmişler. Efendimiz Yahudiyi cennetle müjdelemiştir. 
Varlığını iddia ettiğiniz hadisleri lütfen yazınız.

Ölmek Üzere Olan Birisinin İman Etmesi Caizdir.
Ölüm anı ahiret ahvalinin ve meleklerin görülmeye başladığı andır. Bu andan itibaren yapılacak iman fayda vermeyecektir. 
Ölüm halinin başlaması anına kadar olan zaman dilimindeki iman da küfür de sahihtir. Bu efendimizin sahih hadisleriyle sabittir. 
Firavunun imanı ölüm anında, ölüm anından önceki zaman dilimindedir. Bu sebeple yeis halindeki iman olması ya da gargara halindeki imanın olması sebebiyle geçersiz olacağı iddiaları geçersiz olur.
 
Hadis 1: 
Efendimizin Ebu Talib’e o ölüm anındayken iman telkin etmesinin delili Müslim Hadisidir.
bk. [1] 

Hadis ölüm anındaki bir kafire iman telkini yapılmasının meşruiyetinin delillerindendir. 

لما حضرت أبا طالب الوفاة جاءه رسول الله صلى الله عليه وسلم فوجد عنده أبا جهل وعبد الله بن أبي أمية بن المغيرة فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم يا عم قل لا إله إلا الله كلمة أشهد لك بها عند الله فقال أبو جهل وعبد الله بن أبي أمية يا أبا طالب أترغب عن ملة عبد المطلب فلم يزل رسول الله صلى الله عليه وسلم يعرضها عليه ويعيد له تلك المقالة حتى قال أبو طالب آخر ما كلمهم هو على ملة عبد المطلب وأبى أن يقول لا إله إلا الله فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أما والله لأستغفرن لك ما لم أنه عنك فأنزل الله عز وجل ما كان للنبي والذين آمنوا أن يستغفروا للمشركين ولو كانوا أولي قربى من بعد ما تبين لهم أنهم أصحاب الجحيم وأنزل الله تعالى في أبي طالب فقال لرسول الله صلى الله عليه وسلم إنك لا تهدي من أحببت ولكن الله يهدي من يشاء وهو أعلم بالمهتدين

Ebu Hureyre (ra) dan:
Peygaberimiz Amcası Ebu Talib ölüm döşeğindeyken ona iman telkin etti... Bk.[2] 

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِأَبِي طَالِبٍ حِينَ حَضَرَهُ الْمَوْتُ: "قُلْ: لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ؛ أَشْفَعُ لَكَ بِهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ"، قَالَ: (يَا ابْنَ أَخِي! لَوْلَا أنْ تُعيِّرَني قُرَيْشٌ لَأَقْرَرْتُ عَيْنَيْكَ بِهَا)، فَنَزَلَتْ: {إِنَّكَ لَا تَهْدِي مَنْ أَحْبَبْتَ}. (القصص: 56)

Hadis 2:
Ölmek üzere olan birisinin iman ederse imanının sahih olacağına dair bir diğer delil İbn Hıbban’ın Ebu Hureyre’den rivayet ettiği hadistir. 
Peygamber efendimizin Yahudi komşusunun oğluna çocuk ölüm döşeğindeyken iman telkin etmesi hadisi,
Yahudi bir genç vardı efendimize zaman zaman işlerini görmede yardım ederdi. Hastalandı ve ölüm döşeğine düştü. Efendimiz onu bazı sahabilerle birlikte ziyaret ettiler. Ve o gence ''La ilahe illallah deki sana kıyamet günü şefaat edeyim dediler. O sıra babası da gencin başucundaydı. Genç babasına baktı babası Ebul kasım sana ne diyor dinle dedi. Genç Lailahe İllallah Muhammeden Resulullah şehadetinde bulundu. Efendimiz bu genci hidayet ederek cehennemden kurtaran Allaha hamd ederim buyurdular. ''Bk.[3] 

أنَّ غلامًا يهوديًّا كان يخدُمُ النَّبيَّ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم فمرِض فقال رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم لأصحابِه: ( اذهَبوا بنا إليه نعودُه فأتَوْه وأبوه قاعدٌ على رأسِه فقال له رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم: ( قل: لا إلهَ إلَّا اللهُ أشفَعْ لك بها يومَ القيامةِ ) فجعَل الغلامُ ينظُرُ إلى أبيه فقال له أبوه: انظُرْ ما يقولُ لك أبو القاسمِ فقال: أشهَدُ أنْ لا إلهَ إلَّا اللهُ وأشهَدُ أنَّ محمَّدًا رسولُ اللهِ فقال رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم: ( الحمدُ للهِ الَّذي أنقَذه مِن نارِ جهنَّمَ )

Mülahaza: Osman Aksoy 
Tevbei yeisle karıştırmayalım ikisi tamamen ayrı
Aksine tamamen ehli Sünnet vel Cemaaat akidesinden konuşuyorum.
Ayrıca yazdıklarınızı uzun zamandır takip eden biriyim böyle bir yanlışlık beklemezdim.

el Cevab: Osman Özsoy 
Tekamul öğrencilerine değer veririm. Önemli bir kurumdur. Onu yazınca çok daha özenli olun. İyi bilmediğiniz bir konuyu bu üslupla yazmamalısınız.
Osmanlı ilim adamları ve diğer coğrafyadaki ulemadan Firavn'ın imanını kabul etmeyenler vardır elbette. Ama delilleri yeis hali ya da gargara halinde iman ettiği için imanı sahih değildir, değildir. 
Başka başka delillere dayanmışlardır.
Bunlardan birisi de iki peygamberin imanı kabul olmasın şeklindeki duaları ve onlara Allah Tealanın dualarınız kabul olundu cevabını vermesidir. 
Yeis hali ve gargara hali sebebiyle imanı kabul olmadı iddiası avam-ı fukahanın iddiasıdır ve ehli sünnet vel cemaat itikadı normlarında değildir. Zayıf ve geçersizdir.

Mülahaza: Ayse Baran Baran 
Efendimizin (s a s) amcası İslama ve peygamber efendimize düşmanlık yapmadığı ve her daim onu müşriklere karşı koruduğu için Peygamber efendimiz amcası Ebu talibe telkin vermiştir diye biliyorum ki peygamber efendimiz zaten rahmet peygamberidir. Firavun ise en azılı peygamber düşmanıdır.

el Cevab: Nisa 18. ayet bazılarınca ölüm döşeğindeki şahısların imanlarının fayda vermeyeceğine delil gösterilmiştir. Ama delillendirme yerli yerinde değildir.
Ayeti ve tefsirlerini inceleyin;

وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ حَتَّىٰ إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ إِنِّي تُبْتُ الْآنَ وَلَا الَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌ ۚ أُولَٰئِكَ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Yine Gafır 84, 85 ayetlerini de delil gösterenler vardır.
فَلَمَّا رَأَوْا بَأْسَنَا قَالُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَحْدَهُ وَكَفَرْنَا بِمَا كُنَّا بِهِ مُشْرِكِينَ فَلَمْ يَكُ يَنْفَعُهُمْ إِيمَانُهُمْ لَمَّا رَأَوْا بَأْسَنَا سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ فِي عِبَادِهِ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْكَافِرُونَ
Ama bu ayetler de tartışma mahalli dışında hükümler içermektedir.

Peygamber efendimizin Yahudi komşusunun oğluna çocuk ölüm döşeğindeyken iman telkin etmesi hadisi,
Yahudi bir genç vardı efendimize zaman zaman işlerini görmede yardım ederdi. Hastalandı ve ölüm döşeğine düştü. Efendimiz onu bazı sahabilerle birlikte ziyaret ettiler. Ve o gence ''La ilahe illallah deki sana kıyamet günü şefaat edeyim dediler. O sıra babası da gencin başucundaydı. Genç babasına baktı babası Ebul kasım sana ne diyor dinle dedi. Genç Lailahe İllallah Muhammeden Resulullah şehadetinde bulundu. Efendimiz bu genci hidayet ederek cehennemden kurtaran Allaha hamd ederim buyurdular. ''
İbn Hıbban, es Sahih, H no: 4010

أنَّ غلامًا يهوديًّا كان يخدُمُ النَّبيَّ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم فمرِض فقال رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم لأصحابِه: ( اذهَبوا بنا إليه نعودُه فأتَوْه وأبوه قاعدٌ على رأسِه فقال له رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم: ( قل: لا إلهَ إلَّا اللهُ أشفَعْ لك بها يومَ القيامةِ ) فجعَل الغلامُ ينظُرُ إلى أبيه فقال له أبوه: انظُرْ ما يقولُ لك أبو القاسمِ فقال: أشهَدُ أنْ لا إلهَ إلَّا اللهُ وأشهَدُ أنَّ محمَّدًا رسولُ اللهِ فقال رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم: ( الحمدُ للهِ الَّذي أنقَذه مِن نارِ جهنَّمَ )

Mülahaza: Ayse Baran Baran 
Tevbe-i yeis [Son nefeste tevbe]

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2573 sitesinden alıntıdır.
Sual: Yeis halinde iken tevbenin kabul olması ne demektir? Ölümüne birkaç saniye kaldığını düşünen bir Müslüman, mesela bir madenci, (Artık içki içmeyeceğim, hırsızlık etmeyeceğim, yalan söylemeyeceğim) gibi bütün günahlarına tevbe etse, bu ümitsiz hâlde yapılan tevbe sahih olur mu?
CEVAP
Evet, tevbesi geçerli olur. Bu, Allahü teâlânın Müslümanlara bir ihsanıdır. Yeis, kelime olarak ümitsizlik demektir. Tevbe-i yeis, ölüm alameti başlayıp, hayattan ümit kesilince, yapılan tevbe demektir. Din kitaplarındaki bu konudaki bilgiler şöyledir:
Kadıhan Fetava’sında buyuruluyor ki: Yeis hâlinde, yani yaşamaktan ümit kesildiği [âhiret hâlleri görülmeye başladığı] an yapılan tevbe makbul, ama iman makbul değildir. Yani fâsık tevbe ederse tevbesi kabul olur, ama kâfir iman etse imanı kabul olmaz. Şûra suresinin, (Kullarının tevbesini kabul eden Odur) mealindeki 25. âyetine göre, fâsıkın tevbesi makbuldür. (Dürer Gurer)

İmam-ı Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: Son nefese kadar tevbeler kabul edilir. (1/16)
Son nefeste iman etmek kabul olmazsa da, Müslümanın günahlarına tevbe etmesi kabul olur. (Hülâsat-ül-kelâm)
Ölüm alameti başlayıp hayattan ümit kesilince tevbe kabul olursa da, kâfirin iman etmesi kabul olmaz. (S. Ebediyye)
Can boğaza gelince, âhiret hâlleri gösterilir. O zaman her kâfir iman etmek ister, ama kabul edilmez. Çünkü gayba iman etmek, yani görmeden inanmak gerekir. (Namaz Kitabı)
Hastanın ruhu gargaraya gelince, yani âhiretteki yerini görmeye başlayınca, iman etmesi fayda vermez. (Kıyamet ve Âhiret)
Bazı âlimler de, Nisa sûresinin, ([Ömrü] Kötülüklerle geçip de öleceği vakit, “Ben şimdi tevbe ettim” diyenlerle, kâfir olarak ölenlerin tevbeleri makbul değildir) mealindeki 18. âyet-i kerimeye göre, iman gibi tevbenin de kabul edilmeyeceğini bildirmişlerdir. Eş’ariler, (Allah bir kulun tevbesini gargara haline gelmedikçe kabul eder) hadis-i şerifini esas alıp, gargara halinde tevbenin de, imanın da makbul olmadığını bildirmişlerdir. Onlara göre bu hadis-i şerif, mümin ve kâfirin tevbeleri için geçerlidir. Tevbede ihtilaf olmuşsa da, yeis hâlindeki iman sözbirliğiyle makbul değildir. Kâfir o zamana kadar Allahü teâlâyı tanımamaktadır. Hayattan umudunu kesip hakkı ve hakikati görünce o anda iman etmektedir. O durumda yapılan iman, makbul ve muteber değildir. Fâsık, Allahü teâlâyı tanımaktadır. Müslümandır, mümindir. İmanı mevcuttur ve bâkîdir. Bâkî olan bir şey, yeni baştan yapılandan kolaydır. (Redd-ül muhtar)
Bunun için, Firavun’un son nefesteki imanı muteber değildir. Bir âyet-i kerime meali:
(Firavun boğulacağı an, “İsrailoğullarının inandığından başka ilah olmadığına inandım, artık ben de Müslüman oldum” dedi. Ona, “Şimdi mi inandın, daha önce başkaldırmış ve bozgunculuk etmiştin” dendi.) [Yunus 90, 91]

Bir terzi, büyüklerden birine sordu:
- Ölüm yaklaşınca tevbenin kabul edileceğini bildiren hadis-i şerifin açıklaması nasıldır?
- Evet tevbe kabul edilir; ama senin mesleğin nedir?
- Terziyim, elbise dikerim.

- Terzilikte en kolay iş nedir?
- Kumaşı makasla kesmektir.

- Kaç yıldır terzisin?
- Otuz yıldır.

- Canın gargaraya gelince kumaş kesebilir misin?
- Hayır kesemem.

- Otuz yıl kolaylıkla yaptığın işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi, can gargarada iken nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe eyle! O zaman yapman çok güç olur. Şimdi tevbe edersen, o zaman da tevbe etmek nasip olur.
Terzi tevbe edip, salihlerden oldu. (R.Nasıhin) 

Sual: Tevbe kapısı ne zamana kadar açıktır? 
CEVAP
Güneş batıdan doğmadan önce iman etmek şarttır. Kıyametin büyük alametlerinden biri de, güneş batıdan doğacaktır. Bunu gören bütün insanlar, iman edecekler. Fakat bu imanları kabul olmayacaktır. Çünkü artık tevbe kapısı kapanmış olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: 
(Tevbe kapısı açıktır. Güneş garbdan doğuncaya kadar kapanmaz.) [Taberani] 

Bugünkü insanlar için ise, tevbe kapısı her zaman açıktır. Son nefese kadar tevbeler kabul edilir. Can boğaza gelmeden iman etmek şarttır. Ölürken, ahiret hallerini gördükten sonra kâfirin imanı muteber olmaz. Fakat o anda da, Müslümanın günahlardan tevbesi kabul olur. 

Sual: Öleceğini anlayan hasta, (Bütün günahlarıma tevbe ettim) dese, tevbesi kabul olur mu?
CEVAP
Ölüm alametleri başladığı, hayattan ümit kesildiği zaman bile, Müslümanın tevbesi kabul olur; fakat kâfirin imana gelmesi kabul olmaz. 

Sual: Ölmek üzereyken, (Cennet, Cehennem yok) gibi, küfre sebep olan bir şey söyleyen kimse, kâfir olarak mı ölmüş olur?
CEVAP
Ölüm halindeyken, küfre sebep olan şey söyleyen Müslüman, mümin kabul edilir; çünkü o anda aklı başında değildir. Müslümana hüsnü zan edilip, ölüm sarhoşluğuyla söylediği kabul edilir.

Mülahaza: Ayşe Baran Baran
Bundan da tevbesi makbul ama imanı makbul değildir iman olmayınca tevbe tek başına geçersiz olur.

el Cevab: Yukarıda alıntı yaptığınız pasaj orta seviyede bir kültürlü zatın kaleminden çıkmış. Bir ilim adamının değil. 
Ben ehli sünnetin Kurandan ve sünnetten delillerini yazıyorum siz bana ehli sünneti anlamamış fetva diye yazdığı metne menakıb dan şahid koyan insanların ifadelerini yazıyorsunuz. 
Hoca değilseniz; Bir hocayla tartışmak yerine yazdıklarını ve söylediklerini Ehli sünnet inancına göre söylüyorsa ve modernist akımlara mensup değilse size ne söylemeye çalışıyor onun dediklerini anlamaya çalışın. Hoca iseniz de dinimizde deliller bellidir. Kuran, sünnet, icmai ümmet, kıyası fukaha doğru dediğiniz şeyi bunlardan delillerle desteklemeniz gerekir. 
Kaynak kitaplarımız bellidir. Alıntı yaptığınız metindeki kaynaklar muteber kaynaklardır. Ama alıntı yapan ne dediğinin farkında olmayınca hatalı neticeye varması kaçınılmaz oluyor. 

Şimdi mülahazalarıma geçeyim.
Mülahaza 1_
ALINTI [Yeis, kelime olarak ümitsizlik demektir. Tevbe-i yeis, ölüm alameti başlayıp, hayattan ümit kesilince, yapılan tevbe demektir. Din kitaplarındaki bu konudaki bilgiler şöyledir:
Kadıhan Fetava’sında buyuruluyor ki: Yeis hâlinde, yani yaşamaktan ümit kesildiği [âhiret hâlleri görülmeye başladığı] an yapılan tevbe makbul, ama iman makbul değildir. Yani fâsık tevbe ederse tevbesi kabul olur, ama kâfir iman etse imanı kabul olmaz. Şûra suresinin, (Kullarının tevbesini kabul eden Odur) mealindeki 25. âyetine göre, fâsıkın tevbesi makbuldür. (Dürer Gurer)]

Cevabım: Yukarıdaki metnin yazarı hayattan ümid kesilmesi durumunu ahiret ahvalinin görülmesiyle karıştırıp aynı şey zannediyor. Bu sebeple hata ediyor. Durer ve durer sahibinin bahsettiği konu ahiret ahvalinin başladığı andaki iman ya da günahlardan tevbedir. Bu durum başladığında tevbe fayda vermez iman da fayda vermez. 
Delil olarak Size Buhari, Müslim, ve İbn Hıbbanın sahihlerinde rivayet ettikleri hadisleri yukarıda kaynak ve hane nolarıyla verdim. 
Ebu Talib ölüm döşeğindeyken efendimiz ona iman telkin etti iman etmeyip oracıkta ruh teslim etti. Yahudi gence iman telkin etti o da ölüm döşeğindeydi iman etti ve öldü efendimiz onu cennetle müjdeledi. 
Ölüm döşeğindeki birine ya da az sonra öleceğini düşünen birine iman telkin etmesi onun imanının sahih olacağına delildir.

Mülahaza 2: 
ALINTI [Eş’ariler, (Allah bir kulun tevbesini gargara haline gelmedikçe kabul eder) hadis-i şerifini esas alıp, gargara halinde tevbenin de, imanın da makbul olmadığını bildirmişlerdir. Onlara göre bu hadis-i şerif, mümin ve kâfirin tevbeleri için geçerlidir. Tevbede ihtilaf olmuşsa da, yeis hâlindeki iman sözbirliğiyle makbul değildir.]

Cevabım: 
1-İbn Abidin den yapılan bu alıntı ya dikkat edin. Bir insanın imanı gargara haline gelmedikçe kabul edilir. Bu hale gelmedikçe iman da küfürde tevbe de sahihtir yazmış. İbn Abidin den yaptığı alıntıyı bile anlamayan bir nakilci var. Ve ehli sünnet adına iyi niyetle birşeyler yazıyor. Ama iyi bilmediği kavramları karıştırıp konuşunca sizin gibi değerli insanların kafasını karıştıracak şekilde bilgilendirme yapıyor ve hatalara sebebiyet veriyor. 
2-Yeis halinde iman konusu da bu şahsın kafasında karışık. Bilgileri net değil. 
Öncelikle Kim Allah’ın rahmetinden ümit keserse kafir olur. Yeise düşenin imanı yoktur. Bu ayetle sabittir. 
Yusuf 87 ayetinde Allah’ın rahmetinden ancak kafirler ümid keser buyurulmuştur. Buna göre Allah’ın her şeyi kuşatan rahmetinden ümit kesmek şirk koşmak gibi sahibini dinden çıkaran iman akdini bozan bir inançtır. Bu küfrün açısı; şirk olması değil Allah’ın sıfatlarından birisinin inkar edilmesidir. 
إِنَّهُ لَا يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ

Yeis halindeki iman makbul değildir itikadi kuralı bu çevrede de vardır. Yeis=ümitsizlik imanı iptal eder. Bu halde birisi imanının esasen yitirmiş olduğundan o ruh halinde ilen söyleyeceği inan şehadeti geçersiz olur ve imana girişi iman sözlerin iki esasına muhalif inanca sahip olması sebebiyle geçersiz kalır. Yoksa hayattan ümidi kesince, öleceğini ya da öldürüleceğini anlayınca aklı başındayken bir insan iman esasları olan Allah’ın var ve bir olduğuna gönlünden kanaat getirse ve peygamberin peygamberliğine haber verdiği bir olay gerçekleştiği için inansa o insanın imanı gerçekleşir. 
Yukarıdaki metni yazan şahıs bu hali de yeis halindeki birinin imanının kabul olunmayacağı haliyle aynı gördüğünden ve zannettiğinden böyle nitelemiş. Allah kendisini doğruya hidayet etsin.

Mülahaza 3:
Tevbe kapısıyla alakalı yaptığınız paylaşım da kısmen doğru kısmen yanlış nitelemeler var. 
Mükellef insna Akıl, baliğ, duyu organları sağlıklı, peygamber daveti kendisine ulaşmış insandır. 
İman sorumluluğu bu şartları oluştuğu andan başlayıp ölüm halleri başlayana kadar sürer. 
İmanın kabul olmayacağı tek durum budur. 
İmanın kabul olmayacağı ikinci bir durum daha vardır ki bu sadece kıyametin büyük alametlerinden güneşin doğudan batması alameti ortaya çıkınca olacaktır. Bundan sonra iman edenlerin imanı fayda vermeyecektir. Tevbe edenlerin tevbesi de fayda vermeyecektir. 
Allah akıllarımızı razı olduğu dağruya açsın. Amin.

 


[1]  Muslim es Sahih, Kitabul İman h no: 24; Buhari, es Sahih, h no: 4334,6217; Ahmed b. Hanbel el Müsned h no: 23046
[2]  İbn Hıbban, es Sahih, h no: 6045, 6237 IX.87
[3]  İbn Hıbban, es sahih, h no: 4010

Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort